Tekoşin ABAY
Kara gözlerinin girdabında boğuldum esmer kız ne de güzel seyre dalmışsın bana. Öylece bakarsın benim mavilerime. Sen bende değil ben sende boğuldum. Bana bakıp da ne düşlersin öyle derinden. Usulca ve sessizce… Benim gibi asi ve hırçın mı olmak ister acaba su kadar narin ve ince yüreğin yoksa öylece bakmak ve sonsuzluğa akmak ister o güzel gözlerin. Ne de güzel seyrediyorsun beni o bakışlar, o masumiyet ne anlatmak ister acaba bana. Bakma nice kızlar ve delikanlılar sevdalandı bu ahenkli akışımda. Sevdalandılar ilk bakışta bazıları ilk duyuşta. Ama esmer kız ben de sevdim, aşk düzeyinde bağlandım. Ve çoğunu bastım bağrıma. Aldanma şimdi mavi göründüğüme, her bahar kana dönüşür rengim. Akıp giderim derin vadilerde. Ben tarihten geldim, tarihe akacağım. Deniz çok ırak kurumamam için dağlar yar olur, güç olur bana. Bir diyalektiktir yaşamak için direnmek.
Güçlü olmam gerekiyor. Güç getiremesem de bana güç verecek bir şey daha var esmer kız. Kendimi alıkoyamıyorum, seni senin gibi gençleri kaybetmeye. Senin gibi güzelleri bağrıma basmaya. Çünkü ben de bir yürek sahibiyim. Şah damarlarımı güçlendiren de senin bakışlarındı. Kıskandım doğrusu senin gibi güzeli. Kara gözlerinde gördüm güzel mavimi ve benim olmanı istedim. Hep gözlerinle görmek istedim kendimi. Sana bakıp da kendimi görürken sevdalandım, kendime sevdim kendi kendimi.
Güzelsin Avaşin, hırslı ve güçlü bilirim tarihten geldiğini, bilirim tarihte akmak istediğini. Fakat bilmezdim bu kadar derin ve zalim olduğunu. Önce ismi duydum sonra sülietlerde sergini daha sonra daha sonra da kâğıtlarda nakşedilmiş olan güzelliğini. Orada yanında olmak istedim. Saatlerce derinliklerine dalmayı, göz göze gelmeyi ve yürek yüreğe konuşmayı. Çünkü ben de seni görmeden sana ve sana güç veren dağlara sevdalanmıştım. İşte yanındaydım sana bakıyordum. Dalmıştım o eşsiz güzelliğine ve delice akışına. Nerden bilebilirdim ki beni bağrına basacak kadar bağlandığını.
Yan yamacında patikadan geçerken sana ulaşmanın ve senden armağan diye seçeceğim taşların heyecanıyla adımlarım daha da hızlanıyor ve kendimi durduramıyordum. Çünkü sana ulaşmak ve bir yudum soğuk suyundan içmek vardı. Yanına vardığımda içim bir hoş olmuştu artık seninleydim ve daha Amed’in surlarındayken düşlemiştim bu anı. Şimdi ise bu anım gerçek oldu. Sen bendesin sen de bendesin. Kim ne diyebilir ki. Deli yürekli Avaşinim sana söylediklerimi kimse duymaz şimdi. Çünkü aramızdaki iletişim dildeki sözcükler değildir. Sadece gönülden göze ve gözden gönledir. Bir makina yok ki bu anı nakşetsin yüreklere. Sevdalı gözlerimizi ve yüreklerimizi nakşetsin. Ah keşke olsaydı. Olsaydı da tarihe nakşetseydi. Monaliza kadar güzel bir tablo olsaydı. Seninle birlikte birbirimizi seyre daldığımız bir resim olsaydı da İnanna’nın destanına konu olsaydı aşkımız. Ve dillerden hiç düşmeseydi esmer kız ve Avaşin suyunun aşkı.
Sen tarihe aktıkça, ben de seninle birlikte aksaydım. Ta ki yaşam denizine ulaşıncaya ve o yaşam denizinde anlamlı birer damla oluncaya dek aksaydım.