ARMANÇ SARYA
30 Mart yerel seçim süreci, heyecanla beklediğimiz ve sonuçlarını merak ettiğimiz bir süreçti. Tabii seçimler sonuçlandı. BDP ve HDP’yle girilen bu seçim sürecinin amacı sadece belediye kazanmak ve belediyelerin sayısını, yine oyları arttırmak değildi. Bu seçimler, Kürt halkının özgürlük geleceği açısından bir referandum niteliği taşıyordu. Kürt halkı bu seçim sürecine yaklaşımını, tutumunu, barıştan, demokrasiden, çözümden ve demokratik ulustan yana koydu
. Türkiye genelinde yapılan bu seçimler, AKP hükümetinin iktidarı boyunca sergilemiş olduğu siyasette çok değişiklik yaratmadı. Yine bu seçimlerde CHP ve MHP tam anlamıyla bir yenilgi yaşadı ve hezimete uğradı. Kendileri bunu her ne kadar farklı yorumlasalar da ortaya çıkan sonuç, Türkiye’de iktidara karşı güçlü bir muhalefetin olmadığıdır. Öz itibariyle hepsi aynı siyaseti temsil ediyorlar. AKP Türkiye toplumunu iktidarı boyunca nasıl sömürdüyse, yine çözüm sürecine oyalamacı yaklaştıysa, bundan sonra da bu yaklaşımında bir değişiklik olmayacaktır. Fakat AKP’nin yapmış olduğu yolsuzluklara, baskıcı, yasakçı uygulamalara rağmen Türkiye halkının büyük bir bölümü AKP’ye oyunu verdi. Bu durum şunu gösteriyor; Türkiye’de ne kadar yolsuzluk da yaşansa, siyasal anlamda olumsuz gelişmeler de olsa bu mevcut statükocu gerçeklik kabul görülüyor. Bu demokrasi ve özgürlük talep eden bir halk için çok iyi bir nokta değildir. İyi bir tercih değildir. AKP’nin bu seçimlerde başarılı bir sonuç elde etmesi, onun demokratik siyaset yürüttüğü anlamına gelmiyor. Dolayısıyla AKP hükümeti kazandığını düşünüyorsa yanılıyordur.
Bu seçimin asıl kazanını kesinlikle Kürt halkı, demokratik sol cephe ve onun siyasal iradesini temsil eden BDP ve HDP olmuştur. Objektif yaklaşan ve bu durumu doğru yorumlayan herkes böyle bir sonuca varmıştır. Sorun sadece BDP’nin oylarının artması, belediye sayısının artması değildir. Kürt halkı, Önderliğimizin başlatmış olduğu süreçten yana, bu sürecin ilerlemesi, gelişmesi yönünde tavrını net bir şekilde ortaya koydu. Bu anlamda asıl kazananlar demokratik, sol sosyalist kesimlerdir. HDP yeni kurulan bir parti olmasına rağmen, yine seçim sürecinde çok fazla saldırıya maruz kalmasına rağmen Türkiye’de milliyetçi kesimlerin yoğunlukta olduğu yerlerde bile oy almıştır. HDP’nin ciddi anlamda bir yayılma durumu var. Bir Türkiye partisi olmaya doğru ilerliyor. Yetersiz, eksik kalan yanları olabilir. Fakat tüm sol ve sosyalist kesimler HDP’ye sahip çıkmalıdır. Çünkü HDP tüm ezilenlerin, kadınların, sol, demokrat kesimlerin partisidir. Türkiye’nin demokratik geleceğinin inşa edilmesinin partisidir.
Bitlis, Ağrı, Iğdır, Mardin gibi illeri alındı. Yine Karakoçan alındı. Bu illerin alınması demokratik mücadelenin daha da yükseltilmesi ve geliştirilmesi açısından önemli yerlerdir. Urfa’da da geçen seçime oranla oylar arttırıldı. Orada özgürlüğü, barışı ve demokrasiyi isteyenlerin tümü BDP’ye oy verdi. Farklı kültürlerin bir arada yaşadığı Iğdır gibi bir yerde BDP kazandı. Bin yılların kültürünü bağrında taşıyan Mardin’in alınması tüm halklara büyük bir moral, azim ve mücadele coşkusu vermiştir. Oradan Süryani bir kadının eşbaşkan olarak seçilmesi çok önemli bir temsiliyettir. Sorun sadece alınan yerler değil, alınan yerlerin karakteri de çok önemlidir. Dolayısıyla BDP sadece bir Kürt partisi değildir; tüm ezilen halkların, farklı etnik yapıların, kültürlerin partisidir. Yani Arapların, Türkmenlerin, Ermenilerin, Süryanilerin partisidir. Hepsi kendisini bu partinin içinde bulabilir ve ifade edebilir. Bu seçimler şöyle bir gerçeği de açığa çıkardı; ne kadar baskı, ne kadar sömürü, ne kadar oyun, yalan dolan olsa da, artık demokrasiden yana olan halklar, toplumlar, Kürt halkı kendi mücadelesinden hiçbir biçimde vazgeçmeyecek ve mücadelesini daha da güçlü bir biçimde yürütecek. Çünkü içine girmiş olduğumuz süreç, çok önemli bir süreç ve kendisiyle birlikte farklı gelişmeleri de getirecek. Bu Kürdistan’daki halkların bu sürece hazır olduğunu gösteriyor.
Yine bu seçimlerin asıl kazananı kadınlardır. Belediye seçimleriyle birlikte eşbaşkanlık sistemi Türkiye’de daha fazla oturacaktır. BDP 103 belediye kazandı ve bu 103 belediyede de kadınlar var. Kadınların iradesiyle, öz yönetimiyle yürütülecek bu belediyeler. Bu Türkiye genelinde bir ilktir. Türkiye’de şu ana kadar hiçbir zaman yerel seçimlerde kadınların katılımıyla bu kadar büyük bir başarı elde edilmemiştir. Bu seçimlerde en çok emek veren, mücadele yürüten ve bunun sonuçlarını başarıyla alan kadınlar olmuştur. Kadınların bu başarısı, sosyal, kültürel, siyasal, ekonomik ve toplumsal açıdan birçok farklılığı beraberinde getirecektir. Kürt demokratik siyaset zemininde kadınların varlığı ve rengi her zaman çok belirgindi. Bunun yerel yönetimlere de eşit temsiliyette yansıması çok önemli bir gelişmedir. Kadının rengiyle oluşan öz yönetim gerçeği, toplumsal dokuda ve siyasette büyük değişimlere yol açacaktır. Kadınlar geliştirecekleri demokrasi kültürüyle farklılıkları bir araya getirecek, zengin bir kültürel ortam yaratacaktır. Kadının yönetimde irade olduğu bir yerde, halklar ötekileştirilmeyecek. Dolayısıyla farklı renkleri bir araya getiren bütünlüklü bir siyasi bakış açısı, toplum içerisinde çok önemli ve ciddi değişimler yaratacaktır. Bu açıdan kadınların o ötekileştirilen, baskı altında tutulan, her zaman yalnızlaştırılan, şiddete maruz kalan gerçeği de kadınların bu kadar siyasette yer almasıyla birlikte geriletilecektir.
Kürdistan özgürlük mücadelesinde kadınlar her zaman ön planda oldu. Bu mücadelenin en belirleyici ve en geliştirici gücü her zaman kadınlardı. Ve kadınlar şimdi çok daha fazla kitleselleşmiş, çok daha fazla toplumsallaşmış bir örgütlülüğe sahip. Seçimlerin bu başarılı sonucu, kadınlar açısından bir zaferdir. Kadınların siyasi alanda çok daha fazla aktifleşebileceğinin göstergesidir. Bazı kadın adaylar belki ilk defa böyle sorumluluk alıyor. Fakat zamanla deneyim ve tecrübeleri geliştikçe, kadının hem nitel hem de nicel anlamada siyasete katılımı daha da artacaktır. Yine demokratik ulusun inşası sürecinde bütün bu farklılıkların, birlikteliklerin bir araya gelmesi, demokratik ulus inşasına da büyük bir ivme kazandıracaktır. Seçimlerin bu şekilde sonuçlanması demokratik ulus inşasının da artık daha fazla somutlaşması anlamına geliyor. Önümüzdeki süreç de bu paralelde, bu eksende ilerleyecek. O açıdan seçimlerin asıl kazananı, demokrasi, barış isteyen halklar ve toplumlardır. Bu uğruda mücadele eden kadınlardır ve bütün bunları yaratan, bütün bunlara ön açan, bütün bunları geliştiren Önder APO’dur. Çünkü Türkiye’de halkın siyaset yapabilmesinin önünü açan Önder Apo’nun perspektifleri, siyasi bakış açısı, öngörüsü, halka ve kadına duymuş olduğu güvendir. Bu konuda Önder APO’nun belirlemelerinin, öngörülerinin, değerlendirmelerinin ne kadar doğru, ne kadar yerinde olduğu bu seçim sonuçlarıyla da bir kez daha açığa çıkmıştır. Bir kez daha Kürt halkının, kadınların ve tüm sol demokratik çevrelerin bu başarısını kutluyorum…