• KURDÎ
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri
    • Resim Galerisi
    • Video
No Result
View All Result
Pajk - Kürdistan Kadın Özgürlük Partisi
No Result
View All Result

An Be An Kürdistanlılar Devrim Yolunda

4 May 2020
in DEĞERLENDİRME
A A
An Be An Kürdistanlılar Devrim Yolunda
Share on FacebookShare on Twitter

Rotinda Amed

Büyük kahramanlık duruşuyla destansı Kobani direnişi içinde an be an yaşayan ve direnen başta YPJ-YPG gücü olmak üzere Kobani halkının direnişini selamlıyorum. Kobani direnişi Kürdistan direnişinin topyekûn resmi olmaktadır. Yine bu direnişin toplam ifadesi olan dört parça Kürdistan ve tüm dünyada ki Kürtlerin direnişi sokak sokak büyüyerek an be an devrime giden Kürdistanlıların hakikat direnişi olmaktadır.

Bu vesileyle yüreğini Kobani direnişiyle bütünleştiren kuzey Kürdistan halkının içinde bulunduğu büyük serhıldanlarda yaşamını yitiren halkımızı özgür an’ları yakalayan devrim şehitleri olarak ifadelendiriyor ve bu şehitlerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz. Bu şehitlerimizin özgür ruhuna sahip çıkmak adına demokratik ulus çerçevesinde özgür yaşamı inşa etme yolunda, yolumuzu aydınlatan birer özgürlük abideleri olduklarını belirtmek istiyoruz. Şehitlerimizin yarattığı özgür anlar, bizim özgür yaşamda ısrarımızı büyütecektir.

Son bir haftadır süren dört parça Kürdistan’daki eylemsellikleri nasıl değerlendiriyorsunuz?

Ortada tüm dünyanın güzü önünde cereyan eden bir uluslar arası kapitalist modernite güçlerinin işgal savaşı vardır. Bu vahşi savaş karşısında direnen muazzam bir halk iradesi ve gücü bulunmaktadır. Değim yerindeyse özgür irade gücü ve sömürgeci işgalci güçlerin savaşı günden güne artmaktadır. Bu savaş ve direniş karşısında kendisine insanım ve demokratım diyen tüm güçlerin saflarını netleştirme günüdür. Son bir haftadır bütün Kürdistan ve Avrupalı Kürt halkımız ve Kürtlerin dostu olan özgür yürekli insanların sokaklarda irade beyanıdır demek yerinde olmaktadır.  Yürütülen bu savaş halk gücüne karşı sömürgeci faşist devletler savaşıdır. Onun için Şengal işgaliyle başlayan halk direnişi son bir haftadır zirveye ulaşmıştır. Bu halk direnişi haklı ve yerinde bir direniştir. Kürt halkı başta Türkiye devleti olmak üzere bu savaşı besleyen tüm sömürgeci güçlere binlerce kez şans vermiştir.Ama maalesef verilen bu şanslar doğru değerlendirilmediği için halk kendi yaşamı için kendi ön gördüğü biçimde bir direnişe geçmiştir. Son bir haftalık direniş eylemsellikleri artık Kürt halkının kendisi için ön gördüğü mücadele biçimi ve haklı bir mücadele olmaktadır. Kürt halkı oldukça sağduyulu bir halktır bu sağduyuya rağmen ortada bulunan savaş biçimi katliam içeren bir savaştır. Halk sesiyle, taşıyla bu faşist güçleri durdurmak için sokaklarda ve direnmektedir. Bu halk iradesi karşısında yenik düşen Türk devleti ve faşist polisi, yine kendi özünden uzaklaşmış ve Türk devletinin uşaklığını yapan İŞİD yanlısı güçler Kürt halkının meşru ve haklı savaşına karşı katliam içerisindedir. Kürt halkı ölümden korkmayan bir halktır. Yaşanan katliamda yaşamını yitiren halkımız özgür yarınlar için gerekirse ölmeye hazır olan halk iradesidir. Bu düzeyde faşistleşen Türk devleti ve yandaşları bu direniş karşısında çaresizliklerini sivil halka karşı her türlü silahı kullanarak güçsüzlüklerini ve yenilgisini ilan etmiştir. Bu temelde halka sağduyulu olun ve eylemleri bitirin diyen yaklaşım teslim olun demektedir. Kürt halkı direnişçi bir halk olduğu için teslimiyeti değil de direnişi tercih etmiştir. Aynı Kürt halkı “bir İŞİD gücü var oluncaya dek mücadele edeceğiz”diyen Önderliğiyle yekvücut olmuştur. Ve olmaya devam edeceğinin beyanını yapmıştır.  Kuzey halkı Kobani halkı gibi kendi öz örgütlülüğünü oluşturma aşamasına gelmiştir. Kobani’nin düşmesini hayal eden güruhlar şunu iyi bilmelidir ki, her yer Kobanileşecektir. Savaşla değil örgütlenme modeliyle kuzey Kobanileşecektir.

KuzeyKürdistan da gerçekleşen olayların Rojava devriminin etkisi ve devamı olarak nitelendirebilir miyiz?

Rojava devrimi Kürdistan devrimi olmaktadır. Onun için kuzey Kürdistan halkı devrim için sokaklara dökülmüştür. Devrimi sıcağı sıcağına yaşayan ve bu devrimin her anında içinde olan, bunun için bedel ödeyen Kürt halkı bugün bulunduğu her coğrafik yapıda devrim için ayakta ve direnmektedir. Dalga dalga direnişle yayılan devrim ruhu bugün kuzey Kürdistan sokaklarında şehir şehir yayılmaktadır. Halkın değimiyle “her yer Kobani, her yer direniş” dolayısıyla her yer devrim alanı ve direnişlerin kazanımlara ulaşma anıdır. Kuzey halkıda bunun bilincinde olan bir halk ve özgürlük mücadelesinin her anında üstüne düşen öncülük rolünü yerine getirmiş, getirmeye devam etmekte ve sonuna kadar direnecek bir halk hakikatidir.

Türk yetkililerinin yaptığı açıklamalar var. IŞİD çetesi ile Kürt özgürlük hareketini bir tutup aynı kefeye koymaktadır. Siz bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türk devleti bizi kendisiyle karıştırıyordur. Çünkü Türk devleti ve IŞİD aynı vahşetin ve faşizmin uygulayıcılarıdırlar. IŞİD dünyanın gözü önünde insanların kafasını keserek poz vermekte, kadın çocuk demeden halkları katliamdan geçirmekte, kadınlara tecavüz etmektedir. Geçmiş yıllarda ve bugünde halen devam eden aynı vahşeti Türk devlet polisi ve askeri Kürt halkına uygulamaktadırlar. Çiller hükümeti sürecinde bir askerin, şehit Yılmaz arkadaşı şehit düşürdükten sonra kafasını keserek poz vermesi Kürt gençlerin hafızalarından silinmemiştir. Yine faili meçhul cinayetler olarak bilinen ama faili belli Hizbullah adı altında yapılan katliamlar halen hesabı sorulmamış cinayetleri serisi olarak halkımızın hafızasında bugün gibi canlıdır. Yine birçok Kürt kadınına gözaltında yaptıkları tecavüzler, tacizler bugün bile güncelliğini korumaktadır. Yine geçenlerde İstanbul havaalanında eylem yapmak isteyen kadınlara polis vahşi bir şekilde saldırmış ve tacizde bulunmuştur. Bir haftadır sokaklarda Kobani ve tüm Kürt halkına karşı yapılan katliamlara ortak değilseniz IŞİD’e karşı sesiz kalmayın diyen halkımıza,Türk devletinin ve onun faşist polisinin yaptığı katliam sonucu 20’nin üstünde sivil halkımız katledilmiştir. Bu kadar birbirine benzeyen faşist güruhların yaptığı “bizim için IŞİD ve PKK aynıdır”belirlemesini ciddiye almıyoruz. Ve sadece bir düzeltme yapmak istiyoruz. Önderliğimizin“IŞİD kod adı değişmiş JİTEM’dir” belirlemesi faşizan güçlerin maskesini düşürmüştür.

Türk devleti ve AKP’nin yapmak istediği proje açığa çıkmıştır. Kürt halkının 40 yılı aşkın süredir yürüttüğü mücadele değerlerinin yarattığı kazanımlarını imha etmek, yok saymak olduğu için bu düzeyde pervasız saldırılar içerisine girmiştir. Bu işin sorumluları değilmiş gibi kendilerini ayyuka çıkarma çabaları içerisindedirler. Fakat hiçbir kamuflaj ve söylem AKP ve Türk faşizan devlet politikalarını örtbas edemez. AKP’li Bakan ve Başbakan hatta Cumhurbaşkanı’nın “süreç bozulmaz” söylemleri düpe düz şarlatanlıktır. Hem savaşıp hem süreç söylemini kullanmak ancak Türk devletinin inkârcı politikalarına yakışır bir cümle olmaktadır. Eğer varsa sürecin gelişmesine dayalı çaba ve duyarlılık girişimi oda Reber APO’nun çabası ve duruşudur.

Çıkan olaylarda 14 sivil hayatını kaybetti. Bu sivillerin katledilmesinde AKP hükümetinin polisleri ile birlikte HÜDA-PAR’lılar da vardı. Bu HÜDA-PAR ile devletin ne gibi bir ilişkisi olabilir?

Hayatını kaybeden tüm yurtsever halkımızı saygıyla anıyor, ailelerine başsağlığı diliyor ve bu şehit yurtseverlerimizin özgür yaşam için direnen ve özgür yaşamın yaratıcı öncüleri misyonunda olduklarını belirtmek istiyoruz. HÜDA-PAR devlete palazlanmış, Türk devletinin asimilasyon politikaları sonucu gözü ve yüreği kararmış ne yaptığını bilmeyen bir örgütlenme olarak değerlendirmek yanlış olmayacaktır. Kürt halkının 90’lı yıllar da ortaya çıkarmış olduğu serhıldan gücüne karşı tahammülsüzleşen ve kaybedeceğini daha o yıllarda anlayan Türk devleti ve hükümetleri Hizbu-Kontra diye Jitem’e bağlı bir örgütlenme oluşturmuşlardı. O yıllarda yüzlerce sivil halkımızı katleden bu karanlık güçler şimdi değişik isimlerle yeniden hortlatılmaya çalışılmaktadır. HÜDA-PAR eğer bu katliamcı politikaları desteklemiyor ve içinde yer almıyorsa neden sokaklarda Türk devletinin faşizan polislerinin yanında saf alarak Kürt gençlerine saldırıyor. Kürt halkının ve özgürlük hareketinin savaştığı güç katliamcı, inkârcı-faşist güçler ve ideolojiler olmaktadır. Eğer ki, HÜDA-PAR bu güçlerin içerisinde yer almıyorsa o zaman pratikte ve sözde safını belirlemek zorundadır. Ama şunu çok iyi bilmekteyiz ki, HÜDA-PAR’a üye birçok genç bu süreçte yurtsever halkımıza çeşitli biçimlerde saldırmış ve IŞİD güçlerini destekler bir duruş içerisine girmiştir. Ortada Kürt halkına karşı bir katliam konsepti bulunmaktadır. Bu konsepte yer alan tüm güçler Kürt ve Kürdistan’lı halklara ihanet etmektedir. Bu konseptin karşısında duran kesim ve örgütlerin safları net ve görünür olmaktadır. Bu temelde Kürt halkının düşmanları bilinmektedir. Direniş safların da yer alanlar özgürlük için yılmadan mücadele eden halklar olmaktadır. Karşı duruş ve direniş sergileyen tüm güçler özgürlük mücadelesini veren güçlerin karşısındadır. Ve bu duruş karşısında halkımızın ve bizim belirleyeceğimiz tutumlar net olmaktadır. Biz özgürlüğe doğru yol almış bir halk hareketiyiz. Bu yolda önümüze çıkacak her türlü engellere karşı mücadele çıtamız yüksek ve kazanımlarla dolu olacaktır. Velev ki, HÜDA-PAR Türk devleti ve AKP’nin yanında olmadığını söylüyorsa o zaman pratikte de bunun sahibi olmak zorundadır. Biz hiçbir Kürt grubu ve örgütüyle savaşmak istemiyoruz. Tam tersine Kürtlerin ulusal birlik gücüyle başarıya ulaşacağına inandığımız için bu süreçte köy koruyucularından tutalım, Türkiye devletiyle işbirliği içinde olan tüm Kürtlere çağrımız yanlış yoldan dönmeleridir. Bu ateş bir gün onları da yakacaktır. Yol yakınken dönmek Kürt halkının kazanımlarını güçlendirecektir. Ama bu yolda devam etmek isteyen ve Kürt halkına arkasını dönüp faşizan güçlerin yanında yer almak isteyenlerde tarihin kara satırlarında halkın lanetiyle anılacaklar.

Siz özgür kadın hareketi olarak Kürt halkı başta olmak üzere halklara bir çağrınız, bir mesajınız var mı?

Gün onur ve özgürlük savaşı günüdür. Tarihte özgür anlar her zaman yaşanmaz. Özgür anlar devrimin kıvılcım anlarıdır. Böylesi tarihi bir süreçte onurluca yaşam adına yaşamak isteyen tüm kürt halkımız, kadınlar ve diğer halkları direnişe ve özgür yaşama davet ediyoruz. Anlamlı yaşamak, an’da özgürlüğü tatmaktır. Özgürlüğü tadabilmek yaşama anlam katmak isteyen insanların işidir. Niçin ve nasıl yaşadığımız sorusu önemli olmaktadır. Her gün kimliği ve kültürü yok sayılmış halklar olarak yaşamaktansa onurlu bir an bile yaşamak tüm zamanları doldurmaya yetebilmektedir. Ben, kapitalist modernitenin,demokratikmodernitenin karşısında çatırdadığını düşünüyorum. Beş bin yıllık egemenlikli tarihi ters yüz olma zamanı içerisinde yaşıyor olmamızın oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Halkların nasıl yaşamak istiyoruz ve nasıl yaşamak istemiyoruz sorularına doğru cevabı bulduğuna inanıyorum.  Ve son yıllarda Ortadoğu’da çürümüş Ulus Devlet zihniyetine karşı halkların Demokratik Ulus zihniyetinde yaşama istemleri sonucu dalga dalga yürüyen, büyüyen halk savaşının esas rengi ve biçimi Rojava devrimiyle sonuçlanmıştır. Rojava devrimi Ortadoğu’nun tüm halkları açısından model emsal etmiştir. Ve bundandır ki, tüm emperyalist devletler IŞİD canavarını ortaya çıkarmıştır. IŞİD halklar karşısında Kürt halkının Rojava ve Kobani direnişi karşısında yenik düşmüştür. IŞID yenilginin son çırpınışlarındadır. IŞİD’in çırpınışı, İsrail’in, ABD’nin, Türkiye’nin çırpınışıdır. Bu çırpınışı ortaya çıkaran yegâne güç halk gücüdür. Halk gücü ve iradesi karşısında tüm teknik güç ve beyinler iflas etmiştir.

Bu temelde çağrımız yada hakikatimiz ortaya çıkan halk direnişlerinin durmadan, yılmadan, yanılmadan devam etmesidir. Halklar olarak direndikçe özgür yarınların ne kadar yakınımızda olduğunu bildiğimiz için Kobani bir destan yaratıyor, Amed destanlaşıyor, Mahabad yeniden canlanıyor, Hewler yanılgıların önünü almak istiyor. Evet, İstanbul’danTahran’a, Tahran’dan Bağdat’a ve Şam’a kadar uzanan halkların birlikteliğinin ne büyük bir güç olduğunu görebilmekteyiz.

Yine bu büyük savaşların bir hakikati de,beş bin yıllık erkek egemen zihniyetinin çatırdamasıdır. Kadınlar yanlış yazılmış tarihi özgürlük tarihine çevirmek için sokakta önde yürüyen, mevzide korkmadan savaşan ve direnen karelerde yer almaktadırlar. Bu savaş birazda kadının hakikatini kabullenmeyen bir savaştır. Onun için kadınlara tecavüz eden, kadınları pazarlarda satan zihniyet korku zihniyetidir. Bu savaşın kazananı kahramanca direnerek şehit düşen ve sokaklarda her türlü zulme karşı koyan kadınların kazanımı olacaktır. Ve bu savaşın kaybedeni elbette erkek egemen zihniyetin yaratımı olan IŞİD vb. güçleri olacaktır.

Çağrımız ilerlediğiniz yolun doğru yol olduğu ve bu yolda devam etmeniz sonucunda özgür yaşamın sahipleri olacağınızdır. Tarih her zaman direnenlerin ve kahramanların yaratımlarıyla var olmuştur. Sokaklar bizim özgürlük alanlarımız olmalıdır. Ta ki, egemenlerin zulümleri bitinceye dek…

Bundan sonraki aşama ne olur nasıl bir konsept gelişir?

Yürüyen tek bir konsept var. Oda Kürt halkının ve halkların özgürlük mücadelesine karşı imha girişimidir. Her bir dönem açısından bu konsept değişik biçim ve renk almış olsa da özde özgür- eşit yaşama izin vermeme konsepti olmaktadır. Fakat ben bu konseptin halk iradesi karşısında kırıldığını, can çekiştiğini düşünüyorum. Tüm dünyanın teknik ve ekonomik gücüne rağmen direnen bir Kobani ve Kürt halkının direnişi var, bu direniş irade direnişidir. Ve halk iradesinin ne kadar güçlü bir irade olduğunu halkımız son bir haftadır daha somut ortaya koymuştur. Dost ve düşmanımızın şunu iyi bilmesi gerekir ki, bu irade daha son sözünü söylememiştir, halkımız sadece ne yapabileceğini ve daha fazla neler yapılabileceğini göstermiştir. Bu iradeyi tanımamak yanlışın ve karanlığın içine tıpkı IŞİD gibi sürüklenmektir. Türk devleti ve AKP hükümetinin bu halk iradesini doğru okuması gerekir. Bugün atılan yanlış adımların Türk devleti ve hükümetine çok şey kaybettireceğini Türk devleti bilmek zorundadır. Kürt halkına karşı bugün, bu an bile yürüttüğü kirli savaş ve inkâr politikalarından vazgeçip, çözüm adresinin de İmralı olduğunu bilmesi gerekir. Halk iradesinin bir haftadır Türk yetkililerine söylemek istediği bu hakikattir.

Son olarak devrim gerçekliği şehit yoldaşların sonsuz emekleriyle ilmik ilmik örülerek ilerleyen bir hakikat olmaktadır. Bu temelde özgür yaşam uğruna şehitler kervanına katılan YPJ komutanlarından Gulan Batman arkadaşı da saygıyla anıyoruz. Gulan yoldaş Arin yoldaşın fedai ruhuna denk bir komuta duruşuyla yılmadan mevzide hem komutanlık yapmışhem de özgürlük savaşçısı olmuştur. Gulan yoldaşın annesinin de belirttiği gibi, bu devrim hakikati Gulan yoldaşa çok şey katmış aynı zamanda Gulan yoldaş da devrim anlarının yaşandığı bu zaman diliminde devrimin gelişmesi için emek harcamıştır. Yarınlara yeniden tarihin yazıldığı bir dönemde adını gönüllere ve yüreklere işletmiştir. Bu temelde Kobani ve Rojava devriminde sembolleşen tüm YPJ’li kadın yoldaşlar şahsında bütün devrim şehitlerini bir kez daha saygıyla anıyor ve anılarına bağlılık olarak demokratik kurtuluş ve özgür yaşam inşa sözünü veriyoruz.

ShareTweetPin
  • Anasayfa
  • Önder APO
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
  • Araştırma-İnceleme
  • Galeri

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk

No Result
View All Result
  • Anasayfa
  • Önder APO
    • Önderlik Perspektifleri
  • ÖZGÜRLÜK ŞEHİTLERİ
  • AÇIKLAMALAR
  • DEĞERLENDİRME
  • GERİLLA
    • Gerilla Anıları
    • Gerillanın Kaleminden
    • Amargi
    • zeynep kinaci
  • Araştırma
  • Galeri
    • Video
  • Kurdi

©2020 PAJK Hemû mafên wê parastîne - Ji aliyê Pajk