• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Süreç Sorumluluğu 15 Ağustos Ruhuyla Görevlere Yürümeyi Gerektirmektedir-I-

6 August 2013
in Genel
A A
Share on FacebookShare on Twitter

PAJK Koordinasyonu

Ağustos ayı, hareketimiz açısından tarihi bir dönüm noktası anlamına gelen 15 Ağustosla özdeşleşmiştir. Bu yıl 15 Ağustosun 29.yılını kutlamaktayız. 15 Ağustos soykırım ve asimilasyon ile Kürdistan’a ve Kürt halkına dayatılan teslimiyet, inkâr ve imhaya karşı Kürt halkının kendi onuruna sahip çıkışının ifadesi olmaktadır. Kürdistan’da soykırım ve asimilasyon temelinde geliştirilen sömürgeciliğe karşı gelişen özgürlük hareketimizin Kürdistan’ı sömürgeciliğin kıskacından kurtarmak için silahlı mücadelenin zorunlu olduğu tespitiyle düşmana karşı aktif savaşa geçişinin başlangıcı anlamına gelmektedir. 15 Ağustos’un öncü komutanı olan Agit yoldaşın gerillacılık tarzı, eylemde vurucu keskinliği, yaşamda mütevaziliği ve yoldaşlık anlayışı, gerillanın kendini oluşturmasında, mevzilenmesinde ve eylem tarzında temel oluşturmuştur.

15 Ağustosla başlayan meşru savunma mücadelesi, bugün Kürdistan’ın tüm dağlarında örgütlenmiş ve mevzilenmiş bir gerilla gücüne ulaşmıştır. 15 Ağustos eylemi ve öncüsü Agit yoldaş gerillanın direniş kültürü geleneğinin başlangıcıdır. Bugün hala 15 Ağustos direniş geleneği gerillanın eylem anlayışını oluşturmaktadır. Yine kişilik olarak Agit yoldaş, tüm gerillanın izinden yürüdüğü gerilla komutanı, yaşam öncüsü ve özgür kişilik örneğidir. Agit yoldaşın çizgisinde yürüyen gerilla, varlık yokluk savaşında düşmanın her imha hamlesine karşı daha büyük direniş adımları atarak cevap vermiştir. Gerilla tarihi binlerce özgürlük sevdalısı gerillanın kahraman direnişiyle örülmüştür. 15 Ağustos geleneği özgürlük sevdalısı bir kahramanlar ordusu yaratmıştır.

Gerilla direnişi tüm Kürt halkının teslimiyet, inkar ve soykırım kıskacından kurtulma umudu olmuş, gerilladan aldığı güçle Kürt halkı da kendi cephesinden direnişi yükseltmiştir. Gerillanın meşru savunma savaşının halkın özgür iradesini kazanma temelinde yürüttüğü direnişle tamamlanmasıyla, bu durum sömürgeci devlet sisteminde tıkanmayı getirmiştir.

İçinde bulunduğumuz süreç 15 Ağustosla başlayan gerilla mücadelesinin ulaştığı düzeyin sonucudur. Kürt halkını imha ve inkâr kıskacından kurtarma temelinde yola çıkan gerilla, bugün uygarlık sisteminin Önder Apo tarafından çözümlenmesiyle, sadece Kürt halkının kurtuluş hareketi değil tüm insanlığın umududur. Halkların özgür birlikteliği ve barışı temelinde demokratik konfederal sistemin kurulmasının öncü gücüdür. Şu anda içinde bulunduğumuz demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa süreci meşru savunma çizgisinde ulaşılan düzeyin bir sonucudur. Önder Apo’nun, halkların demokratik ve özgür birlikteliği temelinde yeni bir süreç başlatmasında elbette gerilla direnişinin önemli bir etkisi vardır. Diyalogun başlaması gerillanın hedeflerinden biridir. Geri çekilme gerillanın silahlı mücadeleyi tamamen bırakması gibi bir anlama gelmemektedir. Gerilla demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa sürecinin gerektirdiği gibi mevzilenmektedir. Diğer taraftan soykırım ve asimilasyon kıskacı tamamen parçalanmadıkça ve Kürt halkı üzerinde tehdidini sürdürdüğü müddetçe gerilla halk savunma görevini sürdürecektir.

Önder Apo’nun Newroz ile başlattığı süreç tüm Kürdistan, Türkiye ve Ortadoğu açısından yeni bir adım anlamını taşımaktadır. Bu temelde büyük bir yankı yaratmış ve ilgi toplamıştır. Önderlik, newroz mesajını sürecin doğru yürütülmesi için siyasal çözümün yol haritası anlamına gelen üç aşamalı bir çözüm süreci planlamasıyla tamamladı. Bu eksende gelişen süreci geçtiğimiz temmuz ayı içinde değerlendirirsek süreç gelişmelerinin devlet tarafından yavaşlatıldığı, Kürt halkını ve mücadele güçlerini oyalamaya dönük yaklaşımların geliştirildiği, çözüm süreci tartışmalarının gündem dışı kılınmaya çalışıldığı bir politika izlendi.

Sürecin başlamasıyla birlikte gerilla güçleri kendi üzerine düşen sorumluluğu Önderliğe bağlılık ciddiyeti ve hassasiyetiyle yerine getirmeye çalışmaktadır. Fakat devletin attığı somut bir adım görülmemektedir. Adeta gerillanın boşalttığı yerleri işgalci güçleriyle doldurmaya çalışmaktadır. Bu süreçte en fazla gündemde olan bir husus yeni karakolların ve kalekolların yapılmasıydı. Türk devleti savaşın durmasını bir fırsat bilerek bütün ağırlığıyla Kürdistan’da karakol ve baraj yapımına hız verdi. Sorun çözmek isteyen bir devletin yaklaşımı böyle olamaz. Bunun anlamı gerillanın yokluğundan faydalanarak alanda sömürgeciliği ve işgali güçlendirmek, halk üzerindeki baskıyı artırmaktır. Bu durum doğal olarak halk içinde büyük bir kaygı, tepki ve rahatsızlık yarattı. Bir kandırmaca olarak algılandı. Halk karakolların kendilerine baskı ve zulümden başka bir şey getirmeyeceği bilinciyle rahatsızlıklarını eylemleriyle ifade etmek istediler. Amed’de bu protestolar esnasında yaşanan katliamın sürecin gidişatı açısından önemli bir anlamı var. Medeni Yıldırım adında bir genç katledilirken on kişide yaralandı. Bu kayıp diyalog sürecinin ilk can kaybıdır. Önder Apo sürecin başarısının en önemli göstergesi olarak ölümlerin durmasını işaret etmişti. Yaşanan katliam sürecin sağlıklı yürümesine gölge düşürmüştür.

Karakol yapımının yanı sıra diğer taraftan koruculuk sistemini daha kalıcılaştırma ve sistemleştirme temelinde devlet bir gayret içindedir. Yeni kişilerin koruculuğa alınması, koruculuğa dayalı köyler ve bölgeler geliştirilmesi yine gerillanın çıkışıyla alanı devletin nasıl yönetmek ve doldurmak istediğinin göstergesidir. Koruculuk bir halka dayatılacak en çirkin ihanettir. Koruculuk, para için, kendi toplumuna, başkaları adına baskı uygulamak, zorbalık yapmak, kendi toplumuna karşı savaşmaktır. Para için savaş insanlıktan düşmenin en dip ölçüsüdür, komşun akraban hemşerini para için öldürmekten daha korkunç insanlıktan kopuş olamaz. Koruculuk sistemi bu anlamda halk üzerinde baskı yaratma amaçlı olmasından daha öte koruculaştırarak teslim almak toplumu parçalamak amaçlıdır. Koruculukla, devletin Kürde biçtiği misyon kendine ihanet ederek devletin işbirlikçisi olmaktır. Bununda Kürt halkına yüzyıllardır dayatılan statüden bir farkı yoktur. Gerillanın boşalttığı alanları devletin doldurmasına izin vermemek için her yönüyle mücadeleyi yükseltmek gerekmektedir. Özellikle savaş nedeniyle boşaltılan yerleşim yerlerinin tekrar doldurulması bu anlamda büyük öneme sahiptir. Sürecin başarıya ulaşmasının temel bir hedefi de kendi toprağından, doğasından kopmak zorunda kalan insanların geri kendi doğal yaşamlarına dönebilmeleridir. Gerillanın boşalttığı yerlerin karakol ve korucularla doldurulması değil, buraların gerçek sahiplerine devredilmesi şarttır.

Temmuz ayı boyunca devletin yaklaşımlarından anlaşılan özellikle Erdoğan’ın ABD ile görüştükten sonra süreci yavaşlattığı, tam olarak süreci bitirmeyi göze almadığı fakat yinede olabildiğince yavaşlatıp zamana yayarak içini boşaltma ve sonuçsuz kılmaya çalıştığı sonucu anlaşılmaktadır. Sürecin gelişmesi egemen devletler tarafından istenmemektedir. Her ne kadar, söylem olarak Türkiye’de Kürt sorunun barışçıl yollarla çözülmesi gerektiğini her fırsatta söylemiş olsalar ve bu sürecin başlamasıyla süreci desteklediklerini belirtseler de bu süreçten kaygılı hatta tedirgin oldukları aşikârdır. Çünkü gelişecek barış onların çıkarlarına tamamen terstir.

Kapitalist modernitenin kar yaratma mantığı savaşlar üzerine kurulmuştur. Halklar arası çelişkiler yaratma, halkları birbiriyle savaştırmak için kışkırtma ve taraflar savaşıp birbirini yok etmeye çalışırken, her iki tarafı da silahlandırarak kendine kar sağlamadır. Yine savaştırdığı devletlerin ekonomik olarak yıpranmaları ile bunlara borç vererek buradaki ekonomiyi ele geçirmek, sonra da ekonomik olarak bağımlılığın devamı olarak siyasi bağımlılığı dayatmaktadır. Türkiye’de kapitalist hegomonyayı elinde bulunduran devletlere bu ilişki ağı içinde bağımlı bir devlettir. Türkiye’de halklarının demokratik ulus çözümü temelinde barışının sağlanması demek hegemon devletlerin buradaki kar kaynağının kuruması demektir. Türkiye’nin bu güçlere muhtaç olmaktan kurtulması demektir. Yine bu devletlerin Türkiye’ye Ortadoğu’yu sömürgeleştirme ekseninde biçtikleri model devlet ve iktidar modeli olma rolü vardır. Bu konuda kendini yeni Ortadoğu fatihi sanan Erdoğan’da rolüne bayağı kendini kaptırmış bulunmakta ve bundan vazgeçememektedir. Bir taraftan Ortadoğu fatihi olma hayalleriyle yatıp kalkarken bir taraftan da Kürt halkının özgürlük mücadelesi karşısında tıkanma yaşamaktadır. Değil Ortadoğu fatihi olmak, barışı geliştiremezse elindekini de kaybetmeyle yüz yüzedir. Geçtiğimiz ay Mısırda yaşanan darbe de hegemon güçlerin Ortadoğu’da ılımlı İslam çizgisine müdahaleleri ve yeniden dizaynetme girişimi olarak ele alındığında buradan Erdoğan’ın da kendi hesabına çıkaracağı dersler vardır…

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk