• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Direniş Şehitlerimiz Gelişmenin Gerçek Sahibidir-4

4 April 2024
in Önder APO, Önderlik Perspektifleri
A A
Direniş Şehitlerimiz Gelişmenin Gerçek Sahibidir-4
Share on FacebookShare on Twitter

18 Mart’ta Orhan yoldaşın önderliğindeki grubun direnişi, yine Mardin’deki Süleyman ve Selman yoldaşların direnişi, yine Dicle’de Mehmetlerin ve diğer yoldaşların direnişi, bizim açımızdan her ne kadar kayıp olursa olsun, başka türlü bir savaşçılığa prim verilemeyeceğini, savaşmak isteyen Partinin başka türlü yaşayamayacağını göstermiştir. Bu direnişler en acımasız kış koşullarında gerçekleşiyor. Düşman ancak on binlerce askerini dizi dizi mevzilendirerek yaklaşabiliyor. Yoldaşların direnişleri 24 saat sürüyor. Adeta büyük bir meydan muhaberesi gibidir ve düşman teslim alamıyor. Yoldaşlar en son bombalarını kendi şahadetlerinde kullanıyorlar. Bu direnişleri kaldırmak, bu direnişleri esas almak, aslında 1987’nin giderek ivme kazanmasının da nedenidir. Dikkat edilirse Partinin ülkeye daha ileri düzeyde müdahalesi çok süratli bir gelişme olmuştur. Böylelikle ülkedeki savaşın hızını, yoğunluğunu belirlemiştir. Koşul tanımadan, dinlemeden sonuna kadar savaşılması gerektiğini ortaya koymuştur.

Dikkat edilirse, 1987 boyunca savaşın ivme kazanması, süreklilik kazanması bizi halk savaşımının en temel biçimi olan gerillanın içine getirmiştir. Bizde gerilla denilen olay 87’nin bu eylemlerinde ifadesini bulmuştur. 1987 eylemliliği gerek kitleyi hazırlamada, gerekse Partiyi hazırlamada bu direnişlerle çok yakından bağlantılıdır. Etkileri halen gitmiş değildir. Bugün kitleler üzerinde geliştirilmek istenilen işbirlikçiliği, ihaneti, koruculuğu yerle bir etti. Muazzam bir siyasi ilgiye ve desteğe yol açtı. Parti kadrolarında sonuna kadar çelikleşmiş bir savaşçılığa yol açtı. 1986’nın zayıflığını ve hatta 1985’teki inançsızlığı tümüyle bir umuda, direnişçiliğine ve sağlamlığa götürdü. Daha sonraki gruplarımızı netleştiren, keskinleştiren ve böylelikle de gerilla olmanın, gerilla savaşımını dosta düşmana kabul ettirmenin en önemli koşullarına ulaştırdı. 1987 Direnişleri bu durumuyla bizi en önemli gelişme aşamasının içine getirmiştir. Dolayısıyla 1987 şehitleri halk savaşımımızın en önemli ve çok zor bir evresini başlatma ve ondan geriye dönüşün imkansız olduğu kanıtlama, yine hem Parti düzeyinde, hem kitle düzeyinde sağlama almanın şehitleridir.

Tüm şehitlerimiz birer anı olmaktan da öteye, günlük olarak yaşanan gerçeklerdir. Savaşımımız şüphesiz bu temelde her zamankinden daha fazla güç kazanmış oluyor. Ülke, bu direniş temelinde önemli oranda Partinin etkinliği altına giriyor. Cesaret önemli oranda hakim kılınıyor, fedakârlık çok yaygın bir biçimde gerçekleştiriliyor. Tüm bunlar bir zafer için, bir halk savaşı için paha biçilmez değerlerdir. Tabii ki bu ölçmesini ve tartmasını bilenler içindir. Halk savaşımının deneyimine, halk savaşının ruhuna, vazgeçilmezliğine sahip olanlar açısından böyledir. Aynı zamanda köprü yıllarıdır bunlar.

Dikkat edilirse bu atılımlar peş peşe ve zincirlemesine, sürekli şehitlerin anısına bağlı olma temelinde geliştirilmiştir. Her anıya bağlılık daha sonraki gelişmeyi koşullandırılmıştır ve bu gelişme daha ileri boyutlu olmayı, daha fazla sorumlu olmayı getirmiştir. Bu da yoğun çabaya, bu çaba da daha çok hazırlığa, araç gereç edinmeye, örgüt kurmaya ve etkinlik sağlamaya götürmüştür. Bunlar bir yandan Partiyi gerçek kimliğine kavuştururken, diğer yandan Partinin kitlesel temelini sağlama almıştır. Aynı zamanda bu yıllar 12 Eylül faşizminin bütün iç ve dış gerici dayanaklarını arkasına alarak ve mutlak anlamda tam başarıyı sağlamak için her şeyini ortaya koyarak Partimizden başka çok az direnme ögelerinin mevcut olduğu bir dönemde gerçekleştirilmiştir.

Türkiye’de direnme adına çok az şey kalmıştır. Kürdistan’ın hemen her alanında PKK’den başka çok az direniş vardır. Parti tek başına direniyor. Bu çok büyük cesaret ve fedakârlık gerektiriyor. Kendine büyük güvenmeyi gerektiriyor. Bu dönemin savaşçılığı çok zor olduğu kadar, elbette ki kazanımları da tarihi planda olacaktır. Gerçekleşen de budur.

Yeni bir dönemin içine giriyoruz. 1988 ve sonrası dönem şüphesiz çizdiğimiz planla, yürüttüğümüz hazırlıklarla daha şimdiden en ileri bir gelişme dönemi olacağını göstermektedir. Bu dönemi, Partimizin bütün bu zincirleme gelişim dönemlerinin doğal bir sonucu olarak görüyoruz ve hazırlıyoruz. Bu dönem muazzam direniş birikimimizin mümkün kılacağı en üst düzeydeki gelişmeye kavuşturulmalıdır. Bu ne anlama gelir? Bütün şehitlerimizin anılarına bağlılığın bir gereği olarak, yine Partimizin bütün atılım dönemlerinin anılara bağlılık temelinde nasıl geliştiğinin derin kavrayışı içinde olarak yaklaşılması gerektiği anlamına gelir. En başta da bunu örgütlemeye dönüştürerek, bunun şahsında somutlaştığı militan kişiliği yakalayarak kazanılacaktır. Herhangi bir şeyle değil, bu özelliklerle kazanılacaktır.

Şimdiye kadar ki bütün faaliyetlerimizi bu yeni dönemin bir hazırlık evresi olarak alırsak, bu evrenin nasıl kazanıldığını çok iyi biliyoruz. Parti içi ideolojik politik, örgütsel yönden kitle temeli açısından, düşmanın yıpranması açısından çok ileri bir gelişmenin içinde olduğumuz yadsınamaz. Düşmanın Kürdistan üzerindeki ideolojik siyasi, askeri etkinliği hiçbir dönemde görülmeyecek bir biçimde aşındırılmıştır, zayıflatılmıştır. Büyük boşluk açılmıştır. Gerillayı bu döneme dayatmak istiyoruz.

Gerilla böyle bir ortamda büyük bir gelişme potansiyeline hazırdır. Çünkü ortama biraz bakarsak, düşman eskisi gibi bırakalım serbest dolaşmayı, önemli oranda dolaşamıyor, yaygın operasyonlar geliştiremiyor. Hele hele geceleri hiç çıkmıyor, dağlık alanlara girmek durumunda değil, daha da önemlisi kitleler üzerinde etkinliği önemli oranda kırılmıştır. Geliştirdiği operasyonlar özel savaşa özgü operasyonlardır. O da ihbar temelindeki bilgiye dayanıyor ve nokta operasyonu biçiminde sonuç almaya çalışıyor. Bu da rahatlıkla boşa çıkarılabilecek bir operasyon türüdür. Eskisi gibi askeri ortaya salarak, her tarafa alabildiğine asker dolduracak bir operasyon geliştirme yok ve yine eskisi gibi istediği zaman köye ve kente girerek arama yapma durumunda değildir. Son derece geri çekilmiştir. Kendini sıkı örgütlemiştir. Ama önemli oranda alan kaybına, otorite kaybına uğramıştır.

Önümüzdeki dönemde özel savaşa karşı, devrimci savaşı sürdürmeyi düşünürken, burayı çok büyük dikkatle ele alacağız. Burası bizim için çok geniş bir manevra alanı anlamına gelirken, düşmanın da aslında son derece daraltılmış bir manevra gücüne sahip olduğunu ortaya çıkarıyor. Bunu direnişimiz sağlamıştır. Düşmanın bilgi kaynakları boşa çıkartıla bilinir. Nokta operasyonu sıradan bir manevra ile boşa çıkartılabilir. Bu bizim için geniş bir savaşçılığın gelişim şansını, olanağını elde etmek demektir. Demek ki eylemler düşmanın otoritesini yerle bir ederken, geniş arazi parçaları üzerindeki hareket serbestliğini önemli oranda ortadan kaldırırken, bizim için son derece geniş otoriteye ve hareket alanına yol açmıştır.

Kitleler üzerindeki düşman korkusunun etkisi son derece daraltılmıştır. Bunlar Partinin bu yıllarda büyük direnişi, fedakârlığı ve cesareti sayesinde kök salması, destek görmesi ve böylelikle kendine temel haline getirmesi demektir. En gelişmiş döneme denk gelmektedir. Kitle temelimiz her zamankinden daha fazla gerillayı barındırmaya, beslemeye ve güç vermeye uygun haldedir. Bu da sıradan bir kazanım değildir. Demek ki bu yılların kitlelere kazandırdığı bir deneyim vardır. Partiye güvenme eşsiz bir savaşımın sonucudur. Kitle desteği iyi kullanılırsa, bu halk savaşımının bir çok savaşçısı lojistik desteği, barınması, örgütlenmesi ve cephesi gelişebilecektir. Bu da hiçbir dönemde görülmemiş halk savaşımın olanağına kavuşmamız demektir.

Parti, şimdiye kadar ki direnişiyle kendini çelikleştirmiştir. en sıradan üyemiz bile gözünü kırpmadan her türlü savaşımın içine girebilecek kadar güçlendirilmiştir. İdeolojik, politik ve örgütsel olarak güçlendirilmiştir. Öncü çekirdeğimizde hem sayısal olarak bir gelişme var. Çok güçlü bir tecrübesi vardır. Tanımadık dağ taş, tanımadık köy kent kalmamıştır. Uluslararası alanda da öyledir. Bu büyük bir tecrübe birikimidir. Bu tecrübe şimdiye kadar hiçbir zaman bu kadar güçlü değildi. Bu da önümüzdeki dönemin kazanılmasında en çok dayanabileceğimiz bir birikimi ifade ediyor.

Tüm bunlara dayanarak diyoruz ki, şehitlerimizin kanları temelinde direnişimiz sürecektir. Kızıl şerit gibi bizi başlangıçtan günümüze kadar getirdiği bu savaşım yolunda, önümüzdeki dönemde şüphesiz mevcut tüm deneyimlerimize dayarak ve hazırlıklarımıza bakarak çizgimiz kapsamlı planlarımıza bakarak bizi zaferin eşiğine kadar götürecek bir dönem olacaktır.

Önümüzdeki dönemi başarılı kılmak için görülüyor ki çok değer birikmiştir. Eğer Parti tarihimizi giderek daha yetkince inceler ve sonuçlarını özümsersek göreceğiz ki, çok büyük bir karşılık vermek ve dönemi başarılarla dolu kılmak işten bile değildir.

Bu nedenle şimdiye kadarki tüm çalışmalarımızı, kazanımlarımızı şehitlerimizin anısına bağlığın birleşik ifadesidir şeklinde tanımlıyoruz. Anılara bağlılığın gereği bu kadar gelişmedir diyoruz. Bu Partimizin yetkinleşmesidir, anılara en soylu karşılık veriştir. Şimdiye kadar yapılan en kapsamlı çözümlemeler bu temeldedir. Dikkat edilirse çözümlerimiz geleceğin zaferle kazanılması için ne gerekiyorsa onu veriyor. Zaferi kazanacak, Parti zaferi kazanacak militan çalışma tarzı, vuruş tarzı ne ise onu güçlü bir biçimde vermektir. Bu yalnız PKK’de somutlaşan bir olay değildir. Bu, TC alternatifini yıkma temelinde, onu gerçekten aşma temelinde sağlanmasıdır.

PKK günümüzdeki gerçekleriyle yeni insanı, yeni insan ilişkilerini özde yaratmıştır. Her ne kadar uygulamada yaygınlık kazanmazsa da, kitlelere taşırılmamışsa da bu özde başarılmıştır. Bu büyük bir kazanımdır ve halka bağlılığın gereğidir. Yüce inanç ve ideolojimize bağlı gerekleri sağlamca yerine getirilirken, şehitlerin anısını sürekli bir emir komuta zinciri olarak arkamızda görmenin gereği de budur. Eğer biz her yılı geçmiş yıldan, her ayı geçen aydan, her günü geçen günden daha yüklü, daha başarılı kılıyorsak, sağlam bir komuta altında savaştığımızdan ötürüdür. Bunu cesaretle bütün Partiye ve halka dayatıyorsak, bu en yüce gerçek, en bağlı kalınması gereken olduğundan ötürüdür. Başka bir yaklaşım Partiye yaraşmaz. Yaraşmadığı gibi esas alınamaz.

Bu anlamda eğer şehitlerimiz en yüce değerlerimiz ise, yaşayanlarımızın bu değerlere sadık olmaları gerekiyor. Eğer anıya dürüstçe bağlı kalınmak isteniyorsa, yiğitçe bağlı olmak gerekir. Eğer bu bağlılıkta verdiğiniz sözlerin bir değeri var ise, bu sözlerin gerekleri gelişmelerde başta militan kişilik olmak üzere, onun bütün faaliyetlerinde yansıtmak durumundadır. Mali kuvvetlere teslim olur gibi bir bağlılık, beş para etmez bir bağlılıktır. Eylemde bağlılık, örgütlenmede bağlılık günlük olarak ilişkilerimizde kendisini hissettiren, kanıtlayan, gerçekleştiren bir bağlılıktır. Bunun dışındaki bağlılıkların beş para etmez değerde olduğunu sık sık tekrarlıyoruz ve nedensiz de değildir. Bu değerlerimizin büyüklüğünü bilerek Partiyi yönetmeye çalışıyoruz.

Şehitlerimiz kendilerine doğru sahip çıkılmasını vasiyetleriyle bize bildiriyorlar. Neden bize bildiriyorlar, kim buna karşı koyabilir, kim başka gerekçelerle başka tür yaşantının mümkün olabileceğini söyleyebilir? Kürdistan’da, PKK önderliğinde ve böylesine gerçekleşen direniş ve direniş şehitlerinde başka yaşam aramak, başka ilişki, başka ahlak aramak tam bir saptırmadır, yüzsüzlüktür. Kendisini yatırdığı gibi, yüce değerlerimizle de oynamadır. Bu temel değerlerimize biraz saygımız varsa, onları sağlam yaşıyorsak, o zaman hepsini kişiliğimizde birleştirmemiz gerekir. Biz onlara öldüler desek, biraz gözyaşı, biraz ah vah demekle mi bağlılığımızı kanıtlayacağız? Yoksa son nefeslerine kadar gerçekten de ölüme asla inanmayarak, böylece ölümsüzlüğü seçerek varlıklarını kanıtlayanların anılarına bağlılığı daha yoğun savaş ve cesaretle karşılık vererek mi kanıtlayacağız? Açık ki böyle kanıtlayacağız.

Bu değerlere bağlılık aslında bir ahlaka sahip olmaktır, siyasettir, örgüttür, ülkedir, vatandır. Herkes kendisini için kuvvet kaynağı arıyor. Bilincinizi yoklayın, yüreğinizi biraz duygulandırın. Göreceksiniz ki, okyanuslar kadar bir kaynağa sahipsiniz. Bunlar eskiden yoktu. Başlangıçta bir kaç kişiydi. Daha sonra her geçen yıl daha da artarak gittikçe önüne durulamaz bir sel gibi gelişim halini aldı. Anıya bağlı kalmak, buna katılmak, coşmak demektir. Bunun bilinciyle, savaşın taktiklerini üstün manevra kabiliyetiyle, dalga dalga kitleleri buna çekmekle nasıl bir coşkulu ortamda olduğumuz kanıtlanabilir mi? Kanıtlanabilir. Önümüzdeki dönemde şehitleri yaşamak, onları kendimizde yaşatmak budur. Kararlılık da budur. Bu, giderek tüm topluma hakim kılınması gereken, siyasi olduğu kadar ahlaki bir görevdir de.

Önümüzdeki dönem, küçümsenmeyecek başarılarımızı, kazanımlarımızı daha da yoğunlaştırma ve bunu nihai zaferin eşiğine kadar getirme dönemidir. Bunları yaymayı, kazanmayı ve fethetmeyi mümkün görüyoruz. Ama bu mümkünlük gerçekten tam bir devrimci planda ifadesini bulan ve yine tüm gücümüzü son derece akıllı bir biçimde kullanan vuruş tarzını, çalışma tarzını, halk savaşımının inceliklerine göre, bunun bizdeki uygulanışının en yaratıcı biçimini bularak gerçekleştirdiğimizde, zaferin eşiğine kadar ulaşabileceğiz. Bu hayal değildir, devrimci teorimizin daha başlangıçtan beri önümüze serdiği, ama bugüne kadarki faaliyetlerimizle adım adım hatırladığımız, ulaşabildiğimiz bir yüksek devrimci gelişme olasılığıdır.

Kapsamlı çözümlemelerle bu dönemin kazanılması konusunda üzerimize düşeni yapmak istedik. Bunlar sizin başarı olanaklarınızı kat be kat arttırmak için yapılmıştır. Dolayısıyla değerlendirilmesini bu temelde, güçlenmenizi bu çerçevede yapmanızla üzerinize düşeni başarıyla yerine getirebilirsiniz. Yine Parti Önderliği olarak şehitlere güçlü bağlılığın gereklerini bu kapsamlı çalışmaları gerçekleştirmekle göstermiş oluyoruz. Aynı zamanda onların Partimize kattıkları büyük değerlere bağlı olma ve bu temelde halka en değerli mücadeleci katkıyı yapmalarına duyulan bağlılık gereği yapılmıştır. Dolayısıyla kullanmak durumunda olan, uygulamak durumunda olanların da aynı sorumlulukla yaklaşmaları, kendilerini yetkinleştirmeleri şarttır diyoruz. O halde bütün Partilerin önümüzdeki döneme bu çerçevede yaklaşmaları, nihai zafere daha kesin yakınlaşmamıza olduğu kadar, bunu nasıl kazanılacağına dair adımları da yaratmaktadır. Gerekeni yapmak, gurur verici bir yaşamı yaşamak aynı zamanda vazgeçilmez bir görevimiz olmaktadır.

Partimizin bütün şehitlerine, bu arada özgün bir yeri olan Mart ayı direniş şehitlerine bağlılığımızı tekrar bu temelde dile getiriyor ve onların anısını en güçlü değerlendirmeyle hayata geçirmeye çağırıyoruz. Bu temelde halkımızı, kendi tarihinin en yiğit öncüleri etrafında sımsıkı bağlanarak, o yüzyılların kördüğümlerini parçalamaya ve kendi özgürlüklerini bizzat bu dönemde kendi öz savaşımlarıyla kazanmaya çağırıyoruz.

Önder Apo

Mart 1988 / Son

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk