• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

PKK Ve Kadına Dair Notlar…

2 May 2020
in Gerillanın Kaleminden
A A
Share on FacebookShare on Twitter

PKK ve kadın konulu bir makalenin istendiği iletildiğinde aklıma gelen ilk imge Sakine Cansız gerçekliği oldu. PKK içerisinde gerçek anlamda düşüncesiyle, yaşamıyla ve eylemiyle PKK’nin yarattığı kadını temsil eden Sara arkadaşla yanıt aramak hem gerçekçi hem doğru olan yol olacaktı. Bunun için iletilen çerçeveye Sakine Cansız’ın temsil ettiği özgür kadın çizgisi yanıtlar üretmek hem bir görev hem borç oluyor. Sakine Cansız ve PKK’nin oluşumu, gelişimi ve ulaştığı düzey ne kadar değerlendirilse o kadar doğru sonuca ulaşılacağından kuşku duymuyorum. 

KADINLA YOLDAŞLIK ARAYIŞI…

PKK, Sakine Cansız şahsında grup dönemindeki özgürlük, eşitlik ve demokrasi arayışına ulaşmış oluyordu. Bu biraz abartılı bir yorum gibi gelebilir. Ancak diyalektik olarak yaklaşıldığında ne demek istediğim de biraz anlaşılacaktır. Hayatının baharında toplumları, kendileri adına biraz hakikat peşinde olan bir avuç gencin Kürdistan denilen ve adı hayalle gerçek arasında bir muallakta bırakılan bir alanda biraz da el yordamıyla başladıkları bu mücadelede kadınla ‘yoldaş’ olma arayışları sosyal devrimin, özgürlük ölçüsünün de başlangıcı oluyor.

Hareketimizin bir Önderlik hareketi olarak geliştiğini birçok zeminde, çeşitli vesilelerle tartışıyor, Önderlik gerçekleşmesi olarak PKK’yi anlamlandırmaya gayret ediyoruz. PKK’yi anlamlandırmak biraz da Önderliği anlamaktan, hissetmekten, yaşamaktan geçiyor. Kadın ve Önderlik gerçekliğine ilişkin yaptığımız değerlendirmelerin PKK ve kadın içinde iç içe geçtiğini görmek ve yaşamak gerekiyor. Önder APO kendisini tanımlamaya çalıştığı çocukluk yıllarından itibaren çevresindeki kız çocuklarına olan ilgisini ve kadına reva görülen yaşam biçimine olan öfkesini değerlendirmektedir. Bunu rüşeym halinde olan bir ölçü, yaşam ve ilişkilerin sorgulanması olarak görmek gerekir. ‘Kendi toplumsallığım’ dediği PKK gerçekliğinde bu bilimsel, felsefik düzeye kavuşmuş örgüt ve eylem tarzında somutlaşmıştır.

Bu anlamda PKK’nin henüz adının bile koyulmadığı bir dönemde kadınla özgürlük temelinde ilişkilenme, gerçekleşecek yeni toplumsallıkta kesinlikle yer almasına ilişkin yaklaşım hakimdir. Elbette içinde bulunulan dönemdeki gelişmelerden etkilenme olduğu gibi var olan toplumsal ölçülerde yansımasını bulmaktadır. Örneğin 1968 gençlik hareketi, dünyada gelişen feminist hareketlerin yansımaları vardır. Toplumda kadına biçilen misyon kabul edilmemektedir. Her ne kadar toplumsal cinsiyetçiliğin etkileri olsa da bu konuda ciddi çelişkiler mevcuttur. Kadının da insan olduğu, aklı, düşüncesi, duyguları olduğu fark edilmektedir.  Kadınsız devrim olmaz yargısına ulaşılmış olmakla birlikte bunun nasıl olacağına ilişkin yanıtlar önem taşımaktadır.

İLK KADIN PKK’Lİ.

PKK’nin gurup dönemi olarak tanımladığı süreçten başlayarak Kürt ve Türk kadınlarının ilgi odağı olması ve katılım gerçekleştirmesi Önder APO’nun kadına olan ilgisinin, toplumsal özgürlükçü özelliğinin, eşitlik ve adalet arayışlarının bir sonucu olmaktadır. Nazım Hikmet’in bir şiirinde dile getirdiği çarpıcı gerçekliği yani ‘sofralarımızdaki yeri öküzden sonra gelen’ dediği, her türlü aşağılanma ve hakaret altında kalan kadın gerçekliğini yaşamın düşürülüşü, çirkinliği olarak yargılamak toplumsal sisteme en büyük karşı çıkış olarak değerlendirilebilir. Var olan toplumsal gerçeklik içinde kadın da dahil olmak üzere bu yaşam biçiminin sorgulanmadığını, bir kader olarak benimsendiği ve başka türlü olabilirin düşünülmediği bir zamandan bahsediyoruz. Ve yine bin yıllarca diye tabir edilen zaman süresi içinde kadın köleliğinin üzerinde inşa edilen bir yapının reddedilişi olmaktadır. Kadının APOCULARA olan ilgisi bu nedenle grup döneminden itibaren başlayacak, Kürt kadını PKK’nin kuruluşunda yer alacak ve günümüze kadar giderek artan tempoda partileşmenin hem sesi hem de ölçüsü olmayı başaracaktır.

Bilindiği gibi PKK’nin kuruluş kongresi 27 Kasım 1978 yılında gerçekleştiğinde iki kadın bu toplantıya katılmıştır. Ancak unutulmamalıdır ki ideolojik çalışma dönemi olarak da ifade edilen bu süreç sayılarla değil nitelikle değerlendirilmesi gereken bir dönemdir. Kongreye katılımın günümüzdeki gibi olmadığı zaten grup döneminden yeni çıkıldığı, bir avuç devrimcinin Kürdistan’da klasik bir benzetmeyle tohum gibi sayıldığı bir dönemdir. Sakine Cansız bu kongreye katılan ve ilk PKK’li kadın olarak tanımlayabileceğimiz bir kişilik oluyor. Sakine arkadaş şahsında Kürdistan’da Dersim katliamının öfkesi devrimci bir çıkış olacak, doğal toplumun tanrıça kültürü isyan kızının 2013’ün ocak ayında takvimler 9’u gösterdiği bir zamana kadar kesintisiz bir koşuya dönüşecektir.

EGEMEN ERKEKTEN KAÇIŞ VE KOPUŞUN PKK’Sİ…

Türkiye’deki sol-sosyalist hareketlerden etkilenme ile Kürdistan’da sömürgeciliğin yarattığı kültürel soykırım rejimine bir tepki hareketi olarak çıkış gerçekleştiren PKK’nin her iki alanda yani kimlik ve özgürlük sorununa yönelik üretmiş olduğu yanıtlarda sistemden kopuş arayışı açıktır. Bu dönemde var olan irili ufaklı birçok grubun çok kısa sürede tasfiye olması kopuşu gündemlerine almamakla ilgilidir. PKK çıkış döneminde sayısal açıdan birçok hareketten daha az olması nedeniyle Türk sömürgeciliği tarafından uzun süre ciddiye bile alınmayacaktır. Ancak Önderlik tarzında gerçekleşen PKK, dönemin birçok oluşumunu geride bırakan bir gelişmeyi açığa çıkaracaktır. Bu durum PKK’nin gündemine radikal bir devrimciliği alması ve bunu başta zihnen olmak üzere sistemin tüm ölçülerini, değer yargılarını, hakikatlerinden kuşku duyması ve reddetmesi ile gerçekleştirecektir. Bunun kadın gerçekliği ile ne ilişkisi vardır diye sorulabilir. Kopuş her alanda gerçekleşmektedir. Kadın erkekten, erkek kadından kopmaktadır. Evli evinden, öğrenci okulundan kopmaktadır. Baba kızından, ana oğuldan kopmaktadır. Bu zincir uzatılabilir. Toplumsal yaşam olarak sunulan tüm yaşam formları yıkılmakta, PKK gerçekliği ile yeni bir toplumsallık yaratılmaktadır. Kadının üzerinde kurulan mülkiyet ilişkileri ile inşa edilmiş bir yaşamdan kopuş en çok da kadının dikkatini çekmiş ve katılım gerçekleşmiştir. Kuruluş kongresine katılım aynı zamanda kuruluş öncesinde de kadınların PKK’ye ilgisini göstermektedir. Kürt kadını geleneksel toplumcu özellikleri ve direnişçi özleriyle her düzeyde ve her türlü fedakarlıkla katılım göstermiştir. Genç kızlar yeni ve özgür yaşam ideali ile PKK saflarına katılım gösterirken, analar ilk yıllardan itibaren APOCULARA evlerini açmışlar, silahlı gerilla mücadelesinin henüz gelişmediği bugünlerde istihbarat ve kuriyelik olmak üzere canla başla sahiplenmişlerdir. Kadınların kimlik ve özgürlük mücadelesine sahiplenmeleri PKK’nin oldukça kısa bir sürede toplumsal hareket olmasını sağlamıştır.

PKK’nin ilk kuruluş yıllarında fazla belli olmayan özgünlüklerinden biri kadın ile kurduğu ilişki diyalektiğidir. Bu özgünlük kadını erkek egemenlikli sistemden kopardığı gibi gündemine sadece kadının var olan erkeğin düzeyini erişmesini, bu alanda eşitlik ve hak paylaşımını hedeflememiştir. Erkeği de köle ve sömürgeciliğin uzantısı olarak yargılayarak değişim dinamiği olarak kadını öncü haline getirmiştir. Erkek egemen çizginin kadının nesneleştirilmesi üzerinden kurduğu dünyanın özgürlük, eşitlik, adalet ve sevgiyi imkansız kıldığı, bu aşılmadan bir araya gelmenin ancak özgürlük karşıtlığı olabileceği bilinci ile yeni ahlak anlayışı oluşturulmuştur. Bu zorlu mücadele sürecinde erkeği öldürme kavramı kilit bir kavramdır. Erkekler de kadının kendisini yaratma mücadelesinde özgür ve güzel bir toplumun gerçekleşebileceği bilincine varmaktadır. Büyük bir toplumsal alt üst oluşu yaratan bu arayış uğruna ölünecek yaşam tutkusu olurken sonuç yenilmezlik ve zafer olmuştur.

XWEBUN…

Kadınlık adına inşa edilmiş, oluşturulmuş kalıplarda, doğru ve ahlaklı olarak gösterilen ilişkilerde, nesneleştirilmiş kadın gerçekliğinde büyük bir yanlışlığın olduğu PKK’nin oluşumunda farkına varılan bir gerçekliktir. Ancak yeni ve özgür kadının nasıl olacağına ilişkin cevabı kadın yaşayarak geliştirecek, başta oldukça sınırlı olan bilinç ve aydınlanma ‘xwebun’ ‘kendi olma’ arayışıyla güncel olarak dünyada kadın özgürlüğüne öncülük eden evrensel bir karakter kazanacaktır.

Bugün herkes PKK’yi tanımlamaya çalışmaktadır. Biraz da durulan yer ve zihniyet biçimleri farklı tanımlamaları ve algıları yaratmakta adeta fili kıllarıyla izah eden bilimcilere, bireylere benzeşilmektedir. Başta Kürt kadını olmak üzere kadınlar açısından PKK’nin çıkışı toplumsal bir alt üst sürecinin yaşanması anlamına geldiği gibi bu toplumsal değişim sürecinde devrimci çıkışları gerçekleştirme sağlanmıştır. Köle bir yaşama mahkum edilmiş kadın gerçekliği açısından mücadele imkanlarına kavuşmaktan daha değerli bir şey olamaz. PKK Kadınlara mücadele silahlarını vermiş, her alanda görünür olma, öncülük etme, toplumsal değişimi bin yılların özgürlük özlemiyle şekillendirme koşullarını yaratmıştır. Kürdistan’da gerçekleşen sosyal devrimin temelinde yatan işte bu özgürlük çıkışıdır. Önder APO ‘PKK bir kadın partisidir’ tespitiyle bu mücadele içerisinde kadının belirlenen değil belirleyici bir güce kavuştuğunu ifade etmiştir.

PKK gerçekliğinde açığa çıkan özgür Kürtlük, mücadelemizin her zaman ve mekanında yani her süreç ve alanında kadınların katılım gücüyle, sahiplenmesiyle ilişkilidir. Teorik-aydınlanma çalışmalarından başlayarak, zindanlarda ve silahlı mücadele içerisinde yer alınmıştır. İlk ajitasyon-propaganda birliklerinde etkili olunduğu bilinmektedir. Toplumu etkileme ve mücadeleye çekmede genç kadınların sömürgecilik ve cinsiyetçilikle parçalanmış Kürdistan gerçekliğinde oldukça zor koşullarda çalıştıkları tahmin edilebilir. PKK’yi PKK yapan süreçlerden biri 12 Eylül faşizminin karanlık ve zülüm dolu süreçlerinde zindanlarda gerçekleşen direniştir. Bu direniş hareketimizin beslendiği, canlı, yaşayan bir kaynaktır. Her zorlanma, sorun ve sıkıntı bu süreçten çıkarılan sonuçlarla çözüm bulmuştur. Ne kadar kavransa, ne kadar öğrenilse partileşme sorunlarına o derece yanıt üretmektedir. Adeta hareketimizin abı hayat çeşmesi gibidir. En zor koşullarda, hiçbir imkanın kalmadığı bir ortamda zafer militanlığının gerçekleşme biçimini öğretmektedir. Diyarbakır zindanlarında direnişin içerisinde özgür kadını yaratan sembol kişilik bir kez daha Sakine Cansız’ın duruşunda yaşamsallaşacak, kendi olma bu direnişten beslenecektir. Akıl almaz işkenceler karşısında Sakine Cansız arkadaşın direnişinin tüm zindan yapısını derinden etkilediği ve düşmanı ürküttüğü nakledilmektedir.

Düşmanın Kürt kadınına karşı geliştirdiği işkence ve iradesizleşme politikaları başta Sakine arkadaş olmak üzere zindanda direnen onlarca kadın şahsında efsaneleşmiştir. Özgürlük onuru ve namusu, vatan ve kimlik için yaşama çizgisi imkansız kılınan Kürt aşkının yolunu açmıştır. Kadınlar düşmanın kirli politikaları karşısında irade ve inançla aydınlanmış bir yol açmışlardır. Aydınlanmış bu yoldur. Kadının da yoldaş olacağına olan inanç çok büyük bedellerle adım adım, ilmek ilmek örülmüştür.

GÜL TEORİSİ

Günümüzdeki koşulların ve ulaşılan düzeyin açığa çıkması için çok zorlu, sancılı, bin bir tuzaklı ve bedelleri oldukça ağır olan bir mücadele kadını beklemektedir. Egemen erkek zihniyeti ile her alanda çarpışa çarpışa günümüze ulaşılmıştır. İşte bu mücadele alanında kadın kendi olmaya yaklaşmış, tanımlamış ve bir anlamda kendisini küllerinden yaratmıştır. Bu süreci bir yaratılış süreci olarak görmek yanlış değildir. Kadının yaratılış sürecinin yoldaşı ise Önder APO olacaktır. Her acemiliğinde yol gösterecek, tereddütlerinde zaman tanıyacak ve kendi iradesini geliştirmesi için koşulları oluşturacak, düştüğünde yanında olacak, hatalarında af edecek yani kısacası PKK’nin bir sevgi hareketi olarak gelişmesini kadınla ilişkisinde oluşturacaktır.

Önderlik buna gül teorisi dedi. Kızgın savaşı, acımasızlıkları, yıkımı özgür kadın çiçeklenmesi ile dengelediğini ifade etti. Kadın devrimini başlangıcından itibaren bir yaratılış yani inşa çalışması olarak gördü. Unutulmamalıdır ki büyük tutkular, sevgiler olmazsa yaratılış gelişemez. Öfke ve nefret yıkımı geliştirebilir ancak yapamaz. PKK’de gerçekleşen özgür kadın devrimini bu yönüyle tanımlamak da mümkündür.

PARTİLEŞME…

Dağlara akın eden kadın gerçekliğinde bu büyük özgürlük istemini ve sevgi arayışı, kadının toplumsal cinsiyetçiliğine duyduğu öfke ve kini görülebilir. Kadının dağlarda, ordulaşmada özgün ordulaşması ile bir ilke imza atarken bunu giderek kadın partileşmesine taşımıştır. Kadın partileşmesi kadının öz iradesini, öz gücünü, kadın kimliğini açığa çıkararak örgütlü hale getirmede, özlem ve umutları eyleme dönüştürmede büyük bir gerçekleşmedir. 37. Yılında PKK ve PAJK partileşmesi kadın kurtuluşunu tüm özgürlüklerin merkezine almış bir hareket olarak 5000 yıllık erkek egemenlikli devletçi zihniyet ve yapılara meydan okuyor. Sadece söylemiyle değil ortaya çıkardığı yaşam eylemiyle de özgür yaşamı inşa ediyor. Yaşamın her alanını, ilişkisini, zamanı demokratik modernite kuramı çerçevesinde ezilen halklar ve kadınlar adına oluşturuyor. Başta Rojava’da olmak üzere Kürdistan ve giderek bölgemiz Kürt kadınının kahramanlığı, fedakarlığı, emeği ve fikriyle kuşanıyor. Önder APO’nun en büyük çalışmam dediği özgür kadın militanlığı PAJK ve PKK ile demokratik modernitenin şafağı atıyor.

Elbette bu sürece gelene kadar kadın bulunduğu her çalışmada kendisini bekleyen zorluklarla yüzleşmiştir. Bu süreç bitmiş de değildir. Gerilik ve dogmatizmin oluşturduğu kişilik ve yapılar çeşitli biçimlerde varlığını sürdürmektedir. Kadına cinsiyetçi yaklaşımlar yeni ve sözde bilimsel verilerle daha örtülü bir biçimde yürütülmektedir. Çok kapsamlı değerlendirmelere konu olabilecek bu hususlar bu yazının amacı değildir. Ancak hem geleneksel ataerkil kültürü arkasına alan dinci ve milliyetçi anlayış ve akımlar hem de günümüzün sahte özgürlükçü liberal politikalarının etkisi altında kadına yönelik cinsiyetçi yaklaşımları meşrulaştıran tutumlar karşısında mücadele etmek gerekmektedir. PKK kuruluşundan günümüze kadar adeta uygarlığın bu duvarlarını kırk yıllık mücadelesi ile vura vura aşındırmıştır. Artık bu egemen dünya parça parça dökülmektedir. Kadın köleliği uygarlığın üzerinde yükseldiği ilk zemindi. İlk köle, ilk sınıf, ilk ezilen ulustu. Özgürlük mücadelemiz içerisinde binlerce kadın duygularıyla, düşünceleriyle, bedenleriyle bu uygarlık kültürünü parçalamıştır. İlk kadın şehitlerimizden en son Rojava’da şehit düşen kadın yoldaşlara kadar kesintisiz süren bu kavga Özgür Önderlik, Özgür Kürdistan çizgisinin başarısını yarın kadar yakın kılmaktadır. Bu vesileyle şehitlerle nefes aldığımızı, onlarsız bir adım atamayacağımızın bilinciyle yaşadığımızı tekrar ediyor, 37. Parti yılına girerken başarı ve özgürleşme iddia ve sözümüzü bir kez daha belirtiyorum. 
HELİN ÜMİT

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk