Tekoşin Ozan
Amed’de Ortadoğu’nun 26 ülkesinden kadınların katılımıyla gerçekleşen kadın konferansı mücadele eden örgütlü Kürt kadınlarının öncülüğünde bir ilki gerçekleştirdi. Özgürlük mücadelemizin açtığı zemin ve bu toprakların mayasında olan tanrıça kültüründen güç alan kadınlar, bölgenin toplumsal siyasal, sosyal sorunlarına çözüm getirmenin tartışmalarını yürüttü. Yüreği büyük kadınların düşünceleri, adımları ve yürüyüşleri de büyüyor. Amed direnen bölge kadınlarının kalbi olmuş, atıyor.
Amed’de Ortadoğu kadın konferansına ev sahipliği, büyük bedeller, emekler, direnişler üzerine inşa edildi. Cins kimliği, sınıfsal ve ulusal olarak parçalanmış, kendi olmaktan çıkarılmış bir halkın kadınlarının çevresindeki binlerce yıllık devlet uygarlık güçlerine rağmen bu başarıya ulaşabilmesi özgür yaşam umudunu güçlendiriyor. Kürt kadınlarının özgücünün zemini olan, özgür yaşam ideası, erkek egemen sistemin en yoğunlaşmış kurumlarına karşı efsanevi direnişi ve en zorlu yaşam koşullarında var olma mücadelesinin bilediği iradesi, tüm kadınları kucaklama kapsamına ve derinliğine ulaşmasını sağladı. Kadınların tek başlarına sistem karşısında başarılı olma şanslarının olmadığını, sonuç alıcı mücadeleyi ancak yaygın örgütlülükle sağlayabileceklerini 30 yıllık mücadele deneyimleri boyunca çok iyi anladılar. Ortadoğu’nun zamanın dışına atılan, eğitim imkanları en kısıtlı olan, ne kendi dilini ne de hakim elitin dilini tam konuşamayan, gerçek anlamda lal bırakılan, ırgat kamyonlarında toplu ölümler yaşayan, toplumsal cinsiyetçiliğin en geri uygulamalarına maruz kalan kadınlarının bu düzeye ulaşabilmiş olması özgürlüğün asla imkansız olmadığının en iyi kanıtı. Ezilen sınıf, cins ve ulus olarak kat be kat kölelik koşullarında yaşayan Kürt kadınlarının eziklik kompleksini aştıklarını, ezen- ezilen kördüğümüne takılmadıklarını, çizilen kaderlerin boyunduruğundan kurtulmaya başladıklarını gösteriyor. Özgüveni gelişen Kürt kadınları çevrelerindeki kadınların sorunlarına daha duyarlı oldular, çözüm kanallarını paylaştılar, güç aldılar, güç verdiler.
Kürt kadınlarının bu düzeyi yakalamasında Reber APO’nun özgürlük ideolojisinin temeline kadın özgürlüğünü yerleştirmesi, kadınların askeri, siyasi, toplumsal, her türlü kurumsal çalışmalarda örgütlenmesine öncülük etmesi, pozitif ayırımcı yaklaşımları ve bizzat eğiterek kadınların özgür yaşam ufkunun açılmasını sağlaması belirleyici bir role sahip oldu. Bu durum kadın sorununun biyolojik değil toplumsal bir sorun olduğunun, özgür yaşam hedefiyle yola çıkan kadın veya erkek kim olursa olsun kadın sorununu çözmek zorunda olduğuna en güzel ve en güçlü örnektir. Bir erkeğin özgürlükçülüğü kadın özgürlüğüne yaklaşımıyla ölçülebilir. Cins farkına bakmaksızın özgürlükçülük kadın özgürlüğüne yapılan katkıyla sınanır. Bazı çevrelerinin kadınların Reber APO ile olan derin sevgi ve saygı bağlarını anlayamaması dar cinsiyetçi yaklaşımlarından, soruna toplumsal bir sorun gözüyle bakamamalarından ileri geliyor. Konferansın Önderliğin özgürlüğüne yönelik talepleri kararlaştırması hakikatin hakkını vermek açısından anlamlı ve değerli olmuştur. Bu anlamda konferans sadece tüm kadınları değil, özgürlükçü erkeği de kapsama ve harcanan emeğe, çabaya değerini verme olgunluğu ve derinliğini yakalayarak çok anlamlı bir adım atmıştır. Kadınlar toplumun tüm kesimlerini kapsayarak kendi varoluşlarını gerçekleştiriyorlar, kendi oluyor, xwebunu gerçekleştiriyorlar.
Ortadoğu bölgesinde kadın sorunu varlık sorunu aşamasındadır. Kadın katliamı, tecavüz kültürü, eğitimsizlik, mülkleştirme, kimliksiz, kişiliksizleştirme gerçeği yitirilen kadını ifade ediyor. Buna karşılık Kürt kadınları ve bölge kadınları direnişi el birliği örgütleyip, küllerinden kendilerini yeniden yaratıyorlar. Bilinçlenen, örgütlenen, birleşen kadınlar geleceğe ışık tutuyor.
Konferansta bölgemizin siyasal toplumsal sorunlarının da kapsamlı tartışılması çok önemliydi. Kadınların bölge halklarının sorunlarına karşı kendilerini sorumlu görerek, yaklaşım belirlemesi, yaklaşımlarını ortaklaştırması, erkek egemen zihniyetle kördüğüm haline gelen sorunlara farklı bir pencereden bakmayı ve eril zihniyet sorunlarına karşı dişil çözüm kanallarını açmayı sağlayacaktır. Kadınların Demokratik, özgürlükçü, barışçı çözümlere öncülük etmesi kapitalist sistem karşısında halkların güçlenmesine ön ayak olacaktır. Ortadoğu halklarının demokratik birliğini önce kadınlar geliştiriyor. Bu sağlam zemin halkların özgürlüğünün garantisidir.
Basından takip etme koşullarımız yetersiz olsa da Konferansın bir renk cümbüşü olduğunu görmek mümkündü. Dağlardan izledik, dağların özgür nefesini gönderdik mücadele eden dayanışan, tartışan ortaklaşan kadınlara. Biz de duygu ve düşüncelerimizle oradaydık aslında. Her biri ayrı bir kültür ayrı bir dünya olan kadınların aynı zamanda akrabamız, yakınımız olduğunu hissettik. Acılarımızın, kaygılarımızın, duyarlılıklarımızın halklarımız ve tüm kadınlarımız adına benzer olduğunu daha yakından fark ettik. Çektikleri halaylara, danslarına dağlardan alkışlarımızla eşlik ettik, coşkularına katıldık. Gözlerinin ışığı yansıdı gözlerimize, sevgilerimiz buluştu. Konferansın kadın duyarlılıklarımızı birleştirmesi, güç birliği yaratması eminim ki bizlerin olduğu kadar tüm katılımcıların ve temsil ettikleri kadınların mücadelesine feyz vermiştir.
Selamlanması gereken bu çalışmaların devamlılık sağlaması ve derinleştirilmesi için dağlarda mücadele eden kadınlar olarak bütün gücümüzle katılacağımızın bilinmesi lazım. Bunun yanında tüm bölge kadınlarının aynı duyarlılıkla konferansı ve kararlarını sahiplenmesi, kadın özgürlük mücadelesini her zeminde geliştirmesini bekliyoruz.