• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

İLKSEL BİRİKİM YÖNTEMİ VAHŞET;KAPİTALİN ORTADOĞU HAREKETİ DAİŞ VE KADIN KIYIMI

4 May 2020
in DEĞERLENDİRME
A A
Share on FacebookShare on Twitter

Dicle AMED

‘Qérina wé jı erde heya arşé  bilind bû û ji êşa wé erd  qelişî’

(Yakarışları yeryüzünden arşa kadar yükseldi ve acısından yer yarıldı) tasviri Kürt kadınlarının tarifsiz acılarını anlatmak için dile getirdiği en yaygın ve bilinen tanımlamalarından biridir. Ama bu tanımlamanın esas gücünü belirleyen kavramların, olayın acı ölçümü olması değildir; kavramın gücü, acı olayın özne olmaktan çıkması ve kadının acıyı yaşama düzeyinin acının çapını tarifleyen özne değerini temsil etmesidir. Acıyı karşılama ve algılama gücü o acının karakterini belirlemektedir. Bu nedenle Kürt anlatılarında acının, tragedyanın ve hayatın özgürlük ölçüsü kadının o acıyı yaşama biçimi ile belirlenir. Edebi literatürü bu konuda hayli ağır kelimeler ile yüklü olan Kürt kadınlarının son DAİŞ saldırıları ile yeni bir acıyı karşılama ve duruş alma gerçeği ile karşı karşıya kaldığı açıktır. Yani karakter gerçekleştirme süreçlerinden birini yaşamaktayız.

Bu dönemin karakter verici duruşu ARİN MİRKAN’da gerçekleşmiştir. Kadının, halkının ve yurdunun katledilmesi ve işgal edilmesi karşısında ARİN ne düşünmüş, duygulanmış ve tasarlamış ise tarihin karakteri, zamanın ruhu da öyle şekillenmiştir. Özgürlüğün karakter şekillenişi tragedya değildir; özgürlük tragedyayı direniş ile algılama ve karşılama duruşunu ortaya koyarak acıya karakter kazandırma ruhudur. Çünkü karşısında kölelik bilgisine mahkûm edilmişlerin karakterinin çok acı biçimde şekil aldığı bir zaman mevcuttur. Kendilerine uygun görülen kaderi yaşamak zorunda bırakılanların ümitsiz boyun eğmişliğidir bu. ARİN MİRKAN demek, belirlenen kaderi kabul etmemek ve kendi kaderini belirleme tavrını büyük bir sistem karşıtlığı ile gerçekleştirmektir. Kapitalist modernite karşıtlığı ve demokratik modernite direnişinin en keskin an ve zamanı olmaktadır. ARİN MİRKAN direnişçiliği bu anlamda iki sistem ve iki dünyanın çatışmasıdır. Tarihe karakter kazandırma tavrı ARİN gerçeğinde bu nedenle ortaya çıkmıştır. Nedir ARİN MİRKAN gerçeği? Dar, güncel baktığımızda işgale karşı amansız bir direnişçi olarak algılarız. Ancak olay sandığımızdan daha büyük, tarihsel kırılma anı’nı temsil etmektedir. Arin ve Kobane direnişi demokratik modernite sistemi ile devletçi uygarlık çatışmasında hangisinin başarılı çıkacağının belli olacağı tarih AN demektir. DAİŞ bu AN içinde ne demektir ve dayandığı tarihsel gerçek nedir sorusunu bu bağlamda sorarak cevaplamalıyız.

Oryantalizminideolojik gücünüOrtadoğu’da en yetkin biçimde devreye koymuş bulunmaktadır.Doğu toplumlarının sorunlarını az gelişmişlik ve İslami ‘gerilik’temelindeiki argüman ile açıklayan oryantalizm, batı ırkçılığının kodlandığı kurtarıcılık misyonunu sömürgeleştirme süreçlerini meşrulaştırma yöntemi olarakgeliştirmektedir. Batılılaşarak sorunlarını çözmeye inandırılmak, sömürgeleştirilmeye rıza göstermek ve gönül koymaktır. Oryantalizm, batının doğuyu ideolojik fetih hareketi olan haçlı seferlerinin yenilgisinin yarattığı uzun süreli travma sonucu keşf ettiği ideolojik araçtır. Yüzlerce yıl üzerinde düşünülmüş, travma sonucu icat edildiği için basit ele alınmayacak kadar batının zihinsel yatırımının en yetkin biçimidir. Ömrü kapitalist modernite ile yaşıttır, hakikati çarpıtma yeteneğidir ve kapitalistin temel gelişim kuralını temsil eder.

Oryantalizmin DAİŞ gerçeğini doğunun yerel gerçeklerinin gericileşmesinin uç versiyonu olarak şekillendirmeye çalışması ile karşı karşıyayız. DAİŞ,yaygın biçimde güncel olay ve olguları ile ele alınmakta, güçlerin aktüel politik oyun kuruculuğu ve Ortadoğu dinsel gerçeği ile açıklanmaktadır. Kapitalist sistem karakter deşifresi tam yapılamamaktadır ve kadın gerçeğinin tarihsel süreci göz ardı edilmektedir. Bu yaklaşım doğruları kısmen açıklamaktadır ve doğruların kısmi açıklamalarının en tehlikeli yanlışların başlatıcısı olduğu unutulmaktadır. Hegemonyanın önemli başarılarından biri budur; sistem karakterini aktüel politika yöntemi ile gizler ve karşıtı muhalefeti bu tarz ile yüzeyselleştirir. Şuan Ortadoğu gerçeğinde yaşanan budur.

Kapitalizmi yeni ve ileri üretim araçları ve ilişki temsili olarak tanımlayan Karl Marks, doğu toplumlarının ilerlemesi için kapitalistleştirilmesi ve batı tarafından modernleştirilmesi gerektiğini belirterek oryantalizmin yetkinleştirilmesine en büyük olanağı sağlamıştır. Kapitalizmi ekonomik yasalar ile akılcılaştırma belki de burjuvazinin bile kendisi için hayal edemeyeceği bir itibar kazandırmıştır. Buna paralel kadın gerçeği‘ilkel’ toplum ekonomisinin kendine yeterlilik kuralının tarihsel olarak geçersizleşmesi yorumu ile tarihsizleştirilir ve akıl dışılaştırılır. Kadın tarihi çalışmaları günümüzde ispat etmiştir ki kapitalizmin ilk egemen sınıf gerçeğinin ruhudurve ilk sınıf başlangıcının kendisidir. Ancak bu sınıf 13 ve 19.  Yy arası Avrupa’nın egemen sınıfının bunalım döneminin ilksel birikim vahşetine dönüşmüştür. Senyör, ruhban ve tüccar sınıfının sermaye bunalım devrelerini atlatmak için ihtiyaçları olan artı değer ve kar birikimine ulaşma yolu sistemin tümden kapitalistleştirilmesi olur.Kapitalistin kapitalizm sistemine dönüşmesi iki temel birikime el koyma yöntemi ile başarılmıştır. Birincisi; toplumun topraksızlaştırılması, ikincisi;halkların yurtsuzlaştırılarak sömürgeleştirilmesi.Köy toplumlarının toprağına el konulması, kendine yeterli ekonomisinin tasfiye edilerek kente göçertilmesi, işsizleştirme ve yoksullaştırma ile kapitalin yeniden üretimi sağlanır. Ucuz iş gücü pazarı oluşturma ve mülkiyete yeniden el koyma sürecidir. Aynı paralelde kıta keşifleri ile Amerika ve Afrika toplumlarının yurtlarını işgal etme, yerli halkları köleleştirereksermayeyi çoğaltma amaçlanır. Topraksızlaştırma senyör, kapitalist ve monarşinin ittifağı ile geliştirilirken bu sürecekarşı yüz yıllarca süren kadın ve köylü isyanlarıgelişir. Halkların ve kadınların yurtlarına ve bedenlerine el konulmasına karşı direnişleri aynı paralelde katliam ve kıyımlar ile karşılanır. Vahşet, yöntem olarak kapitalin oluşturulmasının yegâne yöntemidir. Çünkü kapitalizm sadece birikime el koyma ve tekelleştirmedir. Vahşi yöntemler ile toplumun toprak, zanaat ve kaynaklarının birikimlerine el koydukça sermaye gücüne ulaşan kapitalizm, Marksizmin öyle anlattığı gibi doğal üretim araçları ve ilişkilerinin sonucu meydana gelmemiştir.Vahşet ile kadının, halkların ve köy toplumunun komünal ekonomisine el konularak ilksel birikim oluşturulur. Yoksullaştırma ve işsizleştirme planlı bir politika ile batı kent merkezlerinde örgütlendirilir. Kolonileştirme hareketi ile köleleştirme bu paralelde gelişir. Kadının ev kadınlığı üzerinden kapitalizmin yeniden üretim gücüne dönüştürülmesi ve kölelik ile bedenin sermayeleştirilmesi, işsizleştirmenin ucuz iş gücüne dönüşümünün toplamında yalnızca belli bir kesim erkek emeğinin satın alınmasıdır kapitalizm ve bu yeni üretim ilişkisi değil, el koyma tekniğidir. Kapitalizmin sürekli savaş hali ve faşizm üretmesi ekonomiye vahşet ile el koyma tekniğinin doğal sonucudur. Bunalım devreleri sürekli ilksel birikime ihtiyaç duyar. Yani toplumsal ekonomi birikimlerine el koyma süreçleridir bu. Ne zaman ki yıkım ve zulüm, savaş ve katı hüküm yükselişe geçer ise bileceğiz ki kapitalizm yeni birikim oluşturma süreçlerinden birini başlatmıştır.

Esas kapitalistleştirme süreci kadın ekonomisi, kültürü ve bedeni tasfiye olduğu oranda gerçekleşir. Kadının üretim biçimi tarım, kendine yeterli üretim ilişkisi ve toprağın ortaklaşmacı aile-köy,mülkiyet hukuku, komünal yaşam kültürü, kapitalistin var olmak için yok etmeyi hedeflediği toplumsallıktır. Bu nedenle kapitalizm kadın katliamlarının kan deryası içinde doğumunu gerçekleştirir. Avrupa cadı avları bir kapitalistleşme tekniğidir.Topraksızlaştırılma, bedensizleştirilme ve yurtsuzlaştırılmaya kadının toplumsal gücü kırılarak ulaşılmaktadır. Cadı avları ile milyonlarca kadın öldürülür. Kadın katliamı ile kadının tarım ekonomisi tasfiye edilir, toprağa el konulur ve ev kadınlığına indirgenerek kapitalin yeniden üretimgücü kılınır. Cadı avları kadının yeniden mülkleştirilmesi ve kadının mülkleştirilmesi üzerinden burjuva, senyör ve kilisenin kapitalizmi örgütlemesidir. Bu neden ile nerede vahşet ve savaş, kadın katliamı ve Topraksızlaştırma-yurtsuzlaştırma var ise bileceğiz ki orada kapitalizm yeni bir ilksel birikim sürecini gerçekleştirmektedir. DAİŞ bu anlamda Ortadoğu’da kapitalizmin yeniden ilksel birikim sürecinin vahşet tekniği olmaktadır.DAİŞ demek Ortadoğu da yeniden birikime el koyma ve sermaye artırma süreci demektir. Küresel sermaye, bölgesel egemen sınıf ve dinsel unsurların ittifakının adı olan DAİŞ’i, Önderlik uluslararası JİTEM olarak tanımladı.

Kapitalizm,batı toplumunda tamamladığı vahşet ile ilksel birikimini sağlama sürecini Ortadoğu’da hala tamamlamamıştır. 200 yıllık doğuyu kolonileştirme tarihi doğuda kapitalizmin ilksel birikim süreci olarak devam etmektedir. Engizisyon mahkemelerinin kadın katliamının nasıl ki bir kapitalistleşmeyi sağlama anlamı var ise, DAİŞ şahsında kadının kaçırılıp, köleleştirilmesinin, ülke işgalleri ile birikim ve toprağın işgalinin, savaş ekonomisinin, sermaye biriktirmesinin, göçler ile ucuz iş gücünün artırılmasının da kapitalizmin yeni bir birikim elde etme anlamı vardır. Cadılaştırma, şeytanlaştırma metaforları ile cadı avlarının ideolojik gerekçeleri nasıl ki kapitalistleşmeyi gizleme amacını taşıdı ise, radikal İslam argümanı ileDAİŞ, oryantalizmin en güçlü metaforu olarak esasta kapitalistleşmeyi gizlemektedir. İslam kimliği ile üzeri örtülen bu ikincivahşi kapitalizm hareketi dönemi, kapitalizmin ikinci bir kadın katliamı ve köleleştirme yöntemi ile iktidar kuruluşunu geliştirmesini temsil etmektedir. DAİŞ’in girdiği her yerde önce kadına el koyması, kadını mülkleştirmesi ve topraksızlaştırma-yurtsuzlaştırmasınısalt saf bir erkek şovenizmi olarak ele alırsak liberalizmin tuzağına düşeriz. Vahşet ile yıldırma, liberalizm ile kazanma yöntemi kapitalist iktidar yöntemidir. Batı hegemonik güçlerin örgütlediği DAİŞ gerçeği bu yöntemin mekaniğini temsil etmektedir. Kadını köleleştirerek komünal ekonomiyi çökertme, kadını ev kadınlığı ile kapitalin yeniden üretim gücü yapmak, demografyayı ucuz iş gücü akışına göre değiştirmek ve kaynaklara el koymak DAİŞ eliyle gerçekleştirilmektedir. Bu vahşet haçlı seferlerinden çıkarılan sonuç gereği doğu değerleri adına yapılarak, batının kurtarıcılığı sempatik kılınmaktadır. Tecavüz, kıyım ve vahşet kapitalizmin ontolojik özelliğidir, bu üç kuralı yerine getirmeden var olamaz. Son EL-KAİDE, DAİŞ’in geliştiği haritaya bakalım, kadın özgürlük tavrı ve çıkışının en güçlü olduğu coğrafyalara saldırının ne denli planlı olduğunu göreceğiz.

ARİN MİRKAN direnişçiliği ve özgürlük tavrını bu gerçeklik içinde ele aldığımız orandatarihselleşebiliriz.Yeni bir vahşi kapitalizm sürecine karşı kadın komünal toplumsallığı ve özgürlüğünün direnişini evrensel ölçekte temsil etmektedir. Kobane direnişi ve Arin tavrının dünya genelinde bu denli etkide bulunmasının nedeni antikapitalist, anti tekel, anti devlet özelliğidir. Dünya demokratik modernite güçleri bir anda kaderlerinin bu gerçekliğe göre belli olacağını sezdi ve saf tuttu. Önderliğin sistem çatışmalarınınve çözümünün kilidi olarak Kobane’yi işaret etmesi bu nedenledir. Kadın gerçeğinde bu sürecin adı ya kadın özgürlüğünün ya da egemen erkek gerçeğinin en vahşi biçimde kazanacağının belli olacağı dönemdir. Bu konuda hepimizi tarifsiz yaralayan iki Ezidi kız kardeşin hikâyesi biz kadınlara nasıl bir kader öngörüldüğüne ve Kobane’nin neden kadın direnişi için tarihselleşmeninmekân ve zamanı olduğuna yalın bir örnektir.

DAİŞ tarafından kaçırılmış, tecavüze uğramış, köle kılınmış iki Ezidi kız kardeşin çetenin elinden kaçış anına kadar taşınması hayli ağır olan acı durumu esas kaldırılamaz düzeye, evlerine, Şengal dağlarına döndükten sonra varır. Toplumları artık onları kirlenmiş görmektedir ve bu kirlenmenin ölüm ile temizlenebileceğine inanmaktadır. Ancak babaları katledildiği için bu görevi yerine getirecek kimse yoktur. (DAİŞ tarafından katledilen babaları yaşıyor olsaydı, aynı DAİŞ tarafından tecavüz edilmiş bedenlerini öldürecekti. Bu yaman çelişkiyi şimdi biz bu dünyaya nasıl sığdıralım. Tecavüz kadını yurtsuzlaştırma ve mülksüzleştirme yani bedensizleştirme olduğu kadar, kadın için düşman erkek ile toplumunun erkeklerinin birleştiği eril kamusal ortaklık alanıdır.)Bu durumu anlayan kız kardeşler el ele, aynı adımlar, aynı bakışlar ve aynı kalp atışları ile tek bir beden gibi tek bir uçuruma doğru bırakırlar hayatlarını. Nerede, ne zaman esasta öldüklerini, ne zaman, nasıl ve neden terk edildiklerini bilerek ölüme atladıkları açıktır ki bu anlaşılmadan ölmeye gitmek mümkün değildir. Esas acı bu kadınların döndükten sonra dönecekleri bir hayatlarının kalmadığını, çoktan ölmüş olduklarını artık biliyor olmalarıdır. Şengal artık onlar için bir hayal, Laleş bir geleceksizliktir. Bu dünyanın kadına en büyük zulmü, dönebilecekleri, bulabilecekleri ve kurabilecekleri tüm hayat olanaklarını tüketmiş olmasıdır.Tüketerek kendine mahkûm etmek efendinin ilk kuralıdır.

Derin ataerkil bir uzlaşma gerçeği ile karşı karşıyayız. Sarsılmamak mümkün değildir. Kaçırılıp tecavüz edilseler de, el konulup satılsalar da kim bedenine girmiş ve ona sahip olmuş ise kadın artık onun malıdır biçimindeki derin eril zihniyet karşılıklı bir uzlaşma yaşamaktadır. Eril kamusal ortaklık böyle kurulmaktadır. Sayıları on binlerle ifade edilen ve kaçırılan bu kadınların babaları, kardeşleri, amcaları nerededir? Kaç tanesi silahlanıp bu kadınları aramaktadır? Televizyonlarda kadınların kaçırıldığını, kendilerinin de canlarını kurtarmak için ters istikamet kaçış hikâyelerini anlatan erkeklerin görüntülerinde hazin, çapsız bir durum var. Bu çaresiz erkekliğin kendini güçlü gördüğü zaman namus ideolojisine sarılıp nasıl kadın katline ferman yazdığını biz kadınlar çok iyi biliriz. Hayatın her keskin virajında insanlar birbirlerinin hakikatlerini tanır. Şimdi nasıl bir hakikat yaşamaktayız, biliyor musunuz?Rızaları alınmadan kadınlarına el konulması dışında bir sorun yok erkek egemen zihniyet için. Bu erkek gerçekliğinde ve hayatlarında bedenine sahip olunmuş kadına artık yer olmadığı için kıyamet koparmamaktadırlar. Yan göz ile baktığı için birbirini öldüren erkek gerçeğinde bu konuda refleks ölü…Şengal’i savunmayan, adeta teslim eden Güney siyasi güçlerinin ve parlamentosunun onuru biz kadınlar açısından ağır bir darbe yemiştir. O parlamento o gün yıkılmıştır. Yıkım fiziki değil ahlakidir. Petrolü ölümüne savunan ve koruyan bu anlayış Ezidi Kürt kadınlarını neden adeta teslim eder? Bir köyü, bir ilçeyi çetelerden kurtarmak için yüzlerce erkek ölmektedir ama neden kaçırılan kadınlar siyasette gündem dahi olmamaktadır? Ataerkilliğin kapitalizm ile Güney Kürdistan’da derinliğine kendini inşa etme gerçeği ya da kapitalizmin ataerkilliği yeniden kurarak kendini gerçekleştirme gerçeği ile bağlantısı vardır. Üzerine sis perdesi çekilen bu kadın kıyımının açıklanması gereken hakikatleri vardır elbet. Rojava’da kadın özgürlükçü toplum modelinin bu kıyım ve sis perdesine karşı bir ayaklanma halinde olmasının APO’cu felsefe hakikati olduğu açıktır.Hakikatimizi Arin MİRKAN seçimi ve tavrı ile daha fazla örgütleyerek açıklamak özgürlüğün doğası gereğidir. Çünkü biz kadınların, özelde Kürt kadınlarının artık uçurumlardan ölüme atlayan Kürdistan kadın kıyımına ne tahammülü ne de sabrı vardır.

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk