f)Med-Pers İmparatorluğu: II. Hurri döneminin son temsilcileri Medlerdir. Medlerin varlığına ilişkin ilk kayıtlara Asur kralı III. Salmaneser dönemindeki yazılarda (M.Ö. 858-824) rastlanır ve bu yazılarda Asurlular Medler’den “Mada” ismiyle söz etmektedirler. M.Ö. 727’de ise Hurri kabile boyları gevşek birlik kurarak Asur saldırılarına karşı Med Konfederasyonu’nu oluştururlar. Medler, zaman zaman Urartularla da çatışmışlardır. Yine İskitlerle Asur ve Urartu baskısına karşı ittifaklar kurdukları gibi, bazen de çatışmışlardır. Hurrilerin Med çatısı altında geliştirdikleri ortak direniş M.Ö. 615’te Urartu Devleti’ni yıkmış, yine aynı ortak direniş ve Babille kurdukları ittifakla da M.Ö. 612’de insanlığı Asur zulmünden kurtarmayı başarmışlardır. Bu iki uygarlığı yıkmalarının ardından Toros-Zagros bölgesinde daha fazla kurumlaşmış, Kızılırmak’a kadar genişlemişlerdir. Medler, Mirlik tarzındaki örgütlenme ve otorite gücüne ulaşmış, fakat bir devlet yapılanmasından çok aşiret birliktenliğine dayalı siyasallaşmayı esas almışlardır. Med Konfederasyonu’nun başkenti Ekbatan’dır (bugünkü İran’da Hemedan yakınlarında) ve başkenti yedi renkte yedi surla çevirmişlerdir. Medlerin çıkışlarında Zerdüşt felsefesinin ve Zerdüşti Mag rahiplerinin rolü belirleyicidir. Maglar ideolojik öncülük rolü oynarlar ve özellikle Asur zulmüne ideolojik bir çıkış ve gruplaşma geliştirirler. Böylelikle Aryenlerin dinsel anlayışlarıyla Sümer mitolojisini, yine Zerdüşt felsefesi ile Sümer inancını sentezleyerek siyasal ve toplumsal bir hareket geliştirirler. Magların oluşturdukları mitolojik ve dini yapı İndra-Mithra-Varuna inancından da etkilenmiştir. İndra-Mithra-Varuna inancı, M.Ö. 1500’lerde Hint-Aryen gruplarında görülmektedir. Medler tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlar, ekonomik yapılarını temel olarak buna dayandırmışlardır. Maden işletmeciliğinde son derece gelişkindirler. Yine at yetiştiriciliğinde öndedirler.
Med Konfederasyonu M.Ö. 549’da Pers hâkimiyetine geçer. Son Med kralı Astiyages’in yarı Persli torunu Kiros’un ve yine Astiyages’in yardımcısı konumundaki Harpagos’un ihaneti sonucu artık Medler Perslerin hâkimiyeti altına girerler. Her ne kadar Mag rahipleri Kiros’un ölümünden sonra M.Ö. 529’da yine yönetimi ele geçirmeye çalışsalar da kısa sürede tasfiye edilirler ve yine Persler hâkimiyet kazanır. Esas olarak M.Ö. 549 ile 529 arası dönem Med-Pers İmparatorluğu olarak devam eder, yönetimde birinci derecede Persler, ikinci derecede Medler yer alır. Ortak bir yönetim anlayışı geçerlidir. İmparatorluğun ordu gücünün temelini ve tarihe ‘Ölümsüzler Alayı’ olarak geçen özel muhafız birliğini oluşturanlar da yine ağırlıkta Medlerdir. Fakat M.Ö. 522’lerde Pers kralı ünlü Darius dönemi başlar. Kürtlerin yönetim statüsünden uzaklaştırılması ve ortak yönetim anlayışının çözülmeye başlaması esas olarak bu dönemidir.
Özellikle Darius döneminde Med-Pers imparatorluğu çok geniş bir alana yayılarak, birinci dönem uygarlıklarının en büyük imparatorluğu haline gelir. Bu imparatorluğa ilişkin bütün tarih kitaplarında sadece Pers imparatorluğu olarak geçer, fakat Önderlik Med-Pers olarak özellikle vurgular, çünkü inkâr edilen bir Kürt tarih gerçekliği vardır. Belirttiğimiz gibi Persler hâkimiyeti ele geçirmişlerse bile uzun bir süre Medler tümden inkâr edilmemektedir, imparatorlukta halen etkindirler. Dahası Perslerin bu kadar gelişmesi, ilerlemesi ve döneminin en büyük uygarlıklardan biri haline gelmesinde Medlerden devraldıkları miras ve yine Medlerin siyasal ve askeri alandaki güçlü katkıları ve katımları belirleyicidir. Egemen tarih anlayışı bu gerçekliği görmezden gelip bir inkâr siyaseti güderek ele almaktadır. Önderlik de bu nedenle ısrarla Med-Pers İmparatorluğu olarak değerlendirmektedir.
Med-Pers İmparatorluğu posta ve ulaşım yollarında oldukça gelişkindir. Tarihte bilinen en uzun yol Ege kıyılarından başlayıp Persepoliste (İran) biten Pers Kral Yolu ünlüdür. Gelişkin bir mimariye sahiptir. Asillerin dini inancıyla halk inancı arasında farklılıklar vardır, halk daha çok Mitraizm’i benimsemektedir.
İmparatorluğun zenginlik ve ihtişamı dikkat çekmektedir, özellikle Grek uygarlıklarının gözleri bu imparatorluktadır. Genel olarak Ortadoğu’yla birlikte bu zenginlik ve ihtişamı da ele geçirmek için Aristo’nun öğrencisi olan ve tarihte Büyük İskender olarak anılan Makedon kralı, yine Aristo’nun yol göstericiliği ve akıl vermesiyle büyük bir hamle başlatır. Dönemin Ortadoğu’daki en güçlü uygarlığı olan Med-Pers uygarlığıyla İki güç arasında yaşanılan savaşta M.Ö. 330’larda Med-Pers İmparatorluğu Yunanlılar tarafından yıkılır ve İskender, Doğu ve Batı kültürlerinin sentezlenmesi olarak bilinen Helenizm kültürünü başlatır. İskender’in yaklaşımı salt fiziki işgalden ziyade bir kültür karışımı yaratmadır, hem Doğu kültürlerini almak, yararlanmak hem de Doğu’yu Grek (Batı) kültürü içerisinde eritmek istemektedir. Doğu, maddi ve manevi kültür bakımından çok zengindir, sürekli olarak Batı’nın dikkatini çekmekte ve iştahını kabartmaktadır. Bu nedenle, bu kültürleri yok etmekten ziyade mümkün oldukça en derin biçimiyle faydalanmak, kendine mal etmek en yararlı olacak olandır. İskender de bunu uygular. Bu nedenle de kendisinin Med-Pers İmparatorluğunu yenip yıktıktan sonra Darius’un kızıyla evlendiği, on bin askerini de Med-Pers kızlarıyla evlendirdiği söylenmektedir. Bu yolla daha güçlü ve etkili bir kültür karışımı ve hâkimiyet yaratmayı hedeflemektedir. Bu büyük imparatorluğun yıkımından sonra Greklerin Doğu’ya açılmaları ve ilerlemeleri daha rahat olmuştur. Birçok yerde katliamlar gerçekleştirerek ilerlemişlerdir. M.Ö. 323’te İskender’in ölümünden sonra askerlerin bir kısmı ele geçirdikleri yerlerde kalıp yerleşirken, ordusu büyük oranda yerlerine geri dönmüşlerdir. Persler ise önce Part ardından Sasani İmparatorluğu olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir.
Berfin Zinê
Devam edecek