NîrvanaColemerg
Ezilen halkların çığlıkları dünyanın hangi tarafında yankılanırsa yankılansın aynı sesi taşır. Hiçbir halk Kürt halkı kadar çığlık atmamış ve sesi yankılanmamıştır. Özgürlük Hareketimizin tarihi büyük direnişlerin, kahramanlıkların tarihidir. Biz de kahramanlık haftası nedeni ile bu kahramanlığı ve direnişi PKK Merkez Komite Üyesi DilzarDîlok’a sorduk.
Mart ayı kahramanlık ayı olarak değerlendirilir. Hareket olarak 21-28 Mart’ı kapsayan tarih, kahramanlık haftası olarak kutlanır ve bu ayda şehit düşen yoldaşlar anılır. Kahramanlık haftasının anlamı için neler söyleyebilirsiniz?
PKK, Yaşayan Kahramanlar Yaratma Mücadelesidir
DilzarDîlok:Mart ayı Mezopotamya toplumları açısından baharın başlangıcı, her şeyin yeni yaşama durduğu bir aydır. Yaşamın yeni bir evreye açılmasıdır.Yeni bir zamanın başlangıcıdır. Newroz bayramı, bahar bayramı olarak eski Kürt kültürlerinde de kutlanır. Yeni gün, yeni yaşam, yeni dönem yeni zaman olarak kutlanılır.Bu tabii kitoprakla, tarım kültürü ile Neolitik Devriminin, kadın devriminin izlerini taşıyor olmakla da bağlantılıdır. Hep bir yeniliği ve yeni bir yeşerişi anlatır, yağmurun yağması bunu anlatır, topraktan yeni bitkilerin çıkması bunu anlatır. Tek renkli bir topraktan çok renkli bitkilerin, çiçeklerin çıkması,çoğalmayı, renklenmeyi, büyümeyi, güzelleşmeyi anlatır. Mart ayının genel anlamına baktığımızda böyle bir iz bırakır herkeste.Bu ayın anlamı bilinse de bilinmese de herkeste böyle bir iz bırakır. Çünkü bu varoluşsaldır. İnsan ve evren gerçeğinin buluştuğu bir varoluştur. Baharda yaşam yeşerir ve yenilenir. Şimdi özgürlük mücadelemiz açısından da bu yeşerişin tabii ki de bambaşka bir anlamı vardır. Biz çoğu zamanözgürlük şehitlerimiztoprağa düşen bir tohum gibi yeni yaşamımızı yeşerttiklerini ve her baharda yeniden yeniden yaşam yaratıklarını söyleriz.Bu anlamıyla Mart ayının özellikleAgit arkadaşın şahadetiyle taçlandırılması eski Kürt kültürünün gelenekteki, tarihteki, tarihin derinliklerindeki güncelle çağdaş Kürt kültürü ile buluşarak, yeni bir anlama kavuşmasıdır. Mart ayında yeni bir yaşam doğacaksa bunu hem toprakta görüyoruz hem de şehitlerimizin toprağa düşen canlarıyla toprağı besleyen, büyüten ve bizim için yeni yaşamı yeşerten gerçeğinde görüyoruz. Kahramanlık haftasının bizim için çok farklı bir anlamı vardır. Çünkü bir toplum için eğer canını verenler, ölenler, şehit düşenler varsa o toplum anlamlı yaşamak zorundadır ve her zaman için tüm zorlanmalara karşı anlamlı yaşamak için bir gerekçesi vardır. Çünkü kendisi için ölenler vardır, canını verenler vardır. Şimdi bizim açımızdan da bu geçerlidir. Tabii kahramanlık haftası ile ilgili Önderliğimizin çok önemli belirlemeleri var. Özellikle Agit arkadaşın yoldaşlığı, savaş ve mücadele tarzı, kadına, topluma ve çocuğa yaklaşımı,mücadele anlayışı, yeni yaşamı yaratma kararlılığı gibi konularda derin belirlemeleri vardır. Temelde biz hepsini kahramanlık kavramında toplayabiliriz, yoğunlaştırabiliriz. Ortadoğu’nun tarihine baktığımızda şöyle bir durum da vardır;tüm doğaltoplum sonrası yaşanan kırılmalar Ortadoğu’da kahramanlığı hep ölümlerle açığa çıkartıyor. PKK mücadelesi bu gerçeği değiştirmeye de odaklandı diyebiliriz. Bir amaç uğruna ölüm varsa kahramanlık ortaya çıkıyor. PKK aynı zamanda yaşayan kahramanlar yaratma mücadelesidir de. Önderliğimiz yaşayan bir kahramandır. Yine yaşayan ve anı anına kendi yaşamı ile birlikte özgür yaşamı yaratan her birey, özgürlük için adım atan her birey de kahramanlık noktasında aslında bir payesini almıştır. Ya da bu gerçeği bizler açısından oluşturuyor. Kahraman olmak için ölmek gerekmiyor. Bu çok önemli bir konudur. Önderliğimiz ölüm konusunda bazı belirlemeleri var;“Ölüm yoktur, bizde ölüm rüzgara karşı yarışanların bir esintisidir. Ölüm bu kadar hafiftir. O açıdan yaşamı da anlamak istiyorsan yaşam bizde büyük tutkudur. Yaşama en büyük bağlanış bizde gerçekleşiyor özgürce ve güzelce” der.
PKK’nin Kahramanlık Anlayışı Ölümü Reddediştir
Önderliğimiz bu ifadelerle hem kahramanlık gerçeğini anlatıyor, hem de şehit düşen yoldaşlarımızın ölümsüzleşme diyalektiğini de anlatıyor. Biz bu açıdan PKK mücadelesindeki kahramanlığı, ölümü bir reddediş olarak adlandırabiliriz. PKK’nin kahramanlık anlayışı ölümü reddediştir. Eğer biz bugün “Agit yoldaş ölümsüzdür” diyorsak, Agit arkadaşın yaşam anlayışını an an kendimizde yaratmaya çalışmamızdan kaynaklı bunu söylüyoruz. Gencecik insanlar eğer gelip, aynı yolda yürüyüp aynı amaç uğruna, aynı coşkun duygularla özgür yaşamı yaratma uğruna canlarını verebiliyorlarsa bu Agit yoldaşın ölümsüzlüğünden ve kahramanlığın ölümsüzlüğünden, ölümü reddedişinden kaynağını alıyor diyebiliriz. Genel olarak kahramanlık konusuna böyle değinebiliriz. Tabii Mart ayı olmasından dolayı da şöyle bir durum da var: Aslında Mart ayı şehitleri, kahramanlık ayının şehitleri de ayrıca bir anma gerekçemiz oluyor. Kürdistan özgürlük mücadelesi,40 yıla yayılan, yarım yüzyıla yayılan bir mücadeledir. Önderliğimizin şuanda İmralı sistemi içinde tek başına bu mücadeleyi zirveye taşımıştır. Bu mücadele tarihinin her gününe, -savaş tarihinden önceki süreçten başlıyor- bir şahadet sığdırılmıştır. O yüzden biz bir günü bir günden ayırt edemiyoruz. Her günümüzde şunu güncelde hissediyoruz;eğer biz bu anı yaşamak istiyorsak, bu anın nasıl oluştuğunu bilmek zorundayız.Ki bu anı kahramanlar yarattı. Eğer dün, benim anlamlı yaşamam için, benim de bugün anlamlı ve özgür yaşamam için canını verenler varsa, ben bugün anlamımın peşinden koşarım. Böyle bir diyalektik var ve PKK mücadelesi kadın ve erkek ile birlikte en üst düzeyde mücadelenin yürütüldüğü, bedellerin verildiği ve her güne kahramanlıkların, başarıların sığdırıldığı bir mücadeledir. Bu noktada biz şehitlerimizin bizim yaşam öncülerimiz olduğunu belirtebiliriz.
Kahramanlık haftası kapsamına2012 yılında Garzan’da şehit düşen 15 Kadın yoldaş da giriyor. Garzan şehitlerinin mücadele duruşu hakkında ve direnişleri hakkında neler söyleyebilirsiniz? Şehit Arjin Garzan’ı Kadın Özgürlük Hareketinin tarihsel mirası açısından nasıl değerlendiriyorsunuz?
Arjinler Çoğaldı
Mart ayında Garzan’da şehit düşen kahramanları da bir kez daha anıyoruz. Özellikle Arjin arkadaşın komutasındaki kadın yoldaşların şahadetleri, bizler açısından acı olduğu kadar, bizlere tarihi görev ve sorumluluklar da yüklemektedirler. Biz şahadetlerimizi hiçbir zaman kayıp olarak değerlendirmedik. Arjin arkadaşın şahadeti de bir kayıp değildir.Arjin arkadaş Kürdistan dağlarında uzun yıllar mücadele yürüttü. Avrupa sahasında birçok çalışma yürüttü. Avrupa’nın Kapitalist Modernite sistemi karşısında büyük bir direniş sergiledi ve aynı kararlılıkla insanlığından, özgürlük anlamından zerre kadar bir şey kaybetmeden tekrar Kürdistan dağlarına, aslında anaya döndü diyebiliriz. Arjin yoldaş, ana toprağına dönüşü büyük bir ısrarla başardı. Kürdistan dağlarındaki mücadelesini de hep daha üst bir aşamaya çıkartmayı hedefleyerek yol aldı. Tabii bununla da yetinmedi. Mücadelenin zirvesinin ve en anlamlı verilmesi gereken yerin Kuzey Kürdistan olduğu konusunda büyük bir ısrarı, büyük bir çabası ve büyük girişimleri oldu. Onu kaybettik ya da yitirdik demiyorum. Çünkü şahadeti bir yok oluş, bir ölüm olarak değerlendirmiyoruz. Çünkü bizde şehadet, kahramanlık aslında şehidin çoğalmasıdır. Bir iken çok olmaktır. Mesela arkadaşlarımızın resimlerini asarız, isimlerini alırız, onların adına etkinlikler düzenleriz, onların adına operasyonlar yaparız, onların adına eylemler yaparız. Hepsi şehidin çoğaldığını gösteren kanıtlardır aslında. Bu, kahramanlık eyleminin bir çoğalma eylemi olduğunu gösteriyor. Arjin arkadaş da kendini çoğaltan, aslında tanrıçalaşmaya en fazla yakınlaşan kadın yoldaşlarımızdan, kadın öncülerimizden biriydi. HevalArjin ile birlikte on dört arkadaşımız şehit düşmüştü. Kürdistan’da özgürleşme mücadelesi veren kadına karşı her zaman ve her yerde saldırı vardır. Bu Kuzey Kürdistan’da, metropollerde, şehirlerde, köylerde, her yerde vardır. 12 yaşında 13 mermi ile katledilen Uğur Kaymaz dışında,11 yaşında Midyat’ta Fatma adında bir kız çocuğu daha küçük yaşta işkencelere maruz kalmış ve o da katledilmiştir. “Küçük yaşta nasıl vurulur, nasıl işkenceye maruz kalır” demeyin. İşte küçük yaştakilere daha fazla işkencelerin yapıldığını, mermilerin sıkıldığını gördük. Mesela Fatma’nın 1995 yılında öldüğü ve öldükten sonra da çekilen resmini gördük. Kürdistan’da bu manzara ile çok karşılaştık. Çocuklar öldürülüyor, başucuna kleş bırakılarak resimleri çekiliyor ve Türkiye Cumhuriyeti’nin dosyalarına bırakılıyor. Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin yüz karalıdır. Tabii bir de Türkiye Cumhuriyeti’ni hiçbir zaman unutmayacağımızın göstergeleridir.Her an özeleştiri vermemiz gereken çocuklar, yani geleceklerimiz için özgürlük mücadelesini veriyoruz. Tamamlayamamamızın özeleştirisidir. Aynı zamanda Fatma’nın kız çocuğu olması, orada gelecekteoluşacak, yaratılacak kadına karşı bir tepkiydi. Çocukluktan yok etme, çocuk yaşta evlendirme, çocuk yaşta fuhşa sürükleme, bunlar devletin aslında halkları denetimine almak isteyip de alamadığının göstergesidir. Ki devlet kendisi de “kadın da olsa çocuk da olsa saldırın, gereği ne ise yapın” demiştir. Yine “dağa çıkacaklarına fuhuş yapsınlar” diyor. Şimdi bunların hepsi, kadına yönelik çok büyük bir savaş olduğunun kanıtıdır. Bu savaş en çok kadın gerillalara karşı yapılıyor. Arjin arkadaş komutasındaki birliğimize yapılan saldırı da bunu gösteriyor. Biz bu saldırıyı,özgürlük mücadelesini her alanda en üst düzeyde yürütmekle boşa çıkartabiliriz.Arjinarkadaş gibi kahramanlara layık olmak da ancak onların izinden gitmek, izlerini büyütmek ve onların yarım kalan yaşam amaçlarını tamamlamak ile mümkündür.
Agit, Sonsuz Düzeyde Emek, Sevgi ve Fedakarlık Taşır
Biz ne kadar Kahramanlık kavramının tanımını genişletsek de ‘Kahramanlık Haftası’ deyince Agit arkadaş geliyor aklımıza. Mesela Agit arkadaşın bizde kalan resimleri vardır, anıları, sözleri, kadına yaklaşımı konusunda dinleyip ders çıkarttığımız ve “keşke yaşasaydı” dediğimiz olaylar, örnekler vardır. Agit arkadaşın müdahaleleri vardır tarihimizde. Bunlar bizim açımızdan hem onur duyacağımız, hatırladıkça kendi yaşam anlamımızı büyüteceğimiz şeylerdir hem de bu anlamı büyütmenin gerçekten bir savaş, bir mücadele gerektirdiği, buna değer dediğimiz bir gerçeklik vardır. Agit arkadaşın yaşam tarzı, mücadele anlayışı, fedakarlığı, emekçiliği, direngenliği kahramanlık özellikleri oluyor aynı zamanda. Her kahramanda sonsuz düzeyde emek vardır. Bunlar tanımdır. Her kahramanda sonuna kadarfedakarlık, yoldaş sevgisi, saygı, insan sevgisi, doğa sevgisi mevcuttur. Kahramanlaşan tüm yoldaşlarımızda bunlar vardır. Çünkü kahramanlık bütünlüklü bir olgudur. Biraz da kendisini tamamlamış insandır diyebiliriz. Agit arkadaş bu anlamıyla bizim kahramanımızdır. Aslında bu mücadelenin peygamberidir diyebiliriz. Kürdistan özgürlük mücadelesinin peygamberidir Agit arkadaş ve Agit arkadaşın adına çok şarkılar yazıldı, türküler yakıldı. Kimi yerde ağıttı ama daha çok türküydü. Kahramanlıklar ardından ancak türkü yaptırabilir. Sadece ağıtlar değil, adına türkü yaptırmak bambaşka bir durumdur ve Agit arkadaş bunu yaptırdı. Ve tabii bizim sanat, kültür çalışmalarımız derinleştikçe filmi de yapılır. Agit arkadaş, Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin peygamberidir ve peygamberler her zaman için toplumun kutsallarıdır ve hiçbir zaman kaybolmazlar.
Mart ayı kahramanlık ayı olarak tanımlanır. Bu kahramanların içinde çok sayıda şehit kadın yoldaş da var. Bedenlerini ateşe veren çok sayıda özgürlük tutkunu, aşığı kadın yoldaş var. Bu değerlerimiz için neler söyleyebilirsiniz?
Kahramanlık Haftası Mazlumdan Mahsuma Bir Çatıdır
Bizim kahramanlık haftası tanımımız, Mazlum’dan Mahsum’adır. Mazlum Doğan yoldaşın Amed zindan vahşetine rağmen Newroz ateşini üç kibrit çöpüyle yakması, Mahsum Korkmaz arkadaşın şahadeti arasındaki dönemdir. Aslında bu hafta Mazlum’dan Mahsun’a bir çatıdır; bir özgürlük, bir kahramanlık çatısıdır. Şimdi bu süre içerisinde Kürdistan Özgürlük Mücadelesinin başlangıcından bugüne kadar tabii ki de Newroz eylemleri çok gelişti. Newroz eylemlerinin tamamı da kahramanlık eylemleri olarak anıldı, sahiplenildi. Kürt toplumu tarafından sahiplenildi. Bu Newroz kadın şehitlerinden biri de Rahşan Demirel’dir. Biliyorsunuz Rahşan çocuk yaşta yaktı kendisini. Rahşan’ın çocuk yaşta bu arkadaşlık duruşunu oluşturması, özgür insanı, çocuk olsa bile kendini büyütmesi ile bağlantılı bir durumdur. Yine zindanlardan ateş eylemleri gerçekleşti. Tabii bu birazda şunun tepkisidir; kendini yakma eylemi, tarihte Kürt toplumunun yok edilmeye çalışılması karşısında Demirci Kava efsanesinde Kürt toplumunun direnerek, ateşler yakarak kendini göstermesidir. Şimdi bugün bu efsane neden canlanıyor, neden Kürt kadınları bu efsaneyi canlandırıyorlar? Kürt toplumu bugün, tarihte Dehaqların yapmış olduğundan kat be kat fazla acılar, işkenceler ve yok etme ile karşı karşıyadır. O dönemde Kürt toplumu enazından birleşebilmiş, mücadele yürütebilmiş ve bunu gösterebilmek için tepelerden, dağlardan ateşler yakmışlar. Cumhuriyet tarihinden bugüne, özellikle çok örtülü, çok derin bir soykırım uygulanmakta. Ve bu soykırım sistemi yok edişten daha tehlikeli bir durumdur. Önderliğimiz bu gerçeği “SOYKIRIM KISKACI” olarak adlandırdı. ‘Soykırım Kıskacı’ bizleri öldürmüyor, bizi kültürel olarak yok ediyor. Ruh olarak yok ediyor, bizim cesetlerimizi köle olarak kullanıyor. Böyle bir sistem var. Bu sistem karşısında ordu ise orduyla, parti ise partiyle, birey ise bireylemücadele etmeye hazırız. Mücadele koşullarını yaratamayan Rahşan Demirel arkadaş bunlardan biriydi. Eyleminin amacı, devlet gerçeğine olan tepkisini kendisini yakarak göstermeydi. Ama bugün baktığımızda kendini yakma eylemlerini doğru bulmuyoruz. Önderliğimiz tasvip etmiyor, kabul etmiyor. Özellikle kendisi için kabul etmediğini belirtti. Kendini yakma şahadeti yerine daha fazla mücadele olanaklarının yaratılması gerektiğini belirtti. Bizde bunu belirtebiliriz. Bu kahramanlara, Mazlumdan Mahsumlara kadar yaşanan kahramanlık haftasında ortaya çıkan kahramanlara layık olmak, onlar gibi eylem yapmaya çalışmak değildir sadece. Bu eylemler öncü arkadaşların öncülük ettikleri eylemlerdir. Onlar bizim içinmeşale oldular, yol oldular ve bize yol açtılar. Bugün mücadelenin koşulları bellidir. Silahla ise silahla, mücadeleyle ise mücadeleyle, propagandayla ise propagandayla. Özgürlük mücadelesi meydanlardan dağlara kadar bizlere imkan sunmaktadır. O yüzden bu alanları doğru kullanmak, doğru değerlendirmek, Rahşan Demirel’i ve eylemini bu anlamda taçlandırmak gerekir. Kendimize miras olarak aldığımız Mazlum yoldaşın en büyük eylemi neydi? Mazlum yoldaş, devrimci öncülüğün entelektüel görevlerini en üst düzeyde yerine getiren ve yürüten öncü bir yoldaştı. Günde 500 sayfa kitap okuduğu söylenir. Mesela gençler bugün kendilerine “ben Mazlumlaşacam” diyorsa, bu asla kendini yakarak olmamalıdır. Kendini yakmak artık bir eylem değildir. Bu yapıldı, şehitler yaptı, gerçekleştirdiler. Gençlerin yapması gereken, kendilerini entelektüel düzeyde gerçekleştirmektir. Mazlumlaşmak isteniyorsa,herkes kendisini böyle direniş çizgisinde gerçekleştirmelidir. Yaşam ve var oluş çizgisinde Önderlikle bütünleşme konusunda kendilerini geliştirmek durumundadırlar. Gençler açısından bu böyledir. Bizim açımızdan da bu böyledir.
Yine Mahsum Korkmaz arkadaşın öncülüğünde yaşanan bir savaş çizgisi gerçeği var. 15 Ağustos gibi bir eylem yaratan duruş var. Mahsumlaşmak, Agitleşmek de Agid arkadaşın çizgisinde savaş taktiğinde derinleşmek ve doğru savaş taktiğine ulaşmakla mümkün olacaktır. Eylemleri ve kahramanlık eylemlerini tekrarlamak değil, bu eylemlere doğru anlamlar verebilmek ve anlamı kendi somutumuzda büyütebilmeyi amaç edinmek gerekir.