PAJK Koordinasyonu
Destansı mücadelesiyle Demokratik özerklik çözümünün biricik öncü gücü ve kurmay örgütü olan özgürlük hareketimiz PKK’nin, Önderliğimizin, halkımızın ve tüm yoldaşlarımızın yeniden doğuş gününün otuz dördüncü yıldönümünü kutluyoruz.
PKK’nin otuz dördüncü kuruluş yıldönümünü kutladığımız bu günlerde son siyasal süreci PKK tarihinin açığa çıkardığı gerçekler temelinde ele almak çok önemli olmaktadır. Tüm yoldaşlarında bildiği gibi Önderlik gerçeği tarihi PKK tarihidir.Önder APO kırk yıllık mücadelesiyle özgür Kürt gerçeğini ve toplumunu açığa çıkarmış, kendi çözüm koşullarını yaratmıştır.
PKK, birinci stratejik dönemle Kürdistan’da partileşmeden bir yaprağın bile hareket etmeyeceğini bilerek, partileşerek özgür yaşam umutlarını yeşertmiştir. İkinci stratejik dönemiyle gerilla mücadelesini geliştiren PKK, Kürd’ün var olma ve özgür yaşama sorununu tüm yönleriyle açığa çıkarmış ve toplumsallaşmayı başarmıştır. Üçüncü stratejik dönemle var olma ve özgür yaşama sorununu iyice belirginleştiren PKK, Kürt sorunun barışçıl siyasal çözüm temelinde arayışlarını sürdürmüştür. Barışçıl siyasal çözüm koşulları Önderliğimizin tüm ısrarları ve çabasına rağmen karşılık bulamayınca dördüncü stratejik dönem kendisini dayatmıştır. Dördüncü stratejik dönemin karakteri varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama temelinde devrimci halk savaşı stratejisiyle demokratik özerklik çözümünü geliştirmedir. Dördüncü stratejik dönemin ruhuna denk geliştirdiğimiz devrimci halk savaşımız demokratik özerklik çözümünü adım adım geliştirmektedir. Rojava Kürdistan’da demokratik özerkliğin ilanı ve demokratik özerklik inşası tüm zorluklarına rağmen gelişmektedir. Kuzey Kürdistan’da gerillanın bu yıl Botan ve Zağros’ta geliştirdiği devrimci operasyonlarla devrimci halk savaşı yeni bir aşamaya girmiştir.
Önder APO’nun özgürlüğünü sağlayana ve Kürtlerin özgürlük statüsünü kazanana dek mücadelemizi kesintisiz yürüteceğimiz bilinmektedir. Özellikle Ortadoğu’da ki tarihsel gelişmeleri değerlendirdiğimizde özgürlük hareketimiz PKK’nin her zamankinden daha fazla halklar için özgürlük umudu olduğu açığa çıkacaktır. Ortadoğu’da artık ulus-devletlerin eskisi gibi varlığını sürdüremeyeceği, ciddi bir kırılma noktasına gelip dayandığı bilinmektedir. Ortadoğu ve Kuzey Afrika halkların ulus-devlet gerçeğine karşı geliştirdiği mücadele gün geçtikçe daha fazla artmaktadır. Afganistan direnişiyle başlayıp Irak, Tunus, Yemen, Mısır, Libya ve Suriye ile devam eden halkların özgürlük ve demokrasi talebi henüz karşılığını bulmamıştır. Halklar demokratik, özgür bir yaşam için mücadele ederken uluslar arası ve gerici bölge güçleri kendi çıkarları doğrultusunda devrimsel bu gelişmeleri kendi lehine çevirmeye, sonuç almaya çalışmaktadır. Özellikle ABD, İngiltere ve İsrail’in Ortadoğu’ya dönük kapsamlı planları bulunmaktadır. ABD’nin Ortadoğu’ya müdahalenin koşullarını yaratmak ve tek alternatif olarak kendi çözümünü dayatmak için Önderliğimize karşı uluslar arası komployu 9 Ekim ile birlikte geliştirdiği bilinmektedir. Uluslar arası komplonun en temel amacı Ortadoğu’nun devrimsel gelişimine ve bu devrimsel gelişmeye Önderlik eden Önderliğimize ve hareketimize müdahale etmekti. ABD, Önderliğimizi esaret altına alarak ve bu esareti ağırlaştırılmış tecrit koşullarında sürdürerek sonuç almak istemektedir. Çünkü ABD şunu çok iyi bilmektedir ki, Önderliğimizin en küçük müdahalesi Ortadoğu’nun tarihsel gelişimini ve karakterini etkileyecek, hatta belirleyecektir. Bu açıdan uluslar arası komplonun on dört yıldır ağırlaştırılarak sürdürülmesi manidardır. Uluslar arası komplo ardından gelişen on dört yıllık süreçte bunu daha da anlaşılır kılmaktadır. Ancak Önderliğimizin İmralı’da kapitalist modernitenin sistemine ve politik araçlarına karşı geliştirdiği demokratik modernite sistemi Ortadoğu’da şafak vaktini yaşamaktadır. Demokratik modernitenin özellikle kapitalist modernitenin ulus-devlet sistemine karşı geliştirdiği demokratik ulus zihniyeti ve onun demokratik özerklik çözümü Ortadoğu halkları için tek çözüm yolu olmaktadır. ABD ve onun gerici faşist bölge güçleri ne yaparsa yapsın cin bir kere şişeden çıkmıştır. Bu açıdan Ortadoğu ekseninde uluslar arası ve bölge güçlerinin çelişkili ve çatışmalı durumu devam edecektir. Mücadelenin yönünü kuşkusuz halkların örgütlü mücadelesi belirleyecektir.
Bu gelişmeler ışığında Kuzey Kürdistan’da faşist AKP ve onun uzantılarıyla mücadele gelişerek devam edecektir. AKP’nin Kuzey Kürdistan’da topyekûn bir saldırı içersinde olduğu ve yandaş medyasıyla özel savaşı geliştirmeye çalıştığı bilinmektedir. Ancak tüm bu saldırılara karşı devrimci halk savaşı temelinde karşılık verdiğimiz ve bunu daha fazla geliştirerek Ankara merkezli siyasetin dengesini bozacağımız ortadadır. Bu açıdan AKP faşist hükümetine ve onun akıl hocası olan Gülen cemaatine karşı mücadelemizi her zamankinden daha fazla yükseltmemiz tarihi önemdedir. Şunu unutmayalım ki Kuzey Kürdistan’da gelişecek demokratik özerklik çözümü dört parça Kürdistan’ın teminatı olacaktır. Kuzey Kürdistan’daki gelişmeler tüm Kürdistan’ın hatta Ortadoğu’nun kaderini belirleyecektir. Bu açıdan Kuzey Kürdistan’da devrimci halk savaşını çok boyutlu uygulamak ve çözümü kalıcı kılmak tarihi bir öneme sahiptir. Bununla bağlantılı Rojava’daki kazanımlarımızı da kalıcı kılabilmek için çok boyutlu ilişki ve ittifak içinde olmamız gerekmektedir. Bir yandan ulusal birliğimizi geliştirirken, bir yandan da Rojava’daki gelişmeleri Kürtlerin genel kazanımlarına dönüştürmek ve kalıcı kılmak çok önemlidir. Önümüzdeki dönem Suriye ile bağlantılı devam edecek bir süreç olarak İran’ın durumu daha netleşmemiştir. Olası İran müdahalesine ve İran’da yaşanabilecek tüm gelişmelere karşı da Rojhılat’ta her düzeyde hazırlıklı olmamız gerekmektedir.
Bu temelde olası güncel gelişmeleri takip edip buna göre politika belirlemenin yanı sıra tarihsel ve güncelliği iç içe geliştirerek bir mücadele yürüteceğiz. PKK hareketi olarak en temel gündemimiz Önderliğimizin özgürlüğü, dolayısıyla Kürt halkının özgürlüğüdür. Önderliğimizin özgürlüğü sağlana dek mücadelemizi kesintisiz yürütmeliyiz. Önderliğimizin özgürlüğü çok boyutlu bir mücadele gerçeğini bizlere dayatmaktadır. Özellikle Önderliğimizin paradigmasını yaşamsallaştırmak için partileşmeyi ve partileşme temelinde yeni dönem kadro gerçeğini açığa çıkarabilmeliyiz. PKK, ulus-devletçi çözümsüzlüğe karşı demokratik ulus çözümünü her zamankinden daha fazla geliştirip demokratik özerkliğin inşasında rolünü oynayacaktır.
Tüm yoldaşlarında bildiği gibi yaşadığımız bu tarihsel süreçte PKK’nin demokratik modernite şafağında, demokratik ulus zihniyetiyle demokratik özerkliği geliştirmenin temel kurmay örgütü olduğu bilinmektedir. PKK, yarattığı değerleri bir o kadar koruyup geliştirmek kadar güçlü bir eleştiri-özeleştiri sürecinden de geçerek paradigmasal olarak kendisini yenilemiş, ideolojik-felsefik gücünü muazzam düzeyde geliştirerek strateji ve taktiklerini geliştirmiştir. Özellikle Önder APO’nun imralı’da geliştirdiği Savunmalar ekseninde PKK, parti anlayışını, ideolojik argümanlarını, amaçtaki derinleşmeyi, paradigmasal yani ideolojik-felsefik dönüşümü ve buna denk stratejik-taktik gücünü açığa çıkarmıştır. PKK, toplumların her zamankinden daha fazla öncü kurmay örgüt olan partilere ihtiyaç duyduğunu bilerek parti tanımını daha güçlü kılmıştır.
Sosyalist bir parti olan PKK’nin en temel özelliği kendisini devletçi, iktidarcı zihniyetin ulus-devletçi anlayıştan arındırarak toplumun demokratik değerlerini tarihsel olarak açığa çıkarma ve bunu yaşamsal kılmak için öncü kurmay örgüt olmasıdır. Demokratik, özgür ve politik gücüyle yaşamak isteyen bir toplum PKK gibi öncü kurmay örgütlere ihtiyaç duyar. PKK bu anlamda ideolojik, örgütsel ve sistemsel olarak demokratik, özgür bir toplumun protipidir. PKK, Önderliğimizin savunmaları temelinde genelde uygarlığı tarihsel ve toplumsal olarak çözümlemekle birlikte en temelde kapitalist modernite sisteminin tüm argümanlarını, sistemini ve amacını çözerek buna karşı modernite tanımını kavram ve kuram olarak yeniden tanımlayarak alternatif demokratik modernite sistemini geliştirmeyi en temel hedefi olarak görmektedir. Bu açıdan demokratik toplum, eko-endüstri ve demokratik konfederalizm temelinde demokratik moderniteyi geliştirmek PKK’nin birincil görevi olmaktadır. Demokratik ulus zihniyetine sahip olan PKK’nin bu zihniyet dünyasını toplumda geliştirmek ve toplumun tümünü kapsama hedefi gerçek demokratik, özgür yaşamın teminatı olmaktadır. Demokratik ulus zihniyetine sahip olmayan bir toplumun barış, demokrasi ve kardeşçe yaşaması mümkün değildir. Ulus-devletlerin ‘tekçi’ anlayışı olan tek millet, tek devlet, tek dil…vs. anlayışı faşizmi doğurur. Sosyalist bir parti olan PKK, demokratik ulusun tüm renklerine ve seslerine kendini açık tutar. Toplumun tüm kesimleri kendi kültürleriyle, dilleriyle ve özgünlükleriyle demokratik siyaset içersinde, demokratik ulus zihniyetiyle yaşama hakkına sahiptir. Toplumdaki farklılıklar çeşitliliği, bu çeşitlilikte zenginliği ve özgürlüğün kapsamını oldukça geliştirir. PKK bu zenginliği ahlaki ve politik toplumun demokratik siyaset içersinde yaşama hakkı olarak gördüğü gibi bunu bedenleştirmek için demokratik özerkliği çok geniş toplumsal kesimlerin temel örgütlenme ve kendi kendini yönetme gücü olarak gördüğü gibi bunu geliştirmek için öncü rolünü de oynar…