Kürdistan devriminin diğer devrimlerden ayrılan en temel özelliği toplumun tarihsel sosyolojisini çok iyi analiz etmiş olmasıdır. Genel-geçer manifestolar, örgütlenme perspektifleri, değerlendirmelerle yetinmemiş, toplumun temel çekirdeği olarak aile olgusuna ve birey çözümlemelerine ağırlık vererek gelişim göstermiştir. Bu, Reber Apo’nun geliştirdiği farklı, temel bir yöntemdir. Kürdistan halkının tarihsel olarak parçalanmışlığı ve sömürgeleştirilmesi nedeniyle özgürlüğe, yurtseverliğe yaklaşımındaki zayıflıkları ve çarpıklıkları kişilik çözümlemeleri ile giderilmeye çalışılmıştır. Kişilik çözümlemelerinin yapılması, köleleştirici yanların eleştiri ve özeleştirisinin yapılarak bireylerin özgürlük mücadelesi içinde yer almaları temelinde yeni insanın, yeni toplumun doğuşu mümkün kılınabilmiştir. Devletin kendi hâkimiyetini aile kurumu aracılığı ile Kürdistan toplumuna taşırması, bu kurumun eleştirilmesine ve çözümlenmesine yol açmıştır.
Bugün hareketimizin tüm hegemonik sistem tarafından hedef alınması, tehlike görülmesi, amansız saldırıların gerçekleşmesinin sebebi Marksist-Leninist bir hareket olduğu için değildir. Marksizm-Leninizm büyük mücadeleler, fedakârlıklar göstermesine ve özgürlük, demokrasi hedeflerine rağmen sonuçta kapitalist sisteme eklemlenmiş ve hatta onu daha fazla derinleştirmiştir. Marks, devrimi ağırlıklı olarak ekonomik tahlillere dayandırarak gerçekleştirmeyi hedeflemişti. Oysaki Başkan APO devrimimizin özgürlük zihniyeti boyutunu öncelikli ele almış bu anlamda özgür toplum, kadın ve erkeğin yaratılmasını temel gündemi yapmıştır. Reber APO’ya karşı geliştirilen uluslararası komplonun ana sebebi Reber APO’nun geliştirmek istediği yaşam tarzıdır. Hegemonik sistem açısından Önderliğimizin esas tehlikeli görünen yüzü, hedef alınma sebebi onun özgürlük anlayışı, bunu yaşama geçirirken kullandığı yöntemler ve yaşam tarzıdır. Önderliğimizin yaşam felsefesi, kadın özgürlüğüne, toplum özgürlüğüne dayandığı için devletler ve iktidarlar tarafından asla kabul edilmemektedir. Başkan Apo’nun özgürleştirici yöntemi, verili düzen yaşamından kopmuş, bunu eleştiren, yeni yaşamı kendisinde yaratan bireye dayanmaktadır.
Özgürlük mücadelesi önce bireyin kendisinden başlamalı ve bunu çevresine yaymalıdır. Kendisini özgürlükte, yurtseverlikte netleştirmiş öncü kadrolardan oluşan partiyle Kürdistan devrimi, kadın devrimi gerçekleştirilmektedir. Egemen erkek karakterli kapitalist sistem Önderliğimizi bu yönü ile denetlenemez, kontrol altına alınamaz bulmuştur. Egemenlikli sistemin temel taşı ve en pahalı kölesi kadın cinsinin, ailenin, erkeğin denetiminden çıkma ve özgürleşme tehlikesini gören hegemon erkeklik büyük bir korku ve telaşla Önderliğimize yönelmiştir. Kadın elden gitti mi, yani özgürleşti mi bu egemenlikli dünyanın sonudur. Dünya tarihinde tanık olunmamış biçimde uluslararası devletlerin işbirliği ve komplosunun yapılması, Türk devletine teslim etme bu temelde gerçekleşmiştir. Bu aynı zamanda egemen erkeliğin ortak işbirliği sonucunda gerçekleşmiş bir operasyondur. Kürdistan ülkesinin tarihi, coğrafi özellikleri de dikkate alındığında kadın eksenli devrimin ne denli büyük bir etki yaratacağı da tahmin edilmekteydi. Kürdistan devrimi, Ortadoğu devrimidir. Dünya devrimidir. Bu noktalardan hareketle aileyi ve bunun içinde şekillenen sevgi ve aşk anlayışlarını, duyguları çözümlemek önemlidir.
BESÊ ERZİNCAN