• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Farklılıklar Zenginlikleri İfade Ediyor

27 November 2012
in Genel
A A
Share on FacebookShare on Twitter

Hazırlayan: Gulan Botan

PKK’nin 34. Kuruluş yıl dönümü vesilesiyle 27 Kasımın Kürt kadını açısından önemini ve kazanımlarını YJA Koordinasyonu Dilan Nurhak bizimle paylaştı.



*27 Kasımın Kürt kadını ve kadın örgütlülüğü açısından önemi nedir?

Dilan Nurhak: 27 Kasım ilk önce buradan Kürt Önderliğine, halkına kutlu olsun diyorum. 27 Kasımdan önce Kürt halkı kendi iradesini temsil edemeyen kimliksiz bir Kürt vardı. PKK kuruluşuyla birlikte Kürt halkının artık kimlik kazandığı, kendi iradesini temsile kavuşturduğu bir süreçtir. Bu aynı zamanda bir partileşme süreciydi, bu süreci Kürt halkı için, Kürt kadını için bir milat olarak ele alıyorum. Bu yeni bir doğuş ve kimliği ifade ediyor. Bu aynı zamanda bir direniş ve kendi varlığını ortaya koymadır. Partileşme sürecinde değerlendirmemiz gereken önemli noktalar var. Özellikle örgütlenme sürecini, ideolojik sürecini ele almak gerekiyor. Örgütlü olmayan bir halk, örgütlü olmayan bir kadın kendisini uluslararası ortamda ifade edemeyendir. Bu aynı zamanda tanınmama ve isimsizliktir. Ama PKK’nin kuruluşuyla birlikte artık bir Kürt halkının olduğu bununla birlikte artık halk olarak örgütlendiğini, kendisini ifade ettiği, bir iradeye kavuştuğu ve bir direnişe sahip olduğu ortaya çıktı.

PKK’nin ilk oluşumundan bu güne kadar mücadelenin içinde kadın sürekli yer aldı. Partileşme süreci ulusal bir hareket olarak ortaya çıktı. İlk başlardaki örgütlenmesindeki manifestosunda belki direk kadın örgütlenmesini ele almadı ama ideolojisi ve paradigması kadının ve toplumun özgürlüğünü ifade ediyordu. Şu bir gerçek eğer bir toplumda bir kadının özgürlüğü yoksa söz hakkı yoksa o halkın ve toplumun özgürlüğünden söz edilemez. Özgürlüğün ancak kadın örgütlülüğü ve direnişiyle ortaya çıkacağı nettir. PKK de böyle bir harekettir. PKK özellikle ÖNDER APO’nun partileşme sürecinde de kadına yer verdiği ortadadır. Bu mücadelenin her anında her alanında sürekli kadının yer almasını da istedi. Diğer hareketlerde de mücadelelerinde kadın yer almıştır. Ama kadının direk bire bir örgütlülüğü ortaya çıkmamıştır. Toplumsal mücadelelerin hemen hepsinde kadın yer almış ve birçok yerde de en önde mücadele içinde yerini almış ve rolünü oynamıştır. Kadının tüm mücadelesine rağmen kadın Marksist ve Leninist gibi hareketlerde ulusal mücadele kimliği içinde ifade edilmeye çalışılmıştır. PKK de mücadelenin ilk başlarında Marksist ve Leninist ideolojisinden etkilenmiştir ama öz olarak farklılığını oluşumuyla birlikte mücadelesi büyüdükçe ortaya koymuştur. Çünkü PKK mücadelesinde öz olarak özgürlüğe ve kadın öz iradesine önem verdi. ÖNDER APO mutlaka kadının öz örgütlenmesi olması gerektiğini vurguladı ve geliştirdi. Partileşmeyle birlikte kadının öz örgütlenmesi için ilk baştan beri zemin oluşturmaya başlanmıştır. Onun içinde PKK’nin ilk örgütlenmesi ve partileşme gruplarının içinde de kadın arkadaşlar yer almıştır. Kadın arkadaşlar ilk PKK kongresinde yer aldılar kararlaşma sürecinde kendi görüşlerini ortaya koydular. Bu ilk adımlar önemli adımlardı bu aynı zamanda ileriki zamanda kadın örgütlülüğü açısından ilk zeminlerin oluşumunu ifade ediyordu. Bu şu anlama geliyor ilk partileşme sürecinde de kadın yer almış ve iradesini ortaya koymuştur. Özgür kadın hareketi olarak ilk baştan beri de biz şunu ortaya koyduk. Bu mücadele ÖNDER APO‘nun emeği ve çabalarıyla gelişti, ifadeye kavuştu. Önderliğin yoğun emek ve çabalarıyla özgür kadın hareketi geliştirildi. Bu da şu anlama geliyor PKK hareketinin önderi aynı zamanda özgür kadın hareketinin de önderidir. ÖNDER APO’nun hem Kürt kadınına yönelik hem de dünya kadınına yönelik özgürlük perspektifleri var. Özgün kadın örgütlülüğünü ilk önce Kürt kadını şahsında geliştirmeye başladı. Yani Kürt kadının örgütlülüğü ve özgürlüğüyle birlikte yavaş yavaş tüm kadınların bu özgürlük perspektifi çerçevesinde kadının kendisini örgütleyip özgürleştirebilecek bir süreci önderlik başlatmıştır.

*Diğer özgürlük hareketleri de ulusal kurtuluş mücadeleleriyle partileşmelerini geliştiriyorlar. Ama daha sonra özgün kadın partileşmesi gelişmiyor, neden PKK kendi partileşmesinden sonra özgür kadın partileşmesine gerek duydu?

D.N: Özgür kadın hareketi ve partileşmesi PKK’nin mirası üzerinden gelişti. Bugün PKK olmasaydı özgür kadın partisi de oluşmazdı. Bu sadece PKK için değil diğer tüm hareketler içinde öyle. Yani tüm hareketler beli bir miras üzerinden gelişiyor. Ama özgür kadın hareketi hem PKK mirasına hem de daha önce gelişmiş kadın mücadelesine köklerini dayandırmaktadır. Biz daha önce yaşanmış mücadeleleri kendimize miras olarak ele aldık. Tüm bu deneyimlerin üzerinden özgür kadın hareketi olarak mücadelemize devam ediyoruz. Biz özgür kadın partisi olarak bu geleneğe sahip çıkarak mücadelemizi bir üst aşamaya da getirdik. Bir feminist hareketler var mücadele vermiş olan, onları eleştirdiğimiz yönler var ama mücadele anlamında bizi buluşturan güçlü mücadele nedenleri de vardır. Özgürlük arayışına sahip olmak ve bunu bir gelenek olarak ele alıp onu sürdürmek bizim açımızdan önemlidir. PKK hareketi de bir miras üzerinden mücadelesini yükseltti yani kendisini toplumsal mücadele zeminine dayandırdı. Yine PKK içine kadın partileşmesine ve özgürlük hareketine ayrıca değinmek gerekiyor. Önderliğimiz özgür kadın perspektifini bize verirken şunu vurguluyordu sürekli “kadın partisi PKK içerisinde bir açılıma yol açacak ve büyük bir özgürlük perspektifi olacak güçlü bir örgütleme olacak…” önderlik bize bu perspektifi verdi. Bununla birlikte kadın kurtuluş ideolojisini de geliştirdi. Her parti kendisini bir ideoloji çerçevesinde şekillendirir. Biz özgür kadın hareketinin ideolojisini de PKK’nin özü olarak ele alıyoruz. Yani özgür kadın hareketini PKK’nin özü olarak değerlendiriyoruz. Bu anlamda kadın kurtuluş ideolojisi özgürlüğün perspektifi oluyor. PKK’nin oluşumuyla birlikte gelişen serhıldanlar da öncülüğü kadınlar yaptı. Eğer o gün kadın bunun öncülüğünü yapmamış olsaydı bugün özgür kadın hareketi bu düzeye gelmezdi. Bu gün diyoruz ki bir çok Marksist ve Leninist hareket sisteme entegre oldu, sistem içerisinde eridi. Ama PKK hala dim dik ayaktadır ve mücadelesine kendisini büyüterek devam etmektedir. Eğer bugün PKK özgürlük ideolojisini bir üst aşamaya taşırmış ve mücadelesini gittikçe büyütüyorsa bu özgür kadın kurtuluş ideolojisiyle birebir bağlı olduğundandır. PKK’nin diğer parti ve hareketlerden farkı budur. PKK kadın örgütlülüğünü ve özgürlük ideolojisini öne çıkardı. Yine PKK özgürlük ideolojisini kadın kurtuluş ideolojisi çerçevesinde büyüttü. Bu PKK’yi diğer hareketlerden ayıran önemli bir farktır.

İlk oluşum açısından bizim de paradigmamız devletçi bir paradigmaydı. Ama ÖNDER APO bizim paradigmamızı değiştirdi. Şimdi cinsiyet özgürlükçü ve ekolojiye dayalı bir paradigmayla mücadelemizi büyütüyoruz. Demokratik bir toplumun oluşumunda bunlar önemli noktalardır. Eğer bir toplumsal mücadelede kadın yer almıyorsa orada öz iradesiyle temsilini yapamıyorsa o toplumun özgürlüğünden söz edilemez. Şunu belirtmek gerekiyor toplumu ayakta tutan ve onu özgürleştiren temel dinamik kadındır. Bir toplumun yarısı kadından oluşuyorsa ve toplumun bir yarısı özgür değilse o zaman o toplum özgür değildir. Biz yeni paradigmamızda eğer cins özgürlüğünden söz ediyorsak burada sadece kadının özgürlüğünden söz etmiyoruz. Burada iki cinsin özgürlüğü ele alınıyor. Yani her iki cinsin özgürlüğü ele alınınca ancak demokratik bir toplumdan özgür bir ulus ve toplumdan söz edebiliriz. Bundan kaynaklı özgür kadın hareketinin PKK içerisindeki konumu çok önemlidir. Biz hep şunu söylüyoruz biz beş bin yıllık erkek egemenlikçi bir sistemle mücadele ederken kadın kurtuluş ideolojisini esas alarak mücadele ediyoruz. Bu gün mücadelemizde birebir yüz yüze kaldığımız sistemler, ideolojiler cinsiyetçidir. Bu sistemler ve ideolojiler salt bir cinsin özgürlüğünü ele alarak kadını da ikinci cins konumunda tutarak varlıklarını kurumaya devam ettirmek istiyorlar. Ama bizde PKK ideolojisiyle bu tersine çevrildi. Yani kadın kurtuluş ideolojisi salt bir cinsin değil her iki cinsin de özgürlüğün esas alarak mücadelesini veren bir ideolojidir. Özgür kadın hareketi aynı zamanda sosyal bir ideolojidir. Bu ilkeler içersin de en temel ilke özgür düşünce diyoruz, özgür irade onunla birlikte yurtseverlik ve örgütlü mücadele dedik. Bu ilkler çok önemli ilkelerdir, mücadele için esas ilkelerdir. Kadın kurtuluş ideolojisi, kadın özgürlük hareketi PKK’e içerisinde ne yarattı? Özgür bir düşünce, özgür iradeyi ortaya çıkardı, güçlü bir örgütlüğü ortaya çıkardı. Bununla birlikte güçlü bir mücadeleyi ve estetik boyutunu ortaya çıkardı. Yaşamın felsefi boyutunu ortaya çıkardığından PKK hareketi yenilmedi. PKK hareketi kendi mücadelesini kadın kurtuluş ideolojisi ekseninde sürdürdü. PKK de yer alan bütün kadınlar mücadelenin her alanında yer aldılar. Bugün de savaşta en önde yer almaktadır. Yine siyasete rolünü oynamakta ve diplomaside, sanata her boyuta kadın rol sahibidir ve öncü düzeydedir.

PKK hareketi kadında neyi geliştirdi? PKK kadında en çok iradeyi geliştirdi. Kendine güveni, öz güveniyle birlikte kimlik kazandı. Bir özgürlük, örgütlülük kimliğini kazandırdı. PKK’nin yaratmış olduğu kadın artık kendi başına kendi öz iradesiyle her şeyi yapabilendir. Kadın artık kendi ayakları özerinde durabilen bir kişiliğe ulaştı. 2012 PKK ve PAJK açısından önemli kazanımların elde edildiği bir yıldır. 2012 Savaşın çok yoğun yaşandığı bununla birlikte cezaevlerinde açlık greviyle birlikte önemli direnişler yaşandı. Yine bu direnişte kadının öncülüğü önemli bir boyutaydı. Kadın yaratığı kazanımları görünce büyük bir moral alıyor, büyük bir değer yaratığını, Kimlik kazandığını, güçlendiğini görüyor. Demokratik toplumun inşasında daha güçlü rol alabilecek bir pozisyona gelmiştir. Önderlik hep şunu söylerdi “bir kadının özgürlüğü bütün kadınların özgürlüğü anlamına gelmez” özgürlük kompledir, bir bütündür. Bugün bizim amacımızda bütün kadınların özgürlüğüdür. Tabi bunun için büyük bir güç, örgütlülük gerekiyor. Bizim ideolojimizde, felsefemizde bütün kadınların özgürlüğü, örgütlülüğü önemlidir. Bizim ki bir modeldir, ama önemli bir boyuttur. Bugün PKK hareketi bu kadar ulusal çapta tanınıyorsa, konuşuluyorsa bunun kadınla bağlantısı çok önemlidir. Kadının yaratmış olduğu örgütlülükle, yaratmış olduğu mücadeleyle çok bağlantılıdır. Bizde büyük bir hedef önümüze koymuşuz, eğer bir şeyde başarılı olmak diyorsak önümüzdeki hedeflerin büyük olması gerekiyor. En temelinde, hepimizin amacı özgürleşmektir. Dünyada kadın üzerinde korkunç bir şiddet var. 25 Kasımda kadına uygulanan şiddettin kınanması amacıyla bir sürü eylem yapıldı. Bu anlamda kadınlarda da büyük bir duyarlılık var. Ama diğer yandan yer yer örgütlenme sorunlarımızın olduğunu da görüyoruz. Bütün kadınların bir ideoloji etrafında bir paradigma, bir amaç çerçevesinde mutlaka örgütlemesi gerektiğine inanıyoruz. Kadın hareketi olarak mücadelemizin bir bütünen tüm kadınlara hitap etmekte yetersiz kaldığını biliyoruz. İdeolojimize denk bir açılım yapabilmek için de yoğun bir mücadele yürütüyoruz. Paradigmamız evrenseldir, kadın kurtuluş ideolojisi de evrenseldir. Bütün kadın hareketleriyle güçlü bir şekilde iletişim içerisinde olmamız gerekiyor. Kadın hareketleri olarak ortak mücadele gerekçelerinde birleşmemiz gerekiyor. Sadece bir Kürt kadının yürüteceği mücadeleyle, dünyadaki kadınların özgürleşmesi zor bir olaydır. Kadın mücadelesini beş bin yıllık erkek egemenlikli zihniyete karşı veriyor. Sistemlere karşı kadın olarak mutlaka örgütlenmeli ve güçlü bir iradeye kavuşmalıyız. Kadının doğasında ve özünde esneklik vardır. Bütün kadın hareketleriyle daha güçlü bir iletişim içerisinde olmak istiyoruz. PKK’nin oluşumundan bugüne kadar güçlü bir örgütlülük yarattığımıza inanıyorum. Hareket olarak partileşme süreçlerimiz oldu ve bizler partileşme sürecini de aştık. Şimdi KJB adında (Yüksek Kadınlar Topluluğu) bir çatı örgütümüz var. Partileşme bizim hareketimiz için şuan itibarıyla dar kalıyor. Partileşme daraltıyor ve bu konuda Önder APO da bunu söylüyor. Partileşme sonuçta ideolojik temsilini yapıyor. Bizim partimiz bir partileşme sürecini aşmıştır. Partileşmenin Kürt kadını açısından anlam ve önemi çok büyüktür. İlk başlarda birlik şeklinde daha sonra partileşme ve şimdi ise Yüksek Kadınlar Topluluğuyla bir örgütlenmeyi esas alıyoruz.  Şunu ifade ediyor salt Kürt kadınına değil tüm kadınlara hitap eden bir örgütlenme sistemimiz şuan var.  Mücadelemizi de bu kapsamda yürütmeye çalışıyoruz. Önder APO’nun bu emek ve çabaları olmasaydı belki bugün bu konumda olmayabilirdik. Önderlikte şuan uluslararası bir önderlik konumuna geldi ve bu çok önemlidir. Sistem şuan ısrarla Önderliğimizin ideolojisi, felsefesi üzerinden yoğun bir şekilde karalama kampanyası başlatmıştır. Karalama kampanyasını başlatmasının tek nedeni ise Önderliğimizin düşüncelerinden korkuyor olmasıdır. Önderliğimizin felsefesinde ve ideolojisinde kadını öne çıkaran, kadını esas alan, özünü açığa çıkaran bir ideoloji ve felsefe olduğu için sistem ısrarla onu karalamaya çalışıyor. Sistem kadınsızdır ve kadının renginin, özünün olmadığı bir ortam yaratılmıştır. Sistem beş bin yıllık erkek egemenlikli zihniyet üzerinden kendini var etmiştir. Önder APO alternatif bir ideoloji açığa çıkardı ve bu sistemde kadına dayalıdır, Demokratik ve kadının özünün olduğu bir sistemdir. Demokratik toplumlar ve sistemlerin temellerini kadınlar ortaya atmıştır. Şuan en çok kadına saldıran sistemin kendisidir. Kadına şiddet, taciz, tecavüz ve kadını öldüren sistemin ta kendisidir. Kadının düşüncesi esas alınmıyor. Sistem her zaman kadını ikinci bir cins olarak görüyor. Erkeğe dayalı bir sistem yapılanmasıdır. Önder APO kadın eksenli bir sistem yarattı. Asıl fark budur.

PKK ilk oluşumda da kadınlar rol aldı. Bugün 27 Kasıma anlam verirken aslında bu temelde bir anlam vermek gerekiyor. Önder APO PKK için” kadın partisi” diyor. Bunu demesinin nedeni ise PKK içerisinde kadın sayısının çok olmasından dolayı değil, kadın arkadaşların sayısı erkek arkadaşlara göre azdır. Ama Kadın partisi denilirken kadın ideolojisiyle bağlantısı kurulmaktadır. Kadının özüyle bağlantısını kurmak gerekiyor. PKK ideolojisi de kendisini bu temel üzerinden oluşturmuştur. PKK partisi olduğu halde neden kadın partisine ihtiyaç duyuldu? Önder APO PKK hareketi içerisinde özgünlük “PKK hareketi içerisinde özgün bir örgütlülüğün muhakkak olması gerektiğini” dile getiriyordu. Önder APO’nun çaba ve emeğiyle kadın partileşmesi ve ordulaşmasına gidildi. Bir yerde eğer eşitlik varsa zaten orda ordulaşma olmaz, demek ki orada eşitlik yok ve oralarda demek ki cinsiyetçi ideolojiler, yaklaşımlar ve duruşlar var. Bundan dolayı da “mutlaka kadın ordulaşmasının olması” gerektiğini her seferinde dillendirdi.

*Örgütlenen Kürt kadını ve hareketi olarak aynı zamanda YJA koordinasyonu olarak 27 Kasım vesilesiyle diğer kadın hareketlerine çağrınız nedir?

D.N: YJA toplum içerisindeki kadın örgütlülüğünü esas alıyor. Sistemde birçok kadın örgütlemesi var. Buda insanı gerçekten sevindiriyor. Bu şekilde örgütlenmenin açığa çıkması tabi ki PKK’nin ve özgür kadın hareketinin mirasının etkilerini görebiliyoruz. Dolaylı da olsa bu etkiler var. Çünkü savaşan ve örgütlenen bir kadını somut bir şekilde gördük, yaşadık. Onlarda bu temelde kendi örgütlülüklerini yaratmaya çalışıyorlar. Bizim dışımızdaki kadın hareketlerinin de mirasları var ve onları da takip ediyoruz. Toplumun özgürleşmesi, demokratikleşmesi, kadının özgürleşmesi sadece bizim çabamız yeterli değildir. Bu anlamda diğer kadın hareketlerinin çabaları çok önemlidir. Kadınların yavaş yavaş uyandıklarını ve kendi öz güçlerinin açığa çıkarmak için güçlü mücadele verdiklerine tanık oluyoruz.

Kadın hareketleri olarak ortak bir mücadeleyi yaratmamız gerekiyor. Bu kadın örgütlerinin ya da hareketlerinin farklı düşünce ve görüşleri de olabilir. Bu farklılıklar bizde zenginlikleri ifade ediyor. Farklılık bizim için özgürlüğe daha fazla yakınlaşmayı ifade ediyor. Yoksa öyle kalıpçı, dogmatik yaklaşımlar bize kaybettirir. Dünyada bu kadar çok savaş varsa bu erkek egemen zihniyetten kaynağını almaktadır. Eğer kadınlar olarak ortak bir örgütlülük ve mücadeleyi esas alırsak kesinlikle bu savaşlar biter. Kadının doğası her zaman barıştan yanadır. Eğer kadınlar olarak ortak bir mücadeleyi esas almasak savaşlar daha fazla gelişecektir. Ortadoğu da var olan savaş engellenmese daha farklı bir sürece de evirilebilir. Kadın eksenli bir dünya inşa etmek gerekiyor. Kadın eksenli bir barışı mutlaka getirmemiz gerekiyor. Barış sağlanmadığı takdirde özgürlükte olmaz.

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk