Sozdar Avesta
25 Nisanda yapılan açıklama; Önderliğimiz ve hareketimizce yapılan değerlendirmeler sonucunda ortaya çıktı. Biliniyor ki Newroz’da Önderliğimiz hareketimize bir çağırıda bulundu. Daha sonra hareketimizin bu konudaki görüşleri Önderliğimize bildirildi. Sonunda da Önderliğimizin 14 Nisandaki notu elimize ulaştı. Yapılan bu görüşme ve tartışmalar sonucunda gerilla güçlerimizin kuzey topraklarından Güney sahasına geri çekilme yapması kararlaştırıldı. Bu hareketimiz ve mücadelemiz için yeni bir adımdır, mücadelenin sonu değil, bu yeni bir mücadelenin başlangıcıdır.
Bugün hem bölgede hem de Kürdistan’ın birçok yerinde yaşanan sorunlara demokratik çözümler gerekmektedir. Daha önce bölgesel çapta çözülmeyen sorunlar büyük çözümsüzlüklerin nedeni olmuştur. Böylesi bir süreç başta Önderliğimizin çağırısı üzerine yine Ortadoğu’da yaşanan ve bu sorunların diyalog yöntemiyle çözümlenmesi halk baharının gerçek anlamına kavuşması için başlatıldı.
Hareketimiz ideolojik, felsefik ve demokratik çözüm arayışlarını karakteri gereği sürekli sürdürmüştür. 20 yıldır barış isteyen karakterinden ödün vermeden bu isteğini tüm halkların geleceği için ısrarla devam etmiştir. Bu nedenle ilk ateşkesimizi 1993 yılının Newrozunda ilan ettik. Yine 96 yılında ateşkes ilan ettik. Karşımızdaki güçlerin zihniyet olarak barışa hazır olmamaları iktidar eksenli yaklaşımları farklı olay ve sonuçları beraberinde getirdi. Önderliğimizin siyaseti tanıyan öngörüsü sayesinde hareketimiz mücadelesinden vazgeçmek yerine kararlılıkla büyütme yolunda yürümeye devam etmiştir. Ayrıca 98 yılında yine bir ateşkes süreci yaşandı. Düşmanımızın inkar-imha siyasetini zirvede yürütmesi nedeniyle Önderliğimiz Ortadoğudan çıkış yaptı. Uluslararası komplodan sonra yine hareketimiz 2006 yılında bir ateşkes ilanı yaptı. Yani sonuçta şimdiye kadar hareketimiz 8 defa ateşkes ilan etmiştir. 99’dan 2004’e kadar sınırlar dışına çıkarak ateşkes ilanımıza bağlı kaldık. Ama karşımızdaki güçlerin barışa ve demokrasiye ilişkin adım atmak yerine imha ve parçalama siyasetleri karşılıklı barışın mücadelesini büyütmenin önünde engel teşkil etmiştir.
Bu gün ve geçmişi kıyasladığımızda zaman ve mekan farklarıyla birlikte siyaset farklılıkları da vardır. Biz artık 99’daki gibi değiliz, yine Ortadoğu’nun kendisi eskisi gibi değildir. Yapılan mücadeleleri görüp doğrudan tavır alacak kadar siyasetleri tanımış halk olarak bir uyanış sürecini gerçekleştirmiştir. Bu gün Önderliğimiz tarafından başlatılan bir süreç var, biz hareket olarak Önderliğimize bağlılığımız gereği böyle bir adım attık. Yine şunu açık belirtmekte yarar var, biz 99 sürecinden çok daha fazla kazanımlara sahip olduğumuz bir süreçteyiz.
Kadın Özgürlük hareketi olarak genel da biz bu tartışmaların ve gelişmelerin içindeyiz. Özellikle Önderliğimizden mektuplar gelince yine gidip gelen heyetlerle yürüttüğü tartışmalardan da anlaşıldığı gibi Önderliğimiz kadın örgütlülüğüne ve sürece katılımına büyük önem vermektedir. Ayrıca Önderliğimiz barış sürecinde kadına düşen büyük değişim-dönüşüm misyonunu özelikle vurgulamaktadır. Özgür yaşam felsefesinin kadın öncülüğünde gelişecek bir süreçle olduğu belirtilmiştir. Ortadoğu ve Kürt kadınları ve özgür kadın hareketi olarak biz bu sürecin bize yüklediği sorumlulukları fazlasıyla yerine getirmek için büyük mücadele vermeye hazır olduğumuzu belirtiyoruz. Ayrıca büyük bir sayıda kadın askeri güçlerimiz var ki onlar da Önderliğimizin çağırısıyla geri çekilme gerçekleştirecekler.
YJA-STAR güçleri var Kürdistan dağlarında onlar da geri çekilme yapacak ve bizim sadece sözde değil her yönüyle Önderliğimizin dediğini uygulamaya hazır olduğumuzu gösterecektir. Çünkü biz Kadın Özgürlük hareketi olarak sonuna kadar Önderliğimiz ne dese onu yapmaya hazır bir konumdayız. KJB olarak da bu sürecin öncü kadrosu olduğumuzu ve bu süreci öncülük boyutunu da üstlenerek sonuna kadar Önderliğimizin verdiği her görevi yerine getireceğimizi belirtiyoruz.
AKP çözüm süreci açısından üstüne düşen sorumluluğu yerine getirmiş değildir. Bu konuda sadece Önderliğimizin gelip giden heyetlerle görüştürülmesi durumu yaşanmıştır. Bu adımı gelişen süreç açısından yeterli bulmuyoruz ama bir ilk adım açısından önemli buluyoruz. Yine akil insanlar konusunda istenildiği gibi olmasa da gruplar oluşturulmuş durumda. Ayrıca sürecin takip edilmesi anlamında mecliste bir grup oluşturuldu. Bunları, süreç açısından atılan önemli adımlar olarak ele alıyoruz. Ama bu süreci tam anlamıyla yürütmek için yeterli adımlar değildir. Süreç ağır ve çift taraflı adımların atılmasını gerektiren bir süreçtir. Kürt halkı açısından Türkiye atılması gereken adımları atmış değildir. Bir geri çekilme süreci başlamış durumdadır, bunun ön açıklamaları yapıldı nedenleri söylendi. Onun için de bu adımın barış sürecine dönüşmesi için AKP’nin bu konuda daha duyarlı ve ön açıcı olması gerekmektedir. Kürt sorununun çözümü ile Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak ve Ortadoğu barışına giden yolu açacak olan bu tarihi adımın amacına uygun olarak başarıyla tamamlanması, barış, kardeşlik, demokrasi ve özgürlük isteyen herkesin, hepimizin temel hedefidir.
Sürecin kesintiye uğramaması için temel olan bazı hususları önemle tekrar vurgulamak gerekirse:
1- Gerilla güçlerimiz hiçbir çatışmaya mahal vermeyecek şekilde, kendi inisiyatifiyle, öteden beri kullandığı güzergâhları kullanarak, bir örgütlülük ve disiplin içinde geri çekilme işlemini pratikleştirecektir.
2- Devam eden hazırlıklar temelinde geri çekilme, 8 Mayıs 2013 tarihinde başlayacaktır. Geri çekilme, kademeli gruplar halinde planlanmış olup, gerillanın hareket tarzı, gizliliği ve disiplini temelinde mümkün olan en kısa sürede tamamlanması hedeflenecektir.
3- Geri çekilmede güçlerimizin gelip üsleneceği yer Güney Kürdistan (Irak Kürdistanı)’dır. Güney Kürdistan’a çekilecek olan gerilla güçlerinin resmi varlığına gereken anlayışı göstermelerini, başta Federe Kürdistan Hükümeti olmak üzere ilgili güçlerden beklemekteyiz.
4- Geri çekilme esnasında Türk ordu güçlerinin de aynı duyarlılık ve ciddiyetle hareket etmesi bir zorunluluktur. Geri çekilen gerilla güçlerimize yönelik herhangi bir saldırı, operasyon, bombardıman olması halinde geri çekilme derhal durdurulacak ve meşru savunma temelinde güçlerimiz misilleme hakkını kullanacaklardır.
5- Gerilla güçleri çekilirken, Türk devlet güçlerinin de buna paralel olarak, Kürdistan’da herhangi bir askeri aktivite ve çatışmaya neden olabilecek tahriklerde bulunmaması ve fırsatçı yaklaşımlara yer vermemesi gerekmektedir. Bununla birlikte, geri çekilme sürecinin sağlıklı ve başarılı olabilmesi için, daha önce Önderliğimize mektuplarla ifade ettiğimiz ve devletin de bilgisi dahilinde olan hususlara dikkat edilmesi önemli olacaktır.
6- Bağımsız heyetlerce sürecin izlenmesi, her iki taraftan da engel olabilecek hatalı yanları tespit etmesi, sürecin sağlıklı gelişmesine imkan sunacaktır.
Demokratik çözüm süreci üç ana aşamadan oluşmaktadır: Uygulanmakta olan ateşkes ve gerilla güçlerimizin başarılı bir biçimde geri çekilmesiyle birlikte birinci aşama sona erecek ve ikinci aşama başlamış olacaktır. İkinci aşama, sorunun kalıcı çözümü için, daha çok devletin ve hükümetin yükümlülüklerini yerine getireceği aşamadır. Anayasal çözüm çerçevesinde yapılacak reformlarla Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleştirilmesi ve Kürt sorununun çözüme kavuşturulmasının koşulları doğmuş olacaktır. Koruculuk, özel tim, vb. tüm özel savaş yapılarının devre dışı edilmesi ve demokratik sivil toplum zihniyetine uygun bir ortamın oluşturulması gereklidir.
Özellikle Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak, Kürt halkının inkarını sona erdirecek, varlığını ve özgürlüğünü kabul edecek, tüm kimliklerin, inançların ve mezheplerin hak ve özgürlüklerini garanti altına alacak, eşitliğini sağlayacak olan yeni demokratik bir anayasanın yapılması hayatidir.
Bu görevin gerçekleşmesiyle birlikte, üçüncü aşama olan ‘normalleşme süreci’ başlamış olacaktır. Normalleşme süreci, barışın kalıcılaşması, toplumsal uzlaşma, eşitlik ve özgürlükler sürecidir. Önder Apo dahil herkesin özgürleşeceği bu sürecin pratikleşmesi paralelinde silahın tümden devre dışı kılınması ve gerillanın silahsızlanması gündeme girecektir.
Gerilla güçlerimize bir saldırı durumunda hem savunma hem de misilleme hakkı her zaman vardır. Ortadoğu coğrafyasındaki tarihi mekanların kaybına, yine halk gerçekliğinin inkarına göz yumulmayacaktır. Yine Kürdistan’a yerleştirilen askeri güçlerin geri çekilmesi gerekmektedir. Eski karakolları bir asayiş gibi kalabilir. Halkımız ve gerillamız üzerine operasyon yapacak güçlerin olması kabul edilemez. Biz kadın hareketi olarak hem Kürt halkı hem de Türk halkının üzerindeki baskının kaldırılarak demokratik bir sisteme dönüşmesini istiyoruz. Bunun için de mücadele alanlarının demokratik bir mücadele sistemine dönüşmesi gerekmektedir. Kadınların özgürlüğü değişecek olan anayasada belirtilmelidir. Biz özgürlük hareketi olarak Önderliğimizin çağırısıyla üzerimize düşeni yaptık ve yapmaya devam da edeceğiz ama bunun karşılığında AKP hükümetinin de atması gereken adımlar vardır.
Biz özgürlük hareketi olarak çok tarihi bir adım attık ve Türkiye devletinin de bu tarihi adıma denk bir adım atması gerekiyor. Halkların özgürlüğünü inkar eden hiçbir parti bu süreçten sonra kendini ayakta tutamaz. Kuzey Kürdistan da yaşanan bu değişim ve dönüşümler içinde siyasetlerin ve politikaların yeniden ele alınması gerekiyor. Eğer sürece denk adımlar atılmasa onların kendileri sürecin dışında kalır. Toplumun her kesimine hitap edebilecek bir politika izlenmelidir ki AKP bu anlamda süreci daraltan bir yol izliyor. AKP bu süreçte ne yapıyor ne yapmak istiyor konusunda net ve açık olmalıdır. Ortadoğu halkı ve özgürlük hareketi olarak AKP’nin yürüttüğü siyaset şu ana kadar insana güven verici bir siyaset değildir. Herkeste kaygı uyandıran gizli adımlar atıyor politikası diğer partilere karşı da Kürt sorununa karşı da daha açık olmalıdır.
Yeni dönüm açısından Kürt örgütlerine de düşen görevler var. Mesela uzun süredir tartışılan ulusal konferanslar var Kürt halkı için ortak kararların hala alınmamış olması bir eksikliktir. Kürt halkı için ortak çıkarların esas alınması ve buna göre bir halk örgütlenmesiyle birlikte siyaset belirlenmesi önemlidir. Biz kendimizi açısından bunu geç kalınmış bir adım olarak değerlendiriyoruz. Belki şimdiye kadar bunu yapacak koşullar ve imkanlar yoktu ama bundan sonra bu gerekçe olarak kabul edilemez Kürt halkının ortak özgürlük ilkeleri etrafında yeni bir örgütlenme yapılmalıdır. Kürt sorunun çözümü hem yerel güçler açısından önemli hem de dış güçler açısından da önem arz etmektedir. Onun için Kürtlerin ulusal konferanslarını gerçekleştirmeleri tarihi bir görev olarak önümüzde durmaktadır. Başta Kürdistan’ın dört parçasında olmak üzere her yerdeki Kürt örgütleri bu ulusal konferansın gerçekleştirilmesi için çaba harcamalı ve fazla zamana yaymamalıdır. Buna Kürt kadınları ve gençleri öncülük etmiş iki konferansını gerçekleştirmiştir. Ulusal Kürt konferansının gerçekleşmesi için zemin hazırlanmıştır.
Ulusal kadın konferansında güçlü bir irade ortaya çıktı. Hewler de yapılan konferansta alınan kararların açıklanması yapıldı. Hewler ulusal Kürt kadın konferansında Önderliğin özgürlüğü için mücadele etmek alınan kararlar arasındadır. Onun için de Önderliğimizin başlatmış olduğu böylesi önemli ve tarihi bir süreçte kadınların kendi kararlarına sahip çıkabilmeleri için tam örgütleme ve öncülük yapma dönemidir. Onun için de orada görev alan komite kendini yeniden örgütlemek için toplanmalı ve yapabileceklerini tartışarak mücadele alanlarına atılmalıdır. Bu vesileyle komiteye de bir çağırıda bulunuyorum. Kadın konferansında oluşturulan görev verilen komisyon toplansın ve kendi iradesi kararlılığıyla sürece katılım göstersin. Kendi kararlarına ve iradesine sahip çıkmanın tam zamanıdır.
Biz özgür kadın hareketi olarak üzerimize düşeni yapmaya hazırız ama ulusal Kürt kadın konferansında alınan kararlar ve oluşturulan komisyonun da kendi kararlarına sahip çıkması için sürece katılımını aktif bir şekilde gerçekleştirmelidir. Toplumun en dinamik yürütücü gücü kadındır. Bu anlamda hem bizim açımızdan hem de toplum açısından kadına düşen önemli öncülük misyonu var. Hem dünya açısından hem de Ortadoğu açısından kadın sorunu toplumun en büyük sorunu olarak karşımıza çıkıyor. Kadınların sorunları yine acıları toplumsal olarak aynıdır. Kadının bir insan olarak doğuşunda var olan özgürlük hakları vardır bu bayrağından ya da renginden ileri gelen haklar değildir. Rengi, dili ayrı olabilir ama bütün kadınların yaşadığı acılar ve özgürlük sorunu aynıdır. Bu gün Önderliğimizin geliştirdiği süreç örgütlenme ve özgürlük için mücadele etme anlamında tarihi bir öneme sahiptir. Daha önce 2010’da uluslararası kadın konferansının yapılması için özgür kadın hareketi olarak bir çağırıda bulunmuştuk.
Kadınlar bu süreçte örgütsel birliklerini sağlayabilmeli ve her zamankinden daha fazla özgürlük talebini güçlendirmelidir. Bu konuda PAJK ve KJB örnek örgütleme ve mücadele modelleri olarak önümüzde durmaktadır. Bunun güçlü bir mirası da olduğunu açıkça vurgulamak gerekiyor. Belki örgütsel mücadele anlamında PAJK ve KJB örnek modeller olabilir ama mücadeleyi toplumun her alanında büyütmek gerekiyor. Özgürlük sorunu sadece örgütsel alanlarda ya da askeri alanlarda değildir özgürlük sorunu toplumun olduğu her yerdedir dolayısıyla toplumun her tabakasında özgürlük mücadelesi verilmelidir. Bunun ortak örgütlülükleri de acil bir ihtiyaç olarak karşımıza çıkmaktadır. Her kadının özgürlük için verdiği bir emek vardır biz tarihimizden bu güne kadar her kadının bu konuda yürütmüş olduğu mücadeleyi özgürlük yolunda verilmiş tarihi bir emek olarak ele alıyoruz.
Biz düşünce ve felsefik olarak diyoruz ki bizim kadın kurtuluş ideolojimiz tüm kadınların kurtuluş ideolojisidir. Kadın kurtuluş ideolojisi toplumun özgürlük ideolojisidir. Özgür bir toplum ancak özgür bir kadınla gerçekleşir. Kadının özgür olmadığı toplum özgür değildir. Tekrardan vurgulamak gerekirse başlatılmış olan tarihi sürece kadın bulunduğu her alanda güçlü bir katılım yapabilir. Bu süreç ancak kadın ve gençlik öncülüğünde gelişebilecek bir süreçtir. Bu süreç Kürt kadının kendi rolünü en iyi şekilde oynayabileceği bir süreçtir.