Azê MALAZGİRT
Özgür kadın hareketimizin böylesi tarihi bir süreçte tüm kadınların özgürlüğünü esas alan, demokratik toplum eksenli yaşam felsefesiyle geliştirmiş olduğu tartışmalarla önemli özgürlük perspektifleri açığa çıkardığı 6. Kadın Kurultayımızı tüm kadınlara kutluyorum. Böylesi bir süreçte gerçekleştirilen bu Kurultay ve açığa çıkarmış olduğu düzey erkek egemenlikli sisteme karşı büyük bir darbedir. 21. yy aslında Önderliğin de belirttiği gibi kadın özgürlüğünün gerçekleşeceği bir yy’dır. Fakat 21. yy başladığından beri Ortadoğu’da kanın, savaşın olmadığı bir gün geçmedi. Buna karşı kadınların ve halkların direnişi devam etti.
Bu noktalar geniş bir şekilde değerlendirildi ve önemli tespitler de yapıldı. Bu yüzyıl da aslında kadın eksenli kadın ve halkların özgürlüğünü esas alan bir mücadele dönemi olacaktır. Ortadoğu’da tüm emperyalist güçler savaş yoluyla kendi sömürgeci sistemini geliştirme, Ortadoğu zenginliklerinden pay alma, halkların yaşadığı açlık yoksulluk zülüm karşısında kendi çıkarlarına göre pay alma peşindeler. Bunun karşısında PKK öncülüğünde –ki PKK bir kadın partisidir- çok ciddi bir direniş mücadelesi var. Günümüzde bu direniş Suriye odaklı devam ediyor. Yürütülen savaş aslında iki sistemin, çizginin savaşı. Tabi bu savaşı yürütmek, beslemek daha fazla insanlık aleyhine çevirmek için kapitalist modernite tüm araçlarını ortaya koymuş durumda. Bunun karşısında PKK öncülüğünde Ortadoğu’da yaratılmak istenilen demokratik özgür yaşam inşası var, bunun da öncülüğünü kadınlar yapıyor.
Kurultayda tartıştığımız temel nokta şuydu; kadının özü barışa, demokrasiye ve komüne dayalı bir özdür. Bu öze göre siyaset yapma, bu öze göre savaşları mücadelesini daha da yükselteme vurgusu yapıldı. Çünkü savaşta en fazla kaybeden kadınlar, çocuklar ve halklardır. Buna karşı da Ortadoğu’da kapitalist modernitenin yaşadığı bunalımı aşma temelinde ciddi bir siyaset yürütme, bu anlamda kadının kendi rengiyle siyasete katılması bu noktada da daha fazla siyasette rol alma noktasında güçlü tartışmalar yürütüldü.
Elbette ki Ortadoğu’da barışı getirecek, demokratikleşmeyi geliştirecek olan ve bugün tüm dünya kadınlarına cevap olabilecek, düşünceyi felsefeyi yaratacak olan Önder APO’dur ve onun felsefesidir. Önderliğin verdiği mücadele ve bu mücadele üzerinden gelişen bir toplumsal düzey var. Özellikle son iki yılda devrimci halk mücadelesiyle çok ciddi bir savaş ve direniş yürütüldü. Bu direnişin açığa çıkardığı sonuçlar ve kazanımlar üzerinden Önderlik 2013 Newrozu’nda tarihi bir süreç başlattı. Bu tarihi süreç, özellikle de Kürdistan’da savaşı durdurma, kazanımlar üzerinden demokratik ulus ve özgür yaşamı inşa temelinde gelişen bir süreçti.
Bu süreçte biz hareket olarak çok ciddi adımlar attık. Kuzeyden geri çekilmeler gelişti. Bununla birlikte yürütülen ateşkes, çatışmasızlık ortamının halklar ve kadınlar üzerinde de -ki savaş süreci onlar üzerinde ciddi tahribatlar yaratmıştı- bir rahatlamaya yol açtı. Bu noktada hareketimiz ciddi adımlar attı. Fakat buna paralel herhangi ciddi bir adım AKP hükümeti tarafından atılmadı. En son demokratikleşme paketi adı altında aslında demokratikleşmenin d’sinin bile içinde olmadığı oyalama, halkı kandırma, çözümsüzlükte ısrar gibi yaklaşımları devam ediyor. Kurultayımız şunu tespit etti; Kürt halkı ve kadınlar bu süreçte ciddi bedeller verdi halen de veriyor. Bizim, AKP’nin tek başına hazırladığı paketten hiçbir beklentimiz yoktu. Fakat bu pakette en azından insanı insan yapan anadilde eğitime dönük bir değişiklik olmalıydı. Yine kadınlara dönük herhangi bir adım atılmadı. Aynı zamanda kadınlar açısından da türban gibi bazı adımlar atıldığına dönük açıklamalar yapıldı fakat bu da son derece eril zihniyetle yapılmış aslında kadınların iradesini kırmaya dönük bir açıklamaydı. Sadece seçimlere dönük bir propagandaydı. Bu propagandanın katmerleşerek, renklendirilerek reklamı yapılıyor. Davul zurnayla açıklandı bu paket. Aslında halkları ve kadınları kandırmaya dönük, sadece oyalamaya dayalı, Kürt sorununun çözümsüzlüğünde ısrar eden, Kürtleri kendi sistemine entegre etmeye çalışan, varolan direnişi kırmaya çalışan bir paketti. Yani paketten herhangi bir sorunun çözümüne dönük yaklaşım çıkmadı.
Türkiye tüm halkların kendi öz yönetimleriyle kendilerini idare edecekleri bir coğrafya üzerinde kuruludur. Ancak kapitalist sistem halkları birine düşman kılıyor, buna karşı halkların özgür bir iradeyle kadınların kendi temsillerini yapabilecekleri bir sistem demokratik ulus çözümüyle olur. Bunu Önderlik savunmalarıyla ortaya koydu. Bu noktada Önderliğin başlatmış olduğu mücadeleyi en çok sahiplenen kadınlar oldu. Savaşın bedelini en çok kadınlar ödediği için barış mücadelesine de en aktif kadınlar katılıyor. Fakat bunu kadın örgütlülüğüne dönüştürmek kadın renginde siyasette rol oynamak konusunda yaşadığımız yetersizlikler de Kurultayımızda ciddi anlamda tartışıldı. Bu kadar yoğun bir mücadele var bu kadar mücadeleye rağmen barış eksenli demokratik ulusu inşa etmede, barışı kalıcılaştırma konusunda yaşanan yetersizlikler tespit edildi. Bizler de KJB’nin bileşenleri olarak özellikle YJA Star adına önümüzdeki süreçte en çok rol oynamamız gereken bir dönemden geçiyoruz. Süreç halkların ve kadınların kendilerini ifade edebilecekleri bir sürece doğru evrilmiyor. Bu çok net görülüyor. Buna karşı tedbirlerimiz nasıl olacak, kadınlar olarak demokratik siyasetin gelişmesi için neler yapabiliriz, herhangi olası bir durum karşısında nasıl tedbirler alınabilir noktalarında güçlü tespitler oldu. Türkiye’de eğer bir barış gelişecekse bu ancak Önderlikle yapılan görüşmelerin müzakereye dönüşmesiyle gerçekleşebilir tespiti de yapıldı.
Rojava’da yaşanan ciddi bir direniş var. AKP hükümeti savaşı Rojava’ya taşırmış durumda. Cephet-El Nusra’nın yalnızca Suriye ile sınırlı bir oluşum olmadığını tüm dünya biliyor. Türkiye ve birçok uluslararası güç bu oluşumu destekliyor. Bu güç Kürtlere karşı savaşıyor. YPG saflarında direniş yaşanıyor. Bu direnişin halklar lehine yeni bir sistemle oturtulması için kadın nasıl mücadele etmeli, kadın siyasette nasıl rol oynamalı bu savaşın sonuçlarından en çok -kadınlar olarak zarar görenler- biz nasıl mücadele etmeliyiz yöntemleri üzerinden tartışıldı. 21. yy özgürlükçü paradigması KJB, PKK ve Önderlik öncülüğünde gelişiyor. Bu temelde tüm dünya kadınlarının her şeyden önce ‘Özgür Yaşamı Kurma Demokratik Ulusu İnşa Etme’ mücadelesinde barışı getirmek için ciddi bir mücadele yürütmesi, siyasette aktif rol oynaması gerektiği belirtildi.
Kurultayımız yeni dönemde aldığı kararlarla yeni bir güç açığa çıkardı. KJB oluşum olarak dört bileşimden oluşuyor. Toplumsal ayağını YJA, ideolojik ayağını PAJK, öz savunma ayağını YJA-Star, genç- kadın ayağını ise Jinen Ciwan örgütlenmesi oluşturuyor. Dolayısıyla KJB’nin kadınlara öncülük etme gibi bir misyonu var. Siyasal süreç tespitlerini yaptığımızda şöyle bir sonuca ulaştık; ‘Önderliğimizin kadın özgürlükçü paradigması herkese, tüm ezilen halklara ve kadınlara hitap eden bir ideolojidir, felsefedir. Bu sistemin yaratıcı gücü Önder APO’dur. Dolayısıyla tüm kadınların Önderliğimizin özgürlüğünü esas alması gerekir. Önderliğimizin özgürlüğü, sağlığı, güvenliği sadece bir halkın değil, tüm dünya halklarının ve kadınlarının özgürlüğü anlamına geliyor’. Biz böyle büyük bir iddia sahibiyiz. Çünkü paradigmamız kapitalist sisteme alternatif bir yaşam tarzıdır. Bu anlamda kadınlar olarak şöyle bir kararlaşma düzeyine gittik; ‘Eğer Önderliğimiz özgürleşmezse kadınlar da özgürleşemez. Ya da eğer bizler toplumsal anlamda bir barıştan söz ediyorsak Önderliğimizin özgürleşmesi gerekiyor. Önderliğimiz bizim için stratejiktir. Bu sadece Kürtler açısından değil tüm dünya halkları için geçerlidir.’ Bu açıdan mücadelemizin eksenine Önderliğimizin özgürlüğünü koyduk. Mücadelenin daha da yükseltilmesi karar altına alındı. Önderliğimizin özgürlüğü hepimizin özgürlüğüdür. Kadınların, Kürtlerin tüm hakların özgürlüğüdür.
Çalışma alanları da kendi özgünlüklerine göre somut planlamalara gitti. Bu açıdan her alan mücadeleyi yükseltme kararlılığını bir üst aşamaya çıkardı.
Önderliğimiz uzun süredir kurulması gereken komisyonlardan bahsediyor. Kurultayımız bunları tartıştı. Bu komisyonların kadın öncülüğünde geliştirilmesi, bunların çok daha ısrarlı bir şekilde gündemde tutulması, özelikle de kadınların buna öncülük yapması gerekir. Tabi ki bu komisyonlarda en çok tartışılan da kadın komisyonu oldu. Bu sürecin başarıya ulaşması için de bu komisyonların kesinlikle kurulması gerekiyor. Kadınlar olarak geleceğimiz tehdit altındadır. Her gün kadına karşı işlenen cinayet ve tecavüzlere tanık oluyoruz. Kurultayımız bu açıdan acilen kadın komisyonlarının kurulmasının önemine dikkat çekti. Toplumsal anlamda aldığımız en önemli karalardan bir tanesi buydu.
Önderliğimiz için yürütülen imza kampanyası, yine Strasburg’ta yapılan nöbet eylemleri var. Kurultayımız bu eylemleri selamladı. Önderliğimizin özgürlüğünün sağlanması için her yerde kadınlar tarafından eylemler yapılıyor ve yapılacak. Önderliğimiz özgürleşene kadar bu eylemler sürecek. Fakat eylemselliklerin daha farklı daha zengin ve halkların hepsine hitap edebilecek şekilde olması gerekiyor. Bunun için de kararlar alındı. Örneğin; Kadınlar Önderliklerinin Özgürlüğü İçin Eylemde kampanyası başlattı. Bu esasta kadınlar sokaklarda mecliste yaşamın her alanında eylemde olacak.
Kurultayımız öz savunma temelinde çok ciddi kararlar aldı. Bizim kadınlar olarak hiçbir güvencemiz yok. Bu kararların uygulanmasında en fazla YJA-Star olarak önümüzde çok ciddi görevler duruyor. Bunun sorumluluğunu taşıyoruz.
Kurultayda kadının özgürlüğe olan aşkı ve bu sürece aşkla katılmasının iddiası ortaya çıktı. Zaman artık kadınların özgürlük zamanıdır. Kendi zamanlarımıza özgürlük katmak için eyleme ve özgürlüğe sloganlarıyla yaşamı yeniden demokratik ve özgür bir temelde inşa etme ideasıyla dağıldık alanlarımıza.