Hazırlayan: Gulan Botan
Siyasal gelişmelerin beraberinde getirdiği zorlu süreçler farklı eylemlerinde başlangıcı oluyor. Her an her saniye yeni bir gelişmenin yaşandığı bugünlerde cezaevlerinde açlık grevleri başlatıldı. Halk ve gerilla hareketliliğinin de yaşandığı bu süreçte neden açlık grevleri diye sorduk PAJK Koordinasyonu Ruken Garzan sorularımızı cevapladı.
– Gerillada devrimci halk harekât ve bunun gibi eylemlerin devam ettiği bir dönemde neden PKK ve PAJK tutukluları dönüşümsüz ve süresiz açlık grevine başladılar? Siz bu açlık grevlerini nasıl ele alıyorsunuz?
R. Garzan: Öncelikle başlatılmış olan dönüşümsüz ve süresiz açlık grevindekileri selamlıyorum. Bir yılı aşan bir süredir Türk devleti tarafından Önderliğimiz üzerinde ağır bir tecrit ve saldırılar uygulanmaktadır. Yine kendi özgürlüğü ve iradesi için mücadele eden milyonlarca insanımızı da alıp cezaevlerine koydu. Yani bu süreçte sistem ağır bir şekilde hem Önderliğimize hem de halkımıza yönelmektedir. Türk devleti hem Önderliğimizin hem de halkımızın nefes almasından bile rahatsızlık duymaktadır. Tüm bunların karşısında Önderliğimiz büyük bir direniş içinde ve halkımız da yoğun bir demokratikleşme mücadelesini yükselterek iradesine sahip çıkma arayışındadır. Bunu Kürt halkının her yerden ve her alandan yürüttüğü mücadeleden de görüyoruz.
Türk devleti sadece siyasal bir mücadele yürüten insanlarımızı değil, irade olmaktan ve özgürlükten yine barıştan söz eden tüm Kürtleri hedef alarak cezaevlerini doldurdu. Bunun içinde hem halkımıza hem de Önderliğimize yapılan saldırıları durdurmak ve özgür kılmak için büyük bir kararlılıkla süresiz ve dönüşümsüz olarak başlatılmış olan açlık grevini büyük bir eyleme dönüştürme kararlılığı gösteriliyor. Boyun eğmeyen, özgürlükten ve özgürleştirmekten yana tavırlarını da açlık grevi olan eylemleriyle ortaya koyuyorlar. Tüm bu saldırılara rağmen başlatılan eylemler baş eğmeyen bir iradenin varlığını gösteriyor.
Bu süreçte Türk devletinin yoğun yönelimlerine karşı gerilla cephesinden başlatmış olduğumuz fedai ve devrimci halk harekât’ı var. Öncelikle Önderliğimiz üzerindeki tecridin devam ettirilmesi, yine yoğun operasyonların yapılması hem de halk içinde tutuklamalarla birlikte baskıların çoğalması gerilla olarak bizim de düşmana karşı öfkemizi büyütmektedir. Cezaevlerinde bulunan arkadaşlarımız da pervasız saldırıların yoğunlaştığı bu süreçte kendi tutumlarını ve iradelerini bu eylemleriyle birlikte kararlı bir şekilde ortaya koymuşlardır. İnsani olarak yaşam haklarının kısıtlandığı dört duvar arasından böyle kararlı bir eylemin başlatılması anlamlıdır. Bana göre bu sürece karşı da bir cevaptır. Yani biz nerede olursak olalım bu saldırılara ve Önderlik üzerindeki tecrittin devam etmesine izin vermeyeceğiz yanıtı oluyor. Bilindiği gibi ki açıklamalarında da var Önderlik dışında herhangi bir muhatabı kabul etmeyeceklerini de açıkladılar.
– Sizce cezaevlerinde açlık grevine başlamış olan tutuklular neden Abdulah Öcalan dışında başka muhatap tanımadıklarını açıkladılar? Bununla kamuoyuna vermek istedikleri bir mesaj var mı?
R. Garzan: Yaşanan bir gerçeklik var, tüm yönelimlerin tek nedeni Kürt halkının iradesini kırmaktır. Onun içinde başta Önderliğine ve başını kaldıran tüm Kürt halkına korkunç saldırılar gerçekleştiriyor, ayrıca kırsal alanda sürekli operasyonlar düzenliyorlar. Bu saldırılar ve yönelimler ayağa kalkmış olan Kürt iradesini bastırmak ve kendi istediği şekilde iradesiz bir Kürt tiplemesi çizmektir. Devlet içinde işte şu çaba biraz demokratiktir bunu büyütebiliriz diyebileceğimiz bir çaba yoktur. Tüm mücadeleleri irademizi kırma yönündedir. Ayrıca her yönlü saldırlar da devlet tarafından büyütülmektedir. Onun için de cezaevlerinin başlatmış olduğu süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerine Önder Apo’dan başka kimseyi muhatap almayız kararlılıklarını şöyle ele alıyorum. Böyle keskin bir kararlılığa gitmelerine neden olan devletin yönelimleridir. Diğer bir ikinci neden olarak da Önderlerine ve halklarına olan bağlılıklarıdır. Biliyorlar ki kendi özgürlükleri Önderliklerinin ve halklarının özgürlüğünden geçiyor. Kürt halkı genci ve yaşlısıyla artık beli bir irade ve bilinç sahibidir. Onun içinde “kimse bizim ve Önderliğimizin arasına giremez” kararlılığına ulaşabiliyorlar. Eylem kararlarını da ‘bu eylem, bizi ve Önderliğimizi birleştirebilir’ kararlılığıyla gerçekleştiriyorlar. Bu eylem aynı zamanda cezaevinde bulunan arkadaşların Önderliklerine ve halklarına olan bağlılıklarının bir göstergesi oluyor.
Daha önce hem hareketimizi hem de halkımızı işte demokratik adımlar atıyoruz diye oyalama politikalarını yürüttüler. Devlet bu politikaları sürekli değiştirerek devam ettirmek istiyor. Ama bu konuda ne bizim ne de halkımızın devletin geliştirmiş olduğu kirli politikalarına ayıracak zamanımız yok. Önderliğimiz çok açık bir şekilde bu bir oyalama politikasıdır dedi. Onun için de biz de halkımız da devletin çok açık ve net tutumlara gitmesini istiyoruz. Bizim kararlılığımız ya Önderliğimizi özgür bırakırsınız biz Önderliğimizle yan yana geliriz ya da biz eylemlerimizi ve mücadelemizi bırakmaz büyütürüz.
– Bir yandan halkın başlatmış olduğu Abdullah Öcalan’a özgürlük imza kampanyası var diğer yandan gerilla cephesinden 2012 de başlatılmış olan fedai ve devrimci harekât hamleleri var ayrıca şimdi cezaevlerinden süresiz ve dönüşümsüz açlık grevleri başlatıldı. Siz bunların hepsini halk ve gerilla açısından nasıl ele alıyorsunuz?
R.Garzan: Türk devleti kendini öyle bir düzeye getirdi ki sanki bizi bir operasyonla bitirecek ve kalan Kürtlere de istediği şekli verecek. Önderlikle bağlarımızı kopararak bizim de mücadelemizi marjinal kılmak istediler. Bu yüzden de Türk devleti ilişki kurabildiği ve bize karşı savaşacağını düşündükleri tüm güçlerle sürekli bir alış veriş içinde olmaya çalıştı. Yine Amerika’dan bize karşı savaşmak için çok ileri teknikle çalışan silahlar getirdiler. Birde bu savaşta tekniğe çok güvendiler ve büyük de bir yenilgiyi yaşadılar. Gerillamız karşısında teknikleri yenildi. Bu yenilgisini kabul edemeyen devlet sürekli arazi bombalayarak ve halk içinde tutuklamaları süreklileştirerek irade kırmaya çalışmaktadır. Biz bunun karşısına “ya Önderliğimizin özgürlüğü ya Önderliğimizin özgürlüğü” şiarıyla çok yönlü ve çok çaplı eylemlerle yeni bir hamleye başladık. Yeni şiarımızla birlikte her alanımızın gerek askeri alan gerekirse de toplumsal alan herkes kendi bulunduğu yerde kendi koşullarında süreç karşısında özgür iradesiyle sürece cevap verecektir. Toplumsal alanlarımızdan bazıları süreç karşısında kendi tutumlarını gösterdiler. Önderliğe özgürlük için imza kampanyası halkımızın başlatmış olduğu bir eylemdir. Bu halkımızın süreç karşısındaki kararlı duruşunun ve Türk devletinin saldırılarına süreç karşısındaki cevabıdır. Gerilla sahasında bu fedai ve devrimci halk harekâtı olarak başladı. Bu eylemler Türk ordusunun gerçeğini de ortaya çıkardı. Türk devletinin askeri ve ileri teknoloji olarak aldığı yardımlar kendi iktidarlarını korumaya yetmedi. Hükümet ve iktidar güçleri gerilla güçlerimizin iradesi ve fedai ruhu karşısında bir çökmeyi yaşıyor. Aslında bu eylemlerimiz yenilen Türk ordusunun gerçeğini gözler önüne serdi. Türk ordu askerleri psikolojik olarak, irade olarak Kürt gerillaları karşısında bir çökmeyi yaşıyor. O nedenle de çok güçlü operasyonlar düzenleyemiyor artık eskisi gibi tekniğine de güvenemiyor. Bu anlamda bir özgüven sarsılması yaşadığını da eklemek gerekiyor. Şemzinan’da başlatılmış olan devrimci halk harekatı gittikçe ilerliyor ve Kürdistan’ın diğer bölgelerinde de yaygınlaşıyor. Bugün Botan, Behdinan, Dersim, Zagros hattında devrimci halk harekâtı başlatıldı. Bu alanlarda Türk askeri hareket edemiyor. Aynı zamanda Amanoslardan Karadeniz hattına kadar gerilla eylemlilikler devam ediyor. Türk devleti gerillanın bu eylemliliği karşısında büyük bir çıkmazı yaşıyor.
Gerillaya yaptığı yönelimlerde elde edemediği başarıyı Türk devleti şimdi sivil halkımız üzerinde elde etmek istiyor. Bu nedenle tutuklama furyasını alanlarını genişleterek büyütmek istiyor. Ama biz Kürt halkı olarak onun özgürlük savaşçıları olarak her alanda ve her yerde mücadelemizi Önderliğimizin özgürlüğünü hedefleyerek büyütüyoruz. Bu mücadele Kürdistan’ın dört parçasında, yurtdışında, Özgürlük mekanlarında ve zindanlarda büyüyor ve hedefine ulaşana kadar durmadan ilerleyecek.