“Savaş gülüm
Sıkı savaş
Savaştıkça varız biz.
Savaştıkça güzelleşir, çoğalır
Savaştıkça severiz”
Zelal EDESSA
Beritan’ın izindeki yürüyüşümüz bizi kadın zamanlarına götürüyor. Çünkü o bizim, soykırımın eşiğinde dayatılan teslimiyete karşı özgürlüğe kanatlanan gerçeğimizdir.
Savaşın en kritik anında büyük düşünüşün büyük yaşama dönüşen eylemi ile mücadeleye ışık tutan, kardeş ihaneti ile ölüm çemberine alınmış, umuda yüreği ve bilinciyle cevap olmuş, onurlu yaşama kendi canını siper ederek koruyan, özgürlüğün, direnişin adı olmuş, ihanete karşı cephe savaşında. Özgür yaşama giden yolun yaman savaşmaktan ve büyük direnişten geçtiğini bizlere gösteren büyük komutan. Bu nedenle Beritan, Kürtlere bir çağrı olmuştur özgürlük yürüyüşü için. Çünkü Kürtler olarak tarihin her döneminde iç ve dış ihanetlerden büyük vurgun yemişiz. Özgürlük problemimiz varlık-yokluk ikileminde daima bize kendini yakıcı olarak hissettirmiştir. O nedenle Önder APO, biz Kürtleri var olma savaşına çekti ki, bu ülkenin kadın-erkekleri olarak kendimizi yeniden özgür yaratalım. Düşmanın bizi yutmak için açtığı yarıklarda kaybolmayalım. Kaybolmamanın, var olmanın tek yolu da savaşmaktan geçiyordu.
Bu topraklarda yaşama karşı ilk ihanet kadına karşı geliştirilen ihanetle başlamıştı. Yitirilen değerleri kaybedilen yerden tekrardan kazanmak, kadına karşı gelişen günahları ise onu kurtararak ödemek gerekiyordu. Bu nedenle var olma savaşında Önder APO mücadelenin merkezine ise kadın özgürlüğünü koydu. Binlerce kadın geliştirilen savaşta kendilerini var kılmak için gelmişlerdi. Ancak bu yaşamda yeniydiler. Önder APO’nun felsefesi temelinde mücadele akışlarını belirleme, kendini gerçekleştirerek kadın kimliğini ortaya çıkarmak gerekiyordu. Bunu kendi öz güçleri, emekleri ve cesaretleri, bilinçli yapmaları işin diğer önemli bir boyutuydu. Ki kendi ayakları üzerinde durup özgürce yaşamasını öğrensinler. Bu da kendi savaşlarını kendilerinin vermesi ile mümkündü. Böyle varoluşu dayatan bir dönemde onlara yol gösteren Beritan oldu. Kadın ordulaşmasının mayası olarak, Kadın özgürlük mücadelesinde nitel bir sıçramanın, büyük adımını attı. Kendi öz gücü ile savaşan kadının nasıl kendini yeniden yarattığını, kimlik sahibi kıldığını herkese göstermişti. Gerçekleştirdiği büyük komuta kişiliğinde özgür yaşamın perspektifini oluşturdu. Savaşın kabul ve ret ölçülerini netçe ortaya koydu. Özgür yaşam savaşla kazanılacaktır. Ve teslimiyete asla, direnişi ise sonuna kadar esas alan temel yaşam çizgimizi belirledi. Böylece özgürleşen kadın gerçeği ile tüm Kürtlere yol gösterici oldu. Çünkü o halkının özgürlüğünün, kadınların özgürlüğünden geçtiğini görecek kadar derin bir bilinç ve güçlü bir inanca sahipti. “Savaşan özgürleşir, özgürleşen güzelleşir, güzelleşen sevilir” felsefesini yaşamsal kılan savaş çizgisini tüm kadınlara öğretti. Geliştirilen kadın ordulaşması ile dünyada ilklere sahne olmuştur.
Beritan, Önder APO’nun felsefesini yaşam ve eylem anlayışında en iyi anlayan ve uygulayandı. Mazlumlara, Kemallere, Xeyrilere yoldaş olmuş, düşünce ve ruhta onlara ulaşmıştı. Özgür yaşama giden yolu “Berxwedan Jiyane” diyen Mazlumun çağrısına Lelikan uçurumunda tilili ve sloganla özgürlüğe kanat açarak cevap vermişti. Bu bize en zor anlarda kendini gerçekleştirmenin mümkün olduğunu gösterdi. İhanet ve kölelik karşısında özgürlük tercihinin hepsinden güçlü olduğunu ve mümkün olduğunu ispatladı. Çünkü çaresizlik bir düşman dayatmasıydı. Onlara verilecek cevap ise çirkin yalanlarını yüzlerine vurmaktı. Teslimiyetin ihanet olduğunu, ihanetli bir yaşamın asla özgür ve güzel olmayacağını, koşullar ne olursa olsun sonuna kadar direniş çizgisinden asla vazgeçmemeyi özgürlüğün temel şartı, ilkesi olarak belirledi. Bu topraklara binlerce yıl emek vermiş olan Kürtlerin de her halk gibi güzel yaşama hakkına sahip olduğunu hatırlatmıştı. O da ancak özgürlük temelinde olabilirdi, verilen savaş da bunun içindi. Geliştirdiği tarihi direnişle güzel ve doğru yaşamın gerçeğini onurlu Kürtlere gösterdi. O nedenle her özgürlük arayıcısı Beritan’da kendini buldu. Bugün dört parça Kürdistan’da gelişen kadın örgütlenmesi ve ordulaşma yapılanmasıyla Beritan çizgisinde özgürlüğe yakınlaştılar. Onun özgür yaşam çağrısına da her parça Kürdistan ve dağlarda nice kadın ve erkek onun yürekliğine erişmek için mücadeleye sel gibi akmaktadırlar. Onun yolunda ilerlemeyi tercih ettiler. Büyük çabayla, yaman savaşarak bir insanın kendini nasıl yeniden özgür yarattığını ondan öğrendiler. Beritan, derin özgürlük bilincinde harmanlanan cesaret, özgüvenle “xwebunlaştı”, kendisini yarattı. Olmak istediği gibi özgür yaşamın sembolü oldu. Özgürlük mücadelesinde önümüze çıkan engelleri nasıl aşacağımızı bize o gösterdi. Var olma savaşının nasıl olacağını ondan öğrendik. Onun yolundaki yürüyüşümüzle kadın zamanlarına gidiyoruz. Yeni yaşam kadın renginde gelişerek, onun aklı, emeği, özgüyle anlam bulmaktadır. Önder APO’nun özgürleşen kadın tezinde özgür Kürdistan yaratılıyor.
Bugün, Beritan çizgisindeki yürüyüşümüzle dört parça Kürdistan’da kadın devrimlerine ilerliyoruz. Kazanılan mücadele birikimlerimizi Kuzey Kürdistan’da çok büyük toplumsal değişim ve dönüşümleri yaratmıştır. Önderliğimizin “Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa” süreci ile başlatılan hamlede kadınlar tüm alanlarda yerini almış bulunmaktadır. Demokratik Ulus inşası ile Türkiyeli kadınlar da bu sürece dâhil edilmiştir. Onların da kendi toplumlarını demokratikleştirmede öncü, yapıcı güç konumuna gelmişlerdir. Özellikle Önder APO’nun kadın için geliştirdiği sınırsız siyaset koşullarının yaratılması ile Kuzey Kürdistan ve Türkiye’de gelişecek devrimin kadın rengi şimdiden belirginleşmişti.
Rojava’da ise gerçekleşen devrim kadın renginde olmuştur. Büyük komutan Beritan onlara da esin kaynağı oldu. Dağlarda yaratılan özgürlük değerleri ile orada da yeni bir yaşam savaşına giriştiler. Her cephede, her mevzide kendi öz güçleri ile düşmana karşı korkusuzca savaştılar ve hala da kahramanca direniyorlar. Bu aynı zamanda kadının kendini yeniden yaratma devrimi de oluyor. Savaş her şeyi değiştiriyor, kadın ise yeniye yön veriyor. Erkek, dünyasını parçalıyor, kadın yeniden kendi renginde kanla, canla, emekle bir dünyayı eliyle örüyor. Toplumun geleneksel zihniyeti, mevzilerde düşmana karşı keleşlerle savaşan kadın karşısında fazla dayanamıyor, kırılıyor. Kim demiş kadının aklı kıt, güçsüz, hiç bir şey yapamaz diye. Şimdiye kadar erkek aklı ile ezberlenen bu anlayışlar da aşılmaktan kendini kurtaramıyor. Erkeğin hanesindeki hapishaneler de yıkılıyor. Yerine kadınlar kendilerine özgürlük alanları açıyor, özgür yaşamı inşaya girişiyor. Toplumu kendi emeğiyle, kanıyla, aklıyla yeniden örüyor. Demokratik ulusun inşasında yer alıyor. Siyasetten ekonomiye, sosyal alanda kadınlar da kendi renklerini katıyorlar. Yaşamın en zor anında her şeyi başarabileceklerini gelişen devrimle ispatlamış durumdalar. Böylece kadına biçilen kölelik yaşamı onun eliyle yıkılmış ve özgür yaşam inşa edilmektedir. Toplumun binlerce yıllık geri algısı da değişmektedir. Herkes bu değişime kadın devrimi dedi.
Tüm bu gelişmeler beraberinde Ortadoğu’da kadın öncülüğünde özgür yaşamın gelişmesine vesile olmaktadır. Ortadoğu’da doğan Güneşle özgürlük mücadelemiz her geçen gün daha da yükseliyor. Güneşin hakikatinde kendini var eden Beritanca mücadeleyle Ortadoğu’da da yaşam kadın renginde gelişecektir. Bugün yaşananlar bu seyirdedir. Önder APO’nun geliştirdiği “Demokratik Ulus Projesi” ile bu coğrafyada yaşayan diğer halkların kadınları, yaratılan özgürlük sisteminin içine girmekte ve bu sistemden etkilenmektedir. Kadın özgürlüğü, Kürt kadının öncülüğünde tarih yaratmaktadır. Dünyamızı kadın zamanlarını hayal etmeye, yaratmaya götürmektedir. Çünkü gerçek özgürlük kadınla gelişecektir. Ortadoğu’yu yaşadığı kaostan kurtaracak olan da kadınlardır. Ölüm sancıları ile çılgına dönen kapitalist modernitenin en son çılgınlığı olan İŞİD çılgınlığı ile en çok kadınlara saldırması bu korkudandır. Kadının özgür olduğu toplumsal sistemde Kapitalist moderniteye yaşam olanağı olmayacağını bilmektedir. Çünkü sistem kendini kadının düşürülüşü üzerine yapılandırmıştır. Modernite anlamsızlaşan kadınla varlığını sürdürebilir. O nedenle devrimle kendini anlama kavuşturan, var kılan bir kadın gerçeğini en büyük düşman bilirler. Kadın renginde gelişen bir yaşamda sömürüye, talana, savaşa, yalana yer yoktur. Orada kadın aklının geliştirdiği, yasallaştırdığı özgür eş yaşam vardır. Ki bu da eşitliği, paylaşımı, hoşgörüyü, barışı ön görüyor. Bu değerlerin gaspı ve tahribatı üzerine kendini kuran bir modernite zihniyetinin yaşaması mümkün değildir. O nedenle ne olduğu belirsiz, ucube çete örgütleri ile kadına karşı vahşeti geliştirmektedirler. Ancak Beritan çizgisinde gelişen HPG-YPG ile aynı mevzide savaşan YJA-Star-YPJ, modernitenin çirkinliklerini gün yüzüne çıkarmıştır. KJK özgürlük çizgisi ile Ortadoğu’daki tüm kadınların savunma teminatıdır. Kadınlara kendilerini nasıl savunmasını gösteren pratik bir savunma hamlesi ve örgütleşen, partileşen bir birikimi var. Bugün Kürt kadın örgütlenmesi diğer halklardan kadınların ilgisini çekmesi, yakınlaşmaları bu tarihsel konumu ile bağlantılıdır. Rojava ve Şengal’de gelişen kadın direnişleri tüm Ortadoğu’da esin kaynağı olmuştur. Kadınlara özgür olan güzel yaşamın yolunu göstermiştir. Diğer halktan kadınlarının yakınlaşmalarına neden olmuştur.