Merhaba CÛDÎ,
Seni yazmak kadar güzel ve seni yazmak kadar zor bir şey yok. Evet, sıra dışı ve asi olduğun için seni seçtim ve seni sevdim. Bir şairin en güzel mısralarında anlatmak seni, ya da okumamış bir kızın kırık cümlelerinde anlatmak. Bilirim kalemim yetmez asiliğini anlatmaya. Seni yaşamak zor olduğu kadar, anlatmak da zor. Seni ve sende yaşanılacakları anlatmak yarınlara önem kazandırıp miras bırakacak. Nerde olursa olsun seni anlatabilenin olmak ve ne olursa olsun var olan değerinden bir şey eksiltmeden kutsallığına kutsallık katarak yaşayacak ve yaşatacaksın, sen ki manevi değerinle, tarihinle bu kadar güzel ve asisin. Asiliğine asilik katılıyor. Çünkü soylu Güneşimizin, erdemli insanın özlemisin, özgürlük barınağımsın.
Güzellik insanın sade dostluğundan ve unutulmayacak yoldaşlığın umutlarında saklı. Sıcak bir gülüşün dostluğa dostluk katıyor. Sende anlam bulan her ne varsa hepsi birer dost gülüşü, yoldaşlık bağıdır. İyi günlerin ve kötü günlerin dostusun sen. CÛDÎ… onun içindir ki, sana en sade sevgi ve dostluklarımızı sunarız. Sevgi hak ettiği yeri bulur. Sevdik seni ve asi dostluğunu. Sen sevdiklerini aldın bastın bağrına ve onurlandırdın. Herkes hak ettiğini alır. Sana layık olmanın peşindeyim. Çabamı büyük veriyorum. Amacım senin manevi değerin kadar büyük. Çünkü sen dostluktan ve Güneşten bir armağansın bizlere.
Bu yazıyı Cudî’ye ilk gittiğim günlerde yazdım.
Özgürlüğe Kendini Adayanlar
Merhaba Önder Apo
Merhaba gönlümüzün tek umudu
Merhaba Kürtlerin vazgeçilmeyen sevdası
Merhaba özgürlüğün tohumlarını yüreğimize ve dünyaya savuran yaşam umudumuz.
Halkı için hiçbir bedel vermekten çekinmeyen erdemli insan
Biz senin verdiğin umutla yola çıktık
Özgürlük için yol aldık
Umudu, inancı kurumuş toplum ve topraklarımızda yeniden seninle yeşerdik
Biz özgürlüğe, yaşama senin umudunla bağlandık…
Özgürlük Kaf dağının ardında değil. Bazen Besta’da, bazen de Gabar’da sıkılan ilk kurşunun isyan alevinde, bazen de CUDİ’nin kutsallığa yüz sürmüş olan toprağında filizleniyor kanla, canla, umutla… Günbegün büyüyor umut dallarımız, renkleniyor özgürlük dallarımız. Büyüdükçe direniyor umutlarımız, düşmanın kahpeliğine karşı. Direniyor özgürlüğe can adayanlar. Direniyor Dersîm, Faysal, Seyit, Berxwedan, Mervan, Sedat, Sinan, Rozerin, Zozan, Zîlan, Deniz, Xunda, Serdem, Bêrîtan, Gülbahar. Dünya bunca gencecik bedenlerde yeniden canlanacak. Agît’lerin yarattığı özgürlük dağlarında, Botan topraklarında saklı yaşam umudumuz. Kendini adayanların özlemindedir özgürlük yarınlarımız. Bu dağların her karşı toprağına dökülen özgürlük umutla beslenen toprağın değerini bilmek lazım. Biz bu manevi değerlerin anlamını bildikçe var oluruz.
Cûdî ’nin Gözleri
Bazı anlar olur ki, insanın yüreğine dolan özlem ve acılar ne bir sözcükle ne de sayfalar dolu kelimelerle anlatmak, tarif etmek mümkün değildir. Bunu biliyorum. Elime kalem ve defteri alarak her şeyin dili olacağımı biliyorum. Her şeyden önce yürek ve düşüncemin de dili olamayacağımı ve dillendiremeyeceğimi çok iyi biliyorum. Fakat yine de yaşanılan bir dönemin, bir nebze de olsa anlatmaya çalışacak ve yaşanılmış o dönemin anı anına yaşanmış ve kaleme alınmış yazılarını paylaşacağım. O zamanı yaşamak çok güzeldi, ama anlatmak çok zor olacak. Yüreğimi kalemin ucuna takıp duygularımı zamana savuracağım. Çok zorlansam da kendimi zorlayıp yazacağım. Zorlanıyorum, çünkü o günleri çok özlüyor ve arıyorum. Her zaman insanın yüreğinde yarım kalan bir şeyler vardır. Benim de yüreğimde yarım kalan özlemlerimden biri de CÛDÎ’de kaldı. Acısıyla, tatlısıyla güzeldi CÛDÎ’de yaşamak. Şimdi beni bu denli zorlayan şey ise birlikte yaşayıp, acıyı tatlıyı paylaştığım arkadaşlardan çoğu şehit düşmüş, kalansa her biri bir yerde. O arkadaşların özlemlerini anlatmak, en önemlisi de onları yaşam sallaştırabilmek, yaşamın her anında onların bayraklarını alıp da zafere koşmak ve onlara layık olmak. Nesilden nesle devredilen bu mücadele bayrağı bizden sonraki nesle de devrederken nasıl yaşadılar bu yiğitler ve nasıl savaştılar ve nasıl kendilerini adadılar bilsinler diye yazacağım. Her ne kadar yaşamak ve anlatmak bir olmasa da. Bugüne dek kimse anlatma PKK’nin gerçek yaşam sırrını, ama onların yiğitleriyle, kahramanlarıyla yaşadım, Cûdî’de şehit düşen arkadaşlarla yaşadım.
Cudî’de şehit düşen arkadaşlar:
Şehit Xemgîn Mayıs 2006’da şehit düştü
ŞehitŞerif
Şehit Şervan
Şehit Bilal
Şehit Karker
Şehit Koçer
Şehit Celal Besta’da şehit düştü. 17 Mayıs 2008
Şehit Zafer
Şehit Amed
Şehit Suwar
Şehit Sarya Gabar’da şehit düştü. Cudî’de birlikteydik.
Şehit Eylem Besta’da şehit düştü. Cudî’de birlikteydik.
Şehit Koçer Besta’da şehit düştü. 17 Mayıs 2008
Kekik, reyhan ve kaçak tütün kokusu taşırdı rüzgar
Alçak damlı evlerin küçük yüksek pencerelinden soluk ışıklar yayılırdı geceye
Köpek havlamaları korkulara karışır, kaygıları beslerdi
Ve
Sonra dağlardan kurşun sesleri gelirdi belirli belirsiz
Namlunun ucunda çırpınırdı yürekler
Kapılar kırılır, talan edilirdi sevdalar…! Musa Anter
Nupelda Dersim