Bir sosyalist açısından en değerli şey yaşamdır. Bütün çabası değerli bir yaşam içindir. Yaşama saygı olmadan devrimcilik yapılamaz. Yaşama saygımız varsa, bunun nasıl kazanılmasını bilecek kadar da kendimize karşı bir görev borcumuz var. Bakın, artık yetenekleri harekete geçirme zamanıdır. “Parti sayesinde bu yaşama ulaştık” diyorsunuz. Hiç olmazsa partinin verdiklerini alabilmeli, kendinizde katabileceklerinizi katmalısınız. Çaresizleri oynayan var mı? Çaresizleri oynamanın PKK çizgisinde hiç gereği yok, olmaması gereken bir husustur. Yaratıcı olabilmek de sanıldığından daha fazla çaba istiyor. Kendine yüklenmeyi istiyor. PKK sanıldığından daha fazla kazanmasını bilen bir harekettir. PKK çizgisi her türlü sahteliği, düzenbazlığı aşarak kazanmasını bilen bir harekettir.
Buna hem büyük saygı duymak, hem de esaslarına indirgemek gerekiyor. Esaslarını bilince çıkarmak, kişiliğe uyarlamak gerekiyor. İyi bir savaşçı topluluğu olduğunuza inanıyoruz. Özgürlük savaşçılığını bilimsel-sosyalizm ile en iyi götüren bir topluluğuz. Buna şüphe yok ve halkımız bu konuda oldukça inanmış, karar kılmıştır. Eksikliği olanlar varsa, bir türlü kendini katamayanlar varsa bu gerçeklere saygılı olmalıdırlar. Niye saygılı olmayacaksınız? Niye benlik davaları bu temel hayati gerçekler karşısında etkin olsun? Niye, neyiniz var ki tutucu bir tarzda direniyorsunuz? Hangi sınıf ve kişilik çıkarınız var? Bunu ne kadar koruyabilirsiniz? Yok bir şeyiniz aslında. Büyük devrimciliğe soyunmaktan başka çareniz yok. Bizden daha fazla bence sizin devrimi kazanmaya sarılmanız gerekiyor. Evet, söz biraz da sizin olmalı.
Sorularınızı almak isteriz. Amacımız bu toplantıları çok verimli götürmektir. Durumun hassasiyetini göz önüne getirerek yapıyı fazla meşgul etmek istemiyorum. Sonuç almayı bilmeliyiz. Yani benim kendi planımdan ziyade sizin planlarınız gereği sonuç almış olsak daha iyidir. Nedir gündemleştirmemiz gereken? Çok can alıcı hususlar varsa üzerinde duralım. Fetheden yapıya ulaşmak için ne lazımsa yapalım. Her soruna çözüm gücü olacağımıza inanıyorum. Bu ordulaşma meselesi bir muammaya döndü. Bu aşamada çok zor değildi aslında. Sizde bu kadar muazzam bir birikim var. En değme halk ordulaşmasına götürebilir. Nicelik, nitelik çok uygun, fakat bulmaca haline getirdik. Görkemli görevler karşısında neden böyle yetersiz, sorumsuz bir kişilikle çok kötü bir oluşuma gidiliyor? Görevler üzerine niye görkemli gidilmesin, özellikle de bu aşamaya geldikten sonra? Evet sorular sorun, sizi dinleyebiliriz. Nasıl başlayalım? Bu kadar topluluğa sadece kendimi dinletmem sanırım doğru olmaz ve bu topluluğun durumunu tam kavramadan konuşmak da iyi olmaz.
Biz sıfırdan asker yaratıyoruz. Bunu benimle yapılan bir röportajda söyledim… M. Kemal Genel Müfettişlik yetkisiyle görevlendirilir. Genel Müfettişlik, bütün ordu birimlerinin en üst düzeydeki sorumluluğunu yüklenmektir. M. Kemal’in emrinde önemli oranda; 14-15 kolordu, valilikler, kaymakamlıklar var. Yine eşraf kesimi önemli oranda onun kontrolünde. M. Kemal devrimciliği tartışılır. Devrimciliği demeyelim de aslında en güdük devrimcilik diyebiliriz. Dünyada en güdük devrimcilik hangisidir derseniz veya eski düzenden kalma araçlarla devrimcilik ufku en az, devrimci değeri en az olan bir devrim hangisidir derseniz, biz Kemalist Devrim deriz. Çünkü savaştığı araçlar tamamen gerici düzenden kalmadır. Tamamen sultandan yetkisini alıyor. Bütünüyle gerici bir eşrafı esas alıyor. Ama yine emrindeki araçlarla bir ufku vardır. Zaten devrimcilikten çok, kişiliği ön planda. Aslında sultana karşı olması da koşullar sonucudur. Sultanın politikası Anadolu halk isyanına yol açıyor. Bu temelde radikal bir devrimin gelişme olasılığı vardır. M. Kemal, sultanı bu temelde önlüyor. Tabii ki esas yönüyle halk devrimlerinin gelişmesine karşı tedbir alıyor. Dikkat edersek Komünist Hareket, Kürt Koçgiri Hareketi, Yeşil Ordu Hareketi vb. hepsi az-çok halk hareketidir. Devrimci potansiyeli olan hareketlerdir. Ve bunları kendilerine henüz kurşun sıkmadan imha ediyor.
Tabii Türkiye’de bunlar söylenmez, söylense de gerekleri yerine getirilmez. Ama adam yine kendi çizgisinde çok kurnazdır. Suphiler komünist önderliktir, ama nasıl adım attırmadan imha ettiriyor!… Çerkez Ethem gerici isyanları bastıran bir militandı. Ama nasıl ihanet çizgisine sürüklüyor!… Koçgiri Kürt Hareketi aşiret reislerine dayanıyor, ama onu da nasıl etkisizleştiriyor!… Bu anlamda işte kendine göre önderdir. Dikkat edelim, biz doğru-dürüst bir örgüt bile geliştiremiyoruz. Bu yönden Kemalist Devrim kendi çizgisi dahilinde niteliklidir. Anlam itibarıyla çok güdük bir devrimcilik, fakat taktik konusunda M. Kemal çok sinsi, çok usta bir kişiliktir.
Ordulaşma meselesinde tartışırız. Kemalist deneyim tartışılabilir. Daha da ötesi Ortadoğu halklarının geçmişteki birçok deneyimleri var. Tarihi biraz okuyabilseydiniz bence iyi dersler çıkarırdınız. Bizim de bu aşamada PKK’de temsil ettiğimiz devrimcilik neye benziyor? Tarihte en çok hangi devrimlere benziyor? Tarihi iyi okuyanlar neye benzetebilir? PKK isyancılığı, yani biz buna isyancılık demiyoruz da tarihi anlamda diyorum, ilginç özellikleri var. Sıfırdan başlamaktadır, hatta negatiflerden başlamaktan da başka çok ilginç özellikleri var. Zaten bunu anlamadıkça önderlik gerçeği de anlaşılamaz. Sanırım bazı arkadaşlar %5 anlamışlardır. Aslında bazı arkadaşlar değil, ezici çoğunluk PKK’nin oluşum tarzını, düşüncesini pratikte %5 anlayabilmiş midir? Ne kadar anlama kabiliyetiniz var?
Önder Apo
(2 Mart 1992 Önderlik Çözümlemesinden Derleme)