Çocukluk hayallerinin peşinde koştu. Dağa ve doğaya olan sevgisi onu Kürdistan dağlarında Gerillacılık yapmaya itti. Botan bir tarihti ve Botan’da gerillacılık yapmanın bir ayrıcalık olduğunun farkına vardı. Bu coğrafyaya âşıktı. Yaşadığı bu aşk ve sevgiye ancak Kürdistan’ın kalbi Botan’da ulaşabilirdi. Bu arayışları yolunu Özgürlük hareketiyle buluşturdu. Kürdistan dağlarının orta yerindeki gerilla mekanları içinde kendine bir yer buldu.
O gün bu gündür Kürdistan dağlarında bir hakikat yürüyüşçüsü olarak dağları dolaştı. Boğazları aştı. Suları geçti. Adım basmadık patika kalmadı gibi. Bunların hepsini bir nebzede olsa başarmayı planladığı hayalleri için yaptı. Kadın Özgürlük Mücadelesi içerisinde katılımı, yaşama olan sevgisiyle hareketin en önde üyelerinden birisi haline geldi. Kürdistan dağlarında on yedi yıldır gerillacılık yapıyor ve hala da bu dağlardan bir gün bile kopamayacağını söylüyor. Çünkü onun için yaşam dağsız olamaz.
Botan’da Doğdu
Rojin 1978 yılında Hakkâri’nin, Faraşin yaylasındaki köyünde sekiz çocuklu ailenin ortanca çocuğu olarak dünyaya gelir. Rojin sadece bir ailenin değil, bir aşiret kızı olarak doğar. Beş yaşına kadar Hakkari merkezde yaşayan Rojin, beş yaşından sonra Faraşin yaylasında yaşamaya başlar. Büyük ablaları evlendiği için evde kalan tek kız çocuğu olarak büyür. Ağabeyleri okul okur ancak o okulu özgürlüğünü sınırladığını düşünerek okumaz. Beş yaşından Hakkâri’ye, 9 yaşında da yani 1988’ yılında Van’a geçer. 92 yılı sonuna kadar Van’da kalır. Rojin 12 aşiretten oluşan Ertuşi konfederasyonun bir aşireti olan Gewdan aşiretindedir. Gewdanlar genelde Botan’da ata dede toprakları üzerinde yaşamışlardır. Özgürlük savaşının gelişmesi ve giderek yükselmesinin ardından devlet halkla gerillayı birbirinden koparmak için köyleri yaktıktan sonra Kürdistan’ın Şırnak, Hakkâri, Van, Siirt, Cizre gibi yerleri ile Türkiye topraklarından Adana, Tarsus gibi yerlere dağılırlar. Aşiretin bütün köyleri koruculuğu kabul etmediği için yakılır. O yüzden aşiret dağılmaya başlar. Ama gittiği her yerde de iç örgütlülüğünü korumayı başarmıştır.
Çocukluk Oyunlarını Okula Tercih Etti
Küçük yaştan itibaren okula gitmek istemeyen ve okulun özgürlüğünü sınırlandırdığını belirten Rojin “okuldan korktuğumdan dolayı okulu çok az okudum. Ablalarım ben dünyaya gelmeden evlendiklerinden erkek kardeşlerim okul okudular. Ancak ben özgürlüğümü sınırlayan bir kurum olarak gördüğümden hep okuldan kaçtım. Oysa benim için oyunlarım her şeye bedeldi. Faraşin coğrafyası özgürlüğünü yaşamak isteyen bir çocuğa yardımcı oluyordu. Bende bir aşiret kızı olarak bu özgürlüğü yaşamak istediğim için okula gitmedim.”
Kürt ve Kürdistan sözcükleriyle büyüdü
Rojin’in bir aşiret kızı olarak doğup büyüdüğü topraklarda Kürt ve Kürdistan sözcüğü hiçbir zaman eksik olmadı. O yüzden Rojin’in çocukluğu bu sözcüklerin sık sık kullanıldığı ve hayat bulduğu yerde geçti. Çünkü Kürtlüğün hiç eksilmediği Botan coğrafyasında doğdu ve orada büyüdü. Faraşin yaylasında annesi, ninesi, dedesi ve babasının anlattığı Kürtlük ve Kürdistan hikâyeleriyle büyüdü. Rojin gençlik çağına doğru adım attığı yıllarda Kürt özgürlük hareketinin 15 Ağustos 85 yılına başlattığı silahlı mücadele dalga dalga yükselerek ülkenin her tarafına yayılır. Artık ailesinden dinlediği Kürtlük hikayelerine buda eklenir. Ancak Türkiye devleti buna göz yummaz. Kürtlerin daha fazla bu mücadeleden etkilenmemesi için Kürtlere yönelik baskı, zülüm, işkence politikalarını izlemeye başlar.
Ancak bu durum Kürt gençleri ve çocuklarının öfkesini daha da büyütür. Yaşları biraz büyük olanların yönlerini gerilla olmak için dağlara çevirirken biraz daha küçük olanlar ise yaşadıkları çelişkilerle aileleriyle bir yol ayrımına gelirler. Rojin’in ailesi böyle bir dönemde Van merkezine göç eder. Ancak bu göç Rojin’i hayal kırıklığına uğratır. Şehri sevmiyor, köyüne ve toprağına duyduğu özlemle geçiyor günleri. Bu süreç Rojin’in köyüne gidiş gelişlerin devlet güçleri tarafından yasaklandığı günlerdir. Rojin Faraşin’deki akranlarıyla oynadığı oyuna alışık olduğu için Van’da istediği gibi oyun oynayamıyor. Oyun oynama yerine günün yirmi dört saatini araba ve yollara bakmakla geçirir. Tek isteği yeniden Faraşin’deki evlerine dönmek ve oradaki arkadaşlarıyla oyunlarını bıraktıkları yerden yeniden başlamaktır.
Evin tek oğluydu
Rojin’i 91 yılında Van’da gerçekleşen bir Serhildana ağabeyiyle birlikte giderken orada yaşanan bir olay ailesi ve sistemle yaşadığı yol ayrımının doruk noktasına getirir. O Serhıldan da devlet güçleri tarafından 11 Kürt gencinin kanının akıtıldığını belirten Rojin hala unutamadığı o anları şöyle anlattı, “O serhildan da 11 Kürt genci şehit düştü. Bu olay gözlerimin önünde yaşandı. Tek tek vurulup yere düşüyordu. Hepsi de Kürt gençleriydi ama onlardan birini hayatım boyunca unutamam. Çünkü evin tek oğluydu. Bayrak direğine PKK bayrağını asıp dalgalandırmak isterken vurulup düştü. Babası onun hemen arkasındaydı. Düşman bunu görünce onu silahla taradı ve o genç direğe asılı halde şehit düştü. Babası şehit düşen oğlunun üzerine giderken yüksek bir sesle oğlum devrim şehididir deyip duruyordu.”
92 Yılında Devlet Güçleri Silah Dipçiğiyle Kafa Ezince…
Rojin’in yaşadığı çelişkiler, peş peşe yaşanan olaylar adeta onu dağa çıkmasının bir zinciri gibi peş peşe gelişiyor. Bir yandan Vurulan Kürt gençleri öte yandan Kürt Özgürlük Hareketinin 92 yılında Serhıldanlara öncülük eden Binevş Agal ve arkadaşlarının kahramanca direnişleri Rojin’i dağa bir adım daha yaklaştırıyor. En son damla ise askere gitmeyen ağabeyinin annesi ile kendisinin gözleri önünde askerler tarafından kafasının ezilmesi Rojin’in sabrı ve öfkesini taşıran son damla oluyor. Bu olaylarla Rojin’nin çelişkileri derinleşirken Koma Berxwedan tarafından Efsanevi gerilla komutanı Mahsum Korkmaz için yapılan türküyü dinleyerek daha fazla etkileniyor. Birde 91 yılında Jirki aşiretinden çetelerinde katıldığı bir operasyonda yaşamını yitiren gerillaların TV’de teşhir amacıyla verilen görüntüleri Rojin’in dağ yoluna düşmesi için son nokta oluyor.
Dünyaya Gözlerini Açtığı Evden Gerillaya Katılır
Rojin 14 yaşında olmasına rağmen yeni bir hayata başlamak, yaşadığı çelişkilere çözüm bulmak ve Kürtlere yönelik içine girilen vahşi kuralsız savaşın sahiplerinden intikam almak için 92 yılı sonlarına doğru gerillaya katılma kararını verir. Kararını verdiği gibi milisler aracılığıyla katılır. Ancak o dönemde Kürt Özgürlük Hareketi tarafından Güney Savaşı diye adlandırılan savaş sürdüğü için üç ay boyunca o milislerin evinde kalır. Kaldığı evlerde kendisi gibi katılmak isteyen çok sayıda Kürt gencinin de o evlerde savaşın bitmesini beklediğini görür. Savaş sona erince gerillaya katılır. Ancak baharda geri dönmek üzere eve gönderilir. Bu süre içersinde bir milisle birlikte örgütsel faaliyet yürütür. İple çektiği bahar ilkbahar gelince Faraşin yaylasındaki ablasının evine giderek orada gözlerini dünyaya açtığı evden bu kez yeni bir dünyaya açılmak için gerillaya katılır. En büyük hayali olan dağlara ulaştığında kadın gerillaların sayısının çokluğu Rojin’i çok duygulandırır. Dağlarda bu kadar özgürlüğüne düşkün ve özgürlüğü için çok sayıda kadın gerillaya görünce şaşırdığını belirten Rojin o günleri şöyle anlattı, “Büyük bir şaşkınlık yaşıyordum. Daha düne kadar evinden dışarıya adımını atamayan Kürt kadını bu gün düşmanına karşı elinde silah dağ dağ dolaşıp, mevziden mevziye koşuyordu. Bu büyük bir devrimdi ve bunu başarmak çok kolay değildi. Kadınları bu dağlara getiren ve PKK’ye âşık eden Önder Apo’ydu. Kadınlar büyük inanç ve bağlılıkla dağlara koşmuş ve özgürlüklerini yaratabilmek için savaşıyorlardı. O kadar çok sayıda arkadaşı bir arada gördükten sonra aldığım kararın doğruluğuna bir kez daha inandım.” Rojin’in dağlara geldiği günler soğuk bahar gecelerinin yaşandığı günlerdir. Arkadaşları Rojin’e altında yatmak için bir kefiye verirler. Ancak kefiye altında hiç uyumadığı için kefiye altında nasıl uyunduğunu bilmez. O yüzden ilk geceyi sabaha kadar oturup arkadaşlarını uyurken izler. Arkadaşların çok güzel ve mışıl mışıl uyuduklarını, o güzel uykularını hiçbir zaman unutamayacağını belirten Rojin şöyle konuştu, “Gece boyuncu uyuyamamıştım. Arkadaşlarımı uykuda izlemek hoşuma gitmişti. Sabah kalktığımızda Kato Jirka’da şehit düşen) Leyla Zevki arkadaş bana giymem için bir gerilla elbise getirdi. Ben yeni olduğumdan gerilla elbiselerinin nasıl giyildiğini bilmediğimden dolayı elbiselerimi bana yine o giydirdi. Bir arkadaş gömleğimi dikti, bir başka arkadaş da şutiğimi bağladı. Biri ayakkabımı nasıl giyineceğimi öğretti. Bana karşı sergilenen yoldaşlık yaklaşımı beni çok etkilemişti.” Yaşamdaki erkek ve kadın gerillalar arasındaki ölçülü ve saygılı yaklaşımlar Rojin’in daha ilk günden dikkatini çektiği gibi o çok etkileyen hususlardan da biri oluyor.
İlk Eğitim
Her gerillada olduğu gibi ilk katılanlar kısa da olsa bir askeri eğitime gönderildikleri için Rojin’de yeni savaşçı eğitimine gönderilir.Seksen kişilik bir grupla ilk eğitimini gördüğünü belirten Rojin bu konuda şunları söyledi, “Arkadaşların dilleri bana oldukça yabancı geliyordu ve ilk olarak eğitimlerde arkadaşları anlamada zorlandım. Benim dilim aşiretsel ve yöresel bir dildi. Ama arkadaşların dili daha farklıydı. Kullandıkları kavramlar değişikti. Genelde eğitimimiz askeri eğitimdi. Silah açıp kapatma ve yanaşık düzen eğitimini gördük. Evde silah gördüğümden silaha yabancı değildim. Eğitimimizi daha sonraları şehit düşen Aziz arkadaş veriyordu. Aziz arkadaş iyi bir komutandı. Hala ondan öğrendiklerimle yürüyorum. Beş günlük eğitim sürecinden sonra Katoyê Jîrkaya düzenlemem yapıldı. O zamanki bölük komutanımız Hamît Şırnak arkadaştı. (1997 yılında Amed’de şehit düştü) Birkaç gün sonra manga komutanı yardımcısı oldum. Arkadaşlar kendimizi göreve önermemizi istediler. Ben ve Leyla Amed arkadaş kendimizi manga komutanı yardımcısı olmak için önerdik. Ancak manga komutanı yardımcısının ne olduğunu bilmiyorduk. Biz manga komutan yardımcılığının göreve gidip gelmek olduğu şekilde düşünüyorduk. İki ay sonra kendimizi önerdiğimiz görevin ne anlama geldiğini öğrendik.
İki Ay Erkek Mangasında Kalır
Rojin ilk geldiği yıllarda henüz kadın gerillaların özgün örgütlenmeleri olmadığı için erkek gerillaların mangalarında kaldığı dönemdir. O yüzden iki ay iki yıl önce yaşamını Botan’da girdiği bir çatışmada yitiren Kurtay (Abdulkerim Ertaş)’ ın mangasında kaldığını belirten Rojin şöyle konuştu, “Benim dağdaki ilk manga komutanım Kurtay arkadaştır. Yaklaşık iki ay onun mangasında kaldım. Çünkü kadın arkadaşların sayısı az olduğu için erkek arkadaşların mangalarında kalıyorduk. Her mangada bir-iki bayan arkadaş erkeklerle kalıyordu. Ordulaşma adımlarının atılmasından sonrası kendi mangalarımız oldu. Kendi başımıza takımlar ve bölükler oluşturmaya başladık. Tabi erkek arkadaşlar devrimci olmalarına rağmen feodal yanları da vardı. Kadın iradesini ve katılımını çok ciddiye alan yaklaşımlara sahip değillerdi. Bayan arkadaşları kendi kız kardeşleri gibi görüyor ve onların şehit düşmelerini istemiyorlardı. Erkek arkadaşların mangasındayken devrimci olmuş bir kadın olarak kendini görmeye başlıyorsun. O yüzden de artık bir irade olman gerektiğinin bilincine varır insan. O dönem komutanımız erkekti. Bir yağmurluğumuz vardı ve onun altında uyuyorduk. Örgütsel olarak ona bağlıydık ve onunla hareket ediyorduk. Kürdistan’da Önder Apo önderliğindeki devrimci mücadelenin Kürt erkeğini hangi düzeye getirdiğini görebiliyorduk.”…