Jiyan ŞİTKA
Hewler’de 16 yaşındaki bir Rojavalı kıza 6 kişinin tecavüz etmiş olduğu olayı kolay değerlendirilebilinir bir olay değildir. Bu olay Kürt halkına karşı geliştirilmiş siyasi, kültürel, toplumsal bir saldırıdır. Bu bağlam da bu olayı sıradanmış gibi geçemeyiz. Zihniyet olarak dayadığı tarihi, farklı zeminler var ve oldukça ciddi ele alınması ve tahlil edilmesi gereken toplumsal bir olaydır. Bu gün Rojavada bir devrim gerçekleşiyor. Bu devrim tarihsel bazı kazanımları oldu ki ilk defa Suriye’de böyle bir devrim gerçekleşiyor. Yaşanan halk ayaklanması ve devrim kendisiyle birlikte toplumsal birçok değeri yarattığı gibi daha önce gölgede kalan değerleri de gün yüzüne çıkarmıştır. Kürt halkı kendi kendini yönetebilecek ve toplumsal örgütlülüğünü demokratik bir şekilde yapılandıracak kadar bir gelişim düzeyine ulaştı.
Ulaşmış olduğu düzeyle uzun yıllardan sonra kendi iradesini oluşturmayı ve bunu diğer halklarla da paylaşımını beraberinde getirdi. Bu sadece siyasi olarak değil, kültürel, ahlaki, toplumsal, politik ve askeri anlamda da iradesini ortaya çıkarmadır. Yaratılan bu değerler öyle bir günde ve rahat yaratılan değerler değildir. Büyük kahramanlık ve direnişler sergilenmiştir. Ülkesini, iradesini, halkını ve inancını koruyabilme ihtiyacı temelinde YPG ve YPJ güçlerinin oluşumlarına gidildi. Bu güçler kadın ve gençliğin örgütlülüğü ekseninde geliştirildi ve yayıldı.
Rojavada yaşanan gelişmelerden bir tek yerel güçler rahatsız olmuyor hem bölgesel hem de dünya sistemini elinde tutan büyük devleteler bundan rahatsızlık duyuyor. Yani yaşanan bu devrim neden onların denetiminde değil, neden onların eliyle gelişmiyor ki geliştirecekleri sistem ve gelişmeler bu kadar demokratik olmazdı ama yine de bu gelişmeler neden bizden bağımsız oluyor sıkıntısını çok ciddi bir şekilde yaşıyorlar. somut olarak bölgesel Kürt örgütlerinde yaşanan devrimden rahatsız olma vardı. Bu nedenle Rojavada gelişen devrimi görmezden gelme değişim ve dönüşümleri yok sayma politikalarını uyguladılar. Yine hakaretlere varan sözleri de harcamaktan çekinmediler. Özellikle iradeleşen Kürt halkına karşı bunlar bilinçlice geliştirildi.
Şunu da açık belirttiler “Eğer bir devrim gerçekleşiyorsa ve bu bizim denetimimizde olmuyorsa bu devrim, devrim değildir” tespitlerini kendi içlerinde yaptılar. Bunun için de Rojavadaki halka değişik saldırılar uygulayarak, siyasi olarak Kürt ulusunu küçülten yine gelen yardımları engelleyen yani uygun olmayan ve tahrik edici sözler söylemekte ve öyle de politikalar geliştirmekteler. Bu resmen yaratılan devrim değerlerine açık bir saldırıdır. Yine eğer Rojava halkına yönelik uygulanan bir ambargo veya siyasi-politik saldırılar gerçekleşiyorsa bu uluslararası olduğu kadar bölgesel güçlerinde gerçekleşen devrimden ve değerlerinden korkularının ve rahatsızlıklarının bir sonucudur. Baskıcı bir şekilde uygulanan siyasetler ve ambargolar halkta bir daralmayı ve kalkınma yönünde de zorlanmaları beraberinde getirdi. Zorda kalan halkın bir kısmı Türkiye’ye geçmek isterken -ki geçişler çok zor oluyor- bazıları da maddi ihtiyaçlarını karşılamak için Irak’a gittiler. Oraya giden halkın çoğunluğu bir Kürt bölgesine gidiyoruz savaş yok ve yaşam ihtiyaçlarımızı orada çalışarak elde edebiliriz umuduyla gittiler. Yani bir iki genç değil beli bir kesim Rojava’da yaşanan zorluklardan çalışma imkânı bulamamaktan Irak’a gittiler. Kürt bölgesine gittikleri için hem hükümetin onları kucaklamalarını bekliyorlardı hem de yaşam olanaklarını sağlamaları için onlara iş imkânlarını sağlayacaklarını düşünüyorlardı çünkü Kürdistan’ın dört parçasından birine gidiyorlardı.
Ama Rojava’dan bu beklentilerle Irak alanına gelen halkımız umduğunu bulmadı bulamadığı gibi insan hak ve hukukunu ihlal eden insanı aşağılayan yaklaşımlarla yüz yüze kaldılar. Rojava’dan göç eden halkımız Irak’ta ahlaki anlamda bir çöküntü yaşayan sistem gerçekliğiyle karşı kaşıya geldiler. Bu konuda büyük şeylerden tutalım en küçük şeylere kadar böyle yaklaşımlarla karşılaştılar. Onları kamplara yerleştirmekten tutalım kamplarda onlara yaşatılan zorluklar yine kadınlara yönelik kirli saldırıların çoğalması da ahlaki ve toplumsal alanda zorlukları şiddetlendiriyor. Yine Rojavadan göç etmek zorunda kalan gençlerin üzerinde Irak’ta uygulanan politika ve siyaset tam da onu kendi gerçeğinden ve toplumundan koparma çabalarıdır. Halkımızın göçenlerini açlık yoluyla yapmak istemediklerini yaptırma ve geride kalan halka saygısızlığı da aşılamak istediler. Bütün bunlar bölgesel yönetimin yaklaşımlarıyla kendini açığa vuruyor. Bu siyaset ve politika KDP örgütünün yaptıklarını somut gözler önüne sermiştir. Bu şunu bir daha gösterdi ki ulus bilinci kendi ulusundan olanlara sahip çıkma ilkeli onurlu olma yönünde tam bir çöküntü içindedirler. Oraya göçen halkımız büyük hakaretlerle karşı karşıya kaldı yine zindanlara atıldılar, dayak yediler ve işlerinden kovuldular.
Bu son günlerde Hewler yani Irak Kürdistan’ının merkezinde yaşanan saldırı, özellikle de böyle bir merkezde bir Kürt kızına böyle bir saldırının yaşanmasını sıradan bir olay olarak ele alamayız. Özellikle bu altı Irak kökenli erkek tarafından yapılıyorsa ve yine özellikle Rojava’dan gelen bir Kürt kızına yapılıyorsa. Bu toplumsal anlamda bir intikamdır. Bu Rojavada elde edilen değerlere, yaşanılan devrime bir saldırıdır. Bunu normal toplum sorunlarından biri olarak ele alıp çözümleyemeyiz. Bu siyasi bir olay ve saldırıdır. Bu olaydan bölge yönetimi sorumludur ve bunu yapanları bulup adalet tarafından yargılaması gerekmektedir. Siyasi olarak oraya giden Rojavalı hiç kimsenin güvenliği yoktur. Irak Kürdistan’ına göçen halkımızın her birine “Buraya gelirsen her an yakalanabilir, vurulabilir ya da tutuklanabilirsin. Yine ahlaki boyutta da her türlü saldırıya maruz kalman da an meselesidir. Aynı zamanda sizi buradan sürgün etme hakkına da sahibiz” diyorlar. Bu ahlak dışı bir uygulamadır.
Bu nedenle bizim Irak Kürdistan’ında yaşayan kadınlarımız özellikle genç kadınlarımız ve halkımız bunu normal görmemeli ve ahlaklı duruşunu da ortaya koymak için eylemler gerçekleştirmelidir. Eğer yaşadığımız yerde can güvenliğimiz yoksa ahlaki anlamda her an saldırıyla yüz yüze isek ekonomik kalkınmamız büyük işkenceler altında gerçekleşiyorsa böyle bir yerde bir dakika bile kalınmamalı. Onun içinde göç eden halkımıza yeniden çağırı yapıyoruz, vatanınıza geri dönün. Gittiğiniz yer sizi koruyamıyor ahlakınızın dibe vurmasına neden oluyorsa bir dakika bile orada kalmayın. Göç ettiğimiz yerlere geri dönmek onurluca bir yaşama ve ahlaki çöküntünün yaşanmadığı bir ortama geri dönüş olacaktır. Rojavada yaşanan sorunlar var yine gerçekleşen bir devrimin kendisiyle birlikte getirdiği değişim ve dönüşümün sancıları var. Ama orada sizin de söz hakkınız ve öz örgütlülüğünüzü gerçekleştirebilme imkanınız olacak. Ayrıca işten kovulmayacak namusunuz her an saldırı altında kalmayacaktır. Yine Irak’ın Rojavalı halkımıza yaptığı saldırıları kınamak onursuzlaşmayı kabul etmemek için radikal eylemler ve duruşlar gerekmektedir. Öyle halkımızdan istenilen her bireye istenildiği zaman saldırılamayacağını anlamalılar. Bu olaya karşı sesiz kalır ve buna göz yumarsak, elimizde toplum dinamiklerimizden ve yaşam inanç-inanışlarımızdan geriye bir şey kalmayacaktır. Buna sesiz kalmadığımız gibi şunun da bilincinde de olmalıyız. Eğer bugün bir Kürt kızına bu uygulanıyorsa yarın her an bizi de böyle bir olayın beklediğini bilmeliyiz.
Irak’ta yaşayan Rojavalı kadınlar ve diğer etnik örgütlere bağlı olan kadınlar el ele vermeli bu serseri mayın gibi normalleştirilmeye çalışılan kadın bedeni üzerindeki saldırılara dur demelidirler. Bugün hangi etnik gruptan olursa olsun hangi kadına bir saldırı gerçekleşiyorsa biz bunu Kürt kadınına yapılmış bir saldırı olarak ele alıyoruz. Yaşatılan zorluklar da Kürt devrimine ve kazanılan değerlere yönelik bir saldırıdır..
Ülkemize dönüşü yapalım. Eşitlik ve özgürlük istem ve taleplerimiz havada kalmasın. Bugün Rojavada gerçekleştirilen devrim anlamlı ve değer oluşturan bir devrimdir. Yeni kurulacak olan sistem ahlaki anlamda bir güvenlik oluşturacaktır. Bu da toplumun temel gelişim dinamiklerini canlı tutmak anlamına geliyor. YPG ve YPJ halkın güvenliğini koruma ve demokratik bir örgütlülüğün oturtulmasına yardımcı ve sürükleyici olan güçlerdir.