Önderliğimizin esareti 25. yıla girdi. Uluslararası komplo 25 yıldır devrededir. Bu kadar yıl boyunca Önderliğimizin sistemle, İmralı gerçeğini açığa çıkaran uluslararası komplocu güçlerle Kürt halkının ve kadınların özgürlüğü için mücadelesi devam etti. Önderlik görüşme ve diyalogların olduğu süreçleri bile büyük bir savaş ve mücadele süreçleri olarak ele aldı. Bizler de Önderliğin çeyrek asırlık İmralı sürecinde kendisini yapabilirlerse tasfiye, bu da olmasa ağır tecrit altında tutmaya çalışan sisteme karşı nasıl mücadele ettiğini, nasıl daracık bir hücreden dünyaya ulaşıp evrensel bir Önder haline geldiğini, sınır tanımayan özgürlük anlayışının nasıl toplumları etkilediğini gördük. Ancak komplo kendini güncelleyerek devam etmekte ve ısrar etmektedir. Bunun uygulamaları da Önderliğimiz üzerindeki politika ve Kürt halkına dönük saldırıların düzeyinden anlaşılmaktadır.
Önderlik görüş ve fikirleri ile sürekli toplumu, kadroları bilinçlendirdi, hareketimizin gelişimini sağladı. Komplocu güçlerle, kapitalist sistemle mücadeleyi büyüttü. Bu nedenle 5 Nisan 2020’den beridir Önderlikle tüm görüşmeler ve haber almamız engellenerek mutlak bir tecrit yürütülmektedir. Sürekli bahaneler üretilerek cezalar verilmekte ve bir yandan Önderliğin zindandan hukuki süreçler nedeniyle çıkabilme ihtimalinin önüne geçilmek istenmektedir. Diğer yandan ise Önderliğin direnişine, Kürt halkının direnişine, gerilla direnişine soykırım dayatmasının olduğunu ve bu şekilde cevap verildiğini de anlıyoruz. Ayrıca Önderliğimiz bu sistemin yıkılmasının olanaklı olduğunu, alternatif bir sistemin nasıl kurulabileceğini, kapitalist sistemin zihniyetinden, kültüründen, yaşam tarzından kurtulmanın ideolojik-teorik bilincini yarattığından sistemin en büyük düşmanı olarak tanınmaktadır. Bu nedenle İmralı sistemi İngilizlerin öncülüğünde uluslararası bir sistem olarak inşa edilmiş, Önderliğin deyimi ile proto-guantanamo’dur.
15 Şubat uluslararası komplosu kadınların ve halkların özgür yaşamına karşı yapılmıştır
Önder APO 25 yıldır İmralı sistemi içinde tutuluyor. İmralı sistemi çarmıh sistemidir. Rehine sistemidir. Tabutluktur. Bu şekilde bir insanı yıllarca tutmak adım adım öldürme planıdır. Şeyh Saitlerin idam yıldönümüne denk gelecek şekilde Önderliğimize ceza verildi. Önderliğin bu sitemi Kürt soykırım sistemi, komplonun gerçekleştiği gün olan 15 Şubat’ı Kürt soykırım günü olarak ilan etmesi bu nedenledir. Türk ulus devleti varlığını Kürt halkının inkarı ve yok edilmesi üzerine kurgulamış bir devlettir. Bu nedenle Kürtleri özgürleştirmeyi hedefleyen, bu amaçla mücadele yürüten herkes en acımasız yöntemlerle katledilmeyi, tasfiye edilmeyi hak etmekte ve Kürt sorunu asla dokunulmayacak bir sorun olarak tutulmaktadır. Komplo sürecinde Önderliğin etrafında “güneşimizi karartamazsınız” ve “be serok jiyan nabe” sloganları ile eylem yapan yüzlerce yoldaşımız komployu boşa çıkarmak için bir ateşten duvar ördüler. Şehitlerimizin, halkımızın mücadelesiyle Önder APO üzerindeki imha konsepti boşa çıkmış, Kürt halkı özgürlüğüne daha da yakınlaşmıştır.
Önderlik üzerindeki tecridin derinleştirilmesi ve CPT’nin Önderlikle görüşme yapmadığının açığa çıkmasıyla Önderliğin güvenliği, sağlığı ve yaşamı konusunda ortaya çıkan kaygılar nedeniyle gelişen eylemler oldu. Kürt yurtseverimiz, mücadeleye ömrünü adamış, değerli Veysi Taş kendini 12 Ocak’ta ateşe vererek İmralı tecridini ve Önderliğin esaretini kabul etmediğini haykırdı. Yine Amedli yurtsever bir genç olan Mehmet Akar 16 Ocak günü Amed surlarında bedenini ateşe verdi. Şehit Veysi Taş ve şehit Mehmet Akar’ı saygıyla ve minnetle anıyoruz. Kürt yurtseverliği de artık fedaice bir duruş kazanmış, bu çizgi toplumsallaşmıştır. Her iki şehidimizin de arkalarında bıraktıkları mesajda bu ateşin İmralı’yı aydınlatması ve Önderliğin özgürlüğüne vesile olması dileği vardı. Kürt halkına çağrıları da bu mücadeleyi büyütmeleri yönündeydi. Bu eylemler Kürt halkının, gençlerinin Önderliğe olan büyük bağlılığını, sevgisini göstermektedir. Ancak kendini yakma eylemleri için Önderlik her zaman duyduğu acıyı ifade etmişti. “Benim için kendini yakmak, uçurumdan atmak benim nazarımda büyük bir günahtır. Ben bunu istemediğimi defalarca söyledim. ..Ben bu tür yakma eylemlerini tasvip etmiyorum, direnişlerine saygı da duyuyorum ama direnişin birçok çeşidi var, daha değişik direnebilirler…. Halkımıza düşen, bu büyük değerleri asla unutmamaktır, hep yaşatmaktır.”
Kendini yakma yerine düşmana vurma, düşmanı yakma, yüreğimizdeki intikam ateşini özgürlüğü yaratan bir enerji, örgüt, eylem haline getirme bizim eylem anlayışımız olmalıdır. Çözümsüz, çaresiz kalmamalı, direnişi kitleselleştirmeliyiz. Bu değerli şehitlerimiz Önderliğin durumuna karşı sessiz kalamadılar. Önderliğin özgürlüğü için başlatılan “Dem Dema Azadiye” sürecinin şehitleri oldular. Ancak hiçbir Kürt bireyi kendini yakmamalı, düşmana yönelmeli ve onu ortadan kaldırmayı hedef almalıdır. Bizler nerede olursak olalım böyle bir eylem ve örgütlenme düzeyi ortaya çıkarmalıyız. Diğer yandan biliyoruz ki yurtseverliğin ve Reber Apo’ya, özgürlüğe kendini bu düzeyde adamanın bu kadar görkemli ve soylu olduğu bir toplum asla yenilmez. Halkımız ve hareketimiz Önderliksiz yaşama asla diyerek 25 yıllık süre içinde Önder Aponun ideolojisi ile kendini donatarak mücadeleyi büyüttü. Bizler de şehit yurtseverlerimizin büyük anısına devrimci mücadeleyi süreklileştirerek, Önderliğin özgürlüğünü yaratacağımızı belirtiyoruz. Önderlik ideolojisi ile bilinçlenen Kürt halkının emeği, ödediği bedel, mücadelesi özgür yarınları yaratacaktır.
Tecrit Önderlik fikirlerinin evrenselleşmesi ile yıkılıyor
Önder APO 24 yıllık İmralı sürecinde kadınlar ve Kürt halkı için mücadelesini amansız bir şekilde sürdürdü. Görüş ve düşünceleri ile dünyaya ulaştı. Ulaştıkça herkesi heyecanlandırdı, diriltti, mücadeleye sevk etti. Avrupa gibi liberalizm ve kapitalizmin etkisiyle sosyal demokrat sınırlarda seyreden toplum ve güçleri bile harekete geçirdi. Radikalleştirdi. Kadınlara yeni bir umut oldu. Kürdistan ve Ortadoğu’dan bu çağın tüm sorunlarına cevap olacak ve kapitalist sömürü ve katliamların panzehiri olan bir paradigma ortaya koydu. Önderliğimizin özgürlük tezleri yeni bir yaşamın, dünyanın, kadınların ördüğü bir sistemin mümkün olduğunu herkese gösterdi. Bunları bu yıllar boyunca Önderlik paradigmasında pratikleşme çabamızla gösterdik. Zorlanmalara, eksikliklere rağmen bugün Kürdistan özgürlük mücadelesi sınırları aşıp evrenselleşti. Artık sadece bir sorun olarak değil yeni ve özgür yaşamı yaratma iddiası olan, bunu pratikleştirmeye başlamış, sadece Kürtler için değil, Ortadoğu ve dünya insanlığı için mücadele eden bir hareket olarak tüm dünyada meşruiyetini oluşturdu. Bu nedenle Önder Apo’nun fikirleri ile tanışan herkes hareketimiz ve Önderliğimiz etrafında bir mücadele ağı örmekte ve belki de dünyada ilk kez bu düzeyde bir küresel mücadele ortaya çıkmaktadır. Dostlarımız, ittifaklarımız çoğalmış, halkların desteği her zamankinden daha fazla Kürt kadınlarının ve halkının yanındadır.
Önder APO’nun dayandığı demokratik uygarlık güçleri bu çağda bir araya gelmekte, Kürt halkının mücadelesi etrafında bu örgütlülük açığa çıkmaya başlamaktadır. Bizler de bu iddia ile mücadeleye har zamankinden daha fazla yüklenip erkek egemen sisteme karşı küresel bir mücadeleyi geliştirebilir, anitkapitalist, antifaşist bir mücadele için öncülük yapabiliriz. Bu zemin ve imkanlar her zamankinden daha fazla ortaya çıkmıştır. Bize düşen görev yarattığımız etkinin bilincinde olarak paradigmanın bize belirlediği öncülük rolünü pratikte ve örgütlülük olarak oynamak ve tarihsel görevlerimize daha güçlü sahip çıkmaktır.
PAJK Koordinasyonu