Deniz DEMHAT
Amacı kadardır insan. Büyüdükçe istenç, büyür çaba. Umutla buluştukça hedefler, aydınlanır yürünen yollar, anlam kazanır yolculuklar.
Anlamsız değildir hiçbir şey. Ama anlamı büyüten edinilen amaçlardır. Amaçları büyüdükçe insanın, anlam arayışı da büyür ve büyük zaferler yer edinir yaşam günlüğünde.
Gülünç zamanların saçmalıklarla dolu yaşantıları amaçsızlıktan kaynaklanır. Amaçsızlık anlamsızlıktır.
Anlamsızlıkta hiçlikten başka hiçbir şey!
Geçmişin aydınlık suretinden bihaber, dünün maskeler ardına saklanmış yüzüne aldananlar şimdilerde ne yaşayabilir ki. Henüz dününü anlayamamışken ve bugününü yaşayamazken yarının hayallerine dalmak boğulmak değil midir? Kararsızlıklar kaplamışken yeryüzünü, şekilsiz ve siyah beyaz portrelerde çocuk gülüşlerine dokunmak mümkün mü?
Sebepsiz değildi hiçbir şey. Yaşadıklarımız vardı; çoğu acı veren, gözyaşı akıtan, hüzün sokaklarında gezdiren… Çoğu kendi irademizle içine girdiğimiz, bazen farkına varmadan! Peşinden sürüklendiğimiz yaşanmışlıklar.
Her nedense güzel olana, içinde gülmeler barındıran ve yüreği, her anımsandığında titreten anlarına sarıldık. Açılan boşluklara aldırış etmeden hasretle anlamlandırmaya çalıştık. Anlamsızlığın sarmaladığı anlarda bile, bir umut diye tutunduk. Açılan boşlukları kapatmak istercesine amatörce düştük yaşamın peşine.
Anlam yüklüydü uğraşlar. Farkındalığı yaratmak bile anlamın ürünüydü. Anlamına eriştikçe gelişirdi insan. Değişime doğru bir yürüyüştür ardı sıra. En çok da özgürlüğü adımlamaktır. Çünkü farkına varmak özgürlüğün sınırsızlığına erişmektir.
Yolun yolcusu olmak kadar güzel bir şey var mıdır?
Her adımında tazelenen anılar eşliğinde anlama kavuşan yaşanmışlıklarla doludur yollar. Yoldaki insan sudaki, havadaki, topraktaki ve tüm canlılıktaki hareketin sırrına ermiştir. Buydu belki de kişiyi yollara yönelten.
Yolu vardır her bir insanın. Yolu olmalıdır her nefes alan canlının. Yola girmek, yolda olmanın güzelliğini hissetmek ve yürümek gerekir. Taşlı, topraklı, asfalt… Geniş, dar, engebeli, dik yokuşlu… Her şeyden önemlisi yolda olmanın kararlılığını yürekte ve beyinde yaratmak!
Utangaç yürekler dile getiremez her şeyi. Bundan işte dolunaylı gecelerde biriktirilen sözler bazen zorlar insanın göğüs kafesini. Yağmurlara bırakılır çoğu zaman, bazen de rüzgârlara. Ulaştırır diye, umutlarla bezenmiş, özlemle kutsanmış sözler bırakılır akışına yağmurun ve rüzgarın. Tüm uzaklıklara inat yoldaşın gülen gözlerinde ısıtılır yürek, gülmelerle donatılır bakışlar. Ve korkulardan sıyrılır insan çünkü özgürlükle yıkanmıştır artık hayaller.
Henüz hayallerinin şafağındayken bir sözle, bir şiirle, bir şarkıyla yola koyulan canları düşün. Düşün ve cesaretle dinle bu sesi. Hafiften titrek, uzak dağ başlarının melodisiyle bezenmiş yolcuların yürekten sözleridir. Bugüne dair ne varsa, dünün somurtkan bakışlarından arındırılarak bir melodinin rahatlatan tınlamalarında sunuluyor.
Dinle! Bu sözler, yolda olmanın gururuyla şiirleşen canların sözleridir. Şimdi şiir şarkıya dönüşüyor. Şarkı gül diyor. Adımladıkça yolları, bakışlardaki gülme eksik olmamalı. Yürekte hissedildikçe şiir de, şarkı da kendisinin olur.
Bu senin şarkın, bu bizim şarkımız, bu bütün insanlığın şarkısı…