• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Kâbusla Gerçek Arası

11 August 2013
in Genel
A A
Share on FacebookShare on Twitter

Zinarin Bircan

Kötü bir kâbus olmalı bu!

Eğer değilse neden şu karşımda duran şahikalar yıkılmıyor, neden buza kesmiş bu havada üzerimizi kaplayan mavilik yırtılmıyor?

Neden binlerce yıldız tüm parlaklığıyla asılı şu karanlık gökte?

Ve ben, neden çığlık çığlığa bağıramıyorum?

Niye sesim çıkmıyor?

Yıkılın diyorum size ey dağlar! Bir tarih katledildi! Ve siz hala kibirle aynı yerinizde duruyorsunuz. Size diyorum; Sakine Cansız’ı bizden aldılar, Rojbinimizi bizden aldılar, Leyla’yı bizden aldılar! Duymadınız mı?

***

Günlerdir ölümün o soğuk yüzünü, hafızamda yeterince canlı olan yüzleriniz, bahar gülüşlerinize yakıştıramayışım yetmiyor sizi geri getirmeye.

Güller ve lalelerle donatılmış o masa, arkasındaki onlarca çelenk ve masanın üzerindeki üç PKK bayrağına sarılı soğuk tabutlar olmasa; kendime yarattığım bu hayal dünyasında hemen yarın yeniden buluşacakmışız gibiydi! Ama o lanet tabutlar o kadar gerçekti ki; sadece yaşadığımdan utanç duydum!

Soğuk ölümlerin koyduğu kaçıncı şok zamanım bilemiyorum. Tek bildiğim insan evladı bir tek kişinin bile bu kalleş ve vahşi ölümü size yakıştıramadığı!

Ah, bir de o siyahlar ve yas nasıl da ters size! Oysa bohçasında bahar coşkunluğu taşıyanlardınız. Gittiğiniz her yer anında hareketlilik kazanır, beton duvarlar bile dile gelmeye çalışırdı. Şimdi siz öylece masanın üzerinde uzanıyorsunuz ya, on binler önünüzden yani sizin olduğunuz mekândan ağır hareketlerle ve büyük bir sükût ile saygıyla geçiyor.

Yoldaşlarınız ve tüm sevenleriniz hiç yalnız bırakmadı sizi. Etrafınızda pervane gibi döndüler. Onlar da kendilerini sizin artık sonsuz uykuda olduğunuza inandırmaya çalışıyor gibiydi. Biz ise; uzaktan sadece kahrolabildik. Belki de oradakilerin tek tesellisi son veda için bir dokunuştu…

Başuçlarınıza konulmuş fotoğraflarınızı kucaklayıp öpen ve ardından tabutlara dokunan babamızı gördüm. Sizin nasıl da ölümü hak etmediğinizi haykırıyordu. Saatlerdir o görüntü gözlerimi terk etmiyor. Ve sanırım hiç terk etmeyecek de.

Hele yoldaşların o son vedası, tabutlara son kez dokunma çabası. Ya rabbim, saklamaya, içimde boğmaya çalıştığım hıçkırıkların son nefesimi hapsedip bir daha bırakmamasını istediğim an’dı!

Bir Gün Sonra

Artık adı KARA ile birlikte anılacak Paris’ten görkemli bir törenle uğurladılar sizi. Önce İstanbul, ardından Amed’e. İşte bu manzara kalleş kurşunların sahiplerinin suratlarına inen bir tokat gibiydi. Direnişin başkenti size yaraşır bir karşılama yaptı. Biliyorum siz orada, en yücelerde ilmek ilmek işlediğiniz mücadelenizin yarattığı büyüklüğü izlediniz.

Rojbin, sen de gördün değil mi? Yüzbinler doğum gününü kutladı. Kardeşlerinin başı dik, baban gururluydu. Doğum gününe gelen yüzbinlere şükranlarını sundu.

Sakine yoldaş; annen ve babanın yaşadığını bilmiyordum. İçimde büyük bir mahcubiyet yaşadım. Annen konuşamadı. Baban derin acısını gizleyemiyordu. Ama metanetliydi. Senin gibi yiğit bir kızını kaybetmiş olması “Barış güzeldir” demesini engellemedi. Kendince senin barışı getirmeye gittiğini ve çok yakında döneceğini düşünüyordu kim bilir?

SON GÜN

Ve şimdi topraklarındasın Sakine yoldaş! Özlem ve hasret bitti! Onbinlerin başının üstünde döndün Mamekî’ye! Dersim’desin. GolêÇeto’nun hemen üstünde Dersimliler gözyaşları içinde hakkını helal etti sana,  ‘Dersim’in Kızıl Saçlı Asi Devrimci Kızı’ dediler.

İşte şu an omuzlarda gururla taşıyorlar seni. Bu ‘son yolculuk’ diyorlar!

Birazdan, bu kara Ocak’ın 18’inde, bu kara Ocak’ın derin soğuğunda toprağa emanet edecekler seni.

Biliyorum ilk başta üşüyeceksin, yerin dar gelecek sana. Belki de o karanlığı yırtıp yürümek, 18’indeki genç kız gibi koşmak isteyeceksin. Munzur’un suyunu içmek, Anafatma çiçeklerini kendi ellerinle toplamak isteyeceksin. Ve ölüm; bunların hiçbirini yapamayacağını kulağına fısıldayacak. Ama inanma sen onun karanlıktan gelen sözlerine.

Çünkü senin damarlarında taşıdığın asi, direngen kan toprağa karışacak. Topraktaki her bir canlı görevini eksiksiz yerine getirecek. Seni çiçeklere, seni yaşam kaynağı suya taşıyacak. Bahar geldiğinde Dersim’in gençleri o çiçekleri koklayacak, o suyu içecek. Topraktan binlere ulaşarak bize çiçeklerle, havayla, suyla, binlerle dönecek.

Rojbin Elbistan’dan, Leyla Mersin’den binlere ulaşacak. Siz bize baharla, coşkunlukla, serhildanla geri döneceksiniz.

Ve bizler, geride kalanlar yani; sizleri beklerken bir an bile boş durmayacak, anılarınızı size yakışır bir şekilde taşıyacağız.

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk