Kürdistan’da yürütülen özel savaş politikaları ve uygulamaları
İnsanlığın ve toplumsallığın doğuşuna, gelişimine, yayılmasına beşiklik eden Mezopotamya’nın kadim halklarından biri olan Kürtler ve coğrafyası Kürdistan; sömürgeci egemen güçlerin talan, gasp, işgal, taciz, tecavüz, soykırım, asimilasyon uygulamaları ile yıllarca sistematik bir şekilde karşı karşıya kalmıştır. Demokratik uygarlık güçlerinin temsilini yapan Kürdistan halkının tarihten silinmesi için her türlü uygulama devreye konulmuştur. Devletçi uygarlığın doğuşuyla beraber bu politikalarla yüz yüze kalan Kürdistan coğrafyası fiziki, siyasi, sosyal, ekonomik, kültürel soykırımlardan geçirilmiştir. Egemen sistem, özellikle 20. yüzyılla beraber şaha kalkan özel savaş politikalarını devreye koyarak imha ve inkâr siyasetini bu temelde yürütmeyi esas almıştır. Amaçlanan, Kürt toplumunun değer yargılarını anlamsızlaştırma ve önemsizleştirmedir. Kürt kimliği adına hiçbir şey bırakmamak için denenmedik yol kalmamıştır. Güçlü bir tarihsel ve toplumsal geleneğe sahip olan Kürt halkı, kültüründen ve öz değerlerinden uzaklaştırılmak adına her türlü insanlık dışı uygulamalara maruz kalmıştır. Özel savaş odakları, tüm uygulamalarını Kürdistan halkı şahsında pratiğe sokmuştur. Asimilasyon, kimliksizleştirme, göçertme, demografya değişimi, kültürsüzleştirme, yozlaştırma, ajanlaştırma, entegrasyon, 3 S (seks-spor-sanat) vb. uygulamalarla Kürt halkı teslim alınmak istenmiştir. Bu teslim alma operasyonlarına karşı Kürt halkının verdiği cevap direniş olunca, bu uygulamalar her geçen gün derinleşerek ve şiddetini arttırarak günümüze kadar devam etmiştir.
Emperyalist güçlerin Kürdistan için belirlediği temel politikalardan biri olan böl-parçala-yönet anlayışı Lozan Antlaşması’yla beraber somutlaşarak, Kürdistan 4 parçaya ayrılmıştır. Her parçada da egemen devletler (İran, Irak, Suriye, Türkiye) eliyle Kürt halkının varlığının inkârı temelinde pratik uygulamalar devreye konulmuştur. Her ne kadar genel bir konsept şeklinde Kürdistan’da özel savaş aygıtları belirlenmiş olsa da, pratik sahadaki uygulayıcılar ve tetikçi güçler bu devletler olmuştur. Kapitalist sistemin yayılma süreçlerinde sinsice araçlar devreye konularak, Kürt halkı bir daha hiç dirilmemecesine toprak altı edilmek istenmiştir. Amaç, imha ve inkârdır. Bu amaca yürüyen sömürgeci devletler, tarihten günümüze kadar birçok yola başvurmuştur. Osmanlılarla başlayan bu gelenek günümüze kadar özel savaş kliklerinin örgütlü bir şekilde Kürdistan’a yönelimlerini arttırarak devam ettirmiştir. Pratik sahada her ne kadar İran, Irak, Suriye, Türkiye devletleri görünse de, Kürdistan için özel savaş yönelimlerinin talimatını hegemon güçler olan İngiltere ve ABD vermiştir. Öz kimliğinden ve değerlerinden uzaklaştırılan, ihanete sürüklenen, kendini inkâr eden Kürt gerçekliği yaratılmak istenmiştir.
Yürütülen bu savaşta hedef kesimler toplumun öncüsü, yaratıcısı ve geleceği olan kadın ve gençlik kesimleri olmuştur. Önderliğimizin demokratik ulus inşasında öncülük rolü verdiği bu iki kesim, özel savaş saldırılarından en fazla pay alan kesimler olmuştur. Eril ve egemen sistem açısından kendi değerlerinden uzaklaştırılan gençlik ve kadın, aynı zamanda teslim alınmış toplum olmaktadır. Zaten her buluşun ilk denemeleri kadınlar şahsında pratiğe geçirilerek, tüm toplum üzerinde denenmektedir. Karılaştırılan toplum gerçekliği de bu yolla yaratılmak istenmektedir. Düşürülmüş kadın ve karılaştırılmış toplum, sisteme hazır hale gelmiş birey demektir. Bu nedenle kadınlar şahsında uygulanan bu politikaları anlamak, Kürdistan somutunda geliştirilen özel savaşı anlamamızı daha iyi sağlayacaktır. Eril sistem bu uygulamalarla Kürt kadınının toplumsallığını, direnişçiliğini, mücadelesini, toplumsal değerleri savunmasını, ahlaki yapılanmasını parçalamak istemiştir. Kürt kadını özel savaş politikalarıyla kültürel, ekonomik, psikolojik, sosyal, siyasi açıdan adeta bombardımana tutulmuştur. Kürt kadınını bu cendereden kurtarmadıkça, toplum şahsında yürütülen özel savaş politikalarını boşa çıkarmamız imkânsız görünmektedir.
Özel savaş, ulus-devlet sisteminin geliştirdiği bir savaştır. Günümüzde tüm toplumsal alanlar da yürütülmektedir: Ekonomik alan, eğitim alanı, sosyal alan, kültür alanı, siyasal alan, propaganda alanı ve kadın.
Sonuç; toplum kırım yada kadın toplumu kırımı
Toplumun tüm alanları, saldırıya açık hale getirilmiştir. İnsanlar için hiçbir özgürlük alanı bırakılmamıştır. Toplum açlıkla terbiye edilmektedir. Aç bırakılıp, sonra az bir değerle satın alınmaktadır. Toplumun yaratıcısı olan kadın, bu savaşta esas hedef haline getirilip, yaşamın her alanından men edilmiştir. Buna göre kadın ya özünden çıkıp eril sistemin yaratmış olduğu özel savaş aygıtlarının kurbanı olacak yada yaşamdan soyutlanacak, öldürülecek, asılacak, yakılacak, tecavüz edilecek, tacize uğrayacak, kesilecek, asitlenecek, üreme makinesi olacak, itilecek, dövülecek, sövülecek, satılacak…
Konumuz açısından daha aydınlatıcı olması itibari ile özel savaş uygulamalarını Kürdistan parçaları somutunda ele almak, değerlendirmek ve örneklendirmek öğretici olacaktır. Her ne kadar sömürgeci devletlerin her parçada amaçları aynı olsa da, pratik uygulamalarında değişiklikler yansıyabilmektedir. Bu nedenle parçalar şahsında somut değerlendirme yapmak, konumuz açısından faydalı olacaktır. Bir daha ki bölümüzde Kürdistan parçaların üzerindeki değerlendirmeyi sitemizde vereceğiz.
Ş. Zeynep Kınacı Özgür Kadın Akademisi
Ş. Medya Mawa Devresi