ZEYNEP ŞİYAR
Kürdistan’da kadın olmanın kendisi zor ve egemenlik ilişkilerine karşı sürekli ve kesintisiz direniş içerisinde olmayı yaşamsal kılar. Yaşama, eşitliğe ve özgürlüğe dair köklerin derin olduğu bu topraklar aynı zamanda kadına ait ahlaki ve politik yaşamında kök hücresidir. Her ne kadar demokratik kültürün ana damarını teşkil etse de, paralelinde gelişen tecavüz kültürünün derin sancılarını da her yüz yılda aynı suretin farklı tezahürleri olarak bağrında hisseder. Talanı, savaşı ve egemenlik ilişkilerini en derinden yaşayan kuşkusuz kadın ve onun özgürlük ahlakıdır.
Kadın doğası gereği baskı, şiddet ve sömürüye yer vermez. Kürdistan coğrafyasında tarihten günümüze kadar Kürt kadınları sayısız şiddet biçimine maruz kalmıştır. Yaşam alanları ve toprakları üzerinde geliştirilen savaş hali her ne kadar tahribat yaratmışsa da, kadın da var olan öz ve direniş kültürü en zor koşullarda yeniden kendini üretmiştir. Özellikle Kürt isyanlarında bu çok somut biçimde kendini açığa vurmuştur. Tarihe baktığımızda birçok destana konu olmuş ve türkülere işlenmiş bu direniş ruhunun derin bir mirası çok bariz bir şekilde görülmektedir. Birçok Kürt kadınının adı böyle tarihe yazılmıştır. Özellikle Dersim İsyanında Bese ve Zarife’nin o süreçte kırım politikaları ve uygulamalarına karşı gösterdikleri direniş dillere destan olmuştur. Bese’nin direnişi Kürt kadınlarının direniş ruhunu ortaya çıkarmış ve günümüze kadar süregelen bir geleneğe dönüşmüştür. Direnişler masal gibi anlatılsa da toplumun kolektif hafızasında zihninde derin izler bırakmıştır. Geçmişten günümüze süregelen Kürt kadınındaki bu direngen karakter 20. yy da yaşanan isyanlarda ki konumu oldukça çarpıcı ve belirleyicidir. Hele Bese ve Zarife’nin canları pahasına direnişlerde ön saflarda ve zor koşullarda mücadelede yer alması ve gözü kara özgürlüklerine sahip çıkmaları inanılmaz bir güç ve irade örneğidir. Bese’de sembolleşen Kürt kadınının direniş çizgisi bugün düşlerimizin ardılları tarafından yürütülmektedir. Dersim direnişinde 1500 kadının düşmanın eline geçmemek için kendini uçurumlardan atması, sulara bırakması Bese’de ifadesini bulmuştur. Bu aynı zamanda bir kültür olarak günümüze kadar taşınmıştır. Bu nedenle Bese bir direniş abidesi olarak tarihte yerini almıştır.
Kadın direniş çizgisi tarihsel köklerden beslenerek günümüze kadar gelir. Şehit Beritan ve niceleri bu çizgiyi ve özgürlük ahlakını mücadelemizde devam ettirmişlerdir. Beritan arkadaş en zor koşullarda güneyde ki işbirlikçi güçlere teslim olmamak için son mermisine kadar direnmiş, en son silahını parçalamış gericiliğe ve boğuntuya getirilmeye çalışılan özgürlük talebine Kürt kadının direniş çizgisini esas alarak yanıt vermiştir. Uçurumları özgürlük çizgisinde eritmiştir. Bu olay peşmergeler üzerinde bile derin izler bırakmıştır. Bundandır Güney’de binlerce kız çocuğunun ismi Beritan’dır. Beritan arkadaş, Kürt kadınının direniş kültürünü şahlandırarak, bir çizgi haline getirmiştir. Beselerde, Beritanlarda, Zarifelerde, Zilanlarda vücut bulan toplumsal direniş ve özgürlük çizgisi Kürt kadının teslimiyeti kabul etmeyeceğini tarihe ve zamana not düşerken bizlere düşen bu direngenliği ve cesareti süreklileştirmektir. Ardılları olarak bize düşen bu direniş çizgisini zaferle taçlandırmaktır.