Yekbun BASRET
Sınırlarda dolaşan bir arzuhal benimkisi
Dibe vuran yaşama inat
Bir umut gemisi
Açılırken deryaya, maviliklere
Kanadı yaralı bir turna karşılar
Heyecan ile sorarım
Kaç aşk yarıda kalmış bilir misin?
Kaç özlem yarı yolda terkedilmiş
Kaç çocuk büyümeden ölmüş, yürümeden yaşlanmış?
Annenin yüreğini kamçılayan sevgiyi
Duyumsarsın değil mi küçük yüreğinde
Minik ellerden alınan ekmek parçasını görür mü gözlerin?
Rüzgarın savurduğu ayrılık tohumlarına alışık mıdır yüreğin?
Kaç OK sahibini buldu?
Peki ya anlatabilir mi hasretler?
Zenginlik içindeki fakirliğe ne demek gerek?
Korkaklık ve cesaret yaşanabilir mi yan yana?
Kaldırır mı hücreler yüksek ateşi?
Sorarım sana yaralı martı
Siyabend’in kokusunu alırım senden,
Xece’ye olan tutku selini
Ve yarım kalmış bir özlemi
Yarım kalmış milada getirmişsindir
İlerliyor senin de ömür yaprağın
Tıpkı benimki ve seninki gibi…