• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

Demokratik Çözümün Geliştirilmesinde 2. Aşama Olarak Anayasal Değişiklikler-I-

21 August 2013
in Genel
A A
Share on FacebookShare on Twitter

Zelal Edessa

Önderliğimiz Amed 2013 Newroz’unda Ortadoğu halkların Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamın İnşası şiarı ile başlattığı barış ve çözüm sürecinin ikinci aşamasına gelmiş bulunmaktayız. Geliştirilen bu süreç tüm Ortadoğu halkları açısından olduğu kadar Türkiye’deki halklar açısından da kalıcı barış ve özgürlüğün geliştirilmesinde tarihi bir fırsat olmaktadır. Bu yüz yılda yakalanan bir fırsat olmaktadır.

Bu temelde halkların özgür birlikteliğinin geliştirilmesi için çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Halkın öz irade ve güveni ile seçilen hükümete büyük görev ve yükümlülükler düşmektedir. Çünkü halka karşı vicdani ve ahlaki-politik sorumluluğunun gereğini yapmak zorundadır. Yıllardır Türkiye’de yaşanan Kürt sorunun çözülmesi gerekmektedir. Sorunun taraflara yaşattığı acı ve kayıpların analizi, yaşanan hatalar sorunun muhatapları tarafından çoğu zaman itiraf edilmiştir. Her ne kadar gereklilikleri tam yapılmasa da devletin farklı organlarındaki çoğu yetkili bu gerçeği itiraf etmiş bulunmaktadır.

Önder APO sorun kaynağı haline getirilen Kürt halk gerçekliğinin tarihsel süreç içerisindeki kültürel, sosyal, siyasal, ekonomik olarak tekil ve evrensel açıdan Kürt varoluşunu İmralı’da geliştirdiği savunmaları ile büyük bir açıklığa kavuşturmuştur. Farklı kimlikleri, dillerle bir renkliliği yaşayan Mezopotamya coğrafyası bir halklar mozaiğini andırmaktadır. Bu topraklar en güzel dönemlerini halkların barış ve kardeşlik ilkesini esas alarak birlikte güç oldukları dönemlerde yaşamışlardır. Ne zaman ki farklılıklar ret edildi kıyamet de orda koptu. Herkese ait olan bu toprakların tek bir halkın vatanı sayılarak, onun egemenliğine alınma yaklaşımına gidildiği zaman tarihin en büyük hatası da işlendi. Zaman bu gerçeği büyük acı ve bedeller karşılığında herkese yaşattı. Ancak bu gerçeğin farkına varılmasında Önder APO belirleyici oldu. Yüz yıllardır halklara karşı geliştirilen inkâr-imha ve kültürel soykırım politikalarla insanlığı bitirerek, yok oluşunu hızlandırdığını ortaya koydu. Bin yıllardır bu topraklarda kendini var kılmış, rengini katmış her halkın özgür, eşit ve farklılığıyla yaşama hakkı vardır. Mezopotamya topraklarını insanlığın beşiği olma konumundan tarihi bir yönü de vardır. Bir halkı yok saymak, yok etme amacı içerisinde olmak, insanlığın en büyük suçu olmaktadır. Hele insanlığın oluşumunda analık rolünü yapan bir ülke ve halkı olması,  durumu daha trajik ve ağır kılmaktadır. Bu suç sadece Kürt halkına yönelik olarak geliştirilmedi. Daha önce başka halklara karşı da Ermeni, Süryani, Laz, Çerkez vb. farklı tarzlarda asimilasyon ve soykırım politikaları geliştirildi.

Kürtlerde yaşanan farklılık neydi; Önder APO sayesinde egemenlerin kendilerine çizdiği köleci kaderi ret etmeleri oldu. Bununla da tarihe büyük bir özgürlük direnişi ve mücadelesi ile damga vurdu. Gelişen çok uzun bir zaman diliminde büyük bir savaş ve taraflarca yaşanan büyük kayıpların önüne geçmek için İmralı zindanında sürekli bir çözüm arayış ve girişiminde olmuştur. Devletin 14 yıldır geliştirdiği çok ağır tecrit ve büyük psikolojik savaşa inat sorunun kalıcı çözümü için yeni bir süreç başlatmıştır Önder APO. Bu konuda AKP hükümetini de sürece dâhil olmaya zorunlu kılmıştır. Her gün şiddetli çatışmalar sonucu yaşanan kayıpların basit bir terör sorunu olmadığını herkese göstermiştir. Kürt özgürlük mücadelesi herkesin kendi gerçeğini görmesini sağlayan bir ayna olmuştur. On binlerce yıldır bu topraklarda diliyle kültürüyle kök salmış Kürt halkının yüz yılladır yaşadığı fiziki ve kültürel soykırımlara inat var olma direnişi olduğunu ortaya çıkarmış ve herkese bunu ispatlamıştır. Kürt halkına empati duyan herkes özgürlük mücadelesinde Kürtlerin haklı olduğunu gizliden veya ürkekçe dile getirmektedir. Kürt halk direnişi diğer halklara seslerini yükseltmesinde, özgürlük taleplerini dile getirmesinde bir misal olmuştur. Çünkü gelişen Kürt özgürlük mücadelesinin ideolojik boyutunda tüm halkların özgürlüğünü esas alma vardır. Önder APO Amed Newroz’undaki mesajla sadece Kürt halkına değil tüm Ortadoğu halklarına barış ve özgürlük umudunu müjdelemiştir. Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamın tüm Ortadoğu halkları için olduğunu önemle vurgulamıştır. Çünkü özgürlük herkesi kapsarsa anlamlı ve kalıcı olur. Herkes çaba sarf ederse özgür yaşam gerçekleşir. O nedenle ortak paylaşım ve birlik ruhunun, onun düşüncesinin ve pratik gerekliklerinin tüm kesimler açısında büyük bir insani sorumlulukla yerine getirilmesi önemlidir.

Bu nedenle Önderliğimiz yeni sürecin kalıcı barışın- çözümün geliştirilmesine yönelik karşılıklı tarafların yerine getireceği bir yol haritası öne sürdür. Üç aşamalı bir süreç belirledi. Birinci aşama öncelikle PKK’nin ardından devletin adım atması, ikinci adım ise AKP hükümetinin ve ardından PKK’nin atacağı adımlar, üçüncü adım ise her iki tarafın birlikte atacağı adımlarla gelişecek bir süreç olarak belirlendi. Bu konuda PKK ve AKP hükümetinin yerine getireceği sorumlulukları ortaya koydu. PKK, hareketimiz Önderliğimizin belirttiği çerçevede sürecin gelişmesi konusunda üzerine düşen görevleri yapacağı iradesini ortaya koydu ve gerekli adımları büyük bir itina ile attı. Birinci aşama 1 Haziran’da silahlı güçlerimizin Türkiye sınırlarının dışına çekilmesi ve çatışmasızlık ortamının geliştirilmesi ile sonuçlandı. Bu süreçte yapılması gereken silahlı güçlerin geri çekilmesi belli aralıklarla Kuzeyden Güney alanına çekilen gerilla grupları basın aracılığı ile kamuoyuna yansıtıldı. PKK tarafından atılan çok önemli bir adım olmuştur sınır dışına çekilme. İkinci aşamanın gelişmesi için ise AKP hükümeti kendi sorumluluğunu yerine getirmelidir.

Devlet açısından ise kapsamlı bir değişikliğin aşamalı olarak geliştirilmesi gerekmektedir. Özellikle anayasal bir değişikliğin sürecin gelişmesi açısından olmazsa olmaz bir ilke olarak yapılması hükümetin atması gereken en temel adımlardan biri olmaktadır. AKP hükümeti Önderliğimizle İmralı’da geliştirdiği diyaloglarla bu konuda adım atacağını yaptıkları dolaylı açıklamalarla ifade etmişlerdir. Ancak bu konuda AKP Hükümetinin pratik adımları atmasına karşılık süreci zamana yayan, seçimlere kadar oyalama politikaları, sınırlara kale gibi karakolların yapılması, koruculuğu teşvik etme, baraj yapımı, anayasal değişimler konusunda ciddi adımların atmaması ile süreç konusunda samimi olmadığı görülmüştür. Bu da süreci tehlikeli bir duruma sürüklemektedir. Çünkü son otuz yıllık savaş pratiğinde gelişen çözüm süreçlerin başarıya ulaşmamasının halklara ne kadar acı kayıplar yaşattığı bilinmektedir.

Bu konuda AKP hükümetinin tarihten ders çıkararak acilen kendi üzerine düşen görevi yapması gerekmektedir. Sorunu yaratan en temel kaynak cumhuriyetin kuruluşu ile geliştirilen anayasaların diğer halkları yok sayan karakterde olmasıdır. Yaklaşık yüz yıl önce yapılan bu hatanın düzeltilmesi gerekmektedir. Türk-Kürt ittifakı ile kazanılan Kurtuluş savaşı sonrasında kurulan mecliste Kürt gerçekliğinin tanınmaması daha doğrusu tanınma vaadinin yerine getirilmemesi, tersi bir politikanın izlenmeye başlandığının göstergesi olmuştur. Cumhuriyetin asli kurucusu halklarından Türklerin tanınması yanında Kürt halkının da tanınmaması Kürt cephesinde dayatılan inkâr-imha politikasına karşı bir direnişe yol açmıştır. Çünkü 1924 Anayasası Kürt halkının inkârı üzerine oluşturulmuştur. Sonraki süreçlerde her 10 yılda bir askeri darbelerle geliştirilen 1961 anayasasının soruna cevap olamaması sonucu derinleşen toplumsal sorunlar, halkın demokratik direnişleri karşısında gelişen 12 Eylül faşist darbesiyle yürürlüğe konulan 1982 anayasasının anti demokratik içeriği sorunların daha da derinleşmesine neden olmaktadır. Çünkü bu anayasalar ile ulus devlet zihniyetiyle yoğrulan homojen ulus yaratma, tek ulus, tek dil, tek bayrak zihniyetinin özelde Kürt halkına karşı yoğun geliştirilen asimilasyon ve soykırım politikasının uygulanmasıydı. Ne kadar inkâr, yok edilmek istense de farklı isimlerle kendisine benzeştirmeye çalışılsa da orada canlı bir beden olarak yaşayan Kürt kültür ve dil gerçeğinin kendini yaşatma arayışına çarpması oldu.

Mücadelenin gelişim seyri ile gerçekleşen Anayasal değişimler çok yetersiz olmaktadır. 2001 Anayasa değişikliği paketindeki bazı değişiklikler yapılmış ancak bunlar kısmi değişiklikler olmuştur. Özgürlükler alanının genişlemesi, demokrasi ve hukuk devletinin daha işler hale gelmesi bakımından önemli ve olumlu bir adım olduğunu görmekteyiz. Böylesi bir adımın, Parlamentoda bölünmüş bir siyasi parti yapılanmasının olduğu bir dönemde, partiler arası büyük bir uzlaşma ile atılmış olması daha anlamlı, ileriye dönük umut ve cesaret verici olsa da çok yetersizdir. Çünkü anayasada var olan maddeler sorun üretmektedir. Özellikle ulus devlet anlayışını derinleştiren maddelerin değişmesi demokratik sistemin gelişmesi açısından hayati önemdedir…

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk