Dicle ARYA
Rojava devriminin üçüncü yılına girişini değerlendiren Kürdistan Özgür Kadın Partisi (PAJK) Üyesi SaryaHebun, Rojava devriminin sadece Kürt halkının devrimi olmadığını, tüm halkların Kobanî direnişine destek verme çağrısında bulundu. Kobanî’deki saldırıların tüm Kürt halkının varlığına yönelik olduğunu ifade eden Hebun, Kürt kadınlarını, gençlerini ve kendine demokratım diyen herkesi direniş saflarına katılmaya çağırdı
Kürtlerin öz gücüne dayanarak verdiği mücadeleyle demokratik özerkliklerini ilan eden ve üçüncü yılına giren 19 Temmuz Rojava devriminin yıl dönümünü Kürdistan Özgür Kadın Partisi (PAJK) Üyesi SaryaHebun’a sorduk.
19 Temmuz Rojava Devrimini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Hebun: 19 Temmuz Rojava devrimini büyük bir coşku ile selamlıyorum. Orada direniş gösteren herkese başarılar diliyorum. Rojava devrimi üçüncü yılına giriyor. Rojava devrimine ilişkin birçok kesim düşünce beyanında bulunmuş olabilir, kısa bir sürede farklı düşünceler açığa çıkmış da olabilir. Ama var olan duruma baktığımızda kısa bir süre olmadığını göreceğiz. Önder APO’nun özellikle Rojava halkı üzerinde büyük emek ve çabası var. Rojava devrimi bu temeller üzerinde gelişti. Bunun için Rojava devrimini değerlendirirken, kısa bir süre zarfında ortaya çıktığını söylemek bizleri büyük bir eksikliğe götürecektir. Yaklaşık kırk yıllık bir direniş söz konusu. Kırk yıllık direniş ve mücadelede tecrübeler toplamı, manevi değerler toplamı değerlendirmesi yerinde bir değerlendirme olacaktır.
Saldırıların yoğun olduğu bir süreçten geçiyoruz. Bir haftadan fazladır Kobane üzerinde yoğun saldırılar var. Bu saldırıların altında yatan sebepler neler olabilir?
Eğer ki Rojava devrimini tarihten bağımsız ele alırsak devrime yüzeysel yaklaşmış oluruz. Her yerde direnişimize karşı yoğun saldırılar var. Kürt Özgürlük Hareketi gelişmesin diye, bir yerlerde kurumlaşmasın diye, halkların özgürlüğü için atılan adımları boğmak için uluslararası güçler büyük çaba sarf ediyorlar. Geçmiş tarihlere baktığımızda bu çok açık bir şekilde görülüyor. Bu saldırılar geçmiş tarihin devamıdır. IŞİD ve onun gibileri kısa bir zamanda ortaya çıkmış örgütler değillerdir. Başta ABD, İngiltere ve Ortadoğu’da egemen olmak isteyenler, IŞİD ile birlikte büyük rol oynuyorlar. Öncülüğünü de Türkiye’ye vermişler. Bunun pratik öncülüğünü Türkiye yaptığı için finansını Katar ile Suudi Arabistan yapıyor. IŞİD’e yardım etme, yaralılarını tedavi etme, silah temin etme, sınırları geçmelerine izin verme, lojistik destek sunma, hatta onları eğitmede Türkiye’nin bizzat desteğinin olduğu açığa çıktı. Bu anlamda Kürt Özgürlük Direnişini Rojava şahsında boğmak istiyorlar. Burada yaşam olmasın diye büyük bir çaba sarf ediliyor. Rojava’da Demokratik Konfederalizmin inşası söz konusu. Bu konuda yoğun çalışmalar var. Bu çalışmaları engellemek için özellikle Türkiye öncülüğünde uluslararası güçlerin çabaları söz konusu. Son Siyasal sürece baktığımızda, özellikle de Ortadoğu’ya hakim olmak isteyen güçlerin sessizliği bunların kanıtıdır. Irak’ı üç parçaya bölmek istiyorlar. Gündemde böyle bir proje var. Aynı vakitte Suriye için de üç parçanın birlikteliği amaçlanıyor. Ama bu kopuş, bu ayrılık ne halkların çıkarları içindir ne de burada yaşayan halkların yaşamları içindir. Var olan güçler kendi çıkarları için oyun oynuyorlar. Böyle bir gerçeklik ile karşı karşıyayız.
Siz Kürt Özgürlük Hareketinin bir militanı olarak Kürt gençlerine bir çağrıda bulunmak istiyor musunuz?
Rojava şahsında Kürt Özgürlük Hareketinin direnişini marjinalleştirmek, tesirsiz kılmak istiyorlar. Başta Kobane şahsında Rojava’ya büyük bir sahiplenmenin olması gerekiyor. Böyle bir süreçte Kürdistan’da uluslararası güçlerin çabaları dört parçada da sürüyor. Kendime yurtseverim diyen herkesin halkının yanında olması gerekiyor. Bu konuda herkese büyük rol düşüyor. Gençlerin mutlaka o sınırları aşması lazım. Kuzey Kürdistan ile Rojava Kürdistan sınırlarını birleştirilmesi gerekiyor. Bu büyük bir sorumluluk olarak bizlere düşüyor. Kürt gençlerin buna öncülük etmesi lazım. Kuşkusuz bir sahiplenme duygusu var. Özellikle de Önder APO’nun çağrısı büyük bir yankı buldu. Kuzey Kürdistan halkı sınıra yakın yerlerde tepkilerini ortaya koymak için eylem yapıyorlar, nöbet tutuyorlar. Kuşkusuz bir demokratik bir eylemdir. Ama ondan ziyade derinleştirmek, devamlı hale getirmek ve birliktelik kurmak önemlidir. Kobane’de olan halk ile Kuzey Kürdistan halkının birleşmesi lazım. Bunun için başta kadınlar ve gençler olmak üzere her kesimden halkın destek sunması gerekiyor. Halk kendi kendisini yönetecek bir pozisyonda. Bütün halkları içinde barındırdığı bir model ortaya koymak istiyorlar. Ortadoğu’da yeni bir sistemin modelinin yaratabilirler. Bu anlamda herkesin seferber olması gerekiyor. İlk başta örgütlemenin olması, devrimlerine maddi ve manevi anlamda sahip çıkmak gerekiyor. Bizimde halkımızdan, özellikle gençlerimizden ve kadınlarımızdan istediğimiz budur.