Hakikatçılar Başardı Biz Var Olduk
Bilimsel olarak bir insan kaç kez doğar? Peki, kaç kez ölür? İnsan istediği zaman ölüp doğa biliyor mu? Bilim ne kadar sorgular? Bilim felsefe kadar sorgulamasa da bilim de soru sorarak ve cevap isteme istenciyle doğmamış mı? Tıpkı her canlının bir nedenle doğduğu gibi. Nedensiz, öylesine doğum, var olma, oluşma mümkün değildir. İlla bir şeyler tetiklemiş ve ondan olmuştur. Evrenin, dünyanın, insanın, ağacın, taşın, tırtılın oluşma nedeni var ya da olmalıdır. Ve biz bu nedeni bir anlama dönüştürüp peşinden koşmalıymışız gibime geliyor. Doğuyorsun ve doğduğun bu toplumsallığa anlam biçiyorsun. Biçtiğin kadar da ekiyorsun. Ekmek, ekmek de tıpkı doğmak gibi. Ekmeğin bilimi de felsefesi de sosyolojisi de yaşamın anlamına varmamıza yardımcı olabilir. Her şey birbiri için var olduğundan bir şeyin varlığı her şeyin varlığını açıklama fırsatı sunabilir. Bu çıkarsamadan yola çıkarsak bir yere varma şansımız da artar gibi. Mesela bir şey neden başka bir şey için anlam taşımasın ki? Eğer bir şey başka bir şey için anlam taşımıyorsa o zaman neden var olma ihtiyacı duymuş? Hem de başka bir şey varken! Yani meramım şu; her şey bir başka oluşum için gereklidir, ya da her şey birbirini koşullar. Ben senin için varım, sen de benim için varsın. Bu kadar basit. Denklemin çok da zor olduğunu düşünmeyenlerdenim. Bir insanın varlığı muhakkak diğer tüm insanlar için de bir anlam taşıyordur. Bir insanın bu hayatta nefes alıp veriyor olması bile her insanla bir bağ kurması değil midir? Aynı havayı soluyor, aynı yeryüzünü paylaşıyor, aynı çiçeğe gönül koyuyorsak bizi birbirimizden ayıran nedir? Zihinlerimiz, düşüncelerimizin sonradan nasıl oldu da bu kadar zehirlendi, yabancılaştı? Bir filozofun dediği gibi biz vermediysek bu kadar eli nasıl yakalıyor bu düşman bizi, ya da biz izin vermediysek nasıl oluyor da bu kadar gözleyebiliyor bizi. Sanırım bu minvalde bir şeyler söylemişti. Yani insanlık tarih boyunca hakikatin, doğru olanın peşinden gitmiştir. En azından hakikati bulma aşkıyla yanıp tutuşanlar olmuştur. Gözün gördüğünün ötesine geçmeye çalışan, gönül gözüyle gören, gördüğünde eriyen, bir olduğunu bilenler az olmamıştır.
Hakikat; Büyük bir laf. Herkese merak. Herkesin kullandığı ama çok az kimsenin farkına vardığı bir amaç. Binlerce insan hakikat sevdasına ölümleri göze almış, işkenceye maruz kalmış ama yine de hakikat aşkından vazgeçmemiş. Dağlara, sarp kayalıklara vurulan, ağaç kovuklarında yaşayan, bir ekmeğe talim olan hakikatçiler olmasaydı biz de özgürlüğü şimdi arıyor olmazdık. Ekmeği, insanın özünü, doğanın dilini, kuşun kanat çırpışını, aşkı, sadeliği, toprağı, maneviyatı hakikat belleyip yola düşenlerin yoldaşıyız. Yola yoldaş, yoldaşa yar olanların yanındayız. Hakikatin temsilcisi, hakikatin işçisi, emekçisiyiz.
Önder APO kendisini hakikat savaşçısı olarak tanımlar. Biz de bu hakikat savaşında birer nefer birer yolcuyuz. Yolumuzu aydınlatan her ışığa minnet duyarız. Kendimiz dışında herkes için her şey için yaşar, mücadele ederiz.
Bizi yolumuzdan ölüm bile ayıramaz. Ölümü öldüren, yaşamı sevdiren, toplumsallığın farkında vardıran Önderliğimiz, Önder APO şu an İmralı kuyusunda Yusuf misali rehin tutuluyor. Önder APO’nun fiziki özgürlüğü için yapılan her eylem, söylenen her söz bir kelebeğin kanat çırpışı misali etkilidir. Evrenimizde her kelimenin, sözün bir anlamı her eylemin bir amacı vardır. Önder APO’nun militanları olarak bu evrenimizi gül bahçesine, insanlık bahçesine dönüştüreceğiz.
Özgürleştirmediğimiz her insan tutsaklığımıza nişanesi olan zincirin bir halkasıdır. Bu zincirleri görmemizi sağlayan Önder APO, tarihin, insanlığın görmediği bir tutsaklık, tecrit ve izolasyonla karşı karşıya. Hakikat savaşçılarına, toplumsal özgürlüğü savunan kadın özgürlükçü güçlere verilen bir mesaj olan bu tecrit sistemini hep birlikte aşabiliriz. Hakikatçılar başardı, biz var olduk. Biz de var olacağız hakikatçılar ölümsüzleşecek ve özgürlük kazanacak. Biz kazanmazsak tutsaklık, kölelik sonsuza dek hüküm sürebilir. Bunun için mücadele edeceğiz, mücadelemizi büyüteceğiz, kazanıncaya kadar yolumuzdan dönmeyeceğiz.
Özgürlük için yaşayanlar ölmez. Özgürlük için mücadele edenler ölümsüzdür. Ölümsüzlerin özgürlük savaşı sonsuzdur. Yaşam var oldukça özgürlük savaşçıları da var olacaktır.
Şimal Ülkem Güneş