Tekoşin Ozan
Suriye’de başlatılan iç savaşın dozu yükselirken bazı gizli anlaşmalar da açığa çıkmaya başladı. ABD, Türkiye ve bu ekiple başından beri hareket eden bazı Arap devletlerinin yaptığı gizli anlaşma bir yandan Suriye’nin toprak bütünlüğünü didikliyor diğer taraftan söz konusu çıkar sahibi devletlerin sömürü kanallarını açıyor.
Suriye toprakları üzerinden petrol boru hattının geçirilmesi, İdlib ve sınırdaki bazı şehirlerin Türkiye topraklarına katılması, ordu sayısının 50 binin altında tutulması, müstakbel iktidar rejiminin ılımlı İslam olması ve tabi Rojava Kürdistan’ın da ki Kürt halkının özyönetim üyelerinin tutuklanması ya da Türkiye’ye teslim edilmesi gibi kararlar alınmış. Ekonomik, siyasal ve savunma açısından dışa bağımlı, halkın demokratik taleplerine kapalı, anti demokratik yep yeni!!! bir Suriye rejimi… Ortadoğu halklarının çok aşina olduğu bir yenilik!..Anlaşmanın maddelerini okuyunca aklıma akbabaların leş üstüne üşüşmesi geldi. Gerçi akbabalara haksızlık etmemek lazım. Onlar hedeflerinin ölmesini uzaktan izleyerek beklerler. Uygarlığın akbabaları uzaktan izliyor gibi görünür ama alttan alta canlıyı leşe çevirmek için her türlü oyunu oynarlar. Her türlü silah, ahlaken dejenere olmuş bol bol çete, her seferinde kimyasal silah üretiliyor gibi kargaların bile güldüğü manipülasyonlarla içten çökertip son darbeyi beklemek temel taktikleri. Suriye’nin diktatoryal rejiminin değişmesi, demokratik bir sistemin inşa edilmesi elbette ki gereklidir. Bu Kürtlerin de Arapların da diğer etnik ve kültürel kesimlerin de canı gönülden istediği bir şey. Nitekim başta Kürt Halkı içerisinde olmak üzere bu rejime karşı mücadele önceliğini silahlı direnişe değil demokratik mücadele yollarıyla rejim değişikliğine veren önemli bir direniş cephesi de açılmış durumda. Ancak söz konusu gizli anlaşmayı yapan ABD, Türkiye ve Suudi gibi Arap devletlerinin amacının halkın demokratik yaşam koşullarını sağlamak olmadığı açık. Bunu anlamak için anlaşmanın içeriğine bakmak yeterli. Ayrıca bu devletlerin gerek kendi ülkelerinde gerekse müdahale ettikleri alanlarda zaten sicili oldukça kirli..Yaşanan somut pratikler az değil. Kukla devletleri yönetme temelinde dünya imparatorluğuna oynayan ABD, hala şeriatla yönetilen ve aç gözlü işbirlikçi bir krallık tarafından yönetilen Suudi Arabistan ve insan hakları ihlallerinde dünya rekorları kıran, hala halkların ana dili olabileceğini bile kabullenememiş olan ve Ortadoğu sultanlığına oynayan Türkiye’nin halklara demokrasi değil kan, şiddet, daha fazla yoksulluk, daha fazla kölelik getireceğini tahmin etmek zor değil. Bu devletlerin bulaştıkları yerlerde yarattıkları manzaralara bakmak lazım. Günübirlik akan kanın üstüne kurulan ve eskiyi aratan dikta rejimleriyle Afganistan ve Irak yaşanmaz hale geldi. Libya’nın durumu içler acısı; İç savaş, aşiret çatışmaları, kandırılmışlık, öfke ve kin duygularına yenik düşmüş bocalamaya devam eden bir kaos ülkesi. Mısır’da Müslüman kardeşlerin desteklediği Mursi’ye halk ismini verdi bile; yeni Firavun Mursi.. söz konusu bu ülkelerin tümünde kadınların durumu tahmin edileceği gibi korkunç. Ölümün gölgesinde yaşamaya ek olarak şeriat sisteminin demir pençelerine hapsolmak ile fuhuş batağına saplanmak arasında kalan hayatlar. Ilımlı diye tabir edilen İslami rejimlerinin kadınlar söz konusu olunca sapına kadar bağnaz olduğunu en iyi bu örneklerde görmek mümkün.
Gizli anlaşmaya imza atan devletlerin bugünlerdeki amacı bu tabloya Suriye’yi de eklemek. Önümüzdeki günlerde gelişmelerin hızlanacağı anlaşılıyor. Böyle süreçlerde halkların örgütlü olması dostunu, düşmanını iyi belirlemesi, mücadele bilinci ve stratejilerine sahip olması hayati değerdedir. Suriye’de maalesef kaos çoktan hakim olmuş durumda. Mevcut durumda oynanan oyunlara alet olmayan ve demokratik sistemin inşası için ciddi bir örgütlü güce sahip olan tek halk Kürt halkı. Komşu halklarla çatışmasızlık ilkesi üzerinden örgütlenen ama gelişen her türlü saldırıya da Halk savunma güçleriyle cevap verme kapasitesinde olan Kürt halkının örgütlülüğü Ortadoğu halklarının sorunlarının çözümüne emsal oluşturuyor. Kendini savunabilen pozisyonda olduğu için aynı zamanda Suriye toprakları içerisinde kaosun hemen hemen hiç bulaşmadığı tek alan. Türkiye’nin Serêkaniyê( rasulayn) üzerinden zoraki başlatmaya çalıştığı Arap-Kürt savaşı, Türkiye’ye bağlı bu çetelerin verdiği büyük kayıplardan sonra durdu ve planları boşa çıktı. Daha önce Halep ve Afrin’de de denenen bu oyun YPG’nin güçlü misillemeleri sonucu başarısızlığa uğradı. Türkiye bu yolla amacına ulaşamayınca bu günlerde açığa çıkan gizli anlaşmayla veya belki de daha bilmediğimiz başka anlaşmalarla müttefiklerinin yardımını alarak sonuç almaya çalışıyor. Kürtlerin statüsüzlüğünü, varlığının inkârını garantilemek temel hedefi olmuş durumunda. PKK’li yöneticilerin tutuklanması adı altında Rojava halkımızın öz yönetim örgütlülüklerini dağıtma ve kontrole alma amacını bu anlaşmayla uluslar arası bir karar haline getirme çabasında. Suriye Kürtlerinin PKK’ye büyük sempati duyduğu ve dağlarda şehit düşen binlerce evladının anısına bağlı olduğu bilinen bir gerçekliktir. PKK’nin ideolojik zihinsel kanallarından beslenerek demokratik özerkliğin inşasını gerçekleştirmeye çalıştığı ve bunda önemli oranda başarılı olduğu da kabul edilen bir gerçektir. Ancak burada söz konusu olan bir halkın demokratik barışçıl yaşam mücadelesidir. Rojava Kürtleri yalnız da değildir. Bütün parçalarda ki Kürtlerin önemli bir kesiminin desteğine sahiptir. Elbette ki farklı çıkar odaklarıyla hareket eden Kürtler vardır. Ulusal sorunun yakıcı olarak gündemde olduğu bu süreçte sırtını dönen veya halkımızın düşmanlarıyla birlikte hareket edenler vardır. Ancak şu da açık ki, bu kesimlere karşı her zamankinden daha büyük bir ulusal refleks gelişmektedir. Kürt halkının ulusal birlik ruhu ve duruşu ihanet içerisinde olanların varlığına rağmen tarihinin en güçlü dönemini yaşıyor. Kürtler artık bunlar Suriye Kürtleridir, şunlar Güney Kürtleridir, bunlar kuzeyli veya doğuludur demiyor. Her parçadaki gelişmelerle bütün Kürtler öz sorunu olarak ilgileniyor, başarısını sahipleniyor, direnişine katılıyor. Ulusal birliğe gelmeyen, engelleyen hiçbir kesime artık iyi gözle bakmıyor. Kürt Ulusunun zihinsel ruhsal oluşumu büyük oranda tamamlanmıştır. Gerisi demokratik örgütlenme modelini inşa etmektir. Zihinsel, askeri, siyasal olarak örgütlü olan Kürt Halkının demokratik sistem mücadelesini artık hiçbir güç durduramayacaktır. Bu tür anlaşmalarla da halkın ulaştığı bu düzey geriye çekilemez, başarılı olunamaz. Bu anlamda ABD, Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar’ın imzaladığı anlaşma Kürtlerin statüsüz bırakılması noktasında kaybetmeye mahkûmdur. Suriye Kürtlerinin özgürlüğü ulusal birliğin ve özgürlüğün de anahtarı olacaktır.