Önder Apo, Zilan yoldaşın 30 Haziran 1996’da Dersim merkezde düşman hedefine karşı gerçekleştirdiği bu fedai eylem ardından yaptığı değerlendirmesinde; “Zilan komutandır, bizler emir erleriyiz” diyor. Bunu söyleyerek, Zilan eyleminin öncü düzeyde taşıdığı niteliği ve anlamsal derinliği ortaya koyuyor. Zilan tarzındaki yaratıcı derinliğe, sorumluluk bilincine, devrimci kavrayış düzeyine, mücadelenin gidişatı konusunda gösterdiği kadınca duyarlılığa, sezgiselliğe ve sahiplenme düzeyine isim koyuyor. Çünkü Zilan yoldaş gerçekleştirdiği bu tarihi eylemle, dönemin taktik açılımına yol açtı. Gerilla savaşında yaşanan dönemsel tıkanmayı gidererek sürecin önünü açmış oldu. Dönemin ihtiyaç duyduğu zafer tarzını ve taktiğini ortaya çıkardı. Gerillada bir ilk olan bu tarzdaki fedai eylemi, büyük bir cesaret ve kararlılıkla gerçekleştirerek, ortaya çıkardığı sonuç alma tarzı ile düşmana büyük bir darbe vurdu. Kürdistan gerillasına karşı sınır içinde ve sınır ötesinde, NATO ve GLADYO’sunun açık ve gizli her türlü desteğini alarak gerçekleştirdiği askeri imha operasyonlarıyla, yine başta faili meçhul cinayetler olmak üzere, Kürt halkına karşı geliştirdiği her türlü baskı, şiddet ve işkence siyasetiyle, yürüttüğü her türlü kara propaganda ve özel psikolojik savaş yol ve yöntemleriyle sonuç alıp Özgürlük hareketini yenilgiye uğratmayı hedeflediği bir süreçte; Zilan yoldaşın gerçekleştirdiği bu taktik ve eylemsel çıkış, mücadele tarihimiz açısından adeta bir dönüm noktası oldu. Yeni bir kavşak oldu diyebiliriz. O güne kadar Önderliğin savaş ve ordulaşma konularında yaşanan krizi aştırmak için geliştirdiği perspektiflerin, adeta somut taktiksel ve eylemsel ifadesi oldu. Bu anlamıyla Zilan yoldaş, Önderliği ve Önderlik çizgisini en çok anlayan ve pratikleştirme gücünü gösteren bir arkadaş oluyor. Bu yüzden Önderlik “Zilan komutandır, bizler emir erleriyiz” diyor.
Zilan çizgisini sadece bir bombalı eylem olarak yorumlamamak gerekiyor. Hele bir intihar eylemi, hiç değildir. Bu konuda Önder Apo şunları söylüyor: “Zilan eylemi, sanıldığı gibi bir intihar eylemi değildir. Tamamen dönemsel, tarihi, planlı, cesur, fedakar ve soğuk kanlı bir eylemdir. Bu aynı zamanda parti içindeki yanlış eylem sahiplerine de ciddi bir eleştiridir. Azminiz, kararlılığınız, iddianız, moraliniz ne kadar? PKK’yi ne kadar kavramışsınız? Zilan’da bütün bunlar açık ve müthiş bir parti tanımına ulaşıyor. Bir manifestodur, bir yemindir. Yaşamı sevenler, ancak büyük eylem yapabilirler. Yaşamdan vazgeçenler asla bir eylemci ve iyi bir örgütçü olamazlar. Bu arkadaşımız, yaşamı büyük sevdiği için böyle bir eylemi gerçekleştiriyor. Yaşamın özgürlüğe dayalı, yaşamın dirilişle-direnişle bağlantısı, yaşamın güzellikle bağlantısı, yaşamın sevgisi büyük olmazsa bu eyleme karar verilemez. Nasıl hakkını vereceğiz? Örgütsel, ideolojik, siyasi ve moral bombaları olmakla.” Yani Zilan yoldaşın yolunda yürümek için, güncel olarak kendimizi her gün ve her an ideolojik, örgütsel, siyasi ve moral bombaları haline getirmemiz gerekiyor.
Zilan tarzı fedailik anlayışı, kendi başına bir yaşam felsefesi oluyor. Zilan yoldaşın, adeta bir manifesto niteliğinde olan mektubunda ortaya koyduğu üzere bu çizgi, PKK’nin fedailik çizgisidir. Fedaice bir yaşam çizgisidir. Mektubunda Önderliğe hitaben; “Mazlum, Hayri, Kemal, Ferhat, Bese, Beritan, Berivan ve Ronahi yoldaşların direnişlerine sahip çıkmak ve onların takipçisi olmak istiyorum” diyor. Yani dayandığı bir özgürlük çizgisi, bir şehitler çizgisi, bir fedailik çizgisi ve özgür yaşam felsefesi vardır. Bu çizgiye kendi yaratıcılığını da katarak, çizgiye dönemsel açılım yaptırmaktadır. Çünkü Zilan yoldaşın kararlaşmasında ölmeye değil, tersine özgür yaşamaya karar kılmak vardır. Yaşama aşk ve tutku düzeyinde bağlılık vardır. Yaşama olan sevgisini ve bağlılığını ise savaşla ve özgürlükle bağlantılandırmaktadır. Savaşın özgürlükle, özgürlüğün güzellikle, güzelliğin ise sevgi ve aşkla ilişkisini, büyük bir diyalektik bağ ile kurmaktadır. Bu anlamıyla kapitalist sömürgeci sistemin adeta ayaklar altına aldığı yaşamın, yeniden nasıl özgür ve güzel kılınabileceğinin yolunu, yöntemini ve felsefik düzeyde anlayışını çok açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu konuda şöyle demektedir: “Yaşam iddiam çok büyük. Anlamlı bir yaşamın ve büyük bir eylemin sahibi olmak istiyorum. Yaşamı ve insanları çok sevdiğim için bu eylemi gerçekleştirmek istiyorum.”
Önder Apo, yaptığı Zilan çözümlemesinde bu çizgiye göre yaşamın ve mücadelenin ölçülerini de değerlendiriyor ve diyor ki: “Özgürlük silahını eline alan kadın, Zilan vasiyetindeki gibi işe nasıl sarılmak gerektiğini bilmek zorundadır. Bunun dışında ilgi, ilişki arayamaz. Kadının onuru, soyluluğu bu çizgidedir. Güzelliği, büyük yaşam gücü, kendini burada açığa vuruyor ve bu yola da girilmiştir. Bu yol kutsaldır, yücedir. Sadece kadınımızı değil, onunla birlikte ülkeyi de özgürlüğü de kazandırır. Zilan, bir kişi değil, bir çizgidir. Bir yaşam tarzıdır. Bir savaş tarzıdır. Bir zafer tarzıdır. Bu da şüphesiz Halkımıza dayatılan düşman gerçeğine verilecek en zaferli bir yanıttır. Bu temelde eksiklikleriniz olabilir. Her düzeyde bazı yanlışlıklar içinde de olabilirsiniz. Ama eğer Zilan çizgisi bir gerçekse -ki bundan kuşku duyulmaz- ve düşmanı en çok korkutan bir gerçeklik olarak gelişmeye devam ediyorsa, o zaman YAJK’ın yürüyüşü hem yaşamda büyük bir özgürlük yürüyüşüdür hem de savaşta zafer yürüyüşüdür.” Yani Önderliğin de belirttiği gibi Zilan çizgisi, aynı zamanda bir yoğunlaşma, bir yaratma çizgisidir. Bir işe yoğunlaşırken, bir işi örgütlerken, bir eyleme veya bir göreve giderken kendini sonuna kadar planlı ve programlı kılma tarzı olarak görmek ve kavramak gerekiyor. Yani Zilan tarzı, kesin sonuç alma ve mutlaka başarma tarzıdır. Ne olursa olsun kaybetmeye ihtimal bırakmayan kesin kazanma tarzıdır. Özgürlük militanının fedaice sonuca kilitlenmiş zafer tarzıdır. Doğru yaşamanın, doğru sevmenin, doğru savaşmanın, doğru iş yapmanın ve kesin sonuç almanın tarzıdır. Devrimci zafer tarzıdır.
PAJK Koordinasyonu
Devam edecek