Tekoşin Ozan
Ortadoğu’da haritalar değişiyor. Statüler bir gün içerisinde alt-üst oluyor. Toplumsal yaşam ahlaki, politik ekonomik, sosyal, ruhsal olarak çok ciddi sorgulanıyor. Alternatifler aranıyor. Olabilecek en uç noktalarda seyrediyor yaşam.
Bir tarafta, erdem ve ahlak kelimelerini dağarcığından çıkarmış, insan eti yiyen, kadınlara tecavüz eden, keyfi olarak hedef seçip yaşlı, kadın, çocuk demeden insan öldüren, kendinden olmayan küçücük çocukları bile infaz edip düşman bellediklerine karşı kimyasal silah kullanarak amacına ulaşamaya çalışan uygarlığın dibi denilebilecek bir tablo. Diğer tarafta batılı ve yerel hegemon güçlerin kimyasal silahlarla, son teknolojinin ürünü olan silahlarla, kesintisiz lojistik ve eleman aktarımıyla desteklediği saldırılara karşı Rojava’da iman ve adanmışlık duygusuyla günlerce direnen, güzel, özgür, eşit, demokratik bir yaşamı, halkının geleceği yapmaya çalışan genç kız ve erkeklerin efsaneleşen direnişi…
Bir yanda mülteci konumunda olan ve savaştan kaçan insanların açlık, hastalık, sefalet içerisinde sürünmesi, savaşta eşini kaybetmiş ve daha evlenmemiş kadınların bu sefaletten kurtulmak için yaşlı adamlarla ikinci, üçüncü eş olarak evlenmesi, bir süre sonra yüz üstü bırakılması, fuhşa sürüklenmesi, dilencilik yapması, hırsızlık yapması…Diğer tarafta ırkçı, faşist duygularla bu mültecilere yönelik linç girişimleri, iğrenme ve nefret söylemleri…
Bir tarafta sivil yerleşim yerlerine yönelik intihar saldırıları, füze saldırıları, kazan bombaları, havan-hava saldırıları ve bunun yarattığı yıkılan kentler, enkaz altından çıkarılan bebekler, parçalanmış kadın bedenleri, gözlerinin feri sönmüş çocukların görüntüsü… Diğer tarafta siyah takım elbiseleri, soğuk ve belirlenmiş davranışlarıyla ekranlardan düşmeyen adamların ya da bu adamlara benzeyen kadınların diplomasi trafiği ve sanki yaşanan bugünlük katliamların sorumlusu kendileri değilmiş gibi duygusuz, ahlaksız ve pervasızca açıkladıkları devlet ve iktidar çıkarları…
Bir tarafta milliyetçi, şoven paranoyalarla hareket eden saldırgan dilli, saldırgan davranışlı gruplar…Diğer tarafta T.C. tarihinde ilk kez Kürt kimliği ile aday olan bir Cumhurbaşkanı adayına birçok çevreden gelen destek açıklamaları…
Bir tarafta halkın ve kadınların her yönden gelebilecek saldırılara karşı öz savunmasının geliştirilmesi için Kürdistan’ın dört parçasında mevzilenen ve mücadele eden Kürt gerçeği…Diğer tarafta Kürdistan’daki bütün sömürgeci ve hegemon güçlerle işbirliği içerisine girerek bağımsız bir Kürdistan parçasının kuruluşu adı altında özgür Kürt ve Kürdistan’a karşı vahşi saldırıları besleyen devletçi-iktidarcı Kürt kesimi..
Bir tarafta çocuk yaştaki üç Yahudi gencin katliamı… diğer tarafta bir Filistin’li çocuğun yakılarak katledilmesi…anlaşamayan milliyetçi Filistin’li örgüt ile Milliyetçi Yahudi devletinin arasında yok olan insanlık…
Bir tarafta parçalanan ülkelerin üzerinde daha iyi kontrol edilebilir olabilecek en küçük ulus-devletlerin şekillenmeye başlaması…bir tarafta bölgenin her tarafında terör ve şiddette sınır tanımayan örgütlerin hızla artması-arttırılması…diğer tarafta küreselleşen dünya hegemonyasının askeri, siyasal, ekonomik, kültürel olarak kendisini günlük yaşamımıza her geçen gün çok daha dayatması.
Bir yanda kara çarşaflı, ılımlı İslam tarzı tesettürlü artan kadın görüntüleri, bir yanda kadını sadece cinselliği ile öne çıkaran moda, kozmetik, yaşam modellerinin bombardımanı…Diğer tarafta büyüyen, derinleşen, toplumsal dokuya giderek daha fazla işleyen, daha fazla kadını kamu yaşamına katan, sokağa çıkaran, siyasette eşit temsile ulaşan, toplumsal sorunların sorumluluğunu üstlenme ve çözümünde eylemiyle gündemleştiren ve demokratik özgürlükçülerin, yapıların inşasına öncülük yapan, öz savunmasını öz gücüyle geliştiren, estetik anlayışını erkeğe göre değil kendine göre belirleyen Kürt özgürlük hareketi içerisinde şekillenen Özgür Kadın Hareketi… Kaos ortamından çıkış yolunu gösteren, kadınların yolunu aydınlatan alternatif oluşturan tek örgütlü, sistemli, sonuç alıcı hareket.
Bu tablonun umut verici noktalarına bakılırsa görülecektir ki, bölgesel krizi aşabilecek tek güç Kürt halkının örgütlü genel ve kadın yapılarıdır. En uç noktada yaşanan şiddet ve nefret ortamına insanlık değerlerini en güçlü yaşatarak karşılık veriyor ve bu karanlık tabloyu en ortasından ışığıyla aydınlatıyor. Bu ışığın İmralı’dan yayıldığını artık Ortadoğu’nun bütün güçleri kabul ediyor. Kadınlar, halklar ve hatta dar boğazdan geçen kritik yerlerdeki siyasetçiler bile ReberAPO’yu umut olarak görüyor ve onun yoldaşlarının alternatif çözümü ve yaşamı somutlaştırmasını bekliyor.
Tarih yeniden yazılıyorken oluşan alternatif çizginin bilincinde olarak Kadın özgürlük mücadelesine ve Kürt halkının Rojava’da odaklanan özgürlük mücadelesine destek vermek ışığa yönelmenin ifadesi oluyor. Bu mücadeleye katılan her kadın ve erkek Ortadoğu’da demokratik, eşit, özgür yaşamın inşasına katılıyor demektir. Bu savaşı, kırımı ve vahşeti durdurmanın yolu bu.