PKK KAZANMASINI BİLEN HAREKETTİR-3

0Shares

Hangi tarihe bakarsak bakalım, aslında bizde kişilerle oynama ileri düzeydedir. Bütün ilkel isyanlara bakalım. Biraz kendilerini güçlü veriyorlar, ama erken kaybediyorlar. Şimdi bizim bir tarzımız vardır. Türkiye’de de çok direnişçi çıktı. İki tür direndiler; ya çok hızlı girdiler ve tasfiye oldular, ya da kendilerini çok kötü geri çektiler ve pasifleştiler. Biz bu ikisine de meydan vermedik. Ne hızlı girişe, ne hızlı geri çekilişe. Biz durumu iyi dengelemeye çalıştık, ama bu yanlış anlaşılıyor herhalde. Biz bunu yaparken düşmanın askeri, politik yönelimine karşı çabalarımızı çok amansız kıldık. Taktiği, kendini geri bırakmak, kaçmak veya kendini yere atmak biçiminde değil, muazzam bir şekilde nefes nefese yaşadık. İğne ucu kadar yer tutulduğunda orayı da saldırı için çok iyi kullandık. Buranın tarihi anlamı, işte bu anlattıklarımızdır.

Halkın bütün olumsuzluklarına rağmen bazı olumlu özellikleri de var. Dolayısıyla ondan gelen kişiliklerin olumlu özellikleri vardır. Cesaret özelliği, fedakârlık özelliği aslında sanıldığından çok ileri düzeyde, dayanma güçleri çok ileri düzeydedir. Yine yaşam tarzı son tahlilde düşmanı zorlamıştır. Bunun yanında atılgandır aslında. Yani korkak değil veya sağcı değildir. Taşınan özellikler fazla burjuvalaşmamış niteliktedir. Feodal etkiler olsa da -ki bunlar savaşın lehine de kullanılabilir- ayakta kalınmıştır. Yani başarılı gidememiştir, ama ayakta kalmıştır. Eğer gerekleri karşılanırsa daha da ileri sonuçlar çıkarmak mümkündür. Yani ayakta kalmanın nasıl olduğunu birisi iyi kavrarsa sadece ayakta kalmanın yetmediğini, ayakta kalmaktan da öteye tam yaşamanın, tam kazanmanın gereğine de ulaşılabilir. Ama en önemlisi dediğim gibi büyük kazanma ihtirası olmalıdır.

Amaç, ilkeye bağlılıkla mümkündür. Zorluk burada fazla söz konusu değildir. Bir tugay şemasını şimdiden çizebiliriz, zor değil bu. Tugay şemasını az-çok somutlaştıracak birçok görevliyi işbölümü temelinde oturtabiliriz. Biz hemen buna da yönelebiliriz, fakat yine de dediğim hususlar giderilmezse büyük kazanma tutkusunu, kazanmanın çalışma tarzını, çabasını birisi kendisinde tam somutlaştırmazsa bir gün bunu oluşturamazsa hepsi anlamsız kalır. Eğer içinizde özellikle “bu işe gerçekten kendimi vermeliyim” iddiasında olanlar varsa bütün bu hususlara dikkat edeceklerdir. Teknik düzenleme gerekir ama, espriyi tam yakalama bir nevi psikolojik koşuldur. Onu tam karşılama, hem de çok fazlasıyla gereklidir. Diğeri, örnekleri inceleme, tarihi inceleme ve bazı eğitim sorunlarıdır. Bu hal edilir. Bizde bu konu oldukça olgun ele alınacaktır. İyi düzenleme kabiliyeti, bunun için iyi bir toplantı mı, bir şura ordu kuruluş toplantısı mı gerekiyor? Yine varsa iyi bir plan önerisi bunu da sunmak ve bir de gerçeklerimizi iyi görmek gerekiyor.

Çoğunun hesabında şu vardı; hatırlıyorum yıl 1986-’87’de hepsi “bu yılın altından çıkamaz” diyorlardı. 1986’nın sabotörleri böyle diyorlardı. Daha da ötelere 1977-’78, hatta 1976’ya kadar indirgeyelim. 1976-’77’de bize biçilen ömür 6 aydı. Yine 1978’de “bitmek üzereler” deniliyordu. 1979 zaten devletin de yargısına göre öyleydi. 1980’de kılıç artıklarıydık. 1981’de inanç, güven yoktu. Hemen hemen bitmişti. 1982’de ülkeye ilk adımlar atılıyordu ve 1983’te sabatörler “adım atılamaz” diye dört gözle bekliyorlardı. “TC yüzde yüz başarır” diyorlardı. 1984’te halen bir türlü cesaret edilemeyen bir yıldı. 1985’te beklenti içinde olanlar “tekrar bitiriyoruz” değerlendirmesini yapıyorlardı. 1986, “bu iş dağılıyor, artık toparlanamazlar” beklentisi içindeydiler. 1987, “bir kez daha bu işi engelleriz” havasında olanların kendi keyfine taht kurmaya çalışanların yılıydı. 1988, “daha da bozarız” diyenlerin sınır tanımaksızın ne götürecekleri, ne getirecekleri belli olmayanların sabotörlüğüydü.

1989, “bütün hazırlıkların yine canına okuruz, boşa çıkarırız” dedikleri öfkeli yıllardır. Bildiğimiz gibi 1990, imkan-olanakların en çok artırıldığı bir yıldır, ucuz bir değerlendirme yılı olarak alındı. 1991 büyük adım yılıydı. Halen bir türlü bu yılın anlam ve önemine göre kendini tam verememe söz konusudur. Ve her birisini dediğim gibi bir provokasyonla boşa çıkarmak için tüm güçlerini kullanmışlardır. Ama buna rağmen bizim de her yerde dayatmalarımız var. Onlar öyle yaptıkça biz bir takım yöntemlerle, taktiklerle tedbirler dayattık.

Dikkat edin, hepsinin hesapları nasıl boşa çıktı. Hepsi nasıl hayal kırıklığına uğradı… Karşı çabayı boşa çıkarmanın çabaları amansız bir biçimde yürüdü. Karşımızdaki dayatmaların bir ucu düşmana dayanıyor. Bizim burada büyük bir dayanma, büyük bir ihtirasla yürüttüğümüz faaliyetler vardır. Şimdi bunun bütün ruhunu kendinizde somutlaştıracaksınız. Ordu kurma meseleleri oldu mu parti tarihi didik-didik edilmeli; kimler ne durumdaydı, neyle uğraştılar? Orta yolcular, provokatörler, tasfiyeciler, sabotörler nasıl ortaya çıktı? Bu işe çok kutsalca kendini adayanlar ne yaptılar? Yine şehitlerin anlam ve önemi nasıl ele alındı? Giderek halkın dört dörtlük politikasına terk edilmesi söz konusu edildi. Evet bundan tutalım tek tek bir savaşçının kazanılmasına kadar, bütün bunların anlam ve önemi, parti tarihi nedir veya silahlı mücadele, ordu tarihi nedir? Bunları çok iyi görmek ve mümkünse güncele olumsuzu asla yansıtmamak, kesinlikle değerlerin yüceliğini, kıymetini de iyi bilmek gerekiyor. Bu yetmez tabii. Daha fazla yerine getirilmesi gereken görevler vardır. Hepimizin üstünde o dönemlerin birçok eksikliği var. Sağlam bir şema belki yok, sağlam savaşçı alma durumu yok, ama inanç sahibi olma var.

Önder Apo
(2 Mart 1992 Önderlik Çözümlemesinden Derleme)

Attachment