‘’Tüm Günler Kadınların Olmalıdır’’

0Shares

İnsan yaşamı ancak özgür olduğunda anlam taşıdığına göre; Özgürlüksüz bir yer  nerede yaşanırsa yaşansın orası her zaman bir kadın için karanlık bir zindandır. Kaptalist Modernite yaşamı kadınlar için karanlık bir zindan gibidir. Karanlık zindan olarak tanımladığımız bu sistemde; Hegemon güçler modernite yaşam adı altında toplumun gözünü boyamak için sürekli eşitlik, özgürlük, kardeşlik sloganlar arkasında gizlenerek toplumu kandırmaya çalışarak ve çalışmaya devam ediyor. Her zaman olduğu gibi bu dönemde de bir kez daha kadınlar hegemon sistem güçlerinin gerçek yüzünü açığa çıkarmak için tarihsel rollerini oynadılar. Bu tarihsel rol stratejik düzeyinde ele alına bilecek güçlü bir adımdır. İlk kez bu süreçte  kadınların  örgütlü bir düzeyde bir araya gelip kendilerini örgütleyip ve örgütlü bir şekilde  demokratik  eylem hakkı olan tepkilerini siteme karşı ortaya koydular. Bu direnişçi kadınlar kendi gücünü ve potansiyelini kadının yaratımları olan Neolitik devrim mirasından aldılar.

ABD’nin New York kentinde bir tekstil fabrikasında açlık grevine giren binlerce kadın, çalışma koşulları ve saatlerinin düzenlenmesi ve eşit ücret gibi somut talepleri içeren eylemleriyle, kadının kendi öz mücadelesi anlamında tarih şimdi gelecek anlamda tarihsel niteliği olan açlık grevini başlatılar. Bu kadınların direnişi hegemon sistemin cinsiyetçi zihniyetine karşı bir demokratik bir eylem tarzıdır. Kadınlar Kaptalist moderniteye karşı eşitlik ve özgürlük hakları olan demeokratik eylem hakkını kullandılar. Önderlik, “Her bir olay ve an, devrim yapmayı gerektirecek kadar etkilidir” diyor.

Hegemon sistem; Kadınların demokratik hakları olan açlık grev direnişini kırmak için ve kadınların ilk kez hegemon sisteme karşı tarihsel anlamda elle alına bilecek örgütlü ve devrimsel niteliği olan bu mücadelesinin yayılmasını engellemek için fabrika kapısına kilit vurarak, fabrika etrafına barikat kurarak fabrikayı ateşe veriyorlar. Bu fabrikada açlık grevinde 129 direnişçi kadın yanarak katledilir. Bununla toplum içinde korku yaratarak olası kadınların bundan sonra gelişe bilecek direnişlerinin önünü almak için göz dağı verilir. Bu göz dağı adı altında hegemon sistemin direnen kadınların mücadelesini katliamlarla bastırmak istemesine rağmen, kadınların mücadelesi dalga dalga yayılarak günümüze dek bir özgürlük meşalesi Özgür Kadın Hareketimizin öncülüğünde devam etmektedir.

Neolitik toplumdan günümüze kadar, büyük bedeller sonucu kadınların yaktıkları direniş meşalesi; Daha sonraki yıllarda gelişen kadın mücadeleleri için güçlü bir miras direniş geleneği oldu. Daha sonra ki süreçlerde Sosyalist hareketler içerisinde yer alan kadınlar bu direnişi tarihe yazmak ve kadının mücadelesini süreklileştirmek için Clara Zetkin öncülüğün de toplanan Kadın Enternasyonalinde 8 Mart’ı, Dünya Emekçi Kadınlar günü olarak ilan ederek kadınların bu direniş mirasını evrensel olarak nitelendire bileceiğimiz  kültürel bir mirasa evirip tüm dünyaya mal etmesi ve devrimsel nitelikte olan güçlü bir kadın mirasına dönüştü.

Bu devrimsel miras, daha sonra Tarihte resmi anlamda ilk kez 1911’de kutlanan 8 Mart, bugün mücadele eden tüm kadınları ortak platformlarda bir araya getirdi. 1911 Tarihinde günümüze dek her 8 Mart’a kadınların yaptıkları etkinlikler hegemon sistem tarafında baskı ve şiddetle engellenmek istenmişse de tüm bu baskılara rağmen her geçen yıl kadınlar bilinçlenmiş sayıları gittikçe artmaya başlanmış ve gittikçe kadınların katılımları önü alınamaz düzeye gelerek 8 Martlar da çıkan kadın potansiyeli kendini kadın mücadelesine evirmiştir.

Hiçbir hegemon sistem kadını akışkan enerjisini hapsetme gücüne sahip olmadığı gibi bundan sonrada olamayacağını Önderlik 1998’de kadın kurtuluş ideolojisi Neolitik toplumun yaratımı olan kadının özgür irade ve öz gücünü ortaya çıkararak gösterdi. Kadın kurtuluş ideolojimiz, köle kadın gerçekliğine karşı kendi öz gücüne dayanarak irade olmayı yaşam ve ilişkilerde özne olmayı bağımsız bir duruş sahibi olmayı bir yaşam ilkesi haline kendini getirmeyi amaçlıyor.

1960’lardan sonra gelişen çeşitli kadın hareketleri kapsamlı bir ideolojik perspektifleri olmasa da 8 Martlarda buluşarak kadın birliktenliği ve ortak taleplerde buluşmanın kadın kurtuluşun da önemli bir adım olmuş denilebilinir.

Daha sonra 8 Mart kutlamalar vesilesiyle kadınların ihtiyaç eksenli toplumda yaptıkları topmusal cinsiyet eksenli paneller, seminer vb etkinlikler kadının bilinçlenmesi ve özgürlük arayışının güçlenmesinde önemli etkinlikler olurken yürüyüş, miting vb gösterilerde direniş ve mücadelesinin göstergesi olmuştur. Baskı ve şiddetle kadının artan mücadelesini engelleyemeyeceğini anlayan hegemon sömürgeci güçler, kadının bu görkemli tarihi mirasını özünden boşaltmak için zor yöntemle başaramadığını, 1970’lerden sonra ABD’de 8 Mart’ın ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kutlanmasının resmi karara bağlanması, ince yöntemlerle tamamen özünden boşaltma politikasıyla başarmak istemiştir. ABD’den sonra birçok ülkenin de aldığı karar 8 Mart Dünya kadınlar günü ilan edilerek her yerde kutlamaya başlamıştır.

Önderliğimiz; 8 Mart 1998 yılında yayınladığı kadın kurtuluş ideolojisiyle beraber bundan sonra “Sadece 8 Mart günü değil, tüm günler kadınların olmalı” dedi.  Kadının öncülüğün de yaşamı özgürleştirme mücadelesine Öncülük edebilecek olan PAJK Kadın özgürlük hareketimiz ve kadın kurtuluş ideolojisinin olduğunun inancıyla tüm kadınların 8 Mart Dünya kadınlar gününü kutluyoruz.

Asya Çimen

Attachment