
Cenge Tutuşarak Kavuşmak
Kod Adı: Sılav Serkeftin
Adı Soyadı: Gurbet Gökal
Doğum Tarihi Ve Yeri: 1985 / Şırnak
Ana Adı: Feyruz Baba Adı: Hasan
Katılım Tarihi Ve Yeri: 1999 Maxmur
Şahadet Tarihi Ve Yeri: 01.07.2010 Pervari Karakol Baskını
Slav Serkeftin Yoldaşın Anısına
Slav arkadaş 1999 ‘da Maxmur’dan gerilla saflarına katılmıştı. 2002 yılında Xınêrê’de beraber kalmıştık. Bölüğümüzün genç arkadaşlarından biri de Slav arkadaştı. Çocuk yaşta katılmıştı. Özgürlük dağlarına, gerillaya olan sevdasıyla ve ailesinin istemiyle katılmıştı. Slav arkadaş Şırnaklıydı ama düşman baskılarından ve zulmünden kaçarak mültecileşmiş en son olarakta Maxmur’a yerleşmişlerdi.
Maxmur’daki kampta olağan üstü hal durumu olduğundan Maxmur’da yaşayan Kürtler yaşanmaz olan yaşamı yaşamak zorunda kalırlar. Her şeye rağmen yaşıyorlardı.
Düşmanın fiziki baskıları yoktu, kendi ana dillerini konuşabiliyor, kültürlerini yaşatabiliyorlardı ve buda onlar için yetiyordu. Yiyecek kıt, sular kirli, insanlar hasta, eski bir yer olduğundan harabedir evler, akrepler, yılanlar kol gezer, sanırsın ki tanrının bile unuttuğu bir yerdir burası. Buradaki Kürtler bu yaşamla iradeleriyle savaşır. Yaşamın tüm zorluklarına kendisi olabilmek için mücadele ederler.
İşte Slav arkadaşta böyle bir hayatın içinde büyür. Bu hayatın özgürlük olmadığını, kendisine ait olmadığını, Kürtlerin kaderi bu olmadığının farkına vardıkça, arayışlara girer, arayışları özgürlük vaat eden bir insanda buluşurdu. O insana “Rêberim” derdi, “Serokêmın” derdi, “yoldaşım” derdi. Gel gör ki alçak düşman bu yaşanmaz yaşamı ona reva gördüğü gibi Kürt halkının ve onun özgürlük yolunun umut ışığını da ondan almıştı, işte onun için bardağı taşıran son damla olmuştu bu “Rêberim” dediği insanın tutsak edilişi.
Özgürlük irade ister, özgürlük fedakârlık ister, mücadele ister, özgürlük bedel ister. Slav arkadaş bu bedeli vermeye hazırdı. Bu yaşamı yaşanılmaz hale getirenlerle savaşmaya hazırdı. Yaşanılamaz hayatı yaşanılır kılmak için özgürlük yolunun nöbetçileri olan özgür dağlarla ve onların sürekli nöbetini tutan gerillasıyla buluşur.
Çocukların özgür, rahat, bilinçli güzel yaşaması gerekirken Kürt çocukları sefalet, yokluk, acı, baskı, şiddet, sopa, silah, tank, top sesleri içinde büyürler. Onun için cennet, cehennem ayrımına çabuk gider ve bu dünyanın cennet olmadığını cennetinde uzak olduğunu bilirler.
İşte Slav arkadaşta böyle koşularda büyümüş ve hiç okul okumamıştı. Çünkü o hayat okulunu okuyordu. Slav arkadaş elinde silah, belinde rahtı, yüreğinde özgürlüğün alevleri, omzunda bir halkın yükünü kaldırarak kazanmak istiyordu.
Slav arkadaş özgür dağlara katıldığından beri yaşı büyüse de ruhu hiç büyümezdi. Gülümseyişiyle, mimik hareketleriyle, masum bakışlarıyla çocuk ruhunu hep hissettirirdi. Büyüdüğü ortam ve koşulların verdiği zorluklardan kaynaklı olgunluktan da kendisine pay almıştı. Olgun duruşunun altındaki çocuk ruhunu bakışlarında hemen fark ederdin.
Slav arkadaş kendisine “çocuk” ya da “genç” denmesinden hoşlanmazdı, her ne kadar bu kelime onun yüreğini okşasa da dıştan belli etmemeye çalışırdı. Çünkü o bir devrimciydi ve bir devrimci çocuk olmazdı, olamazdı. Çocuk dediğin çocuk gibi olması gerekir, çocuk gibi yaşamalı, çocuğun olması gerektiği yerde olurdu. Ama o çocuk kavramına göre yaşamıyordu. Belindeki raht, elindeki silah oyuncak değildi ve oyun oynamıyordu. Gerçek için gerçeği oynuyordu. Hani şairin dediği gibi: “adam öldürmeyi oyun mu sandır, mezar taşlarını koyun mu sandır” misali o ciddi bir işe atılmış ve bu ciddi işe göre yaşamasını bilirdi. Özgürlüğünü çalanlardan intikamını alacak, insan öldürecekti. Onun içindi herhalde kendisine genç denilmesinden hoşlanmazdı. Özgürlük savaşçısının özelliklerine göre yaşamak isterdi.
Fedakâr yoldaş canlısıydı. Bu özgür dağlarda silahlı savaş kadar kişilik savaşını da vermeyi öğrenmişti, çünkü büyüklerin içinde yaşamak zordu onun için. öğrendiği kadar yanlışlara karşıda radikaldi. Saygılı ve mütevazıydı. Düşmana olan öfkesini yaşamda da hissettirirdi.
Evet, yoldaşım her yoldaşın şahadet haberleri gibi 7-8 yıldan sonra senin de şahadet haberini duymak bana zor geldiğini söyleyebilirim. Ve şimdi seni o çocuk ruhunu, gülen gözlerindeki umut ışığını, yüzündeki gülücükleri, tebessümlerini özgürlüğe koşuşunu, bu yazıyla anlatmak yeteriz kalır.
Onun için önemli olanın her gerillanın tanıdığı ve yaşamı paylaştığı şehit yoldaşlarını yaşamın her anında yaşayıp ve anılarıyla birlikte onların özlemlerini canlı tutmasıdır.
Belki de bu canlı tutmanın da ötesinde bu özlemlere, bu hasretlere kavuşmak için inadına davanın bir neferi olarak kavganın tam ortasında o dünya güzeli yoldaşları için cenge tutuşarak bunla kavuşmaktır.
Mücadele Arkadaşları