Hacer ZAGROS
Özgürlük hareketi olarak mücadeleyi ideolojik, siyasi, sosyal, askeri ve daha birçok açıdan sürdürürken, yeni bir Ekim ayını daha yaşamaktayız. Güzün tam da demini aldığı aydır, Ekim. Zaman tüm gizemliliğiyle akışını sürdürürken evren ile ahenk içinde diyalektiğinin bir gereği olarak yeni bir yıla, değişimlere, yeni renkler ve anlamlara doğru meylini sergilemektedir. Sonbahar her şeyiyle kendini daha bir hissettirmektedir artık. Doğada yeşiller yerini sarıya bırakırken, sarı beyaza evrilmek için kışa kapı aralamakta. Bu sürekli devinimle konuşan zaman, evren ve anlamdır
Evrenin dilini, sesini en çok doğada ve doğanın bir parçası olarak insanda bilir ve duyarız. İnsanlığın özüne dönüş hareketi olarak özgürlük hareketimiz, evrensel bir harekettir. Evrenin çağrısına ses verir. Ahengi bozmak için var olan baskıcı ve robotik seslere karşı bir başkaldırı hareketedir de. Zamanın ruhuna erişerek, yaşamı tüm renk ve seslerin ahengi içinde özgür kılmak için tüm halklara ve insanlığa kucak açar. Doğa için sonbaharın, Ekimin anlamı neyse mücadelemiz açısından da tüm renklerin anlamına kavuşması bizim için aynı değeri taşımaktadır. Bahar bütün yeşilliği, temizliği ve tazeliğinde yaratmaya ne kadar açık ise, sonbahar da sarının olgunluğunda verilen emeklere, dökülen her alın terine ürün ve emek vermeye o kadar amadedir.
Mücadelemizin her günü emekle yoğrulmuş ve emeğin hakkı yüce değerlerle nakşolmuştur tarihimizin sayfalarına. Her ana hakikatin izinde bir yenilik ve kendini yaratım sığdırılmıştır. Sayıları on binlere ulaşan şehitlerimizin yazdığı, yarattığı özgürlük destanları vardır. Ölümsüzleşen destanlarıyla kendinden sonrakilere mücadelenin yolunu aydınlatmış ve özgürlük inancını bilemişlerdir. Bu temelde Önder Apo partimizi şehitler partisi olarak tanımlamıştır. Emekleriyle halkın evlatları olarak, Onlardır Özgürlük Hareketinin sahibi. Şehit Haki Karer, Mazlum, Xeyri, Egit, Beritan, Zilan ve Sara’larda olduğu gibi, mücadele tarihimizde yaşanan her şahadet kendilerine cevap olma ve atılım yapma sorumluluğunu yüklemiştir biz ardıllarına.
Her anı yüce değerlerle nakşolmuş mücadelemizde Ekim ayı büyük bir anlama sahiptir. Bağlılık, karar, inanç ve fedakarlıklarıyla mücadelemizin ön saflarında yer alarak özgürlük uğruna kendilerini feda etmişlerdir. Ekim derken hemen Beritan, Meryem, Gurbetelli, Sarya, Rojin Arap, Canda Türk, Hêlin Çerkez, Zin, Rotinda, Kurdê, Ronahi Alman, Şarıstan, Berwar, Ruken Bingöl, Çiçek, Rüstem, Rozerin, Alişer, Amara, Nazlıcan, Jinda, Ruksen ve daha nicelerini çağrıştırır bilinçlerimiz. Daha yaşarken birer örnek duruş sahibi olan kadın özgürlük mücadelesinin nice yılmaz neferi Ekim ayında ölümsüzlük mertebesine varıp, özgür yaşama mal olmuşlardır.
92 yılının 25 Ekiminde şehit düşen Beritan (Gülnaz Karataş) arkadaş, Zarife ve Besê’lerin özgürlük çığlığına ‘Biji Serok Apo’ sloganıyla ses katarak, izlerinde yürümüştür. Önder Apo ‘Beritan benim çizgimdir, ben onun bir neferiyim’ derken, Şehit Beritan arkadaşın anısına ve mücadelesine bağlılık temelinde kadın ordulaşmasıyla cevap verilmiştir. Beritan’ın savaşın en kızgın meydanında direnip, son mermisine kadar savaşması ve uçurumlardan özgürlük semalarına kanatlanmasına, kadınlar biz de varız, bizim de ordumuz var cevabını vermişlerdir.
95 yılının Ekiminde de şehit Beritan’ın izinde şahadete ulaşan Meryem arkadaş bir Kürt annesiydi. Salt birkaç çocuğun annesi olmakla yetinmeyen ve tüm Kürt çocuklarını kucaklayan Şehit Meryem arkadaş, cins mücadelesini de kaygısızca yürütmüştür. Cins mücadelesinin yükseltilmesinin sembolü olmuştur. Her türden erkek egemenlikli ve gerici kadın yaklaşımlarına karşı durup, kadın özgürlüğünde büyük emek vermiş ve mücadelenin içinde mücadelenin annesi olmayı başarmıştır.
Kalemi ve bilinciyle özgürlük mücadelesine sarılan Gubetelli Ersöz, Türkiye’de basın yayın alanı ve cezaevinden sonra gerilla saflarında öncü düzeyde yer almış bir arkadaştır. Davaya olan güçlü bağlılığı kaleminin netliği keskinliğine de yansımıştır. Özgürlük dağlarında da kadın ordulaşmasının gelişmesi, kadının erkek egemenliğinden bağımsız olarak kendi ayakları üzerinde durması için büyük bir emeğin sahibi olmuştur. Dağlarda da yazmayı hiç bırakmayan Gurbetelli arkadaş 97 yılında Zap alanında bir takım kadın arkadaş ile birlikte şehit düşmüştür. Hiç de kolay olmayan bu süreçler Gurbetelli ve onun gibi yoldaşların emeği üzerinden yaşanmış ve gelişmiştir.
Her başka bir yılın Ekiminde başka şehitler… Her yılın Ekim ayında bir zincirin halkaları gibi peş peşe kenetlenmişlerdir birbirlerine. Şehid Hêlin Çerkez, Rojîn Arap, Ronahi Alman ve Canda Türk arkadaşlar bu kenetlenmenin dar ulus çıkarları temelinde olmadığının, tüm insanlığı kucakladığının birer nişanesi olmuşlardır. Nereden olduğunun ayırımı yapılmadan bu davaya inanmış bütün insanların buluştuğu bir mekan olmuştur dağlar. Özgürlük hareketimizin enternasyonalliği, her türden sınır engelini aştığı bu yoldaşlarımızın kişiliklerinde somutlaşmıştır. Ve bugün Kürt halkı bu enternasyonal evlatlarından biri olan Ronahi Alman arkadaşın adına Van’da şehitlik açarak, gece gündüz şehitliğin nöbetini tutmaktadır. Bu temelde Kürt halkı ulus ötesi yaklaşımını ve tüm savaşçıları evladı gibi bağrına basan halk gerçekliğini bir kez daha gözler önüne sermiştir.
Kadın Kurtuluş İdeolojisinin 5 temel ilkesinden biridir estetik. Bu ilkeyi kendi kişiliğinde en derin anlamıyla barındıran arkadaştı Şehit Sarya. Daha önceki yaşantısında bir dansçı, sanatçı olan Sarya yoldaş özgürlük ve sanatı en iyi bütünleştirebildi. Sanatın narinliği ve derinliğinde dağlarda mücadele etmesini bilmiştir. Onun adına ve anısına söylenen ‘va Sarya dimeşe’ şarkısıyla gözlerimizin önünde Sarya’nın özgürlük dansı devam etmekte, sanatın ruha hitap gücünde biz özgürlük militanlarının ruhlarını etkilemektedir.
9 Ekim 1998 yılında ise Önderliğimize yönelik gerçekleştirilen uluslararası komploya TC. Zindanlarındaki yoldaşlarımızın cevabı ‘Güneşimizi Karartamazsınız’ sloganıyla fedai eylemler olmuştur. Mazlum, Kemal, Hayri ve Ferhat Kurtay’ların izinde kararlılık sergileyen Kurdê, Zin ve Rotinda’lar Türk devletini Önderlikle görüşmeye mecbur kılan 2012 yılındaki cezaevi direnişine de ışık tutmuşlardır. En olmaz denilen, imkansız diye bilinen en zor koşullarda bedenleriyle yaktıkları ateş ile Önderliğimizin etrafında dokunulamaz çemberi oluşturan bu yoldaşlarımız, özgürlüğe adanmış bir ruh ve iradenin olmazı tanımadığını bir kez daha ortaya koymuş ve her zaman olduğu gibi 98-99 yıllarına da damgalarını vurmuşlardır. Bu temelde Önderliğimize yönelik gerçekleştirilen 9 Ekim uluslararası komployu da lanetliyor ve bu komplonun hiçbir zaman amacına ulaşmasına yol vermeyeceğimizi ifade ediyoruz.
Türk devleti ve hükümeti Kürt dilini ve kimliğini inkar etmiş, siyasi, sosyal, kültürel, askeri, demografik, her türden saldırılarını daha üst düzeyde devam ettirmiş ve 2011 yılını hareketimizi imha etmenin final yılı olarak belirlemiştir. Askeri operasyonların yüksek teknik kullanımıyla en üst düzeyde devam ettiği 2011 yılının Ekim ayında gerçekleştirilen yoğun hava saldırısında Xakurkê alanında 11 arkadaşımız şehit düşmüştür. Şehit Çiçek, Rüstem, Rozerin, Amara, Alişêr ile birlikte 11 arkadaşımızın şahadeti, 2012 yılında Devrimci Halk Savaşı hamlesinin ruhu ve temeli olmuştur. 2011 Ekiminde şehit düşen bu yoldaşlarımızın anılarına bağlılık temelinde, Özgür Önderlik, Özgür Kürdistan sloganı altında Kürdistan’daki işgale ve Kürt halkı üzerindeki inkara karşı bu hamleyle mücadele yürütülmüştür. TC. devletini Önderliğimiz ile görüşmeye mecbur bırakan ve Önderliğimiz tarafından yeni bir sürecin başlatılmasına zemin oluşturan bir boyut da bu yoldaşların anılarına adanan devrimci hamle olmuştur.
2013 yılı ekim ayının en son şehitleri de Rojava Kürdistan’ında verilmiştir. Rojavada ahlaki ve politik bir toplumun kendi kökleri üzerinde tekrardan yeşerebilmesi için ideolojik, siyasi, sosyal ve en çetin haliyle de bir öz savunma mücadelesi yürütülmektedir. Diğer yüzlerce yoldaşı gibi, şehit Jinda ve Ruksen arkadaşların El Nusra çeteleri karşısındaki kahramanca direnişleri fedailik çizgisinin devamı olmuştur. İçinde yaşadığımız bu yılın bu ayında, Şehit Ruksen arkadaş çetelerin kuşatmasında kalan birlikteki yoldaşları bu ahlaksız ve sahte İslamcıların çemberinden tek tek kurtarıp ve bende geleceğim dedikten sonra kalıp arkalarından yoldaşlarının savunmalarını yapmış ve en son ellerine geçmemek için kendinde bombayı patlatmıştır. Şehit Jinda yoldaş da savaşın amansızca devam ettiği Rojava’da çetelerin çemberinde kalan bir grupla birlikte son mermilerine kadar direnme kararı alarak, son nefeslerine kadar savaşmışlardır. Halkının, topraklarının, değerlerinin savunmasını yaparak, bu ruhun Rojava Kürdistan’ında temsili olmuşlardır. YPJ meclisinde yer alan bu iki arkadaş diğer yoldaşları gibi 9 Ekim uluslararası komplonun yıldönümünde komplonun başladığı mekan olan topraklardan komploculara en büyük cevabı vermişlerdir.
Tüm bu yoldaşlarımızın canlarını ortaya koyarak yarattığı değerler üzerinde Kürtler için reva görülen inkar ve imha artık bir kader olmaktan çıkarılmıştır. Önceleri yok sayılan ve toprakları başka egemenler için paylaşılan Kürtleri bugün hesaplamaya mecbur kalmışlardır. Bu topraklarda gün be gün demokratik, ekolojik ve kadın özgürlüğü temelinde yeni bir toplum yaşamsallaştırılırken, bunun şehitlerimizin emeğiyle yaratıldığını her zaman için bilmek önemlidir. Bu temelde Ekim ayı şehitleri şahsında, bütün özgürlük mücadelesi şehitlerini bir kez daha anıyor ve mücadelelerine bağlılık ile başarıya ulaştıracağımızın sözünü yineliyoruz.