Ortadoğu toplumlarında iktidarcı güçlere karşı (aşınan yönleri olmakla birlikte) kültürel bir direnme formu olarak ele alınabilecek geniş aile, aşiretçi yapılarda çözülme görülebilmekte, yanı sıra savaşlar, ekonomik vb. sorunlar nedeniyle yaşanan göçlerin de bir sonucu olarak yaygınlık kazanan çekirdek ailelere de sıkça rastlanmaktadır. Ancak Ortadoğu kültürel şekillenmesindeki toplumsallığın bir ifadesi olarak geniş aile kültürünü dağıtmak parçalamak için kapitalist modernite özel savaş politikaları temelinde yönelimlerini sürdürmektedir. Genel anlamda ailenin dönüşüm yaşadığına dair tespitler gün geçtikçe artmakla birlikte değişimin karakterine dair yorumlarda yetersiz, geri ve gelişmeye engel olarak tanımlanan “eski geniş aile” modeli yerine yeni diye toplumdan kopuk bireyci, maneviyatın aşındırıldığı batı tipi aile modelleri uzun süredir çeşitli yollarla (“bilimsel” araştırma, medya, film, dizi vb.) Ortadoğu kültürüne de empoze edilmeye çalışılmaktadır. Ama esasta yeni diye pazarlanan modernist aile tipinde kadınların ve çocukların “bağımsızlık-bireysellik-benlik bilinci” adına çok daha fazla bağımlı ve bencil kişilikler olarak şekillendiğini, bu anlamda sorunların derinleştiğini rahatlıkla gözlemlemek mümkündür. Bu yönüyle egemenler ve onların hizmetine girmiş olan aydın çevresinin ve bilim insanlarının sistemin ömrünü uzatmanın yolları olarak geliştirecekleri modellerin sorunların çözümüne yol açacağını düşünmek gafillik olacaktır.
Sonuç olarak “eş yaşam” zemini olarak mevcut ailenin, kadının ve toplumun enerjisinin, gücünün parçalandığı, yutulduğu bir alan olmaktan çıkması için ailede çok köklü bir değişime ihtiyaç olduğuna şüphe yoktur. Kadın özgürlüğü sorununu salt bir cinsin özgürlüğü ya da eşitliği sorunu olarak ele almak sadece yetersiz kalmayacak yanılgı ve yanlışlara da yol açacaktır. Kadın bakış açısı temelinde, kadının politik ahlaki ve örgütlü tutumu ve eylemiyle gelişecek olan kadın devrimi ailesel ve toplumsal sorunların da çözüm adresidir. Bu yönüyle de aile gerçekliğinin karşıt sistemin üretim ve sürdürüm merkezi rolünden çıkması temelinde eşit özgür koşullarda birliktelikler için Önder APO tarihsel toplumsal yönleriyle derinlikli tahlillerde bulunmuş savunmalarında özgür eş yaşam olarak çözüm formülünü ortaya koymuştur.
Kapitalist modernitenin hem manevi ve hem de maddi anlamda tüketen, sömüren, çökerten aile ya da ailesizlik anlayışlarını reddederek, demokratik modernitenin kadın özgürlükçü paradigması temelinde değişime yönelmek, demokratik nitelik kazandırmak yaşanan sorunların köklü çözümü için olmazsa olmaz önem taşımaktadır. Şimdiki zamanların aile gerçeğinde demokratik değişim ancak kadının özgürlük temelinde güçlenmesiyle, her alanda (sosyal, siyasal, kültürel ekonomik) söz ve karar sahibi, emek sahibi olmasıyla mümkün olacaktır. Bu değişim sağlandıkça aile politik ahlaki toplumun-toplumsallığın inşasında önemli rol oynamaktadır, oynayacaktır. Kadın erkek ilişkileri anlamında iktidara dayalı, soy sürdürme ya da güdüsel yaklaşım temelli ilişkilerin aşılması; değişim için gerekli başlangıç hususları olmaktadır. Bir tarafın (erkeğin) özneliğine, belirleyiciliğine, sahipliğine, mülk anlayışına dayalı ilişkiler aşılarak yerine özgünlükleri gözeten eşitlik ve adalet anlayışıyla, özgürlük felsefesi ve demokratik anlayışa dayanan ailenin gelişmesi gerekmektedir. Aksi durumda yani mevcut ilişki anlayışlarıyla (kendine gelenekçi diyeninden modern olarak tanımlayanına kadar) aile başta kadın ve çocuklar için olmak üzere tüm toplum için değerlerin tüketildiği bir zemin olmaktan çıkamayacaktır.
Binlerce yılın kirine, yalanına, sahtekarlığına, sömürüsüne maruz kalmış bir gerçekliği hakikatiyle, özüyle ve anlamıyla buluşturmak çok büyük mücadeleleri gerektirmektedir. Ama mevcut gerçeklik köklü bir analizle bilince çıkarılırsa yani hakikati bilinirse de, bu engeller ve zorluklarla mücadele etmek, kadın öncülüğünde dünyayı da yeniden özgürce ve adil yaşanır duruma getirmek için binlerce gerekçenin olduğu görülecektir. Önder APO, Medine Memi isimli 17 yaşına yeni girmiş bir genç kızın Adıyaman’da diri diri toprağa gömülmesi olayı ardından, bu olayın tek başına onlarca devrim gerekçesi olduğunu söylemişti.
Özgürlük mücadelemizin dünyada, Ortadoğu’da ve Kürdistan’da gelişen diğer sosyalist hareketlerle, gerilla hareketleriyle ve ulusal kurtuluş mücadeleleriyle şüphesiz ki amaçta ve mücadele yönteminde ortaklaşan birçok yönü bulunmaktadır. Ancak tarihte ve günümüzde bu misyonlarla mücadele yürüten birçok hareketle belirgin ve öncelikli farklarımızdan biri de; kadın özgürlüğünün mücadelemizdeki anlamı ve gelişim düzeyidir. Önder APO’nun mücadelemizin başlangıç yıllarından itibaren kadın özgürlükçü zihniyetin ve yaşam tarzının geliştirilmesine dönük yaptığı tahlillerin, sarf ettiği çabanın benzersiz olduğuna şüphe yoktur.
Önder APO, ilk yıllardan itibaren 40 yılı aşkın mücadele tarihimiz boyunca kadın ve aile sorunu üzerine geliştirdiği çözümleme ve çözüm yaklaşımlarına büyük önem vermiş, kadın ve erkek ilişkileri, aile içi ilişkiler anlamında yaklaşım ilkeleri belirlemiştir. Böylece hiçbir devrimci harekette gündemleşmediği kadar kadın ve aile konusu gündemleştirilmiş, binlerce kadro şahsında geliştirilen çözümleme yöntemiyle bu kapsamdaki geri anlayışları aşma ve toplumda da aileyi dönüştürme düşmanın kurumu olmaktan çıkarma esas alınmıştır. Bu ölçüler giderek halkımızda da karşılığını belli yönleriyle bulmuştur. Bu konuda daha alınması gereken çok yol olmakla birlikte binlerce yıldır şekillenmiş olan aile kurumunda, neredeyse çağlar atlandığını söylemek de abartı olmayacaktır. Kadına ve çocuklara şiddet, çocuk yaşta evlendirme, çok eşlilik, eve kapatmalar, kadının yaşam alanlarından soyutlanması gibi cinsiyetçi uygulamalar yurtsever halkımız içinde de giderek kabul edilmeyen ve tavır konulan hususlar olmuştur. Hareketimizin Kadın Kurtuluş İdeolojisiyle kadın partileşmesi düzeyinde açığa çıkardığı gelişmenin yanı sıra paradigmamızın kadın özgürlükçü karakteriyle de dünya kadınlarına öncülük iddiasının ve pratiğinin sahibiyiz. Bu anlamda özgürlük mücadelesinin ve kadın özgürlük hareketinin militanları olarak, Önderliğimizin kadın ve aile sorunu konusunda geliştirdiği çözümlemeleri ve çözüm projelerini yine Demokratik Ekolojik Kadın Özgürlükçü paradigmayı anlama ve özümseme temelinde, düşmanın geliştirdiği aile ve ailecilik anlayışlarıyla mücadele büyük önem taşımaktadır.
Çözümlenmeyen aile bağları özgürlük yürüyüşü önünde engeldir
Özgür kadın kişiliğine ulaşma iddiasıyla gelişim değişim sancılarımızı ve zorlanmalarımızı aşmak için ailedeki kişilik şekillenmemizle bağını kurarak tespitlerde bulunmak öncelikli eğitim yöntemimiz olmaktadır. Ailenin yetiştirme ve terbiye anlayışının etkisini çözümlemeye çalıştığımızda; bilinçsizce ve belki de iyi niyetlice ama yanlış, yanılgılı ve içeriksiz büyütüldüğümüz sonucuna ulaşıyoruz. Ailecilik, Önderlik felsefesi ve kadın özgürlük çizgisi karşısında gerici anlayış ve yaklaşımların temsilini ifade etmekte devrimci sorumluluklarımız temelinde pratikleşme önünde engel olan ve aşılması gereken bir karşı kültür olmaktadır. Aile ilişkilerinin anlayışta aşılamaması parti içinde de yoldaşlık ilişkilerinde zayıflığa yol açmaktadır. Çözümlenmemiş aile bağları adeta ayaklara dolanarak yürüyüş önünde engeller yaratmaktadır. Önder APO’nun köklü çözümleme eğitimleri yöntemiyle; içselleştirilmiş toplumsal cinsiyetçi zihniyeti aşmak, geleneksel alışkanlarla, duruşlarla mücadele ettikçe özgürlük ilkeleriyle buluşmak mümkündür. Büyük bedeller vererek geldiğimiz aşamada Kürdistan toplumu başta olmak üzere Ortadoğu kadınları ve halkları için tarihi aydınlatan, bugünde geleceği yaratan, adım adım büyük kadın devrimine kararlı adımlarla yürüyen bir gerçekliği yaşıyoruz. Özgür yaşamı inşa ve dünyanın çeşitli ülkelerinde yeni yeni gelişme halinde olan kadın özgürlük arayışlarına cevap olma temelinde de teorik ve pratik anlamda büyük çabalar verilmektedir.
Dünya genelinde de cinsiyetçi ideolojinin uygulamaları karşısında kadınların direniş pozisyonunda belirgin bir yükselme yaşanmaktadır. Kadınlar artık baskı ve katliamları, üreme nesnesi ve ucuz işçi olmayı kabul etmemektedirler, kitleselleşerek daha yüksek sesle reddetmektedirler. Kadın özgürlüğü arayışı ve mücadelesi giderek yaygınlaşıp örgütlü bir güç haline gelmektedir.
Tarihte insan yaşamının büyük bir bölümünde tanrıça duruşuyla toplumu cennet gibi yaşamla buluşturanların ait olduğumuz cins kimliğine sahip kadınlar olduğunu, büyük zorluklarla savaşa savaşa büyük emeklerle yarattıkları ve yaşattıkları toplumsal ölçülerin gururla yaşanacak özellikler olduğunu unutmamalıyız. Ana-kadın yaşam için geliştirdiği ölçülere, ilkelere ve kurallara çok büyük değer vermiş, bu düzeyi ya da düzeni ısrarla geliştirip, yine ısrarla günümüze kadar taşımayı başarmıştır. Gelişen saldırıların düzeyi arttıkça doğal toplumun yaşam ilkeleri yaralanmış, zayıflatılmış ancak öz itibariyle özelde kadınlar şahsında korunarak günümüze kadar taşınan temel değerlerden de hareketle Ortadoğu başta olmak üzere Kürdistan’da kördüğüm haline gelmiş toplumsal sorunların çözümü; tanrıça kültürünün canlanması, kadın özgürlüğünün sağlanmasıyla mümkündür. Önder APO: “Kadın özgürleşmesini Ortadoğu’da zeka, savunma, güzellik temelinde baharla birlikte bir güneş gibi yaratacağınıza inanıyorum.” diyerek kadın özgürlük hareketi militanları olarak bizlere görev ve sorumluluklarımız temelinde inanç, güç ve moral vermektedir. Yine “Hemcinsini örgütleyemeyen kadın asla eşitlik ve özgürlükten bahsetmemelidir. (…) Şunu bilmeliyiz ki Çirkin kadın yoktur, güzelleştirilmesi gereken kadınlar vardır.” Diyor.
“Jinerji” anlam olarak büyük bir değer taşımaktadır. Kadınlar olarak kendi gücümüze güvenerek ideolojik bilinç ve kültürel donanımla bu enerjimizi örgütledikçe yaşam özgürlük, eşitlik ve güzellikle bezenmektedir. Ve böylesi bir yaşama, Ortadoğu ve Kürdistan halkları başta olmak üzere tüm insanlığın layık olduğuna kuşku yoktur.
Roza Welat