• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

KAPİTALİST MODERNİTE TOPLUMUN AFYONUDUR

4 May 2020
in Gerillanın Kaleminden
A A
Share on FacebookShare on Twitter

Nisan DEVRİM

Kapitalizmin en büyük tehlikesi kendini anlaşılmaz kılmak, zihinleri karmakarışık yapmak. Kendini en gizemli, en sıra dışı sistem olarak gösteriyor. Bizler kapitalist modernite içinde yaşıyoruz ama toplumu en köleleştiren sistem olduğunun ne kadar bilincindeyiz? Ya da bu sistemin ideolojik argümanlarını iyi çözümleyebilmiş miyiz? Bu soruların cevabını bulmak önemlidir.

Marks din için “toplumun afyonudur” der. Ben kapitalist sistemin bütün her şeyi ile toplumsal damarlara sızmış bir uyuşturucu olduğunu düşünüyorum. Din bile kapitalizm tarafından kullanılıyor. Bütün toplumsal yaratımları kendisi için kullanıyor.

Kapitalizm en büyük gücünü toplumsal zihniyete saldırı üzerinden topluyor. Kültür endüstrisi toplumun manevi dünyasına en büyük saldırı silahı olmuş. Toplumu uyuşturmak için kültürü bir endüstri haline getirmiş. Kültür toplumların zihinsel, duygusal dünyasının ortak yansıması, doğa ve toplumun bütünleşmesini ifade ediyor. Toplumsal aklın en somut hali, halkların kendini ifade biçimidir. Kapitalist modernite ise halk kültürünü kendisi için bir yaşam alanı haline getirerek özünden boşaltıyor, yozlaştırıyor. Ve topluma karşı bir silah olarak kullanıyor. Toplumun manevi ve maddi dünyasına saldırıyor. 3 S’ler üzerinden bunu yapıyor. Spor, sanat ve seks.

Spor yapmak sağlıklı bir yaşam demek, komünalite demek çünkü çoğu zaman ortak yapılan bir faaliyet. Spor yaşamdan zevk almak aslında, doğayla bütünleşmektir aynı zamanda. Ortak bilinç ve ruh demektir. Peki, bu günümüzde böyle mi? Kapitalist modernitede spor, para kazanmanın en kolay yöntemlerinden biri haline getirilmiş. Bir spor müsabakası ile bazıları birkaç saat içinde dünyanın parasını kazanıyor. Futbol maçlarındaki şike ve hileler, bahisler en iyi örneklerden biri. Bir takım tutmanın moda olduğu günümüzde, birçok toplumsal trajedi bunun yüzünden yaşanabiliyor. Fanatik düzeyde bir bağlılık geliştiriliyor. İnsanlar bir spor müsabakası sonrası rahatlıkla birbirlerini öldürebiliyor. Spor rekabet için kullanılıyor. Gençlerin kafası şu takım, şu futbolcu, yok bu maçı kim kazandı gibi şeylerle meşgul ediliyor. Evine bir ekmek alacak parası olmayan birisi bir maç bileti için hırsızlık yapabiliyor. Peki, kimse sormuyor mu bu gidiş nereye böyle diye. İnsan hayatı bu kadar ucuz mu? Devlet bilinçli olarak toplumu bu tür olgulara yönlendiriyor. Gençliği bu tür şeylerle meşgul ediyor ki sistem karşıtı olmasınlar, bilakis sistem bağımlısı olsunlar.

Bu konuda cinsiyetçilik en çok kullanılan argümanlardan biri. İktidar en çok bu yolla yayılıyor. Üstte devlet, toplumda aile. Ailede erkek iktidarın temsilini yapıyor. Kadın ve çocuklar onun hizmetinde yer alıyor. Kadının en çok düşürüldüğü, cinsel bir meta haline getirildiği sistem kapitalist sistem oluyor. Kadın bedeni parça parça yapılıyor ve her parçasına bir fiyat biçiliyor. Kendini kadın için en özgürlükçü sistem olarak gösteriyor ama bugün dünya genelinde kaç milyon kadının resmi olarak fuhuş yaptığı bilinmiyor. Sadece kadınlar değil, dünyanın birçok yerinde kız ve erkek çocuklarına fuhuş yaptırılıyor. Kadın hem beden hem ruh olarak katlediliyor. Aslında topluma tecavüz ediliyor ama toplumun büyük bir kısmı bunun farkında değil. Bunu kadını kullanarak yapıyor. Hem reklam aracı hem alım gücü hem de sisteme işçi doğurma fabrikası olarak değerlendiriliyor kadın. Reklamların değişmeyen öğesi konumuna getirilmiş halde. Süper marketler kadın için. Kozmetik dev bir sanayi alanı ve o da kadın için. Moda alanı hakeza öyle. Kadın bedeni üzerinde her şey deneniyor. Kadın öyle bir varlık haline getirilmiş ki ekonomiden, siyasete, spordan sanata, hukuktan, bilime, eğitim kurumlarına kadar her şey cinsiyetçi kılınmış. Bu şekilde hem kadın hem de erkek ucube hale getiriliyor. Erkek vatandaşlık oyunu adı altında gönüllü devlet kölesi yapılmış. Sistem her yere el atıyor. İnsan yaşamı güdüselleştiriliyor. Çünkü hep güdülere hitap ediyor. Cinsellik kadar kötü kullanılan bir olgu yok herhalde. Erkek için her cinsel eylem kadın üzerinde bir hakimiyet kurma eylemidir. Böylece kendini evin küçük imparatoru ilan ediyor. Kadın kaçakçılığı, ticareti üzerinden dünyada binlerce kadın hayatı harcanıyor. Kadının bedeni namus olarak algılanıyor. Kadın üzerinde en çok hak talep edilen bir olgu oluyor. Evde, sokakta, okulda, iş yerinde kısacası her yerde kadına her anlamda şiddet uygulanıyor. Sistem kadına el atarak toplumu bitiriyor. Toplumu toplum olmaktan çıkarıyor.

Burada sanatın nasıl kullanıldığına da dikkat etmek lazım. Toplum için sanal bir dünya yaratılmaya çalışılıyor. Kurgular dünyası, gerçekler manipüle ediliyor. Medya bunun için en kötü şekilde kullanılıyor. Bunun için sanatı alabildiğine kullanıyor. Hâlbuki sanat estetik değeri çok yüksek olan, insanın ruhuna hitap eden, metafiziğin en somutlaşmış hali. Ama kapitalist sistem sanatın da hakikatini bozuyor. Sanat kolay yoldan para kazanma sahası olarak görülüyor. Medya ile toplumun kafasında içi boş bir hayal dünyası yaratılıyor. İnsanlar bu şekilde kandırılıyor, özellikle gençler çok farklı şeylere özendiriliyor. Türkiye bunun en güzel örneklerinden biri. Sanat kıyımına o kadar çok tanık oluyoruz ki. Hollywood kültürü her yeri sarmış. Türkiye gibi bu kadar çok dizi çekilen başka bir ülke var mıdır acaba diye merak ediyor insan. Dizilerde de en çok kadın kullanılıyor. Diziler ile maço erkek tiplemesi en moda erkek karakteri yapılıyor. Bunun içinde gidip Kürdistan’ı kullanıyorlar. Kürt kültürünün içeriğini boşaltılıyor. Sanki Kürdistan ağa, bey, namus, saçma töreler, kan davası demek. Bir de öyle bir yapılıyor ki insanları bunlara özendiriyorlar. Sanat toplum içindir. Bunun için insan aklının, duygu dünyasını, gelişmişliğini, hassaslığını, duyarlılığını, doğayla uyumunu, hayallerini ifade eder. Ama kapitalizm halk kültürünü hor görüyor. Geri ve klasik olarak tanımlıyor. Batıda pop, doğuda arabesk kültür furyası her yere yayılmış durumda.

Kapitalizm yamalı bohça misali bir sistem, eklektik ve marjinal. Toplumdan çaldıklarını topluma karşı kullanıyor. Halklar çalınan değerlerini geri almalı. Bu yüzden sistemin bize öğrettiklerine büyük bir kuşku ile bakmalıyız. İnsan aklı sorgular, yorumlar ve hissederek yaşar. Bu sistemi boşa çıkartacak tek şey de toplumsal akıldır.

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk