Newroz, bir efsanedir ki baharın gelişini simgeler. Kürtler için bahar müjdesinin ta kendisidir. Anaların, destanların da değişmez zılgıtların sebebidir. Newroz her yıla yaşamın ümidini aşılayan, ruh veren tarifsiz bir değerdir, özgürlüğe çağrıdır. Kawa’nın Dehak‘ın zulmüne karşı direniş efsanesi tohumun dirilişi ile toprağında can bulmasıdır, filizlenip devasa bir gövdeye evrilmesidir, aynı zamanda baharda açılan her çiçeğe nefestir.
İnsanlık, galaksinin oluşumundan bu yana her baharın yıldızları doğurduğuna inanır, tıpkı doğada doğan her canlı gibi insan da bütün yaşanmışlıkların toplamı bilinir. Bu bahar da hakikat, Zerdüşt’un tanımıyla Ahura Mazda’dan yanadır. Direniş hep hakikat arayanların temel yol ve güzergahı olmuştur.
Newroz diye tanımladığımız bu kutsal günü çoğu halkın tarihinde de görebiliriz. Ateş, çoğunlukla Aryen kökenli halklarda önemi yüksek kutsal bir değerdir. Ateşi söndürmek ruhları kızdırmak olarak görülür ki bu algı, inanç ve yaklaşım halen toplumumuzda da mevcuttur. Ancak insanlığın dölyatağı olan Ortadoğu da Newroz ve bahar bambaşka karşılanır, daha da büyük anlam yüklenerek tanımlanılır.
Ortadoğu halkları ve kültürlerin her şeyi tanımlamadaki muhteşem görkemliliği ve inceliği burada da karşımıza çıkmaktadır. Aslında Mart ayında bir yandan doğa ve toplumsal doğa bir hayli coşarken, yaşam her zamankinden daha ihtişamlı olurken aynı zaman da zalimler ve inkarcılar da kime giydireceklerini düşüne taşına yeni kefen bezleri yığınca dokuyorlar. Mart‘ın tabiatında olan kar beyazı altından yaşamın fışkırması, beyaz kefen altında çürümeye yüz tutmuş yaşam zerrelerin tekrar zorlaya zorlaya aydınlığa çıkması ile gerçekleşiyor. Zorlu ve zahmetli olan bu mücadele baharı getiren doğum sancıların kendisi oluyor. Ve Ortadoğu coğrafyasında gözümüze ilişen ve bütün görkemliliği ile öne çıkan Kürdistan oluyor. Kürdistan ki bu ateş ve mücadelenin, yaşam, direniş ve özgürlük umutlarının da bel kemiği oluyor.
Eski Kürt ve bölge takviminde Newroz yeni yıl, diğer adıyla yılbaşı biliniyor. Aynı zamanda Newroz günü olan 21 Mart‘ın diğer bir özelliği de, tam da o günde ağır kış koşullarından sonra gece ile gündüz arasındaki dengeyi gündüz lehinde bozuluyor olmasıymış. Yani gündüzün geceye çaldığı ve uzamaya başladığı zamanla eşdeğerdir 21 Mart günü ve bu anlamda da gündüzleri uzayan baharı müjdelemiş oluyor. Göçebe, tarım ve hayvancılıkla uğraşan topluluklar için bu zaman değişimi yaşam koşullarında önemli bir gelişme oluyor.
Halklar bulunduğu her yerde Newroz gecesi ateşlerini yakarak sürdürdüğü bu geleneği günümüze kadar da getirmiştir. Bu duygu o kadar uzun bir zaman diliminde yaşanıyor ki bu toplumların genetik özelliği haline geliyor. Bu yüzden bayramlar, onu ortaklaşa sahiplenen bütün toplumların ve bireylerin ruh dünyasında aynı yankıyı yaratabiliyor. Ve tarih güncelleniyor, Newroz sadece bir özgürlük belleği olarak değil, özgürlük bayramı olarak da bir kez daha bu yıl da üzeri hiç küllenmeyecek şekilde dipdiri, capcanlı coşkunun zirvelerinde kutlanmaya başlandı.
Bu Ortadoğu ve Kürdistan’da yaşanan ikinci bahar da var ki adını PKK koyuyor. Mazlum Doğan, çağdaş Kawa olarak Amed zindanında zulmün parmaklıklarına karşı 3 kibrit ile Newrozu kutlarken, Zekiye, Rahşan, Bêrîvan, Ronahî, Sema ve nice yoldaşları yolunu bedenlerindeki ateş ile devam aydınlatıp daha da sağlamlaştırdılar, değerleri daha bir sahiplenmeyi getirdiler. Özelde Binevş Agal’ların izinde tomurçuklaşıp, filizlenen direniş giderek kitleleşiyor, halkın şahsında da her beden panzerlere karşı yıkılmaz kale ve mewziler yaratıyor. Özellikle de güneş ve ateşin kutsallığına aşık Kürtler, 15 Şubat komplosunda Önderliğimizin esir alınması sonrasında, “Güneşimizi karartamazsınız” sloganları ile ateş ile intikam ve özgürlüğe çağırdılar.
Ve bugünde Newroz baharlaşıyor. Bahar, özgürlük çiçeklerini besliyor. Özgür Kürtler ‘Önderliksiz Asla’ diyerek, ‘Önderliğin özgürlüğü bizim de özgürlüğümüzdür’ şiarıyla, PKK’yle bütünleşip tüm oyunları bozmaya devam ediyor. PKK ile yeniden duyulan, hissedilen Newroz’un ihtişamı ve görkemi, bütün imha ve inkar politikalarına ve saldırılarına rağmen bugün dünyada halkımız öncülüğünde kutlanan bir bayram seli olarak kendisini kabul ettirdi. Ne yazık ki bugün Kürdistan halkı dünyanın hiçbir alanında olmadığı kadar katı bir inkar ve imha konseptiyle karşı karşıyadır, Önderliğimize karşı da geliştirilen uluslararası komplo, bugün daha geniş bir konseptle gerilla güçleri üzerinde yoğun yürütülmektedir. Ve bütün bu zorbalık, saldırı ve vahşetlerine rağmen direniş Newroz meydanlarında en üst düzeye çıktı, ateşin alevleri gökyüzünü doldurdu, atılan sloganlar ve çağrılar en güçlü mesajları taşıdı. Yine gösterildi ki hakikati aşk ile arayan direnişin halkı her gün Newroz gibi direnmelidir, her günü Newroz gününe çevirerek günün 24 saatinde her zaman tüm zalimlik ve vahşetlerinin hesabını bir bir Dehaklardan sormalıdır. Kuşkusuz bunu direnişin öncü kahramanları olan şehitlerimiz ve Önderliğimiz bize emretmekte ve bize de düşen cevap olmak, bu mücadeleyi başarıya taşırmaktır. Şimdi de size bir iki mısra paylaşarak yazımı sonlandırmak istiyorum;
Newroz donmuş buzların erimesi
Tomurcuklanan toprağın filizlenmesidir
Newroz diriliştir, direniştir
Ve de yaşam gerekçesidir
Ararat Amara