İki ana koldan akan tarihsel akış bir koldan egemenlik ve iktidar sahiplerini beslemiş, diğer koldan ise demokratik değerler toplum ve halklar adına günümüze kadar taşınmıştır. Tarihte ilk karşı devrim, ilk ezilen ve sömürülen cins olan kadına karşı komplo ile gerçekleştirilmiştir. Kadın bu anlamda özel savaşın kuralsız, hileli ve kurnaz erkek aklının ilk kurbanı olmuştur. Kadına karşı geliştirilen özel savaş, tarihten günümüze kadar sinsilik, kandırma, kurnazlık, kadın sistemini kabul eder gibi görünme ancak alttan alta güç ittifakları örgütleme, gasp, talan, tecavüz ve köleleştirme ile iç içe geçen yöntemlerle geliştirilmiştir. Bu nedenle erkek aklının kötülüğe, ahlaksızlığa ve güç tekeline eğilim hikâyesi, tarihin buna nasıl evirildiği ve erkekte kökleşen kişilik özelliklerinin nasıl oluştuğu bu kitapta ele alınan ve incelenen konuların başında gelmektedir. Kadına karşı geliştirilen ilk karşı devrim kavranmadıkça, toplumun nasıl teslim alındığı ve köleleştirildiği anlaşılmayacaktır. Kadından çalınmış özgürlük ve bağımsızlık, toplumdan çalınmış bağımsızlık ve özgürlüktür. Kadından zorla alınmış değerler, tüm toplumun emek ve çabasıyla oluşturulan ürünlerin ve yaratımların gaspıdır. Kadının yaratımı, güveni ve sevgisi toplumun esenliği, güvenliği ve coşkulu yaşamıdır. Bu nedenle özel savaş sorunu incelendiğinde “Neden kadın?” sorusuna verilecek doğru yanıt, “Neden toplum?” sorusunun da doğru yanıtı olacaktır. Çünkü toplumun yarısını oluşturan bir cinsin, yaşamın zirvesinden en alt basamaklara kadar yuvarlanması veya dipsiz bir kuyuya atılması, bir toplumun düşüş ve karanlığa gömülme hikâyesini de bağrında taşımaktadır.
Bu kitap denemesiyle ile asıl amacımız toplumsal yarıklara sızmış olan egemen erkek aklının başvurduğu yol ve yöntemleri, izlenen yol ve yöntemlerde kullanılan araçları, her şeyden önemlisi de bu araçları besleyen zihniyet yapılanması ve zihni şekillenmeyi açığa çıkartmak, aynı zamanda bununla mücadele edebilme yöntemlerini oluşturma ve boşa çıkartma araçlarını geliştirmektir.
Günümüz toplumlarını teslim alan ve yönlendiren bir mekanizmaya dönüşen özel savaş, yaşam tarzımızı ve ilişkilerimizi ciddi biçimde etkilemiş ve yönlendirmiştir. Topluma karşı her zaman bir tehdit olarak örgütlendirilen özel savaş doğru kavranılmadığında ve çözümlenmediğinde, toplumu önce kadın şahsında olduğu gibi içeriden fethetmiş, ardından kurumlaşmalarını sağlayarak fethettiği insan, toprak, maddi değerler, doğa ve manevi dünyanın tamamını elde tutmanın ve kalıcılaştırmanın bir aracı olarak derinlik ve süreklilik sağlamıştır. Toplumsal yaşamımıza sızan gizli ve tehlikeli bir araç olan özel savaş, doğru tanımlanmadığında isimsiz kalabilmekte ve tehlikeleri görünmez kılmaktadır. Bu nedenle yaşamı kuşatan gizli bir güç olarak ele alınması gereken özel savaşın karakteri ve yapılanması, ideolojik olarak değerlendirilmeli ve düşünce gücü ile yenilgiye uğratılmalıdır.
Bu anlamda düşmanın önce düşünce ve zihniyette yenilgiye uğratılması, başarı getirmektedir. Buna rağmen düşmanı salt karşı cepheden görüp yorumlamak, içimize sızan anlayışları ve eğilimleri doğru ve yerinde değerlendirememek, mücadele geliştirememek, Kadın Hareketi’mizi ve genel örgütü ideolojik esaslarda zayıflatmaktadır. Düşmanın kurumlaştırdığı Özel Harp Dairesi ve bu daireye bağlı yüzlerce birim ve kurum psikolojik savaş yöntemlerini çok yönlü uygulamakta ve günlük müdahalelerle bir savaş karargâhı gibi çalışmaktadır. Düşman, bir insanın eğitilmesi ve devrimcileşmesi durumunda atom bombasından daha tehlikeli olabileceğini bilmektedir. Nitekim mücadelemizde birçok şehit arkadaş, süreçleri doğru anlama sonucu geliştirdikleri eylemlerle düşmanın dönem politikalarını felç etmeyi başarmış ve düşmanın geliştirdiği özel savaş yöntem ve tekniğini başında patlatabilmişlerdir. Diğer yandan düşman olgusunun silikleştiği, kendi iç gündemleri ile meşgul olan, enerjisini büyük başarılara saklama veya harcama yerine küçük-basit gündemler etrafında tüketen, gözünü sadece iç sorunlara dikerken dış gelişmeleri takip etmeyen, düşmanın geliştirdiği mücadele taktiklerini çözmeyen, ona göre bir mücadele tarzı geliştirmeyen, yaşanan durumları kendine dert edinmeyen, kafasını kuma gömen deve kuşu misali gövdesini bile saklayamayacak denli duyarsızlaşan bir kişi açık ki; özel savaş kurumlarının ve politikalarının etkisinde ve yönlendirmesindedir. Bütün bu politikaları fark edebilmek için özel savaşı gündemimize almak ve gündemimizde tutmak devrimci bir görevdir. Düşmanın özel savaş politikalarını boşa çıkartmak için bu çalışmayı gündemimize aldık ve sonuçlarını paylaşarak duyarlılık yaratmayı ve bazı açılardan görünmeyen düşmanı görünür kılmayı hedefledik. Özellikle kadın olarak özgür kadın parti ölçülerinde derinleşme, örgüt disiplinini ve ciddiyetini özümseme ve özgür kadın ölçülerinde ideolojik derinlik ve doğrultu kazanma, özel savaşın panzehiri olacaktır.
Kapitalist modernitenin baş temsilcileri ‘önce kadınları vurun’ diyorlarsa, Demokratik Modernite Paradigmasının kaynağı olan Rêber APO da “önce kadınları kurtarın” diyor. O halde yapılması gereken kadınları özel savaşa karşı bir devrimci cephe gibi örmek, bir barikat gibi sağlam kalelere dönüştürmektir. “Kendini bil, kendini güçlendir ve kendin ol” felsefesiyle özgürlüğü kazanan bir kadın gücü, özel savaş karşısında en temel mücadele gücüdür. Saflarımız başta olmak üzere, toplumda kadına karşı geliştirilen özel savaş yöntemlerini sıradan ele almadan, devrimci hassasiyeti yüksek bir duyarlılık ve öngörü ile takip edip işlemez hale getirmek temel gündemlerimizden biridir. Bu gündemi oluşturmak için duygular, ruh-düşünce dünyasının devrime ait olması ve Rêber APO ile bütünleşmesi, büyük hedeflerin ve amaçların sahibi olarak ütopya ve umudun korunması yoğunlaşmanın ana noktası olmaktadır. Özel savaş uygulamalarına dönük öngörülü, bilinçli, dikkatli ve tedbirli olmak onu boşa çıkartacaktır. Bunun için düşmanın yönelimlerini takip etmek, doğru kavramak, karşı taktik ve stratejilerle karşı hamle geliştirmek, bu savaş tarzını derinlikli çözmekten geçmektedir. Bu amaçla araştırdığımız konular tarihsel olduğu kadar güncel ve örgütsel sistemimizi, ideolojik duruşumuzu ve devrimci ölçülerimizi etkileyen hususlardır. Bununla birlikte toplumu nerede, nasıl teslim almış ve düşürmüşse, buradan başlama ve yeniden örgütleme-ayağa kaldırmanın çözüm gücünü geliştirme amacı taşımaktadır.
Ş. Zeynep Kınacı Özgür Kadın Akademisi
Ş. Medya Mawa Devresi