Mezopotamya’nın kutsal toprakları her daim kasıp kavrulan anlara tanıklık etmiştir. Mezopotamya insanlığın ilk oluşum mekanı, kutsallığın ve lanetliğin beraber yürütüldüğü kadim topraklar olmuştur. Yaşam ve özgürlüğün kavgası her zaman bu topraklarda büyük verilmiştir. Doğuşun kutsal toprakları olan Kürdistan, kutsal bir ana misali bağrını doğruya, hak olana her daim açmıştır. Tarih 14 Temmuz 1982 yıllarını gösterirken, kutsal topraklar bağrında kutsallığın ve lanetliğin kavgasını yeniden veriyordu. Direnişin tohumları büyük bir zulmün içinde, bu sefer daha güçlü serpiliyordu. Güneşin ve ateşin çocukları yarına umut ve inançla yol alıyorlardı. Verilen direniş yeniden dirilişin hamlesiydi.
Ölümden yaşamın yaratılışıydı. Apocu militanlar şahsında ölüm anlamsızlaşıyor, yaşam büyük bedeller verilerek yaratılıyordu. Kürdistan’ın yiğit evlatları çıplak bedenleri ile zalimliğe ve onursuzluğa karşı durup insan olmanın, devrimci olmanın onurunu koruyorlardı. Bu zulme, insan düşüncesi ve iradesi güç gösteriyordu. Apocu olmanın özü yaşanıyor, ayağa kalkan bir halk gerçekliği varlık savaşını veriyordu. Bu savaşta “Onur savaşı kazanacaktı!” Bu sözler duvara çarpıp bir yankıya dönüşüyor, dalga dalga dört parça Kürdistan’a, dağların doruklarına ulaşıyordu. Amed zindanında tarihin seyri değişmiş, kutsallığa doğru akıyordu. Ölümsüzlük, bedeni aşıp dört duvar arasından çıkarak tüm beyin ve yüreklere ulaşıyordu. İntikam duyguları Komutan Egid’in silahının namlusundan çıkan ilk kurşuna dönüşüyordu. Evet, bu bir ilkti! İntikam almanın, kendin olmanın, varlığını korumanın ve zalimin zorbalığına karşı sıkılan ilk kurşundu.
İlkler her zaman anlamlı ve farklıdır. Kendisi ile yücelmeyi, yenilenmeyi getirmektedir. Kürdistan’da yaşam yeniden güç ve anlam buluyordu. Şehit Mazlum Doğan’ın bedeninde gürleşen özgürlük ateşi Dörtleri yani Ferhat Kurtay’ın, Eşref Anyık’ın, Necmi Öner ve Mahmut Zengin’in bedenini sararak daha da gürleşiyor ve M. Hayri Durmuş, Kemal Pir, Akif Yılmaz ve Ali Çiçek yoldaşlar şahsında ölüm orucu direnişi ile mücadele farklı bir aşamada kendisini devam ettiriyordu. Direniş bütün bu zincirleri kırıp insan olmanın onuruna ulaşıyordu. Direniş ölümsüzlüğü yaratırken her bir söz intikam yemini oluyordu. Bu direniş, yarının diriliş köprüsü oluyordu.
Kürdistan dağlarında yeni bir doğuşun sancıları yaşanıyordu. Gecenin sessizliği ve karanlığına karışıp dağların eteklerinden inen Kürdistan’ın yiğit evlatları intikamın hazırlığını yapıyorlardı. Halkı ile buluşan ve örgütleme yapan Komutan Egid’in sureti tarihin sahnesinde belirmeye başlıyordu. 14 Temmuz Büyük Ölüm Orucuna cevap olma arayışları ve yoldaşlarının intikamını almanın gücü onu büyük mücadele azmine sevk ediyordu. Cevap olmanın arayışı ve intikam almanın düşüncesi onu tarihin geçmişine, şimdiki anına ve geleceğine götürüyordu. Kürdistan toprakları dirilişin heyecanını bağrında yaşarken yapılması gereken tüm fedakarlığı gösteriyordu. Bu fedakarlıkla yıllardır dinmek bilmeyen acılar bir nebze de olsa dinecek, Kürt halkı nefes alacaktır. Demirci Kawa’nın örsü ile dövülen kılıç Dehak’ın sonunu nasıl getirdiyse çağın Kawa olan Mazlum Doğan’ın başlattığı direnişi Hayri’lerin ölüm orucu ruhu ile Mahsum Korkmaz yani Komutan Egid’e devrederek intikam alınıyordu.
Direniş ve intikamın ruhu olan kılıç zalim Dehak’ın sonunu getiriyordu
Tarih 15 Ağustos 1984’ü gösterirken, komutan Egid’in öncülüğünde yiğit Kürdistan halkının evlatları yılların intikamını alıyorlardı. Siirt’in Eruh ilçesinde tarihi dönüşümler yaşanıyordu. HRK ilanları yapılıyor, devrimci hamleler faşizm ve sömürgeciliğe karşı başlatılıyordu. Türk devleti neye uğradığını anlamadan Ankara’nın yollarını tutmaya başlamıştı bile. Kürdistan’da her şey değişiyordu. Kürt halkı yarına umut ve cesaret ile kalkıyordu.
Büyük 15 Ağustos Atılımı 14 Temmuz direnişine bir cevap olurken, PKK’nin mücadelesini yeni bir aşamaya ulaştıran bir atılımdır. 40 yılını dolduran 15 Ağustos Atılımı kendisiyle beraber çok büyük gelişmeleri de yarattı, yaratmaya devam ediyor. Kürdistan’ın dört bir parçasına dağılan gerilla güçleri dirilişin ruhunu oluşuma, yaratmaya dönüştürüyor. Bugün Kürdistan dağlarında verilen direniş ve yürütülen savaş, ruhunu 15 Ağustos Atılımı’ndan alıyor. Bugünden itibaren tarih, Kürt halkı için yeni bir aşamayı başlattı. 15 Ağustos Atılımı’nın ruhunda intikam alma, varlığını koruma, direnişe cevap olma ve şehidin anısına bağlı kalma bulunuyor. Kürdistan’da verilen direniş savaşı büyük mücadele değerlerini yaratıyor. Bugün Kürdistan’da sergilenen kahramanlık komutan Egid’in yarattığı ruhun devamı oluyor. İntikam duyguları kendisiyle fedailiği, adanmayı getiriyor.
Avzem Harun