Kadınla Yaşam Değerlidir
Birinci yıldönümünde Zilan şahadeti için çok şeyler söylenebilir. Genelde gerilla ve kadın ordulaşması üzerinde onun eyleminin etkileri ideolojik, siyasi, askeri boyutlarıyla rahatlıkla ortaya konulabilir. Yine Dersim özgülünde olup bitenler dile getirilebilir.
Ben bu hususlarda oldukça alışagelmiş bir değerlendirme yapmayı fazla anlamlı bulmuyorum, zaten gerektikçe yapılıyor ve yapılmalıdır da. Dersim’de; örneğin bu eleştirilen kişilik bizzat mektubunda, “küçük burjuva, bilmem Kemalist etkiler deyip duruyorsunuz, yakışmaz. Bu şeyleri niye ısrarla yaşıyorsunuz, yaşatıyorsunuz” derken, aslında daha bir yıl geçmeden o verdikleri kayıplarla kendi durumlarını ortaya koyuyor. Eminim ki, bu eleştirilerden bazı sonuçlar çıkarılsaydı, bu büyüklüğe cevap olabilen bir gerilla sergilenseydi, Dersim düşmanın en çok korktuğu ve asla sonuç alamayacağı ve belki de Güney’den daha fazla etkili bir Kuzey direniş kalesi olacaktı. Ama o kişilik, kendine layık gördüğü yaşamı fazla yaratıcı olmayan, derinliği yakalamayan, tedbiri geliştiremeyendir. Aslında nasıl savaştığı, nasıl yaşamak istediği de fazla belli değildir. Nereden bakılırsa bakılsın, zaafları olan bu kişiliğin savaşa yansıması, düşmanın ağır operasyonunu önceden görememek kadar, ona etkili bir savaşla karşılık verme gücünü ortaya çıkarmaması en önemli kayıp nedenidir ve aslında Zilan kişiliğinde buna cevap verilmişti.
Kendi başına örgütlenmesi, planlaması, eylemini başarıyla ortaya koyması hepsi için uyarıcı olabilirdi. Bir kişinin kendi düzeyinde sağladığı bu gelişmeyi, onlar kendi kişiliklerinde sağlamış olsalardı, düşmanın bu sahaya böyle rahat girmesi, sonuç alması asla mümkün olmazdı. Demek ki, şehitlerin anısına layık olunamamıştır.
O kadar kızlar-erkekler vardı; hepsi kendi kendilerini tüketirken, demek ki önemli yanlışlıklar yapmışlar. En azından kendilerini örgütleyememişlerdir. Yaşama ve savaşa verdikleri anlamlar dar olmuştur. Düşmanı esas alan bir yaşam tarzına girememişlerdir. O yaşamın savunulması için kendilerini örgütleyip savaşta patlayan bir dinamit deposu haline gelememişlerdir.
Aslında Dersim’de gösterilmesi gereken kişilik Zilan kişiliğidir.
Ayakta kalacak olan, yaşayacak olan da buydu. Biz bunu vurgulamıştık, bu ciddi bir işarettir dedik. Gerilla zor bir sürece girmiştir, düşman oldukça derli-toplu geliyor. Bu bir semboldür dedik, eğer ayakta kalmak istiyorsanız kendinizi şiddetlendirmeniz lazım, hatta her gerilla Zilan kişiliğiyle özdeşleşerek, -bir anda değil- sürekli patlayacak bir bomba halinde yürüyebilmelidir. Kürdistan üzerindeki bu büyük belanın, bu büyük afetin kaldırılması, gerilla kişiliğinin bu düzeye gelmesiyle mümkündür.
Ama Kuzey’den Güney’e doğru gelişlere baktığımızda; sığ geçildi, anlamı derinliğe kazılmadı ve hatta partinin bazı savaş değerleri üzerine ucuz bir yaşam tutuldu; yaratıcılık, katı bir direniş kişiliği olarak ortaya konulmadı. Sonuç ise en anlamsız kayıplar. Özellikle bunun bu yılda olması bizi çok öfkelendirdi.
Duyarlılıklarınız, olup-bitenleri anlamanız zayıf. Ne şahadetlerin gerçeğinden, ne de düşmanın yönelimlerinden fazla anlamıyorsunuz. Tersine büzülüyorsunuz, anlamsızlaştırıyorsunuz ve sonuçta darbe yeniliyor. Oysa bu eylem düşmanı çok korkutmuştu ve her gerilla rahatlıkla bu sürece girmişti. Karar vardı uygulama da sağlanabilirdi. Yaygın görülen, saflarımızda birisi çok iyi yapmışsa diğerlerinin ona dayanarak ucuz yaşaması bir kez daha etkili oluyor ve böylece de gafilin kaybı ortaya çıkıyor.
Kim ne derse desin, bu yılı gerillada çok büyük kazanmak mümkündü. Zilan kişiliğine bir anlam verilebilseydi, gereklerine vicdanen kendini yatırmış olsalardı, bu büyük bir gelişme anlamına gelecekti. Diğer boyutlarda da böyledir: İdeolojik, moral ve cesaret olayında, kesinlikle herkesi kat be kat büyütecek bir anlama sahipti. Çağrısında bilindiği üzere büyük yaşam tutkusu, cesaret çok nettir. Bunun büyük bir şans olarak da görülmesi gerektiği vurgulanıyor.
Ama birçoğu kişiliğinde maalesef bu düzeyi yakalayamadı. İdeolojik moral düzeyin savaşta ne kadar belirleyici olacağı anlaşılamadı, gerekenler yapılamadı ve istenmeyen kayıplar yaşandı. Tedbir almasaydık belki de bu çok kötü bir yenilgiye kadar da gidebilirdi.
Zilan’da insanlarımızın beynini, yüreğini açan, bencilliği yıkan, ideolojik etkileri çok çarpıcı ve ulusal düzeyde olan bir ufuk vardır. Siyasi olarak da güçlü olmanın nasıl olduğunu ortaya koymuştur. Küçük amaçlar için değil, büyük amaçlar için yaşamanın nasıl olduğunu kanıtlamıştır.
Örgütsel anlamda da ikide bir örgüt bozgunculuğunun anlamlı olmadığı vurgulanarak, değerli bir yoldaş olmanın örneği sergilenmiştir. Son derece yapıcı, örgütlü bir kişiliğin nasıl olması gerektiğini çarpıcı olarak ortaya koymuştur. Bütün bunlar partililere bir mektup ve çağrı biçiminde sunuldu. Etkisi hiç olmadı demiyorum, ama oldukça sınırlı bırakıldığı, genelde şahadet çizgisine yaklaşımın duyarlı olmadığı görüldü, sonuçta çok büyük bir gelişmeye neden olabilirken bunun geçiştirilmesi yaşandı. Elbette biz her zaman şahadetlere karşı aldığımız tedbirleri ve anlamını yitirtmedik. Bu şahadet temelinde bütün şahadetlere yüksek değer biçtik. Çok şiddetli bir yoğunlaşmayı esas aldık. Örgüt içi savaşımız çok yoğundu, çok keskindi. Hiçbir yenilgiye fırsat vermeyecek kadar biz kendimize anlam vermiştik. Herkes gitse de, biz kalışımızla, kesin yenilgiye geçit vermeyeceğiz. Ve bugün bu gerçekleştirilmiştir.
Düşmanın Kuzey’den başlatıp tarihin bu en büyük operasyonlarını Güney’de tamamlamak istediği çok net. Bu da büyük bir taarruzdu. Belki de, Türk Kurtuluş Savaşının ve hatta Osmanlıların son iki yüzyılındaki en büyük operasyonlarındandı. Özellikle Kürdistan’a son iki yüzyılda düzenlenen seferlerin en kapsamlısıydı.
Tarihte böyle seferleri İskenderler, Romalılar, Persler, İslam orduları veya Cengiz Han, Timur orduları düzenlemiştir. Biz bunları bir tarafa bırakalım, son iki yüzyılın Kürdistan seferlerinin içinde bu yılın operasyonları en büyüğüdür. Dersim’de başlatılması da bence anlamlıdır. Çünkü Zilan şahadetinde Genelkurmay sarsılmıştı ve bunun intikamını almak için oranın üzerine korkunç yöneldi. Türk askeri literatüründe böyle anlamlar vardır; intikam veya imha seferlerini düzenlerler. Bütün partiye bunu ödetmek için Güney’e kadar böyle büyük bir çapul seferi düzenledi.
Açık söyleyim, hepinizin pratiğine baktığımda, tedbirleriniz bunları aşmaya yeterli değildir. Dersim gerillamız cevap vermeyi beceremedi. Güney’e kadar bütün alanlarımız etkili bir karşı koyuşu yıl için planlayıp, hayata geçiremediler. Güney’de bile, esasta buradaki savaş duruşumuz olmasaydı belki de ardına kadar bir yenilginin kapısına açık bir yönetim yoğunca yaşanıyordu.
Ama bizim çok katı kararlılık ve hazırlık düzeyimizle, bütün alanlarda bir gerileme olsa da, sonuçta bizde duracaktır. Nitekim operasyon durdurulmuştur. Durdurulmasından da öteye çok ağır ve son bir sefer olma konumuna indirgenmişitir. Aynı zamanda işbirlikçiler için de bir son ihanet seferine dönüştürülmüştür. Bu da bizim savaş tarzımızın bir ifadesidir. İster yaşayın, ister ölün, ister kaybedin, ister kazandırın. Ne olursanız olun, Önderlik gerçeğinde verilen söz önemlidir ve söze kati bağlılık vardır. Bu da sizin söylediğiniz gibi değil, günlük, anlık pratik hazırlıklara, kendini kanıtlamakla olur. Çok açık ortaya çıkmıştır ki, bu operasyonlar bir anlamda “yenilgimizdir.” Zihniyet olarak, ideolojik, siyasal, örgütsel düzeydeki güçlenme olarak, bir başkaldırı ve başarma yakalanmamıştır.
Biraz daha değerlendirmeleri yoğunlaştırın ve göreceksiniz ki, sizlere kalsa, ne kadar savaşsanız da yenilgi bir yerde kaçınılmaz oluyor. Şimdi, bunun Zilan kişiliğiyle bağlantısı nedir? Bu eyleme kalkan bir kişilikten anlam çıkarılsa, bir yıl ona göre şiddetle değerlendirilse, yenilgi olmayacak. Neydi o? Şiddetle kendini bomba olarak patlatırken, sen onu düşüncede şiddetlendireceksin. Politikada, örgütlemede, bizzat askeri yoğunlaşmada şiddeti göstereceksin ki, yenilmeyesin.
Zilan; bunun işareti, sembolü, çağrısı ve gerçeğiydi.
Ya böyle savaşçı bir kişiliğe ulaşırsınız, ya da yenileceksiniz.
Gerçekleştirilen eylem Dersim için olduğu kadar, bütün ülke için, halk içindir. “Ya böyle kendinizi her anlamda bombalar haline patlatırsınız, ya da yenilgi kaçınılmazdır.” Bu çok önemli ve değeri büyüktür. Aslında kendi payıma bazı sonuçlar çıkardım ve çok zor da olsa gereken cevabı vermeye çalışırız, dedim. Öyle ağlayarak, sızlayarak, imkânlarla oynayarak değil, kendi tarzımızdaki derinliği, çok yönlülüğü, yaratıcılığı eksik etmeden; verili kazanımlar kadar, yeni kazanımları da buna ilave ederek cevap vereceğiz. Bizim için bu artık önüne geçilemez bir emirdir. Başarı yürüyüşü zafere kadar sürdürülecektir.
Önder Apo
(Kürt Aşkı Kitabından Şehit Zilan “Zeynep Kınacı” üzerindeki derleme)