Kürt özgürlük mücadelesinin 40 yıllık değerler birikiminin Rojava devrim gerçeğiyle buluşması, bütünleşmesi ve somut pratik adımlara dönüşmesi çok önemlidir. 19 Temmuz Rojava Devrim gerçeği, Kürt halkının özgür geleceğini inşa etmede bir milattır. Bin yıllardır hep iktidarcı, hegemonik güçler tarafından yönetilen, ezilen, soykırım politikalarına tabi kılınan Kürt halk gerçekliği, artık kendi kendini yönetmeye başladı. Rojava devrimi de bunun en somut örneğidir. Kürt halkının uğramış olduğu imha ve inkâr politikalarına verilen en güzel cevap Rojava’daki halkımızın hiçbir güce dayanmadan genç, yaşlı, kadın, erkek, demeden kendi topraklarını korumak, kendi yaşamı hakkında artık söz sahibi olmak, kendi kültürüyle yaşamak için büyük bir inanç, azim ver kararlılıkla verdiği savaş olmuştur.
Rojava’daki halkımız bu savaş durumunda birçok kazanım elde etmiştir. Özellikle de bir bütünen bir toplumsal inşaya gidilmiştir. Bu toplumsal inşa Önderliğimizin de vurguladığı gibi demokratik, özgür bir toplum inşasıdır. Toplumdan her kesimin katıldığı ve söz sahibi olduğu bir inşa söz konusu. Halkımız özgür, demokratik, komünal, ekolojik, kapsayıcı olan bu inşayı kadın öncülüğünde gerçekleştirmektedir. Çoğu kez vurgulanmıştır, ‘Rojava devrimi kadın devrimidir’ diye. Bu söz gün be gün somutluk kazanmaktadır. İnsan Rojava’da dolaşınca daha çok tanık oluyor, bu coşkuyu heyecanı daha çok hissediyor. Örneğin Rojava devrimi sürecinde kantonlar ilan edildi ve halk bunu büyük bir kararlılık ve inançla sahiplendi. Şu an Rojava halkı bu kantonlarda siyasi, ekonomik, kültürel her yönlü toplumsal sorunlarını, ihtiyaçlarını tartışmakta ve çözüme kavuşturmaktadır. Örneğin cizre kantonunda, halk kendi kendisini örgütlemekte, kendi güvenliğini sağlamak için asayişler kurmakta, ihtiyaçlarını gidermek için komün evler kurmaktadır.
Bu kantonlarla birlikte Suriye rejiminin yaratmış olduğu pasifize edilmiş, var olanı kabul eden, ne görev verildiyse onu yapan, başka da sesini çıkarmayan halk gerçekliği yerle bir olmuştur. Tümüyle sisteme bağlı bir toplum kendisi olamayacağı gibi etrafındaki, elinin altındaki şeylerden de faydalanmaz. Ne kendisi hakkında söz söylemeye cesaret eder ne de etrafındakiler için. İşte Rojava devrimiyle birlikte bunlar tek tek kırılmıştır. Kantonlaşma sistemi ile bu gerçekliğe büyük bir darbe vurulmuş, halk kendi gücünün, inisiyatifinin, iradesinin, farkına varmıştır. Her ne kadar kapitalist güçler Rojava devriminin başından şimdiye kadar devam eden ambargolarla diğer parçalardaki Kürt halkıyla dayanışmayı ve paylaşımı engellese de halkın bu kendi kendini yönetme ve bunun için mücadelesini her anlamıyla yükseltmesine engel olamamıştır. Rojava halkı artık kendisi ekiyor, biçiyor ve nüvelerini topluyor, hem de kimseden hiçbir şey beklemeden. Çünkü Rojava halkının da, topraklarının da büyük bir tarihsel geçmişi ve mirası var. Halk, toprak her şey herkes bir işlevlilik içerisinde. Bu da sürekli işleyen bir sistem demektir. Devrim, sokaklara akın eden her gencin, çocuğun, annenin, yüreğinde ve yaşamında devam etmektedir. Rojava devrimi yaşamın içine akan, halkın devrimi olmuştur.
Büyük bir coşku ve kararlılıkla devam eden diğer devrimlerde olduğu gibi Rojava devriminde zorlayıcı birçok şey gelişmektedir. Halk bir yandan kendi toplumsal inşasını gerçekleştirirken, bir yandan da savaşın en yoğun yerlerinde yer almakta ve kendi sistemini, toprağını korumak için kendisini feda etmektedir. Savaş gerçeğinin kendisiyle birlikte getirdiği şeyler Rojava’da verilen savaş açısından da geçerlidir. Ulaşım, elektrik, iletişim, ekonomi gibi etkenlerde zorlanmalar ortaya çıkmaktadır. Bu sorunlara karşılık bulunan çözümler, alternatifler komünal bir şekilde topluma mal edilerek kullanılmakta ve ondan faydalanılmaya çalışılmaktadır. Halk ne olursa olsun önce kendi sistemini, örgütlülüğünü savunmakta ve onun için mücadele etmektedir
Rojava’da devrim gerçeğinde en etkili olan güç kadındır. Yine aynı zamanda bu devrim kazanımlarına gerçekleşen yönelimlerden ve ortaya çıkan savaş atmosferinden en çok etkilenen yine kadındır. Çünkü toplumun yapı taşı kadındır. Toplum üzerinde yürütülen tüm uygulamalar ilkin kadın şahsında uygulanmıştır. Yani kadın en çok kapitalist sistemin oyunlarına, uygulamalarına maruz kalmıştır. Bu uygulamalara herkesten çok isyan eden kadındır. Dünyanın her yerinde kadınlar sesli ya da sessiz bir isyan halindedir. Ve bu isyanın en örgütlü en eylemci gücü, bugün Rojava’da devrimine ve bir bütün Kürdistan devrimine öncülük eden Kürt kadınlarıdır. Kadın kendisini bu devrimle buldu, bu devrimle ayağa kalktı ve bu devrimin esas yürütücü gücü oldu. Bunlar olurken hem kadın kendisiyle bir savaşım içerisinde olmuş hem de toplumda yaratılan zihniyetle bir savaşım içerisinde olmuştur.
Kürt kadınları kendisini ve toplumu ilgilendiren her çalışmada, sahada yer almakla kalmıyor, öncülük de yapıyor. Yeri geldiğinde anne oluyor, yeri geldiğinde elinde keleşiyle YPJ saflarında bir direnişçi oluyor. Bazen varolan kantonlarda toplumsal inşanın gerekliliklerini tartışıyor, bazense YPG- YPJ saflarında yer alan evlatları, yoldaşları, akrabaları için aşçı oluyor, şoför oluyor, güvenlik görevlisi oluyor.
Kadınlar tüm çalışmalara canla başla katılırken, kendi özgün eğitimsel ihtiyaçlarını, tartışmalarını da eksik bırakmıyorlar. Birçok yerde kadın evleri, dernekleri kurulmuştur. Bu yerlerde kadınlar hem kendi sorunlarını dile getiriyor hem de kendi sorunlarına çözüm bulmak için birlik oluyorlar. Yine bu evlerin en önemli yanı da birer eğitim, değişim-dönüşüm merkezleri haline gelmiş olmalarıdır. Kadınlar hemen hemen her alanda örgütlülüğünü oluşturmuş durumda. Bu ya da şu kurum adı çok önemli değil ama bir örgütlülük temelinde bu çalışmaların yürütülmesi aslında kadınların birbirini sahiplenmesi açısından da önemlidir.
Halkımız kapitalist güçlerin tüm yönelimlerine karşılık kendi mücadelesinden hiçbir biçimde geri adım atmamaktadır. Özellikle de içten yapılan saldırılarda birçok kişi yaşamını yitirmiştir. Kapitalist güçler ve rejim kendilerine, sistemlerine alternatif geliştirilen Rojava devrimini baltalamak, daraltıp dağıtmak, bastırmak için her türlü kirli oyuna başvurmuştur. Ambargolarla Kürt halkının açlığa dayanamayıp teslim olacağını düşündüler ama başaramadılar. Çünkü Kürt halkının ekmek ve sudan çok özgürlüğe ihtiyacı vardır ve halk kendi özgürlüğünün mücadelesini yılmadan vermektedir. Ambargolarla istedikleri sonucu alamayınca da KDP, Türkiye, İran ve diğer bölge güçlerinin de içinde olduğu bir oluşuma giderek, çetelerle Kürt halkının mücadelesine son vermeyi planladılar. Ancak o da tutmadı. Çünkü bu saldırılar karşısında Kürt halkı yediden yetmişe devrim kazanımlarını savunma pozisyonuna girdi. Çünkü Kürt halkının elde ettiği kazanımları o kadar çabuk vermeye, teslim olmaya, pes etmeye niyetti yoktu. Halkımızın YPG-YPJ askeri birlikleri ile girmiş olduğu savaşta çeteler karşısında büyük bir başarı elde etti. Kapitalist güçler bu başarı karşısında bu sefer bu çetelerden nasıl kurtulacaklarının planlarını yapmaktadır.
Rojava devrimine diğer ciddi bir yönelim de, halkın zorla, baskıyla yurdudan göçertilmesi gerçeğidir. Köylere baskın yapılıyor, mallarına ve mülklerine el konuluyor, kadınlar savaş ganimeti olarak görülüyor. Amaç, Rojava topraklarını boşaltmak ve direnen halkı yalnızlaştırmaktır. Halkın desteğini kesmektir. Devrimin ilk süreçlerinde bu baskılar, halkı sınır dışına yönlendirmede etkili olsa da Kürt halkının bu baskıların amacının farkına varmasıyla dönüşler de olmuştur. Topraklarını terk eden halk büyük bir baskının, yalnızlığın, açlığın içine düşmüştür. Her türlü kirli oyunlara maruz kalmıştır. Rojava’dan göç eden aileler dağılmanın eşiğine gelmiş, ahlaki ve politik normlarda ciddi aşınmalara maruz kalmıştır. Özellikle bu politika daha çok Rojavalı kadınlar üzerinden yürütülmüştür. Birçok genç Rojava’lı kadın Güney’de en düşük fiyatla her türlü sözsel ve fiziksel şiddete maruz kalarak, yaşam savaşı vermektedir.
Tüm bu yönelimlere verilecek en büyük cevap ise halkımızın büyük bir kararlılıkla kendi örgütlülüğünü geliştirmesi, mücadelesini daha da yükseltmesi ve her yeri bir eğitim ve tartışma ortamına çevirmesidir. Sadece yönelimler olduğunda değil, kendi güvenliğini sağlamak için her koşul altında ve her mekanda öz savunma çalışmalarını büyük bir dikkatle yürütmelidir.
Bir halkın toprakları üzerinde özgür yaşayabilmesi için diğer toplumların da haklarına, iradelerine, kültürlerine yer vermesi, onları tanıması ve bir dayanışma içerisinde olması gerekir. Rojava’daki inşa çalışmaları, farklıklar temelinde bir birlik yaratma temelinde gelişiyor. Böylece demokratik inşa diğer halklar için de bir ilham, bir değişim- dönüşüm kaynağı oluyor. Bu değişim ve dönüşümün süreklilik kazanması için demokratik inşayı zamanın her diliminde tartışmak, anlamak ve hayata geçirmek için büyük bir azmin ve kararlılığın sahibi olunmalıdır. Rojava halkı devrim sürecinde bu kararlılığı ve azmi gösterdi ancak bunun daimi ve yaşamsal olması için de demokratik ulus, demokratik modernite ve demokratik özerkliği iyi bilince çıkarması gerekir.