Evîn Şirnex
Zemzem suyunun kutsallığını hep merak etmiştim. Kutsallığı nereden geliyordu, neden kutsaldı? Bu soru defalarca aklımı kurcalamış ve bir sonuca gidememiştim. Çocukluğumda haçtan gelen bir komşumuzun yanında getirdiği zemzem suyunu annem, “keça min ev av tiberike” diyerek bana içirmişti. Aradan uzun yıllar geçmiş ve ben cevabını Hz. Muhammedin yaşamını konu alan bir kitapta bulmuştum.
Zemzem suyu ya da diğer adıyla kutsal su olarak da bilinen suyun sırrı nereden gelmektedir bilirimsiniz? Arabistan coğrafik olarak susuzdur. Zemzem suyu, Arabistan çöllerinde bulunan ilk tatlı su kuyusudur. Kervanlar uçsuz bucaksız ve susuz çöllerde yolculuk yaparken gelip konakladıkları, su ihtiyaçlarını karşıladıkları, dinlendikleri ve temizlendikleri kuyudur. Susuzluğu yaşamayanlar suyun kutsallığını asla anlayamazlar. Çöllerin kavurucu sıcağında susuz bir halde günlerce yürümenin zorluğunu ancak yaşayanlar bilir. Empati kurmakla yaşamak çok ayrı şeylerdir.
Susuz bir coğrafya da yürümenin ve yaşamanın nasıl olduğunu bilmeyenler suyun ne kadar yaşamsal olduğunu ve onsuz yaşanılamayacağında anlayamazlar. Saatlerce yürürsün dilin damağına yapışmış, Yutkunamıyorsun tükürüğün katılaşır nefesiz kalırsın takatsiz kalır yürümede zorlanırsın. Boğazın yanmaya başlar yavaştan öksürmeye başlarısın. Buda nereden çıktı şimdi düşman duyacak panikle öksürüğü bastırmak için bir parça toprak alıp ağzına atarsın. Durmadan yürümen gerek bir hedefin var. Durmak çare değil, çaresizlik getirir. Kendi kendine moral verir ve inançla inadına yürürsün. Peki ya bu kahrolası susuzluk nasıl sonlanacak. Ah bir su olsa da daha bir adımlarım hız kazanır diye içinden geçirirsin. Yürüyüş gündüz ise su bulmak için bir şansın var demektir. Katır nallarının açtığı çamurlu su birikintisine ince içi boş kargıları indirerek boğazını ıslatırsın. Bazen de kayalarda var olan çukurlara yağan yağmurun birikintilerine daldırırsın kargıyı.
Kurbağa sesi sever misin diye bir soru sorulsa insanların yüzde doksan dokuzu hayır diye cevap verir. Ama ben kurbağa sesini seviyorum. Neden mi? Vardır elbet bir cevabı. Kurbağa sesini duyduğumda kulağıma fısıldadığı sihirli sözcükle nasıl canlandığımı ben bilirim. Doğa ile haşır neşir yaşadığımız için doğanın dilini de zamanla öğreniyor, doğanın bir parçası haline geliyoruz. Geceleri yıldızlara bakarak gündüz ise kayalarda oluşan yosunlar bize rehberlik yaparak yön bulmamızı sağlar, gökyüzünde oluşan bulutlar yağışın kar mı yoksa yağmur mu olacağını tahmin etmekte zorlanmıyoruz. Bizim bu konuda fazla tekniğe de ihtiyacımız yok aslında. Uzun yıllara dayalı doğada- dağda yaşamış olmanın avantajlarını tecrübeye dökerek yürüyoruz. Tahminlerimiz bizi yanıltmıyor. Bunun okulunu okumaya da gerek yok. Sevginin okulu var mıdır? Doğa anamızı dağlarımızı seviyor ve karşılığını bularak yürümeye devam ediyoruz…
Bir eylem sonrası ya da bir alandan bir alana geçiş yaparken bitmek bilmez bir yolculuk başlar. Bu yolculuklarda terden sırılsıklam olur bedenin. Bir yandan yorgunluk diğer yandan susuzluk bitkin düşer dizlerinde derman kalmaz. Aşırı terleme sonucu vücutta yaşanan su kaybı ile iyice halsiz düşer bir an önce suya kavuşmak istersin. Dilin damağına yapışır susuzluğu gidermenin derdine düşersin. Oturup beklemekle suya kavuşma imkanın yok bilirsin. Bir an önce su bulmak için yürümen gerek. Bazen saatlerce yürüdüğün halde su bulunmasın. Tam umutsuzluğa düşeceğin bir anda uzaktan vırak diye bir ses gelir kulağına. Önce serap gördüğünü sanır ve tek sıra halinde ön ve arkada yürüyen arkadaşlara sorarsın bir ses duydun mu? Bakışlarla evet anlamında onaylar bu sorunu. Rahatlama başlamıştır artık. Vırak sesi kurbağa sesidir o da suya eşittir, suyun varlığı. Sanki biraz önce yorgunluktan yürüyemeyecek hale gelen kişi sen değilmişsin gibi canlanır ve bir an önce suya kavuşmak için adımların hız kazanır, umuda yolculuk gibi. İşte bu yüzden kurbağa sesini severim çünkü kurbağanın olduğu yerde su vardır. Kurbağa sesi suyun müjdecisi ve yaşama çağrıdır. Zorlu ve susuz yolculuklardan sonra Zemzem suyunun neden kutsal olduğunu daha net bir biçimde bilince çıkarıp anlam derinliğini yaşadık…