• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

“Gidiyorum ama Başarılı Döneceğim”

27 July 2013
in Genel
A A
Share on FacebookShare on Twitter

Hazırlayan: Gulan Botan

Ronahi Segirkê

Yolları adımlamak,

Zamanı yudumlamaktır

Anlamını katmaktır

Yürürsün,

Gecelerden geçer

Günlere dalarsın…

Umudun aydınlığına

Zamanın içinden geçerken okursun, özgürlüğün yaşama, yaşamın her yerine nasıl coşkulu akmaya hasret kaldığını. Ülkemin coğrafyasını ve insanın güzelliklerini anlatmak oldukça zordur. İnsan hem alanlarının güzelliğini hem de içinde yaşayan yiğit evlatlarını anlatmak için yeterince kelime bulamıyor. Yaşadığın her anı anlatmak için saatler belki de günler gerekiyor. Hele de birlikte yol aldığın yaşama anlam katan cesur dağ çocuklarını anlatmak bambaşka bir güç ister. Asidir her bir dağı, asidir her evladı ülkemin. Güzel ve narindir çiçekleri yüreği bir kelebek kadar güzeldir dağ çocuklarının. Onlarla geçirdiğin her an yeni bir anlam deryasına dalmaktır. Hem de anlamlı zamanları adımlamaktır.

Katojirka alanı daha çok yayla ve kayalıklardan oluşuyor. Yayla alanlarının yanı sıra yer yer yüksek uçurumları da var. Coğrafik olarak yaşamaya elverişli ve efsanelere konu olabilecek bir güzelliğe sahiptir. Hele baharda orası bir başka oluyor. Sana birey olarak da sürekli heyecan ve coşku veriyor güzelliğiyle. Oranın taşları, yaylaların kendisi insana farklı bir ruh veriyor, canlandırıyor insanı. İnsana coğrafi güzellikler anlatılır çoğu zaman ama birebir onun içinde olmak onu yaşamak farklı oluyor. Oranın güzelliğini kelimelerle anlatmak mümkün değil. Manzarasıyla, kayalık ve çiçekleriyle, yaylalarıyla ancak oraları yaşayabilir ve hissedebilirsin.

Bizden önce bu alanda yürümüş ve mücadele etmiş yoldaşlarımız vardı izlerini sürdüğümüz. Yine bugün onlardan miras aldığımız güçlü umut ve savaş gerekçelerimiz vardı şehitlerimizin bize bıraktığı. Şehit düşen arkadaşlarımız bize kavgalarını miras bırakmışlardı bir de yarınlara ekilmesi için umut. Onun için o alanda attığın her adım onların anılarıyla onların bizden istedikleriyle doluydu. Bazen sen bir şeyleri unutmaya başlasan bile oranın coğrafyası seni uykudan uyandırırcasına sana verdiğin bedelleri hatırlatıyordu. O arkadaşlarla birlikte kaldığın noktalar, yürüdüğün yollar, söyledikleri sözler onların bıraktıklarına sahip çıkmamız için bizi yeniden uyarıyordu. Onun için de Botan’da geçirdiğim yıllar benim için hem çok ağır süreçler ama aynı zamanda da en anlamlı ve değerli zamanlarım da diyebilirim. Bu etkenler senin yitirdiğin arkadaşlarının anısına daha doğru sahip çıkmana neden oluyordu. Çünkü arkadaşlarımız şehit düşerken şunları söylüyorlardı. “biz şehit düşsek de bizim isteklerimizi yarım bırakmayacak olan arkadaşlarımız var” yani eyleme giderken gözleri arkada kalmıyordu. Bu sözler sohbetlerin konusu olmuşsa daha sonra şehit düşen arkadaşlarının ardından sen de bu sorumluluğu doğal olarak üstleniyorsun. Botan gibi zorlu bir alanda pratik olduğu kadar yoldaşlık görevinde de zorlu bir mücadeleyle yüz yüze kalıyorsun. Yani yoldaşlarına layık olabilmek için sürekli güçlü bir pratiğin sahibi olmak istiyorsun.

Bir akşam-üstü gün batımında, bir sabah gün doğuşunda arkadaşlarınla oturuyorsun. Sen sürekli şu bilinçle alıp vermek zorundasın. Şimdi var olanlar bir daha olmayabilirler o nedenle anlamlı ve değerli yaklaşmak zorundasın, her sohbetine her pratiğine ve her anına. Zamanında birbirine değer vererek yaşıyorsan zaten çok değerli şeylerde beraberinde ortaya çıkıyor. Çünkü anlamlı zamanları birlikte geçirmiş ve birbirine değerli yaklaşımlarda bulunmuşsundur. Bir akşamüstü birlikte yürüdüğün yoldaşlarını bir bakıyorsun ki başka bir zamanda yaşanan bir çatışmada, bir baskında yitiriyorsun. Yine senin yanından kalkıp gidiyor göreve ve bir daha geri dönemiyor. Bazen de geri döndüğünde bulamıyorsun. Sürekli birbirine ve zamanına değer vererek yaklaşmak bizim için esas noktalardandır. Çünkü hepimiz şunun bilincini çok derin yaşıyorduk. Göreve gidip gelmeyen, kalıp da gelenleri göremeyecek olan biz de olabiliriz. Onun için hepimiz arkamıza dönüp baktığımızda arkadaşlarımızla doğru bir yoldaşlık yapabildik demek için çok çaba harcıyoruz. Yaşadığımız her an her arkadaşımızla çok değerli paha biçilmez arkadaş ve zamanlar olarak değerlendirmek istiyoruz. Gerilla olarak yoldaşlık yapabilmenin ilkeleri için hem kendimizle hem de çevremizle değerli bir mücadele içindeyiz. Biliyoruz ki arkadaşımızla yaşarken ne kadar iyi bir yoldaşlık yapabilirsek yarın ona sahip çıkmak için o kadar çok çaba sahibi olabiliriz. Eğer iyi bir yoldaşlık yapamadıysak bıraktığı mirasa da güçlü sahip çıkamayacağımızı biliyoruz. Onun için yaşadığın her dakika dolu dolu geçiyor bir dakika bile boş geçmiyor, anlamlı pratikler buna izin vermiyor. Sen bireysel olarak bir boşluğa düşsen de orada attığın her adım senin önüne güçlü amaçlar koyuyor. Yitirdiğin yoldaşlarının bir sözü bile seni yaratıma, yapıcılığa ve tamamlayıcılığa itiyor. Yaşadığımız birçok zorlanmanın karşısında çoğu zaman fiziki olarak gücümüzü yitirdiğimiz anlarda onların bize bıraktığı inançla devam ettik yolumuza. Onların sende yarattıkları seni güçlü kılıyor yürümen için azim veriyor.

Katojirka’ya çıkanlar bilir, böyle araziye gelişi güzel baktığın zaman büyük mağaraların olabileceğini hiç düşünmüyorsun. Ama içine girdin mi sanırsın yer altı şehirleri var burada. Yani mağaraların içindeki taşlara bakıyorsun sanki özenle her noktası ayrı bir sevgiyle, elle işlenmiş. İster istemez kendine şu soruyu soruyorsun “Acaba burada daha önce insanlar yaşadı mı, yaşamadı mı? Artık yaşadıysa nasıl yaşadılar” sorularını devam ettiriyor ve sohbetlerine konu ediyorsun. Bu kadar güzelliğin kendi kendine olabileceğini düşünemiyor insan. geçmişte insanlar buralarda nasıl yaşadılar diye soruyorsun kendine ve arkadaşlarına.

Biz Hebun arkadaşla 2011 yılında Haziran ayında eyleme gidecektik. 30 Haziran yani Zilan arkadaşın şahadet yıldönümü vesilesiyle güçlü bir eylem hazırlığımız vardı. Biz şehit Zilan arkadaşın eyleminin bir devamı olarak güçlü bir eylem hazırlığına girişmiştik. Onun için de hazırlıklarımızı çok kapsamlı yapmıştık. Bu eyleme Hebun, Sılav, Havin ve birçok arkadaş katılmıştı. Hebun arkadaşla iki üç kışı birlikte geçirmiştik. Onunla birlikte yaşamın birçok zamanına anlamlı birliktelikler sığdırdık. Bu eyleme de birlikte gitmiştik. Ama bu eyleme olan coşkusu, heyecanı daha farklıydı. İlk defa Zilan (Zeynep Kınacı) arkadaşın şahadet yıldönümü vesilesiyle yapılacak olan eyleme katılacaktı. Ayrıca Zilan arkadaşın eylemini Dersim’de yapması ve Heval Hebun’un Dersimli olması ona farklı bir heyecan veriyordu. Hebun arkadaş diyordu ki “eğer Zilan arkadaşın eylemini yenilemek ve beynimizde canlandırmak istiyorsak güçlü bir eylem yapmalıyız.” Eylem öncesi herkesin heyecanı morali zirvedeydi ama Hebun arkadaş hem bunu yaşıyor hem de yaşatıyordu.

Eyleme gidiyorduk, ama Hebun arkadaş ölümle dalga geçer gibiydi. Hani hepimiz gidip gelmemeyi hep hesaplarız yalnız Hebun arkadaş sanki halayın başını çekmeye gidiyormuşçasına morali ve coşkulu geliyordu eyleme. Kilitlendiği tek nokta gideceğiz ve eylem yapacağız noktası olmuştu.

Katojirka’dan 27 Haziran’da yola çıktık, iki gün sonra akşama doğru eylem yerine vardık. Eylem gücü atmış yetmişe yakın arkadaştan oluşuyordu. Birkaç alanın gücü toplanmış birlikte bu eylemi üstlenmiştik. Saldırıya gidecek olan yani bizim alanımızdan saldırı grubunda yer alan beş kadın arkadaş bir araya geldik ve eylem öncesi dileklerimizi, duygularımızı yazmaya karar verdik. Ben, Hebun, Sılav ve Havin arkadaşlar bir araya gelerek yazmaya karar verdik. Daha sonra şehit düşen Vejin arkadaş da bize katıldı. O zaman eyleme gitmeden önce neler yaşadığımızı yazmaya karar verdik. Neler yazacağımızı tartıştık yeniden en son eylem ideamızı ve amacımızı da ekledik. Ama kimse kimseye ne yazdığını söylemeyecek ve eylemden dönene kadar kimse kimsenin yazısını da okumayacaktı. Oturup birlikte yazacaktık sonra eylemden dönen kim olursa onlar okuyacaktı bu yazılanları.

Bulunduğumuz yer Çeqçeqok denilen yer yer sık ormanlıkları olan bir alandı. O alanda taş az bulunuyordu onun için de o alanda sürekli birbirimize takılırdık. Hep birbirimize burada bir taş bulsak da kafamızı kırsak o da yok deyip gülüyorduk. Alanda yani Çeqçeqok alanında su yatakları dışında hemen hiçbir yerde taş bulunmuyordu. İlkin kim dönerse o okur dedik sonra birbirimize kızarak gidip dönmek üzerinden sözleşiyoruz böyle şeyler söylemeyelim dedik. Daha sonra duygularımızı ve amacımızı tek tek yazmaya başladık. Eyleme gittiğimiz için yanımızda defter kalem taşımamıştık ama o alanda sigara içen arkadaşlar vardı. O zaman da tütün içiliyordu. Onun için sigara yaprağıdına yazdık duygularımızı, inanç ve amacımızı…

Hepimiz tek tek yazdıktan sonra onu iyice sarıp bir yere gömdük. Eylem dönüşü alıp okuyacaktık birlikte. O zaman kim ne yazdı bilmiyorduk çünkü kimse kimseye göstermeyecek ve söylemeyecekti, eylem dönüşü birlikte okuyacaktık… Saat 9/00 gibi düşman tepesinin dibindeydik. Saat 11 gibi eyleme başlamayı planlamıştık. Eylemimiz saat 22 gibi deşifre olmuştu, onun için de geri çekilme kararı alınmıştı. Yani biz eyleme başlamadan önce onlar bize saldırdı. O nedenle eylemin avantajı bizde değildi, eğer devam edersek büyük kayıplar vereceğimizi biliyorduk o nedenle geri çekilme yapmaya karar verdik. Bazı saldırı ve savunma kollarımızda saldırılar çatışmaya dönüşmüş düşmanın yoğun kayıpları da olmuştu. Çünkü eylemde kahramanca savaşan arkadaşlar olmuştu, bu saldırılar karşısında. O gece bir saate yakın çatışma devam etti. Bir saat sonra kesin geri çekilme talimatı geldi. Kapsamlı bir eylem düşünmüştük eğer eylem öyle güçlü olmayacaksa o zaman çok fazla kayıp vermenin de anlamı yoktu o nedenle kesin geri çekilme kararı alındı. Saat on-birde geri çekilme yapmaya başladık…

Bulunduğumuz alan çıplak bir araziydi o nedenle geri çekilme yapmamız gereken yerlerden geri çekilme yapamadık. Çeqçeqok alanından sonra hem saldırdığımız karakolun yanı hem de diğer yerler çıplak araziydi yani kendini savunacağın alanlar yok denecek kadar azdı. Yaklaşık kırk dakikaya yakın bir zaman çıplak arazide geri çekilme yapmak zorundaydık. Geri çekilme hatlarımız da deşifre olduğu için o hatlara termal bağlanmıştı yani insan ısısının olduğu her yer vuruluyordu. Bir iki geri çekilme kolu aynı vadiye girmek zorunda kaldılar. Biz de birkaç grup bir araya gelerek geri çekilme yapmaya devam ettik. Bazı arkadaşlar ise gruplardan kopmuştu. Bazı gruplarda ona yakın arkadaş bir araya gelmişti yine yaralanmalar yaşanmıştı. O alandaki dar bir vadiye giren grubun dışarı çıkmasına düşman izin vermiyordu. Tabi her yerden geri çekilmeler devam ediyordu ki biz de bir araya gelen grup olarak bu görevimize devam ediyorduk.

Sabaha doğru bir yandan keşif dolaşıyor diğer yandan kobra etrafı taramaya devam ediyordu. Sılav ve Kahraman arkadaşlar biz geri çekilme yapmaya başlamadan önce tepede şehit düşmüşlerdi. Eyleme giden atmış-yetmiş arkadaş farklı yerlerden geri çekilme yapmaya devam ediyordu. Herkesin koşulları değişmiş her arkadaş grubu yeni olanaklar oluşturarak kendisini savunmak zorunda kalmıştı. Bizde arkada yaralı arkadaş bırakma yoktur, o nedenle herkes yanındaki yoldaşına çok iyi bakmalı ve korumalıydı…

Geri çekilme iki üç gün boyunca devam etti. Çünkü gruplarımız dağılmış bir halde geri çekilme yapmak zorunda kalmıştı. O zaman birçok grubumuzla bağlantılar kesilmişti. Geri çekilme yaptığımızın ikinci günüydü ve düşman saat dokuz gibi düşman radyosundan haberleri veriyordu. Bir gece önce yapacağımız eylemde on arkadaşımızın şehit düştüğünü söylüyordu. Ama biz buna inanmıyorduk. Çünkü hala bize ulaşmamış olan gruplar vardı. Bu dağınık geri çekilme tarzı yani yapmak zorunda olduğumuz geri çekilme tarzı kimin yaşayıp kimin yaşamadığını zamanında öğrenmemizi engelliyordu. Biz iki arkadaşın şehit olduğunu biliyorduk ama düşman on veriyordu. Bu haberlere inanmakta zorlanıyorduk. Ondan üç gün sonraya kadar da inanmıyorduk onların bizim arkadaşımız olduğuna ama en son gelen grup üçüncü gün bize ulaştı ve şehit düşenlerin bizden kopan gruplar olduğunu böylece anlamıştık. Orada sekiz arkadaşın tepede de iki arkadaşın toplam on arkadaşın şahadeti hepimizi çok etkiledi.

Daha sonra olayları detaylarıyla öğrenmek için milislerimizi gönderdik. O gece yaşananların ayrıntılarını iyice öğrenmeleri için. Daha sonra öğrendik ki bizden kopan sekiz kişilik grubumuz düşman tarafından bir vadiye sıkıştırılmış. Biz geri çekilme yaptıktan sonra sabah düşman etraflarını karadan sarmış. Onlar teslim olmamış çatışmaya devam etmişler. Askerler onların iradelerini kırıp onları elle yakalamak istemiş ama arkadaşlarımız direnerek çatışmaya devam etmişler. Özellikle Hebun ve Havin arkadaşlar çok fazla direnmişler. Sadece bir kurşun kendilerine kaldırmışlar diğer bütün cephanelerini çatışarak harcamışlar. Orada o vadiye geri çekilme yapmak zorunda kalan her sekiz arkadaşımız son kurşunlarına kadar iradelerini de mücadelelerine katarak çatışmışlar. Düşman onların üstüne gitmekte çok zorlanmış çünkü teslim olmamışlar. Cephanesi biten arkadaşımız sağ ya da yaralı olarak ele geçmemek için son mermilerini ve ya son bombalarını kendilerine saklamışlar.  O grubumuz düşmana karşı son saniyesine kadar savaşmış. Bir grup kendisinde bombayı patlatmış canlı ele geçmemek için Hebun ve Havin arkadaşlar da son kurşunlarını kendilerine saklamışlar. Aslında düşman onlara suikast yaparak onları şehit düşürebilirdi. Ama onları elle yakalamak istedikleri için çok uğraşmışlar arkadaşlarımızla…

Ama arkadaşlar ele geçmemek için çatışmaya devam etmişler. Anlatıldığı kadarıyla düşmanla Hebun arkadaş yüz yüze geliyorlar Hebun arkadaş son mermisini kendisine saklamış tam onlar onu elle yakalayacakken sağ olarak ele geçmemek için son mermisini kendine sıkıyor.  Çok uzun bir süre çatışma karşılıklı olarak devam ediyor. Oradaki çatışmada iki uzman çavuş da öldürülüyor. Yani arkadaşlar çatışırken düşmanın kayıpları oluyor bu onları daha çok öfkelendiriyor, ama özellikle kadın arkadaşlarımızı sağ olarak ele geçiremedikleri için kuduruyorlar. Bizim sekiz arkadaşımız son cephaneleri kalıncaya kadar çatışmaya devam ediyorlar. Arkadaşların şahadetleri ve direnişleri hepimizi derinden etkiledi.

Ama orada kazanan düşman değil bizim arkadaşlarımızın iradesi oldu. Daha sonra orada şehit düşen arkadaşların anısına güçlü intikam eylemleri yapıldı. Bu eylemleri böyle güçlü yapmamıza neden olan şehit düşen arkadaşlarımız için de içimizde biriken intikam duygusuydu. Çünkü artık mutlak başarılması gereken eylemler duruyordu önümüzde.

Biz yazı yazan arkadaşlardan sadece iki kişi dönebildik. Ben ve heval Vejin geri dönmüştük ama diğer arkadaşlarımız 30 Haziran için yapacağımız eylemden dönememişlerdi. Hebun, Havin ve Sılav arkadaşlar o eylemde şehit düşmüşlerdi. O eylemden geri dönen kadın arkadaşlar oldu ama biz yazı yazanların arasından sadece ben ve heval Vejin geri dönmüştük.

Ben heval Vejin’le birlikte gittim yazdıklarımızı çıkarmaya. Onları arkadaşlarımız olmadan almak bizi yürekten sarstı ancak onlara olan sözümüzü yerine getirmek zorundaydık. En çok etkilendiğimiz nokta ise hani kimse kimin ne yazacağını bilmiyordu. Ama ona rağmen yazılanlara baktık hedef bir, amaç bir neredeyse eyleme gidiş duygularımız bile aynıydı. Giden her arkadaş şehitlerin intikamını almak amaçlı demişti yazısında ve hamleye cevap olabilme tutkusuydu bizi o kadar heyecanlı kılan. Ortak nokta işte gidiyorum ama başarılı döneceğim sözleriydi.

 

Gerilla olmanın anlamı bu sözlerde saklıdır “İşte gidiyorum ama başarılı döneceğim”. 

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk