GERİLLA KALEMİNDEN
Ortadoğu’da zamanın evrensel ve yerel gelişmelerine bağlı olarak geliştirdiği bir kaos sürecini yaşanmaktadır. Herkesin kaderi bu kaostan nasıl bir çıkışı gerçekleştireceği ile bağlıdır. Kürtler açısından Önderliğimizin 20. yüzyılın sonlarında geliştirdiği Kürdistan Özgürlük Mücadelesi ve yeni paradigmamız Ortadoğu’nun kaderini değiştirmiştir. Emperyalizmin sömürge yapma gerçeğine karşı tüm halkların özgürlüğünü esasa alan bir Ortadoğu projesi gelişen Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi (KUKM) ile adım adım geliştirilmiştir. Bugün Ortadoğu’da yeniden bir yapılanma süreci başlatılmıştır. Bu sürecin gidişatını belirleyen temel güçlerin bir tarafından Önderliğimizin “Demokratik Ulus” projesi olurken diğer taraftan dünyanın hegemon güçlerinin bölgede merkez konumuna getirilen bir devletin etrafında yüzlerce ulus devlet projesi çatışmaktadır.
Kürdistan coğrafya olarak dünya tarihinde her zaman özel bir yeri ifade etmiştir. Hem genel insanlık açısından hem de egemenler açısından farklı bir anlamı sürekli taşımıştır. İnsanlık açısından güzel ve anlamlı bir yaşamın ilk kültürünü geliştiren halk ve coğrafya olma anlamı ile özeldir. Diğer açıdan ise coğrafyanın güzelliği ve zenginliğinden dolayı egemenlerin sahip olma hırsına kurban olarak, sonsuz savaş ve soykırımlara sahne olmuştur. Kadim coğrafya adeta cennet ve cehennemin boy ölçüştüğü bir alan olmuştur. Aslında evrende var olan dualite burada kendini hissettirmektedir. Kısır döngülerde seyreden yaşam-ölüm gerçekliğinin iyi çözümlenmesi gerekir. Çünkü yaşam doğuran coğrafya, kültürü ile birlikte anlaşılmayı ve hakkının layıkıyla verilmesi için direnmektedir. Tarihin derinliklerinde sürekli kaotik ve trajik durumları yaşayan Kürtler açısından yaşanan bu durum tarihsel açıdan daha da önem taşımaktadır.
Kürtler açısından tarihin yaratıldığı bir zamanın ruhundan geçmekteyiz. Bölgedeki tüm koşullar Kürdistan devriminin koşullarını göstermektedir. Çünkü Ortadoğu’da taşlar yerinden oynamış, yeni bir tasarım, yeni bir yapılanma geliştirilmektedir. Öyle ki yüz yıl önce belirlenen bölge haritasında bölgede söz sahibi güçler el değiştirmektedir. Dostlar ve düşmanlar yer değiştirmektedir. Gelişen koşullar yeni oluşumları ve ittifakları zorunlu kılmaktadır. Kürt halkı Ortadoğu’da yaşanan değişimlerin merkezinde yer almak kadar, oluşturulacak yeni sisteminde oluşumunda strateji bir önem ve gücü taşımaktadır. Özellikle Önderliğimizin yılların birikimi sonucunda geliştirdiği ideolojik, örgütsel mücadele bugün devrim koşullarını Kürtler aleyhine çevirmiştir. Kürtler açısında yakın tarihte ilk defa bu kadar devrim yapma fırsatı yaratmıştır. Çünkü kadim halk Kürtler, tarih içerisinde sürekli oyunların ve çıkarların kurbanı olmuştur. Egemenlerin stratejik çıkarları uğruna feda edilme adeta bir kader haline gelmişti. On binlerce yıl insanlık kültürünün yaratıcı halkları başta Kürtler ve diğer halklar çıkarlar için yok sayılmış, soykırımlarla karanlık çağlar yaşatılmıştır. Ancak farklı kültür ve inançlar her zaman yeni yaşam umudunu var kılmak için direnmiştir.
Önder APO’nun özgürlük direnişi sonsuz sabırlar sınırsız gelişmeler yaratmıştır. Çünkü gelişen mücadele aynı zamanda yeniyi de yaratmıştır. APO’cu özgür yaşam felsefesi gelişen savaşla birlikte başta Kürt halkı ve tüm Ortadoğu halklarına yol gösterici olmuştur. Bugün herkes şu gerçeği iyi görmüştür ki, Ortadoğu’nun yüzyıllardır kanayan yaralarına derman, çözüm Önder APO’nun “ Demokratik Ulus” modelinden geçmektedir. Çünkü “Demokratik Ulus Çözümü” tüm halklara özgürlük ve barış yolunu açmaktadır. Daha önce egemenlerin kirli oyunlarına alet edilen halkları birbirine karşı kışkırtma ve kırdırtma politikaları deşifre edilerek, ona karşı mücadeleci yaklaşımında önünü açmıştır. Önderliğimizin 2013 Amed Newroz’unda başlattığı Demokratik Çözüm süreci bu açıdan tarihidir. Yaşamı savaşların kâbusunda geçen halklara ilk defa akli selim ve nihai sorun çözen bir yaklaşım ve onun projesi geliştirilmiştir. Kürt-Türk halkı nezdinde tüm Ortadoğu halklarına kardeşlik ve barış getirmedir. Projenin karakteri bu gerçekliği taşımaktadır. Evrensel bir demokrasi ve özgürlük anlayışını tüm bölgelerde geliştirme gücündedir.
Kürt halkı açısından devrimi dört parça Kürdistan’da güncelleştirmek için her parçadaki Kürtlerin şimdiye kadar ki Kürt Ulusallığı konusunda politikalarını gözden geçirmeleri gerekmektedir. Kürtlerin kademeli olarak önce iki sonra dört parçaya bölünmesi konseptinin iyi anlaşılıp, günümüzde güncel doğru yaklaşımın sergilenmesi gerekmektedir. Özellikle Önder APO’nun bu konudaki yaklaşımı geçmişten beri nettir. Tüm Kürtlerin özgürlüklerinin birbirine bağlı olduğu gerçeği her zaman dile gelmiştir. Çünkü köleleştirmede parçalanma yönteminin esas alınması tesadüfi değildir. Birlik olan bir güç her zaman dışa karşı güçlüdür. Düşmanlarımız Ortadoğu’da önce halklar arasına nifak tohumları ektiler. Onları birbirine karşı kışkırtıp, kırdırdılar. Bu oyun başarılı olunca sonra bölgede amaçları önünde engel olan güçlü halkları birbirinden ayırdılar. En çok da çeşitliliği, zenginliği olan kültürün farklılıklarını birbirine karşı alternatif olarak gösterdiler. Parçaları egemenlere yamama, kızıl ve beyaz soykırıma tabii tutuma yaklaşımı ile bütün olan coğrafyanın arasına yapay sınırlar koyarak, sonra düşünce de ve zihinde bir parçalanma ile amaçlarına ulaştılar. Bu gerçekliği çok trajik ve acı şekilde yaşayan Kürtler olmuştur. Çok zengin bir coğrafya, zengin bir kültür ve kahramanlıklarla dolu bir tarihi geçmişi olmasına rağmen böyle bir trajediyi yaşamaktan kurtulamadı. Çünkü düşmanların oyunlarını çözemediler.
Ancak günümüzde durum çok farklılaşmıştır. Önderliğimizin geliştirdiği Kürdistan Ulusal Kurtuluş Mücadelesi (KUKM) ile Kürtlerde sayısız devrimler yaşanmış bilinçlenen ve aydınlanan Kürtler bölgede statükoyu belirleyecek en önemli güç konumuna gelmiştir. Ancak İngiltere’nin “ Böl-Parçala- Yönet-Yok et” politikası KDP üzerinden tekrardan Kürtlere dayatılmaktadır. Gelişen Rojava devrimi ile Ulusal Birlik Ve Demokratik Ulus anlayışı temelinde Ortadoğu’da Demokratik bir devrimin temellerinin atıldığını gören hegemonik güçlerin etekleri tutuşmuş. Rojava Devrimini ve Kürdistan’ın diğer parçalarında her an gerçekleşme potansiyeli taşıyan gelişmenin önünü almak için çok tehlikeli ve çirkin politikaları devreye koymaktadır.
Gelişen Demokratik Ortadoğu gelişmelerine müdahale amaçlı egemenler gümrük kapılarını kapatma, sınırda kanallar açma bu başaramayınca da IŞİD vahşetini geliştirdiler. Bu canavarı tanımlamaya sözler yetmemektedir. İnsanlık adına var olan tüm maddi ve manevi değerleri yok eden bir makine gibi etrafa kendini saçmaktadır. Bu oyunlar özelde Rojava’da Kürtler açısından yaşanan özgürlük değerlerini yok etme ve sınırlama amaçlıdır. Bu nedenle tüm Kürtler özgürlüklerini garantiye alma amaçlı birleşmeleri gerekmektedir. Kendi tarihlerinin kazanımcı yaklaşımlarını güncelleştirmeleri gerekmektedir. Kürt halkı ne zaman hem kendi ve hem de komşu güçlerle ne zaman ortak çıkarları ve özgürlükleri koruma temelinde birlik ve ittifak geliştirmişse o zaman kazanan taraf olmuştur. Tarihteki Hurri-Mittani-Med aşiret konfederasyonları ve Med–Pers ittifakı ve Kürt-Türk ittifakında yaşanan halkların başarısıdır. Özgürlük ilkeleri temelinde gelişen birlik tarihi kazanımla sonuçlanmaktadır. O nedenle Kürtler bugün dört parçada büyük mücadele ile kazandıkları değerleri korumak için Ulusal birliğe dört elle sarılmaları gerekmektedir. Önder APO özgürlük mücadelemizin başlangıcından beri böyle bir birliği ideolojik ve felsefi yaklaşım gereği Kürt Ulusal birliğin gelişmesi için çok çaba sarf etmiştir. Ancak KDP gibi güçler her seferinde aşiretsel, birey çıkarları gereği tüm genel anlamda Kürt halkının çıkarını göz ardı etmişlerdir. Kürtlerin kendi aralarında olası geliştirilecek bir ulusal birliğin gelişmemesi için geçmişten günümüze kadar İngiliz oyunları habire dayatılmaktadır.
Bu oyunları boşa çıkarmak için tüm Kürt parti ve bireylerin hem Kürt halkı hem de bölge halklarının özgür geleceği için dış güçlerin oyunları ile sürekli ertelenen Kürt Ulusal Konferansının bir an önce gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Kürtleri nihai özgürlüğün geliştirecek olan Ulusal birlik ve bütünlüktür. O nedenle basit çıkarları bir tarafa bırakıp, tarihte ilk defa kendi öz gücü ile özgürleşme imkânını yakalayan halkımız için çözüm koşullarını yaratmak gerekmektedir. Tarih bu fırsatı Kürtlere her zaman vermeyecektir. Önderliğimizin büyük çabaları sonucu oluşan bu tarihi fırsatı değerlendirmemek, boşa çıkarmak özgürlüğe ihanettir. Kendi özüne, kültürüne, tarihi değerlerine ihanettir. Tersi de bir o kadar değerli ve onurludur. Aynı zamanda Kürtlere ve binlerce yıldır birlikte yaşadıkları halklara barış ve özgürlüğü ve anlamlı bir birlikteliğin önünü açacaktır. Kürt halkına karşı geliştirilen tarihi komploları ancak böyle bir ulusal birlik temelinde bozulacağı hiçbir zaman unutulmamalıdır. Önder APO’nun geliştirdiği Demokratik Ulus projesi ile Kürtler kendi kaderlerin tayin etme hakkını kazanmışlardır. Yapılması gereken tek şey tüm Kürtlerin birliğinin sağlanmasıdır. Bunu da dört parça Kürdistan’da Kürt halkının temsil ettiğini iddia eden güçlerin temsillerini doğru yapmalarıdır. Bugün Özgürlüğün şartı Ulusal birliğin bir konferansla resmileştirilerek, uluslararası alanda kendini kabul ettirmesidir.