8 Mart Devrimci Bir Gündür

0Shares

8 Mart Dünya Kadınlar Günü yeryüzünde yaşayan tüm kadınların toplumsal, kültürel ve siyasi mücadelelerini kutlamak ve bu mücadelelere dikkat çekmek için ortaya çıkmış bir gün. Ancak fazla üzerinde durulmayan bir gerçek var ki o da 8 Mart’ın dünya kadınlar günü olarak kutlanmasının arkasındaki tarih…

Dünya kadınlar gününün kutlanması fikri yüzyıl öncesine, 1907 yılında İlk Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı’nın Clara Zetkin öncülüğünde Almanya’nın Stutgart kentinde toplanmasına dayanıyor. Yani devrim tarihiyle son derece ilintili. Clara Zetkin bilindiği gibi o dönemde Almanya’da Sosyal Demokrat Parti’nin Marksist bir üyesi. Clara Zetkin kadınların iş gücüne katılımını ve emek örgütlerinde mücadele etmelerini çok önemsiyor ve dünya kadınlar günü ilk kez bu konferansta ortaya atılıyor. Ancak üzerinde fazla durulmuyor.

Konferansın sonuç bildirgesinde ise ortak talep olarak belirlenen şu oluyor:

İşçi sınıfına mensup kadınların siyasal haklarını kullanmalarına engel olabilecek mülk, vergi ya da eğitim farklarına bakmaksızın tüm kadınların seçme ve seçilme hakkı garanti altına alınmalıdır.

Benzer zamanlarda Amerika Birleşik devletlerinde de Sosyalist Parti ve Kadınlar Ulusal Komitesi üyeleri Theresa Malkiel’in önerisiyle bir kadın günü kutlama kararı alıyorlar. Bu doğrultuda kadınlar 28 Şubat 1909’da, New York’ta, daha iyi çalışma koşulları ve daha fazla ücret için bir araya gelerek yürüyorlar.

Arkasından 1910’da, Kopenhag’da toplanacak Enternasyonal öncesi kadınlar ikinci bir Uluslararası Sosyalist Kadınlar Konferansı gerçekleştiriyor ve konferansta 17 ülkeden 100 kadar kadın delege bir araya geliyor. Amerikan sosyalistlerinden ilhamla Alman Sosyalist Luise Zietz bu konferansta bir kez daha uluslararası bir kadın gününü gündeme getiriyor. Clara Zetkin tarafından desteklenen öneri oy birliğiyle kabul ediliyor.

Bu konferansta bir araya gelen kadınların başka devrimci fikirleri de var. Bu fikirlerden bazıları günde 8 saatten fazla çalışmama, hamile kadınların doğumdan 8 hafta öncesinden izne çıkması ve bebekleri yaşarsa doğumdan sonraki 8 hafta boyunca annelik sigortası denilen bir ücretten yararlanmaları. Ayrıca kadınlar bu haklara tarım işçileri, ev işçileri ve temizlik işçileri dahil tüm çalışan kadınların sahip olmasını istiyorlar.

Çünkü böylelikle anneler ve bebekleri sağlıklı olacak, kadınların ücretsiz olarak gerçekleştirdikleri bebek bakımı işi geçici de olsa ücretlendirilecek ve bu esnada iş gücünden çıkmamaları sağlanacak. Konferansta alınan karar doğrultusunda, bir sonraki yıl 19 Mart 1911 tarihinde uluslararası kadın günü Avusturya, Danimarka, Almanya ve İsviçre’de 1 milyon kişinin katılımıyla gerçekleşiyor. Sadece Avusturya-Macaristan İmparatorluğunda 300 gösteri oluyor. Viyana’da kadınlar meşhur Ringstrasse’de kırmızı bayraklarla yürüyerek Paris Komününü anarak seçme ve seçilme hakkı talep ediyorlar.

Almanya’da ise tüm kadınlar, uluslararası kadınlar gününe şu afişlerle davet ediliyorlar:

‘Yoldaşlar! Çalışan Kadınlar ve Kızlar! 19 Mart sizin gününüz sizin hakkınızdır. Sosyal demokrasi taleplerinizin garantisidir. Arkanızda örgütlü emekçiler durmaktadır. Tüm ülkelerdeki sosyalist kadınlar sizlerle dayanışma içindedir. 19 Mart sizin zafer gününüz olmalıdır.’
Kadınların ve sosyalizmin batı dünyasındaki yükselişi Amerika’da ekmek ve gül grevi de denilen Lawrence tekstil greviyle devam ediyor. Ekmek ve gül terimi Polonya doğumlu, Amerikalı önde gelen bir sendikacı, feminist ve sosyalist olan Rose Schneidermann tarafından ortaya atılıyor. Buna göre
İşçilerin ekmeği olması gerekir. Ama aynı zamanda onun gülleri de olmalıdır.
Yani işçiler sadece hakkaniyetli ücretlere değil aynı zamanda haysiyetli çalışma koşullarına da kavuşmalıdır.

1914’e kadar kadınlar Avrupa’da her Mart’ta, AMerika’da ise Şubat’ın son haftasında dünya kadınlar gününü kutlamaya devem ediyorlar. 1914’te kadınlar günü Almanya ve İngiltere’de ilk kez 8 Mart’ta kutlanıyor. Londra’daki kutlamada tutuklamalar gerçekleşiyor. Daha sonra ise birinci dünya savaşı başlıyor ve savaş herkes gibi kadınların da ulusal birlik ve beraberlik mazeretiyle susturulmalarına sebep oluyor.

Nisan 1915’de Clara Zetkin bu savaşa karşı çıkmak için üçüncü ve son sosyalist kadınlar konfernsını topluyor. Konferansa tüm dünyadan katılım gerçekleşiyor. Katılanlar içinde Vlademir Lenin’in eşi Nadezheda Krupskaya’da var. Konferansta savaşın sadece zenginlerin ve silah fabrikatörlerinin işine yaradığı annelerin ise eşleri ve çocuklarını çaldığı söyleniyor. Ancak konferansta bir araya gelen kadınların büyük çabalarına rağmen savaş genişleyerek devam ediyor. Dünyanın en dramatik ve sonucu en etkin olan dünya kadınlar günü ise savaşın sonuna doğru 8 Mart 1917’de Rusya’da Alexandra Kollontai öncülüğünde gerçekleşiyor. Rusya’da ilk dünya kadınlar günü 1913’te gerçekleşmiş, akabinde düzenleyici komitedeki herkes tutuklanmıştı.

Ancak savaş her şeyi değiştirmiş iş gücünde yer alan ve fabrikada çalışan kadın sayısı devasa bir büyüme yaşamıştı. Ancak savaşa giden erkeklerin yerini doldurmuş bu kadınlar erkeklerin yarısı kadar ücret alıyorlar, çoğu kimya ve tekstil endüstrilerinde çalışıyor ve bu endüstrilerde uzun çalışma saatleri ve berbat iş koşullarına maruz kalıyorlardı. Tarih Rusya’nın kullandığı takvimde 1917 yılının 8 Martını, bizim kullandığımız takvime göre ise 1917 yılının 23 Şubatını gösterdiğinde artık sabrı taşmış kadınlar savaş, açlık ve çar yönetimine karşı sokaklara çıkarak büyük protesto eylemlerine imzalarını atıyorlar. Erkek ya da kadın tüm işçileri onlara katılmaya davet ediyorlar. Bu çağrıları izleyen 2 gün içinde Rusya’da tüm endüstri durma noktasına geliyor. Göstericilere öğrenciler ve orta sınıflar da katılıyor. Bunun üzerin askerlere ve polislere göstericileri vurma emir geliyor ve yapılan katliama rağmen insanlar evlerine girmiyor. Dahası kadınlar bir çok alayın saf değiştirerek kendilerine katılmalarını sağlıyorlar.

O günlere tanıklık eden Troçki durumu şöyle özetliyor: ‘Kadınlar erkeklerden çok daha cesur bir biçimde askerlerin yanına gidiyor, silahlarını ele geçiriyor onları teslim alarak adeta emir verircesine süngülerinizi indirin. Bize katılın diyorlardı. 23 Şubat’ın (8 Mart) kadınlar günü olduğunu biliyorduk. Toplantılar yapılacak eylemler gerçekleşecekti. Bilmediğimiz şey bugünün devrimi başlatan gün olacağıydı. Gerçekten de Şubat devrimi olarak anılan bu dönem Ekim devriminin öncülü olarak tarihe geçiyor. 7 gün sonra Çar 2. Nikolas görevini bırakıyor ve 304 yıllık Romanof hanedanı son buluyor göreve gelen geçici hükümetin ilk yaptığı icraat ise kadınlara seçme hakkını vermek oluyor.’

1921 yılında Clara Zetkin 2. Uluslararası Komünist Kadın Konfernas’ını Moskova’da topluyor ve burada bundan böyle 8 Martın resmi dünya kadınlar günü olarak kutlanacağını açıklanıyor. 1922’de Lenin bu günü resmi tatil ilan ediyor. 1922’de Çin’de 8 Mart’ın resmi olarak kadınlar günü olarak kutlanacağını açıklıyor. Ancak Stalin 1936 yılında kürtaj yasağı ile başlayarak kadınların komünizm içinde kazandığı hakları geri alıyor. Batı dünyasında ise 8 Mart fazla komünist olarak görülmesinin yanı sıra kadınların seçme hakkını kazanmasıyla eşitliğin sağlandığı iddialarıyla önemini yitiriyor. ABD ise komünizm korkusuyla böyle bir günün varlığını dahi unutturmaya çalışıyor.

1940’larda Dünya Kadın gününün Dünya Kadınlar günü ismini aldığına tanıklık ediyoruz. Bu öylesine bir değişim değil. Dünya Kadınlar günü mücadelesini işçi bileşenini, komünist tarihini, devrim çığlığını ve toplumsal kimliğini demir perdelerin ardına gizleyerek onu tarihinden kopartan bir değişim.

Dünya kadın günü 1970lere kadar sadece komünist ülkeler tarafından resmi olarak kutlanıyor. Batıda ise 1960’ların sonunda özgürlük isteği ile hareketlenen gruplar içinde önemli bir rol tutan feministler 8 Martı tekrar gündemlerine alıyor ve ona yeni anlamlar yüklüyorlar. Buna rağmen 8 Mart, 1975 yılına kadar dünya kadınlar günü olarak resmileşemiyor. 1975 yılında Birleşmiş Milletler 8 Mart’ın tüm dünyada dünya kadınlar günü olarak kutlanması çağrısı yapıyor ve Valentina Tereshkova isimli kadın astronotu günün temsilcisi seçiyor. 8 mart artık bir çok ülkede resmi tatil ve o gün dünyanın her yerinde feminist protestolar gerçekleşiyor.

Belki Dünya Kadınlar Günü için mücadele edenlerin kimi hedeflerine ulaşıldı ama bugün hala kadınlar erkeklerden daha düşük ücret almaya, siyasette daha az temsil edilmeye, erkek şiddetinin farklı tezahürlerine maruz kalmaya ve ücretsiz ev içi bakım ve yeniden üretim emeğini tek başlarına icra etmeye devam ediyorlar.

Unutmayalım 8 Mart devrimci bir gündür!

Attachment