Kürdistan’da Apocu Önderliksel doğuşun zihniyetiyle oluşan PKK hakikati aynı zamanda gerillanın doğuşunu da ifade ediyor. Gerilla, Haki Karer’in bağımsız ve Özgür Kürdistan hayalinde Mazlum Doğan’ın ideolojik, örgütsel ve askeri öngörüsünde, dörtlerin yaşam çemberinde, 14 Temmuz direniş ruhunda, Kemal Pir’in kıvrak zekasında, Mehmet Hayri Durmuş’un bilgeliğinde, Ali Çiçek’in genç dinamik zafere kilitlenen duruşunda, Kürdistan dağlarına yelken açmıştır. Gerilla Egid’in devrimci yürüyüşünde 15 Ağustos atılım ruhu ile düşmanın soykırımcı ve faşist zihniyetine sıkılan ilk bağımsız ve Özgür Kürdistan kurşunu olmuştur. Ronahi ve Berivan’ın özgürlük çığlığında şiirsel dizelerin namelerinde devrimci duyguların çağlayanı olmuştur. Binevş Egal’ın serhildan ruhu ile halkın vazgeçilmez yol haritası olmuştur. Mizgîn yoldaşın Kürdistan aşkında sanatsal yaratıcılığın türküsünde yürekleri sarmış, beyinleri aydınlatmıştır. Beritan’ın Önderliği anlayan ve uygulayan mücadeleci duruşunda kadınca yaşamın ordulaşan hakikati olmuştur. Zîlan’ın kolektif aşkında Önderliğin yaşam felsefesiyle bütünleşen duruşunda yüksek sorumluluk ve öngörüsünde düşmanın beyninde sonu olmayan sürekli bir volkanik patlama olmuştur. Gerilla Sema Yüce’nin küllerinden yeniden doğuşun, ‘gökyüzünde iki güneş olmaz’ felsefesinin koruyucu gücüdür. Kadınca yaşamın örüldüğü Kürdistan dağlarında kadın kurtuluş ideolojisinin inşacı, koruyucu ve pratikleştirici gücü gerilladır. Gerilla bu kutsal ve manevi değerlerin beşiğinde oluşmuştur. Faşizmi korkutan aynı zamanda azgınlaştıran gerillanın sarsılmaz ve aşılmaz ideolojik ve felsefik iradesidir.
Gerilla yaşamı, nasıl yaşamalı ne yapmalı, nereden başlamalı sorusu etrafında örülen sade düşünce ve duyguların yansıması ve yaşayanıdır. 21. Yüzyılın kapitalizm çağında, özgürlüğün anlam yitiminde, manevi değerlerin maddiyata dönüşen değirmeninde, ruhsuz bedenlerin sahte gülüşünde, adı yaşam olan kadının erkeğe dönüşen tarihsel döngüsünde, gerilla kendi kökleri üzerinde, kendi soy ağacında, kendi toprağının derin nefesinde, kendi güneşinin doğuşunda, kızıllaşan şafağın erdeminde, kolektif aşkın felsefesinde demleniyor, yaşıyor ve yaşatıyor.
Gerilla öylesine yaşamak için yaşamaz, iş olsun diye raht ve silahını kuşanmaz, keyiften mermiyi namluya sürmez, yaşamdan bıktığı için ölüme gitmez, gülmesi gerektiği için gülmez, bakması gerektiği için bakmaz, yürümesi gerektiği için yürümez. Çağın sözde entelektüelleri gerillanın ne olup olmadığı, gerekip gerekmediği üzerine yazıp çizip konuşurlar. Bunlara cevaben gerilla Apocu felsefenin hakikat aşkında dervişane yaşıyor. Yaşamı hissederek, yaşamın anlamına erişmek için yaşıyor. Tanrıçanın kök saldığı Mezopotamya toprağında ‘Jin Jiyan Azadî’ devriminin öncülüğünü yapıyor. Gerilla sömürgeci faşist T.C devletine karşı varlığını savunmak, özgürlüğünü sağlamak için raht ve silahını kuşanıyor. İşgalciliğe ve ihanete karşı mermiyi namluya sürüyor. Kemal Pir’in yaşam felsefesi ışığında yaşamı uğruna ölecek kadar sevdiği ve ölümü yaşamla bütünleştirdiği için ölümün bir yok oluş olmadığının bilgeliğiyle fedaileşiyor.
Gerillanın gülüşü özgür yaşamın hakikate eriştiği andır. Bakışlarının derinliğinde ülkenin ezgisi, halkının acısı, yoldaşının sevgisi ve Önder Apo’nun aşkı vardır. Gerilla devrim rüzgarıyla esiyor, duygusuyla kavruluyor düşüncesiyle pratikleşiyor.
Faşizm yok olma korkusuyla saldırılarını yoğunlaştırıyor.
Gerillayı yok etmeyi başaramayan faşizm doğayı talan ediyor. Ağaçların köküne mayın yerleştirip patlatıyor. Kürt çocuklarını sokaklarda ezip geçiyor. Cihan Aymaz gibi Kürtçe şarkı söyleyen gençleri katlediyor. Kadınların katlını ve tecavüzünü mubah görüyor. Aslında T.C devleti gaflet döngüsünde kendi idam sehpasını hazırlıyor. T.C devleti yüzyıldır Kürtleri yok etme savaşı veriyor. Buna karşı Kürtler de varlığını koruma savaşını veriyor. T.C devletinin anlamadığı ya da anlamak istemediği bir şey var o da Kürtleri yok etmeye çalışırken kendisini yok ettiği hakikatidir. Tarihsel ve toplumsal hakikati ile birbirini var eden iki toplum faşizm zihniyetine kurban ediliyor. Gerilla bu gerçeğin farkında ve direniyor. Gerillanın savaş tünellerinde çekilen görüntüleri aslında faşizmin yok oluşunun göstergesidir.
Gerilla Kürdistan dağlarında savaşıyor, direnişi büyütüyor. Hep öyle olacak, halkımız için, dünya halkları için, ezilenler adına bu çağın büyük özgürlük savaşçıları olarak tarih yazmaya devam edecek. Kürtlerin kendilerine ait bir tarihi olacak. Kendilerinin yazdığı bir tarih. Bu tarihin yazıcısı olan herkese selam olsun.
Zîlan Cîlo