Aze MALAZGİRT
Özgür kadın ordulaşmamızın 20.yılını geride bırakıyoruz. 20 yıl dile kolay. Bir tarih tabii. Ama direnişle, emekle,terle, kanla ve canla yazılmış efsanelerin tarihi.
Bu tarih dağlı kadınların destanlaşan, belleklere kazılmış tarihi.
Günümüzde dipdiri, canlı yaşayan, sevgi ırmağına dönüşmüş, tüm dünya kadınlarına umut dağıtan, onları özgürlük aşkıyla kucaklayan yaşam suyu misali akan, aktıkça kadınlara mücadele ilhamı veren özgür yaşam ordumuzun tarihi.
İçinde binlerce tanrıçanın ihtişamlı, büyüleyici görüntüyle bezenmiş bir film şeridinin kareleri gibi her birini izlemeye doyamadığımızözgürlük tutkusuyla yanıp tutuşan Kürdistanlı kadınların tarihi. Uygarlık icadı erkek egemen patentli ordular karşısında gelişen, kadın aklıyla, kadın vicdanıyla bir yaşam ordusu haline gelen, 20 yıllık tecrübesi sayesinde Kürdistan’ın her dört parçasında profesyonel gerillacılıkta ve savaş sanatında büyük bir performans yakalamışız ordulaşmamızla. Dünyaya barışı, demokrasiyi ve sevgiyi inşa etmekte iddialı olan bu mücadele tarihi, aynı zamanda tüm ezilen, demokratik unsurların yazılmamış tarihinin yazımının başlangıç tarihidir.
Bu gerçeği, daha şimdiden tarihe adını altın harflerle yazmayı başaran bir gerçek olarak tanımlamak bir abartı olmasa gerek. Sürekli kendini yenileyen ve derinleştiren bir ordu olarak geldiğimiz aşamada bu ordulaşma düzeyi, tarihte kadının kaybetmiş olduğu itibarı ve güveni yeniden kazandıran ve kadında ruhsal, bedensel, ideolojik, askeri ve örgütsel anlamda büyük bir kudret oluşturan devrim içinde devrimler yaratan bir gerçektir.
Ordumuz salt Kürdistan ulusal mücadelesi veren bir ordu olarak değil, aynı zamanda ahlaki ve politik toplum paradigmasının zemini ve Kürdistan’da yaşanan kadın devriminin mayası olarak büyümekte olan bir ordudur. Bu hakikat gözler önündedir. 20 yıl önce Kürdistan’da kadının varlık olarak bile kendisinden ve yaşam haklarından bahsetmesi büyük bir problem olurken, bugün Kürdistan kadını tüm dünya kadınlarına bu devrim sayesinde ulaşmakta.İdeolojik, siyasal ve örgütlenme düzeyiyle parti içerisinde kurum ve kuruluşlardaki kitlesel öncülük düzeyiyle kadınlara bir rehber, bir kılavuz olmuştur ordumuz. Ne var ki çok acı da olsa bu gerçeği 9 Ocak 2013 günü Paris’te katledilen Ş.Sara, Rojbin ve Ronahi yoldaşların cenaze törenlerine farklı uluslardaki kadınların dünyanın dört bir yanından gelip katılmaları, bu yoldaşlarımız şahsında mücadelemizi sahiplenip kucaklamaları bu realiteyi daha yakından görmemizi sağlamıştır.
Kürdistan’daki kadın devriminin kadın ordulaşmasıyla başladığını söylerken, bu ordulaşmaya kaynaklık eden zemini ve Önder Apo’nun çocukluktan itibaren içine girdiği mücadeleyi belirtmemek eksik bir tanımlama olacaktır. Önder Apo’nun aile içinde yaşadığı çelişkilerle başlayan ve bugün İmralı’da devam eden erkek egemenlikli devletçi paradigmaya karşın kadın eksenli bir yaşam yaratma paradigması ve eylemi, kadın devriminin en temel argümanı olmuştur. Çocukluk hayallerine ihanet etmeden tüm yaşamını bu özgür hayallerin gerçekleşmesi için adayan Önder Apo, kadının toplumdaki kölelik düzeyine karşı yaşadığı büyük öfkeyi, özgürlük mücadelesine çevirerek büyük bir devrimin zeminini yaratmıştır. Özellikle Önder Apo’nun Kürdistan’da Kürtlerin varlık mücadelesiyle ördüğü ve kendisinin Fatma ile yaşadığı evlilik deneyiminden yola çıkarak bu deneyimi ve sonuçlarını özgür eş yaşam koşullarını yaratma vesilesi yaptığı bu süreçlerdeki amansız mücadele, kadın devriminin gelişimine büyük bir ivme katmıştır. Bu çetin ve amansız mücadeleye başından beri ortak olan ve hayatını hep özgürlük kavgası vererek, Önder Apo’ya ömrünün son dakikalarına kadar yoldaşlık yapan Sara arkadaş da bu tarihin en önemli kesitinde yer almıştır. Kadın devriminin büyük ustası ve ilklerin kadını olmuştur. Yaşamı boyunca Önderlikle tereddütsüzce mücadele yoldaşlığı yapan Sara arkadaş,yaşarken de Kürdistan’da dillere destan, yaşayan bir efsane olarak anılmıştır. Özgür kadını yaratmanın mihenk taşlarından olan Sara arkadaş, Kürdistan devriminin ve devrimcilerinin seslerini dünyaya duyurmak için 1980’li yıllardaki büyük Amed zindan direnişinin kadın rengi ve kimliği olmuştur. Kürtlerin varlık mücadelesinde Amed zindan direnişi, özgür Kürt kişiliğinin yaratıldığı, özgür yaşamın mayalandığı tarihi bir direniştir. Kürtler kendi geleceğini özgürce yaratmanın ve dünya halklarının içinde onurlu bir yerin sahibi olarak hak ettikleri gibi özgürce yaşamanın büyük mücadelesini bu zindanlarda vermiştir. Kadının kendisi bile olmaktan çıkarıldığı,kadının varlık olarak esamesinden eser kalmadığı,toplumdaki statüsüz, kör, sağır, dilsiz, adeta bir mal, bir hizmetçi konumda olduğu bir süreçte yeniden diriliş ve yaratılış mücadelesine katılan Sara arkadaş,bir kadın olarak eşsiz direnişiyle zihinlerdeki bu yargıları paramparça etmiştir. Kadının da var olduğunun, ulusal değerleri ve yurtseverlik duygularıyla onurlu ve özgür yaşam mücadelesinde yer alabileceğinin hem de ilk sırada mücadele edebileceğinin ispatı olmuştur.Düşman karşısında sergilediği direniş ve cesaretle tüm Kürt toplumunda büyük bir güven yaratmıştır. Bunun için Önder Apo Sara arkadaşı “Direnişçi kızımız’’olarak tanımlamıştır.
Sara arkadaşın zindan direnişi, tüm Kürt toplumunda büyük devrim niteliğinde dönüşümler yaratan tarihi bir direniş olmuştur. Bir kadın olarak Sara arkadaş bu tarihin en başında yer almış ve özgürlük mücadelesine akan Kürt halkının ilham kaynaklarından biri olmuştur. Bu cesaretli çıkışla artık PKK Kürt halkının varlık mücadelesinin birleştiği bir ruhun, kimliğin, özgür Kürt bireyinin temsili olmuştur. Kendini bu hakikat içinde bulan yediden yetmişe milyonlarca Kürt insanının saflara akmasında bu direnişin tarihi bir etkisi olmuştur.
Mücadelemiz ulusal bilinç, örgütlülük temelinde başlayan bir mücadele olsa da Önderliğimizin mücadeleye kadın katılımlarına verdiği önem ve anlam üzerine mücadelemiz bir kadın devrimi rengini almış ve kadın devrimi niteliğini taşımıştır. Kadın devriminin en önemli durağı ise kadın ordulaşmasıdır. Sara arkadaşın direnişinin kaynaklık ettiği PKK’ye katılımlar artıkça büyüyen mücadele her yeni dönemde yeni bir formasyona ulaşmıştır.’90’lı yılların serhildanlarıyla giderek artan katılımlar kadın açısından yepyeni bir örgütlülük ihtiyacı doğurmuştur. Önderliğimizin büyük çabaları, PKK’nin soylu direnişçileri ve dağlarda başlayan silahlı mücadele Kürt kadını açısından yeniden bir diriliş ve iradeleşme noktası haline gelmiştir. Bu mücadele, binlerce genç kızı gerilla saflarına çekmiştir. Kadının devrim saflarına akın etmesiyle birlikte zihinlerde yaratılan o cinsiyetçi kalıplar yerle bir olmuş ve özgür kadın kimliği etrafında anlamlı yaşamın inşa çalışmaları başlamıştır. PKK’ye katılan her kadın için Sara arkadaşın duruş ve tutumu müthiş moralize eden bir güç, bir örnek olmuştur. İşte kadın ordulaşması Sara öncülüğüyle gelişmiş, Kürt kadınları şahsında kadının meşru savunma gücü olarak kendisini yapılandırmıştır.
Gelişen kadın ordulaşmasının kökünde, damarlarında vücut bulan bu mücadele ve direniş ruhudur; bu ruh 20. yılında da ordumuzun ve kadın özgürlük mücadelemizin yakaladığı düzeyle kendisini hissettirmektedir. Nasıl ki zindan direnişinde bir kadın olarak Sara arkadaş belirgin bir yere sahipse, Botan merkezli gelişen kadın ordulaşmasına, bu tarihi deneyime de öncülük etmiştir. Kadın ordulaşmasının temellerinin atıldığı, kadının kendi bağımsız birliklerini örgütleyerek kendi gücü ve enerjisine dayalı bir yaşam ve savaş hattı oluşturduğu bu tarihi hamlede yine en belirgin isimlerden en fazla emek verenlerden, Önder Apo’nun projesini yaşamsallaştırmak için en büyük çabayı verenlerden biri olmuştur Sara yoldaş. Önderliğimizin kadın kişiliğinde yaratmak istediği duruşu, rengi, hem kendinde hem de bu ordulaşmada geliştirmek için müthiş bir çaba sergileyen Sara yoldaş olmuştur. Beritan çizgisine layık olma temelinde kadın ordulaşmasının tohumunu atmıştır. O gün atılan tohum sayesindedir ki bugün filizlenip çiçek veren ve özgür yaşam ağacı haline dönüşen bir ordu olan YJA-Star erkek egemenlikli kapitalist sistemin dengesini altüst etmekte. Çünkü kadın ordulaşması, salt askeri ve siyasal bir topluluk olmadığı gibi kişiliğin ve kimliğin gerçekleştirilmesinin çok önemli bir aracı olduğu anlaşılmıştır. Önder Apo“Kapsamlı bir ordulaşmayı yaşamadan kadının erkek egemenlikli toplumun tüm dayatmalarına karşı silahsız kalacağı, kendini fazla özgür ifade edemeyeceği ve kendi cinsinin kurtuluşuna bütün yönleriyle eğilip cevaplar geliştiremeyeceği ortaya çıktı. Kadın ordulaşmasına, onun her düzeydeki örgütleniş ifadesine sadece kaba bir eşitlik olsun diye yaklaşılmıyor. Yaşamın nasıl olması gerektiğine dair oldukça özgün ve özgür olması gereken hususlar var. Ancak bunlar bir örgütlülük içinde olursa daha iyi anlaşılabilir, amaca ve programa bağlı kalınabilir ve bu da pratikte adımların başarısını getirir”değerlendirilmesi ile kadın ordulaşmasının her şeyden önce kadın için ‘Nasıl Yaşamalı’ sorusuna cevap aradığı, erkekle arasındaki eşitsizliği yıkmanın temel aracı olduğuna dikkat çekmiştir.
Kadın ordulaşmasıyla kendinde özgüven, bilinç, irade geliştiren PKK saflarındaki kadınlar açısından diğer önemli bir durak da YAJK deneyimi sürecidir.Örgütlülük sürecinde de özellikle bir savaş ve yaşam beyni olarak YAJK çalışmalarının merkezileşmesi ve karargahlaşmasında da oldukça önemli bir rol ve misyon sahibi olan yoldaşlardan biridir Sara yoldaş. Büyük komutanlarımız Azimelerin, Çiçeklerin, Nujinlerin, Zelalerin,Mizginlerin, Gurbetellilerin, Sorxwinlerin, Nudaların, Arjinlerin, Rojinlerin ve binlerce YAJK militanının büyük emekleriyle gelişen bu örgütlülük zemini kadın arkadaşlarda ciddi bir düzey yaratmış ve bu düzey topluma yansıdıkça Kürdistan toplumunda kadın özgürlük düzeyi açısından önemli değişimler ve gelişmeler açığa çıkmıştır. Yurtseverlik, parti gücü olma ve örgütlü mücadele yürütme ilkeleri etrafında örülen YAJK deneyiminde kazanılan düzey Kürt kadını açısından müthiş bir düzeydir ve erkeğin de egemen zihniyetine ve iktidarına vurulan büyük bir darbedir.
Giderek gelişen kadın açısından her yeni mücadele döneminde yeni bir proje geliştiren Önder Apo kadının PKK’nin özünü temsil etmesi ve çizgiyi temsil etmesi açısından zamanla kadının partileşmesi ve dünyaya kadın ideolojisi ve felsefesinin yayılması temelinde açılım çalışmaları ile evrenselleşme projelerini geliştirmiştir. Sara arkadaş tüm bunlar ve sonrasında gelişen tüm projeleri hayata geçirmede öncü güç, önder kadro olarak büyük bir aşkla kadın çalışmalarının büyümesi için müthiş bir emek ve çaba göstermiştir. Ondandır ki Önder Apo Sara arkadaşın şehadetinden kısa bir süre sonra “Kadının özgürleşmesi, Sakine’nin mücadelesidir’’ belirlemesi ile onun bir örnek olduğunu vurgulamıştır. Sara arkadaşın en temel karakteristik özellikleri olan kapsayıcılığı, empati kurma yeteneği, girişimciliği ve mücadele hırsı, başarma azmi, iddiası ve en başta da kadın yoldaşlığına olan inancıÖzgür Kadın Hareketinin de temel karakteri olmuştur.
Sakine Cansız bir kimliktir; içinde özgürlük, direniş, hümanizm, çözüm ve sevgi yazılı olan…
Özgürlük yürüyüşünde özgürlük türküsünün melodilerini her koşulda söyleyerek, tüm kadınların baş tacı olmayı başaran evrensel bir kadın önderdir, devrime tutkulu olan fırtınalı bir kişiliktir.
Hakikatini toplumsallığında arayan ve bir tanrıça edasında yaşamayı başarmış erdemin ve güzelliğin arayışçısıdır O…
Ne mutlu bizlere ki Sara yoldaşın ruhuyla gelişen bir hareketin militanlarıyız.
Ne yüce bir onurdur ki hiç durmadan büyüyen ve kendini yenileyen Sara’nın mücadelesiyle yoğrulmuş özgürlük ordusunun birer neferiyiz…
Ne büyük bir şeref ve asalettir ki Sara’nın özgürlük yoldaşlarıyız.
Halen kabullenip hazmedemesek de Paris katliamının birinci yıldönümünde bu alçakça ve haince geliştirilen saldırıyı lanetle kınıyor, Sara, Rojbin ve Ronahi yoldaşları büyük bir minnetle anarken bağlılık sözümü yineliyorum.